İçimdeki duygu seliydi beni tetikleyen. Yatağımda saatlerdir yatıyordum ve etrafımdaki sarı, porsuk desenli perdeleri izliyordum. Ama artık Ortak Salon’a inmek istiyordum. Hemen ipek örtüme elimi dayadım ve destek alarak yatağımda oturur pozisyona geçtim. Asam başucumdaydı ve hemen onu alıp giydiğim şeyi cebine sıkıştırdım. Muggle kıyafetleri daha kolaylık sağlıyordu ve dersim olmadığı günler onları giyiyordum. Ayağa kalktım ve perdeleri çekiştirerek aralarından geçtim. Yatağım iki sıra paralel olarak dizilerlere aykırı olarak cam kenarındaydı ve bu yüzden şimdi dışarıyı görüyordum. Çoğu kişi tatil olduğundan dışarıdaydı, kimileri ise kütüphanedeydiler. Beni burada tutmamak istiyordu duygularım, öyle de yapacaktım şimdilik farkında olmasam da…
Yatakhaneye bakınıp içeride kimse olmadığını fark ettim, neden pinekliyordum ki? Aşağı inmeliydim ve bunun içi merdivenlere yöneldim. Son bir kez etrafı süzüp merdivenlerden hızla inmeye başladım. Ortak Salon’da birkaç kişi vardı ve ben burada durmak istemiyordum. Cehennem gibi sıcaktı ve birde şömineyi yakıyorlardı, bundan rahatsız olduğumdan hızlı adımlarla kapıya yöneldim ve kendimi kata attım. Zindanın en ücra yerdi burası ve kaygan bir zemini vardı. Merdivenlere yönelip derin soluklarla bu kattan kurtuldum, her attığım adım sonrası durduğum basamak içimdeki duyguyu kabartıyor ve beni biraz daha yoruyordu. Buna aldırmadan 1. katta gezinmeye başladım. Tablolar bana şaşırmışça bakıyorlardı. Her an birisinin elini omzuma atıp “Ne yapıyorsun Betty?” diye sormasını bekliyorum. Bu gerçekten garip, yatakhaneden bunun için ayrılmamıştım. Peki, ne yapacaktım? Büyük Salon’a gidip biraz oturabilirdim ve bunun için girdiğim boş koridordan ayrıldım. Karşımdan birisi geliyordu. Gözlerimin yorulduğunu o an fark ettim, çünkü siluet çok bulanıktı. Yanıma yaklaştı ve aynı düşündüğüm gibi elini omzuma attı. Elimle gözlerimi ovuşturdum ve onun Beth olduğunu gördüm. Her zamanki halindeydi, spor yapmış gibi gözüküyordu. Uçuş alanından geldiğini düşündüm, Quidditch oynamış olabileceğini. Ama gene de bilmiyordum ve umursamıyordum. Kolumu onun boynuna doladım ve Beth biraz homurdandı. “Buraya neden geldim bilmiyorum ama kendimi berbat hissediyorum.” Diye söylendim. O da beni daha sıkı tutup yavaş adımlarla Büyük Salon’a dek taşıdı -sürükledi-. Oradaki devasa flamaları izleyip oturduğum yerde dinlendim. Beth ise üstünü değiştireceğini söyleyip nerede olduğunu bilmediğim Gryffindor Ortak Salonu’na gitti. Şimdi burada oturup dinlenmem gerekliydi ve öyle yapıyordum.
Dakikalar sonra başımın ağrısı, içimdeki duyguların artışı ve yorgunlukla gelen vücuduma yayılan hissizlik yok oldu. Tabii ki bununla birlikte ayağa kalkıp hızla Büyük Salon’dan ayrıldım. Ortak Salon’a gidecektim, yatakhanede yatmam daha iyiydi.