BAŞARISIZ KAÇIŞ
Gözlerinden akan yaşların yanaklarından süzülmesini hissederken, yüzünü kapattığı saçlarından dolayı önünü görmekte zorlanıyordu. Hafif esen rüzgârda havalanan eteği ormandaki sık ağaçların kurumuş dallarında her takıldığında bir parça koparıyordu. Sinirle yanındaki bir ağaca yumruk geçirdi. Sağ elinin parmakları hafiften uyuşmuştu. Bu agresifliğini uzun zamandır yalnız kalmasına bağlıyordu. Bir yılı aşkın bir süredir duygusal ve normal olarak bir arkadaşı yoktu. Derdini paylaşabileceği, omzuna yaslanıp gözyaşlarını dindirebileceği biri arıyordu. İlgisizlikten dolayı ruh hali bozulmak üzereydi. Kendinden beklenmeyecek davranışlar sergileme yoluna çoktan girmişti. Büyük bir sıkıntı içinde geçen zamanlarını farklı insanlar ve farklı kişiliklerle değerlendirmek isterken yalnızlık sorunu hayatındaki her olayı kavramıştı. Partilerde yalnız takılıyor, yemeğe inerken zorlayıcı merdivenleri tek başına aşıyor ve gece yatarken sadece yılanına iyi geceler dileyebiliyordu. Rüyalarındaki karabasanlar her an ve her dakika yalnızlığını yüzüne vuruyordu. İçini acıtan bir şeyler vardı. Bir dosta olan ihtiyacını gideremediğinden midir bilinmez, her sabah kalkarken yanında hayali birkaç insan görüyordu. Dün gece ise rüyasına giren güzeller güzeli bir kız usulca gelip sarılmıştı. Umut dolu gözlerindeki ışıltı içini ısıtırken boynuna sıkı sıkı sarıldı. Uzun zamandır terlemeden ve sıçramadan uyandığı bu rüyadan, sıçrayarak uyandığı rüyalardan daha fazla etkilenmişti. Gözlerini açtığında odaya sızan güneşin, aynadan yansıyarak gözlerine değdiği anda bir an o prensesin gözlerine baktığını düşündü ve hızlıca yattığı yerden kalktı. Hayal kırıklığı içinde tüm gün o kızı aradı. Güzelliği içini okşamıştı. O’nun dosttan öte olmasını deli gibi istiyordu. Okuldaki neredeyse önüne gelen her kişiye kızı tarif ediyor ve deli gibi arıyordu. O kızın dönüm noktası olacağına her şeyden çok inanıyor, inanmak istiyor ve hiç ara vermeksizin aramaya devam ediyordu. Her ne olursa olsun bu kızı istiyordu. Hangi binada olduğu, kaçıncı sınıf olduğu ve nasıl olduğunu düşünmüyor sadece arıyordu. Rüyasındaki gibi Ona
"Sen yalnız değilsin. Ben varım. " sözlerini dudaklarından dökülmesini izlemek ve doya doya sarılmak isteğinden başka hiçbir şey önemli değildi. O kızı bulacağından emindi. Her yerde arıyordu. Yasak orman’a girme cesaretini bulduğu için kendine bile inanamayarak ilerliyordu. Ağaçların sıklığından ilk kez korkmadığını fark etti. Bir nefes alış... Bir güzellik ve bir koku arıyordu... Korku, önünü kesmeyecekti. Artık kendini bu kıza adamıştı...
Karanlığın ardında bir beden, ağaç kovuğuna doğru sırtını yaslamış sessizce oturuyordu. Bir şeyler bekliyor edasında, gözlerini kocaman açmış ve etrafı inceliyordu. Adımlarını hızlandırarak bu diri bedene doğru yaklaştı. Uzun saçları, bir suyun şelaleden döküldüğü kadar güzel, dolgun dudakları ise iç yakıcıydı. Biraz daha yaklaşarak kızın önünde dizlerinin üzerine çöktü. Ne olduğunu anlamayan kız şaşkınca Melanie'ye bakıyordu. Kızın gözlerindeki ışıldı, rüyalarının prensesine o kadar çok benziyordu ki. Sessizce kıza biraz daha yaklaştı.
“ Sen... Sen, O’sun.”
Kıza biraz daha yaklaşınca Dünya’sı başına yıkıldı. Kızın aslında hayal olduğunu gördü. Yere bağdaş kurarak oturdu . Yine yalnız kalmıştı. İyi bir dostu yoktu. Hatta hiç dostu yoktu. Offlayarak etrafa bakmaya başladı. Ve birden bir çıtırtı duydu. Sesin geldiği yöne baktı.
Melanie üzüntüyle yere bakarken bir ses duydu.
"Merhaba "
Ve hemen heyecanla o yöne baktı. O rüyasında ki kız değildi. Ama yine de arkadaşı olabilirdi. Hemde bir Slytherinliydi. Melanie bunu formasından anladı. Sonra Melanie de
"Merhaba"
Dedi.Aslında Melanie mutlu olmuştu. En sonunda bir dostu olacağı için sevinçliydi.Çocuk Melanie'ye bakıp
"Ben Chris"
Dedi. Ve elini sıkması için Melanie'ye uzattı. Melanie büyük bir heyecanla ayağa kalktı ve elini sıkıp
"Ben de Melanie memnun oldum ."Dedi.Melanie mutluydu artık. Hogwarts'ı sevmişti ama yalnız kaldığı için pek ısınamamıştı. Ama artık Hogwarts çok daha güzel bir yer gibi görünüyordu Melanie'ye. Chris:
"Yasak Orman'da tek başına ne arıyorsun? Mutlaka arkadaşların vardır onlarla dolaşmayı neden tercih etmiyorsun?" dedi. Bunu demesiyle beraber Melanie yalnızlığını hatırladı ve göz yaşlarına hakim olamadı. Chrisi'n şaşkınlığını görünce kendine hakim olması gerektiğini anladı.
"Ne oldu kıracak bir şey mi dedim?"dedi ve Melanie'nin omuzuna elini koydu. Melanie yanında bir dostu olduğunu anladı ve biraz da olsa sakinleşti. Ve ona
"Biraz yürüyelim mi?" Diye sordu.Chris sadece başını salladı ve yürümeye başladılar. Sonra Chris Melanie'ye
"Ne oldu?Anlatmak istersen dinlemeye hazırım."dediğinde Melanie duraksadı. Aslında dertleşmek istiyordu. Ve bütün sorunlarını anlatmaya başladı.
Melanie sorunlarını anlattığı için rahatlamıştı. Derin bir nefes aldı. Şimdi çok daha rahatlamıştı. Chris'e baktı. Chris Melanie'ye
"Seni çok iyi anlıyorum.Çok yakın bir zamana kadar ben de bu duyguyu yaşadım. Ve eğer istersen sana bu duyguyu atlatmanda yardım edebilirim" Dedi. Melanie bunu duyar duymaz heyecanlandı. Çünkü tam da istediği buydu. Umutla Chris'in gözlerine bakmaya başladı. Belki de Melanie ile dalga geçiyordu. Bunu anlamak için gözlerinin içine baktı. Ciddiydi. Dalga geçmiyordu. Melanie sevindi. Ve ona:
"Tabi ki isterim, uzun zamandır derdimi paylaşabileceğim, bana yakın olabilecek bir arkadaşa çok ihtiyacım vardı, "
Dedi. Ama sonra onun arkadaşlarının olabileceği aklına geldi. Sadece kendisiyle zaman geçirmesini istemek bencillik olurdu. Melanie bunu düşününce biraz daha üzüldü. Ondan bunu isteyemezdi. Buna hakkı yoktu. Ve ona
"Chris ben senden sürekli benimle olmanı istemiyorum. Zaten isteyemem böyle bir hakkım yok. Sakın benim yüzümden arkadaşlarını ihmal etme. Ben alışık olduğum için yalnızlık pek sorun olmaz. Zaten bak şimdi bir dostum var. Bunu bilmek bile beni mutlu ediyor. O yüzden sakın beni arkadaşlarına tercih etmeye kalkma. Lütfen. "Dedi ve gülümsedi.
"Hadi buradan gidelim."
dedi ve gülümseyerek ilerlemeye başladı.Yürürlerken Melanie bir dost bulduğuna sevinmesi gerektiğini hatırlatıp durdu kendine sürekli kendisiyle ilgilenemezdi o. Sonuçta herkes kendi gibi değildi. Yürümeye devam ederlerken Chris:
"Melanie"
dedi. Melaniegülümseyerek ona döndü ve
"Efendim. "dedi. Chris Melanie'nin yanına geldi ve derin bir nefes aldı. Melanie bunu görünce merak etti. Acaba ne diyecekti ? Ona iyice döndü ve konuşmasını bekledi.
"Melanie, az önceki düşüncelerin çok güzeldi.Gerçekten çok düşüncelisin.Ama benim de sabit bir dostum yok.Birkaç arkadaşım var sadece ama onlarla hep beraber takılmayız. Yani kısacası seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum.Eğer sen de istersen?" Melanie bunu duyunca çok sevindi ve heyecanlandı. Şu andan itibaren artık Melanie yalnız kalmayacaktı. Bun düşündükçe yüzündeki gülümsemesi daha da büyüdü.
"Bir fikrim var. Biraz çılgınca ama en azından neşeni yerine getirir."Melanie gülümseyerek ve ne olduğunu soran gözlerle Chris'e baktı.
"Okuldan kaçmaya ne dersin?"
Melanie kulaklarına inanamadı. Kaçmak? Hemde okuldan? Ama çok ilginç bir yolculuk olabilirdi. Melanie gülümseyerek ve heyecanla evet anlamında başını salladı.İkisi de 1. sınıf oldukları için nasıl kaçacaklarını bilmiyorlardı. Sadece kimseye görünmeden yasak ormanın etrafında turlayıp kaçış yolu üstünde olduklarını düşünüyorlardı. Ancak bir süre sonra hava kararmaya başladı. Ve içeriye girmeleri gerektiğini anladılar. Çünkü girmezlerse ceza alabilirlerdi. Bu kaçış macersı da böyle başarısızlıkla sonuçlandı...