Kamp Alanı ~

Yönetim Duyurusu: Kamp Alanına İzin Almadan Girmek Yasaktır!!!

Kevin, bugün erken kalkmıştı bugün çok güzel bi gün olucaktı Kamp günüydü. Daha önce babası Jacop ile çok kamp yapmıştı, umarım başarılı olurdu bunları düşünmek istemiyordu bugün Kevin giyindi herşeyini topladı ve malikane'den çıktı, bütün öğrencileri almak zorundaydı herkezi aldığındanda emin olmalıydı. Teker teker bütün malikaneleri gezdi ve öğrencileri aldı herşey tamamdı diğer gelmek isteyenler daha sonra gelicekti, Şimdi kamp alanına gitmek için Hayalet Otobüsü çağırdı dünyanın en hızlı yolculuk aracı. Kamp alanına 1 Dk bile sürmeden gelmişlerdi, Kevin herkeze baktı ve ''Kampımıza Hoş Geldiniz Herkez Çadırlarını kursun. Benimde yapıcak bir kaç işim var'' dedi Kevin ve herkez çadırlarını kurmaya başladı, Kevin asasını kaldırdı ve teker teker koruma büyülerini yapmaya başladı ''Absorpe Protegrus!'' dedi ve bir anda durakladı Kevin ''Herkez çadır yapmayı durdursun!'' dedi ve baktı 1 tane çadır kurulmuştu asasını çadıra doğru çevirdi ve ''Geminio!'' dedi şimdi bir sürü çadır olmuştu. Kevin kalkan büyülerine dewam etti ''Protego Horribilis, Protego Tatalum!'' dedi bütün kalkan büyüleri tamamlanmıştı ancak şimdi kalkan büyülerinin delinmesi karşılık bir ordu yapılması gerekiyordu asasını sonkez kaldırdı ve ''Piertotum Locomotor!'' şimdi bir sürü şovalye olmuştu bunlar Hogwarts'ın koruyucularıydı, ''Sizi Hogwarts'tan buraya getirmemin nedeni burayı bir süre korumanız herangi bir savaşa karşı burayı Hogwarts'ı koruduğunuz kadar iyi koruyucağınızı çok iyi biliyorum şimdi saflara geçin ve burayı koruyun!'' dedi Kevin herşey tamamdı şimdi kamp'ın zevkini çıkarmaya gelmişti.

Sean o gün çok erken uyandı.Çok heyecanlıydı.Çünkü bugün kamp günüydü.Hemen üstünü giyindi yatağınıı topladı eşyalarını hazırladı ve aşşağıya indi.Mr.Black gelmişti.Kapıyı ona kuzeni Max açmıştı.Birşeyler konuşuyorlardı belli ki kapı daha yeni açılmıştı.Max'nin ilk söylediği şey

"Sen miydin Edward.Sean'da seni bekliyordu.Bekle çağırayım."

dedi.Tam o seslenecekken Sean aşşağıya inmişti.Sean Max'a dönerek

"Ben çıkıyorum evdekilere söylersin.Hadi görüşürüz.Gidebiliriz Mr.Black."

dedi.Nazik bir şekilde Mr.Black'in kolundan tuttu cisimlenmek için.Birkaç saniye sonra Bir sıkışma hissi.Sanki yanlardan binbir el Sean'a baskı yapıyordu.Sıkışmıştı.Artık nefes alacak hali kalmadığı zaman Kamp alanına vardılar.Etrafta birsürü kişi vardı.Bütün 1. sınıflar buradaydı herhalde.Mr.Black Gruba dönüp

"Herkez çadırlarını kursun.Çabuk olun."

dedi.Dediken sonra kamp alanının çevresine Sean'nın anlamadığı dilden büyüler yapıyordu.En sonunda tekrar kampa dönüp

"Çadırları kurmayın."

dedi.Ama daha sadece 1 çadır olmuştu.Olmuş çadıra dönüp "Geminio!" dedi.Birden etrafta birsürü çadır oluştu.En son bir büyü daha söyledi.Etrafta birden şovalyeler belirdi.Mr.Black Şovleylere dönüp

''Sizi Hogwarts'tan buraya getirmemin nedeni burayı bir süre korumanız herangi bir savaşa karşı burayı Hogwarts'ı koruduğunuz kadar iyi koruyucağınızı çok iyi biliyorum şimdi saflara geçin ve burayı koruyun!''

dedi.Sean Mr.Black'a dönüp

"Çok iyiydi efendim.Peki ilk olarak ne yapacağız ?"

Dedi ve beklemeye başladı.

Anna uyandığında hızla merdivenleri inerek aşağıdaki salon'a ulaştı.Etrafına baktığında evde kimsenin olmadığını anlaması uzun kalmamıştı.Tatil yapabileceği iki günü vardı.İki gün sonra ağır çalışma temposuna tekrar yakalanacaktı.Anna koltuğuna oturarak dergilerine bakmaya başladı.Dergiler bittiğinde yapabilecek birşeyi kalmamıştı.Aklında Sean'ın söylediği kamp belirdi.Sinsi bir gülümseme sergileyerek hemen odasına çıktı.Yeteri kadar eşyasını alarak elbise dolabını açtı.Seçtikleri bir çift yüksek topuklu kovboy çizmeleri,mavi bir jean en sonda beyaz dar bir t-shırt'ten ibaretti.Üzerini giyindikten sonra saçlarını salarak hafif bir makyaj yaparak çantasını eline alarak kamp alanına cisimlendi.Bir süre uzaktan izlemeye koyuldu.Ufak kuzeni oldukça eğleniyor olmalıydı.Gülümseyerek artık ortaya çıkması gerektiğini düşündü.Ağır adımlarla kamp sorumlusu'nun yanına doğru ilerdi.Büyücü Anna'yı fark ederek kendisine doğru bakıyordu.Anna doğal gülümsemesi ve nazik ses tonu ile konuşmaya başladı.

"Merhaba.."

dedi ve utangaç bir tavırla büyücünün gözlerine bakmaya başladı.Otuz beş yaşındaydı ama şimdi duyduğu utanç ne içindi anlamıyordu.

Anna gülümseyerek çantasını yanına bıraktı ve bir süre düşündü.Aslında burda kalması Sean'ı sıkabilirdi.Sonuçta burda tek başına kaldığında neler yapabileceğini görmesi için gelmişti.Ama Anna iki günlük tatilini oldukça güzel geçirmek istiyordu.Sessiz kaldığı dakikalar Edward sabırsızlanıyor gibiydi.Anna sonunda kararını vererek başıyla onaylayıp konuşmaya başladı.

"Evet sanırım iki gün buradayım.Yanlız benim için boş bir çadırınız var mı Mr.Black."


dedi gülümseyerek.Madem burada kalacaktı.Kalacağı yeride ayarlaması gerekiyordu.

Anna giden çocuğun arkasından bakmaya başlamıştı.Kevin'in sözlerini işittiğinde ona doğru baktı.Tebessüm oluşmuştu yüzünde sözlerini bitirdiğinde.Bugün değilde Kevin'le konuşurken hep bir süre sessizlik yaşıyordu.Nedenini ise asla bilemeyecek gibiydi.

"Aslına bakarsanız pek de öyle sayılmaz.Malikane'de yanlız kaldığım için buraya geldim.Yani bir nevi yanlızlık korkusu diyelim."

dedi ufak bir kahkaha atarak.Lord'un oynadığı son oyun'un ardından kendisini işine ve çocuklarına vermişti.Bir ilişkiyi düşünmüyordu şimdilik.Tabî pek fazla tanımadıklarına karşı bir durumdu bu.

Kevin eski geçmişine rağmen kendini affettirebilmişti.Artık aydınlık tarafta olması ve Anna'nın güvenini tekrar sağlaması kevin'e bir şans daha verdiğinin kanıtı olabilirdi.Gülümsemesine gülümseyerek karşılık verdi.Onun yanında daha önce hiç anlayamadığı bir huzur ve mutluluk duyuyordu.Sıkıldığını hissetmişti.Ayakta sohbetleri oldum olası bir süre sonra sıkıcı buluyordu.Çantasını yerden alarak etrafına bakındı.Oğlunu gördüğünde yüzünde doğal bir tebessüm yayıldı ve ormanlığa bakarak Kevin'e seslendi.

"Ormanı severmisin ?"

dedi ve çantasından çıkardığı sudan bir yudum alarak biraz ilerledi.Ardından Kevine döndü ve onunda gelip gelmeyeceğini beklemeye koyuldu.

Anna ormanda kevin ile birlikte yürüyordu.Gözlerini ay ışığının önüne vurduğu ışıltısına odaklamıştı.Kevin'in yanında olduğunu sesini duyduğunda anımasamıştı.Kevin'in ses tonu'ndan önemli olabileceğini hissedip duraksamıştı.Kevin'e doğru döndüğünde duyduğu ilan-ı aşk karşısında afallamasına fırsat kalmadan dudaklarında tatlı bir ıslaklık hissetmişti.Ardından kendini toparlayarak kevin'e baktı.Ardından eski yaşadığı deneyimi düşünürek konuşmaya başladı.Kevine bir yanıt vermesi gerekiyordu.

"Bilmiyorum..Ben gerçekten bilmiyorum."

dedi ve sessizce yürümeye başladı.Düşüncelerini toparlamalıydı.Kevin'e karşı birşeyler hissediyordu.Ama o yapmış olduğu yanlış evlilik bu tür ilişkilerde korkmasına neden oluyordu.

Anna sessiz kalarak yürümesine devam ediyordu.Kafası çok karışıktı.Başarısız ilk deneyiminin ardına Kevin'in söyledikleri.Belki de hiç gelmemeliydi.Ama yine de çocukları vardı.-Offf..Neler saçmalıyorum ben.- dedi içinden.Ondan hoşlandığı belli oluyordu demek.O zaman ne kadar karşı koyabilirdi.Yanındaki ağaca yaslandı hemen ve ellerini ağaca koyarak Kevin'e baktı.Daha sonra gözlerini yere indirdi.

"Bende seni seviyorum."

dedi ve gözlerini yavaşça kevin'e çevirdi.İçi huzurla doluydu.Ama kafasında hâla soru işaretleri vardı.Gerçekten mutlu olabilecekmiydi.Çocukları bu konuda ne düşüneceklerdi.Ama sadece mutlu olmak istiyordu.Bundan emindi..

Anna gülümseyerek kevin'in elini tutarak çocukların yanına doğru gitti.Onları çok yanlız bıraktıklarının farkında bulunuyordu.Kevin'in yaptığı büyü sayesinde mavi renkli şirin bir çadır kurulmuştu.Anna gülümseyerek çantasını çadır'ın içine bırakarak daha sonra kevin'e yemek işlerinde yardım etmek için yanına doğru ilerdi.Gülümseyerek çocuklara bakarak konuşmaya başladı.

"Bu kamp fikri nasıl çıktı."

dedi yüzündeki tebessüm ile.Bakanlık böyle bir emir vermemişti.Kamp sadece Kevin'in fikriydi.Anna ise sadece onay vermişti.

Michael ile konuşmak istiyordu.Eski Lord ile birlikte görünmeleri küçük prensinin hoşuna gitmemişti.Onunla konuşması gerekiyordu.Ne kadar evlatlık olsa da onu öz çocuğu yerine koymuştu.Kevin'e bakıp gülümsedi.

"Michael ile konuşacağım.Bir sorunu olmalı."

dedi gülümseyerek.Ardından Michael'i aramaya başladı gözleriyle.Onları gördükten sonra koşarak uzaklaştığını biliyordu.Ama şuan da onu bulup konuşmalıydı.