Nemesis Schwiérske Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 8 Gerçek İsim : Ne olduğunu bilirsin sen. Tarafı : Belli değil mi? Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 13 Evcil Hayvan : Sensin yavrum. Kayıt tarihi : 18/08/09
| Konu: Nemesis Schwiérske Salı Ağus. 18, 2009 11:19 am | |
| Rpout: Rp tamamen bana aittir örnek rp dediğiniz için adımı değiştirmedim. Eğer kanıtlamam gerekirse kanıtlayabilirim. ^^ "Bonapart oraya gitme!" Sesim Ravenclaw ortak salonunda yankılandı. Bonapart her zamanki gibi kafesinden kaçmıştı. Normalde kızlar yatakhanesinin içerisinde dolanırdı ama bu sefer hızlı bir şekilde kaçmıştı. Kaçmasının nedeni de açıktı: Kafesini temizleyecektim. Haliyle oda uyuyamayacaktı ve yerinden olacaktı. Uyuşuk hayvan! Koşarak kızlar yatakhanesinden çıktım. Beni görünce erkekler yatakhanesine doğru hızlı bir dönüş yaptı ve kapıdan içeriye girdi. "Ah... Olamaz. Bonapart!" Şimdi oraya nasıl girecektim. Ya içerde biri varsa... Ama içeri girmeden Bonapart'ı asla oradan çıkaramazdım. İyice sinirlenmeye başlamıştım. Etrafıma bakındım fakat görünürlerde kimse yoktu. Bu benim için çok iyiydi çünkü kızların erkekler yatakhanesine girmesi kimse tarafından hoş karşılanmazdı. Bir kaç adım attım ve başımı kapıdan içeriye soktum. Yatakhanede kimse yoktu. Etrafıma bir daha bakarak içeri girdim. Kısık sesle Bonapart'a seslenmeye başladım. Ama Bonapart ortalıklarda yoktu. Bir kaç yatağın altına baktım fakat yatakhane çok dağınıktı ve yatakların altında gerekli gereksiz birçok şey vardı. Zaten erkeklerin toplu olması beklenemezdi. İlerde duran bir masaya doğru yürüdüm. Orda olacağından emindim. Çünkü yerde bir peynir parçası duruyordu. Bonapart bir şeyler yemeğe bayılırdı. Nefesimi tutarak masanın altına eğildim. "Bunu mu aramıştın?" Sesin geldiği yöne doğru hızlı bir u dönüşü yaptım. Uzun boylu sarışın bir çocuk elinde Bonapart'ı tutuyor bir yandan da neden buradasın gibi bir bakış atıyordu. "Şey... Evet, onu arıyordum. Bulmuşsun." Dedim ama sesim çok kısık çıkmıştı ve rezil olmuştum. Ellerimi utangaç bir şekilde öne doğru uzattım. Bonapart yüzünden çocuk bana gülüyordu. O da ellerini uzattı ve Bonapart'ı avucuma bıraktı. Elim eline değmişti. Bonapart'ı ve elimi hızlı bir şekilde kendime doğru çektim. Zaten yeterince rezil olmuştum. Daha fazla rezil olamazdım, olmamalıydım. "Üstüme vazife olmayabilir ama bence o acıkmış." Şimdi de bana fare bakım dersi veriyordu. Yüksek sesle nefesimi verdim ve çocuğa sırıtarak yatakhaneden dışarı çıktım. Kendi yatakhanemize gidene kadar da nefesimi tuttum. İçeri girince kapıyı arkamdan kapattım ve nefesimi verdim. Gerçekten rezil olmuştum. Hemen buradan kaçmalı bir daha da gelmemeliydim. Biraz bekledikten sonra yavaşça kapıyı açtım ve etrafıma bakındım. Her şey eskisi gibiydi; Koltuklar hala boş, şömine de hala sönüktü. Çocukta ortalıklarda yoktu. Bonapart'ı cebime attım ve ortak salondan çıktım. Oradan uzaklaşınca rahatlamış sanki kafesinden kaçmış bir kuş gibi hissetmiştim. Hızlı bir şekilde Merdivenlere doğru yöneldim. Bonapart cebimdeki peynir parçasını bulmuş olmalıydı ki sesini çıkarmıyordu. Aslında çıkarmaması ikimiz için de daha iyiydi. Zaten yaptığı mazeretin büyüklüğünün farkındaydı. Merdivenlerden inerken bir kaç Hufflepuff'lıya çarptım. Hiçbiri umurumda değildi. Kendimi hemen bu kalabalıktan kurtarmalıydım. Ayaklarım beni istemsiz bir şekilde kara göle getirdi. Burası hem benim için hem de Bonapart için uygundu. Her gün o kafeste durmaktan sıkılmış olmalıydı. "Beatrix, Beatrix." Adımı duyduğuma yemin edebilirdim. Arkamı döndüm ve Madestie’yi gördüm. İleride bir ağaca yaslanmış oturuyor, aynı anda da elini hareket ettiriyordu. Bir dost görmek iyi olmuştu hem Madestie'yi çok seviyorum çünkü bunda çocukluk arkadaşım olmasının da etkisi var. Bulunduğu yere doğru gidip yanına oturdum. Bonapart'ı cebimden çıkarıp elime aldım ve Madestie'ye döndüm. "Madestie uzun zamandır karşılaşamamıştık bu iyi oldu." Evin kapısını gürültülü bir şekilde kapadım. Farem Bonapart yeni evimize bir türlü alışamamıştı. Her zaman başka evlere kaçıyordu. Yine aynısı olmuştu ve yan tarafımızda bulunan eve kaçmıştı. Bunda bir anormallik yoktu, anormal olan o evde oturanları tanımamamdı. Lanet olası hayvan kaçıcak başka bir ev bulamamıştı. Evin kapısına doğru Bonapart'ın peşinden koştum fakat tam da beklediğimi yapmış içeriye girmişti. Bu kadar yaramaz ve hareketli bir fare daha olacağını hiç sanmıyorum. Haklıydım da olmazdı. Evin kapısını iki kere tıklattım. Eğer içeride fareden korkan biri varsa bu hiç iyi olmazdı. Çünkü geçen gün Bonapart'ı az daha çöpe atılırken bulmuştum. Onun gibi küçük şirin bir şeyin neresini sevmiyorlardı anlamıyordum. İçeriden ses gelmeyince bu hayatta yapabileceğim en kötü şeyi yaptım: -Ya da ben en kötü şey olacağını düşünüyordum- Kapıyı ittirdim ve içeriye girdim. Şaşırdım kaldım. Çünkü kapı açıktı. Ses çıkarmadan girmeye çalıştım ama her zamanki sakarlıklarımdan birini yaparak kapıyı gürültülü bir şekilde kapadım. Sesinden kendim de ürkmüştüm. Evin uzun ve kahverengi ağırlıklı duvarları vardı. İçerisinde olduğum oda daha çok bir salona benziyordu. Koltuklar duvarlarla uyumlu bir kahverangiydi ve üzerinde açıklı koyulu çizgiler vardı. Elimi kumaşında gezindirmek istedim ama bunu yapamazdım. Burası başkasının eviydi. Bir yandan yürüyor bir yandan da evi inceliyordum. Salona benzettiğim yerden çıktım ve bir koridora girdim. Asıl amacım mutfağı bulmaktı ama görünürlerde mutfak yoktu. Biraz ilerledikten sonra önüme çıkan merdivene baktım. Çok eski bir merdiven olduğu belliydi. Büyük bir olasılıkta üzerine bastığımda gıcırdayacaktı ama bunu da yapamazdım. Sadece bakınmakla yetindim. Ev gerçekten güzeldi. Her ne kadar dışarıdan biraz eski gibi dursa bile içi özenle döşenmişti. Dar koridorda ilerlerken bir yandan da duvarda bulunan resimlere bakıyordum. Resimler büyük bir olasılık atalarının resmiydi. Çerçevelerde resimdekilerin isimleri ve soyisimleri yazıyordu. Delacrousé. Güzel bir soyadları vardı ve aynı bu ev gibi esrarengizdi. Yürümeye devam ederken ilerdeki bir odandan çığlık sesleri duydum. "Ahh... Olamaz." Evde biri vardı ve o biri Bonapart'ı bulmuştu. Zarar vermeden bir an önce Bonapart'ı onun ellerinden kurtarmalıydım. Sesin geldiği odanın önüne gelince korkarak kapıyı açtım. Benimle yaşıt gibi duran kumral saçlı bir kız yerde duran bir şeye bakarak bağırıyordu. Geldiğimi görünce bana döndü ve daha fazla bağırmaya başladı. Ne olduğunun farkında değildim. Tam kızın önünde yerde duran şeye takıldı gözüm. Bu Bonapart'tı. Yere sinmiş öylece yatıyordu. "Bağırmayı kes! Faremi korkudan öldürmeye mi çalışıyorsun?" Hemen gidip Bonapart'ı elime aldım. O kadar korkmuştu ki hemen elimde büzüldü. Kız bağırmayı kesmiş sadece suratıma bakıyordu. "O iğrenç şey senin faren mi?" Suratına afallamış bir şekilde baktım. Sesi şu ana kadar duymadığım bir sesti ve aşırı inceydi. Kaşlarımı çattım ve evet anlamında başımı salladım. Kız fareme tiksinir bir şekilde bakıyordu. "Lütfen onu benden uzak tut! Ayrıca burada ne arıyorsun?" İşte beklediğim soruyu sormuştu. Şimdi ne diyecektim? En azından evde ondan başka birinin olmaması beni sevindirmişti. Bonapart'ın kalp atışları yavaşlayınca elimi açıp nasıl olduğuna baktım. Hala biraz ürkek duruyordu. " Kesinlikle; ancak o küçük şey de yanımızda olmak zorunda mı? " Madestie'nin sesini duyunca kendime geldim. Her zamanki gibi düşüncelere dalmıştım. Ve o da her zamanki gibi fareme laf atıyordu. Kahkahalarla gülmeye başladım. Faremi ilk gördüğünde attığı çığlık hala kulaklarımda yankılanıyordu. Bonapart'ı suratına doğru götürdüm. "Ama o seni çok özledi Madestie."
| |
|
Loranne Elizabeth Widmore Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 1028 Nerden : Mersin - G.Antep ;) Meslek : Öğrenci -_- Gerçek İsim : Seda. Tarafı : Karanlık Kan Durumu : Saf - Kan Rp yaşı : 25 Evcil Hayvan : Kayıt tarihi : 03/07/09
| Konu: Geri: Nemesis Schwiérske Salı Ağus. 18, 2009 11:42 am | |
| Betimleme yeterli sayılırdı ama cümle içindeki sıfatlar eksikti sanki. Bu yüzden de biraz geldi,gitti tarzında bir his uyandırdı bende. Herneyse onun dışında iyiydi. Ayrıca ben diliyle yazman çok hoş olmuş. Okurken daha gerçekçi oluyor.
Betimleme: 26
Uzunluk yeterli.
Uzunluk: 15
Renkler uyumlu ve sadeydi ama kendi karakterin dışındaki tüm karakterlerin konuşmalarını aynı yapmışsın. Hep söylediğim gibi gerçek hayatta ses tonlarının farklılığı gibi yazarkende kişilerin renkleri de farkı olmalı. Buna dikkat edersen sorun kalmaz.
Renk Düzeni:10
İmlâ düzeninde hata göremedim.
İmlâ:20
Cümlelerin güzeldi ama bir yerde geçmiş zamanla yazarken, cümlenin ortasında geniş zamana geçiş yaptığına rastladım. Bu güzel olmamış bence. Onun dışında ilk paragrafın sonundan ikinci paragrafa geçerken mekan değişikliği yapmışsın. Sanırım o geçmişe dönme gibi birşeydi. Biraz farklı olmuş ama ikinci okuyuşumda anladım. Kurgu basitti ve neredeyse hep farenin üzerinde döndü. Ama bu fazla sorun oluşturmaz sanırım.
Yazım: 18 Rp Puanın: 89+1=90 | |
|