Gwen Stern Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 6 Nerden : İzmir Gerçek İsim : İpek Tarafı : Karanlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 23 Evcil Hayvan : Sincap Kayıt tarihi : 19/08/09
| Konu: Gwen Stern Çarş. Ağus. 19, 2009 2:37 pm | |
| Güneş yeni doğuyordu. Aradan çıkan turuncu ve kızılımsı renkler Gwen'in gözüne ilk defa güzel görünmüştü. İlk defa güzel görünmesinin nedeni, normalde turuncudan ve turuncunun bütün tonlarından nefret etmesiydi. Gözlerini hafifçe kırpıştırarak Steve'e baktı. Aman Tanrım! Gerçekten müthiş görünüyordu. Saçlarının açık bölümüne yel yel vuran güneş ışığı, kahvemsi saç rengini neredeyse altın sarısına dönüştürecek kadar etkilemişti. Ayrıca ışık, yüzünün erkeksi hatlarını daha da belirginleştirmişti. Şimdi eski günlerdeki gibi onun omzuna yaslanıp, harika kıvırcık saçlarına dokunmayı her zamankinden daha çok istiyordu. Fakat artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Steve'in gözlerinin içindeki tiksinti ve öfkeyi görünce, saçlarının ve yüzünün parıltılı büyüsü yok olmuştu. Gwen hafifçe dudaklarını büzerek ağzını tam açacaktı ki, Steve parmağıyla onu susturdu. "Açıklama yapmak zorunda değilsin Gwen." Hayır. Yapmak zorundaydı. İçlerine düştükleri bu amansız ve dibi görünmez çukurdan kurtulmaları gerekiyordu. Yoksa her şey berbatlaşır ve şimdikinden daha kötü bir hal alarak sürüklenirdi. Gwen içindeki öfkeyi yatıştırmak istercesine derin bir nefes aldı fakat Steve'in çikolata, lavanta ve adını tam veremediği karşı konuşmaz çekici kokuların karışımı parfümünün burun deliklerine girdiğini hissedince ürperdi. Ellerini yüzüne kapayarak tam bir çocuk gibi kayaya oturdu. Ağlamak istemiyordu. Kendine güvenmesi gerekiyordu. Her durumda zayıf ve güçsüz olmaktan bıkmıştı. Ve şimdi de öyleydi. Steve'e yalvarır gibi bakarak, "Hayır Steve. Beni dinlemen gerekiyor. Beni dinlemelisin!" Steve alaycı bir gülümseme ile karşılık verdi. Bakışları sanki artık senin bu ağlama saçmalıklarına kanmıyorum dercesineydi. Gwen içindeki ateş fırtılarını susturmak istercesine kalbine bir yumruk attı. Sonra Steve'e tekrar bakarak, "Neden beni dinle miyorsun? Sana anlatmaya çalıştım ama beni dinlemedin!"Gwen'in sesi farkında olmadan yükselmişti. En sevmediği şey onu dinlememeleriydi. Hele ki en değer verdiği tarafından. Steve gözlerindeki öfkeyle ona baktı. "Artık senin şu saçmalıklarına kanmıyorum. Seni şu an kendi ellerimle öldürebilirim pis cadı!" Yeter! Daha fazla konuşmamalıydı. Gwen bunları kesinlikle hak etmiyordu. İçindeki ateş fırtınasını ve gözlerindeki yaşları yok sayarak ayağa fırladı. "Hayır! Bana bunları söyleme. Beni tanmıyor musun?" Steve büyük bir kibarlıkla ayağa kalktı ve Gwen'in elini nezaketle öptü. Dışarıdan biri belki de bu saçmalığı romantzim olarak algılayabilirdi fakat Steve'in yaptığı dalga ve hakaretten başka bir şey değildi. "Seni tanıdığımı sanıyordum Gwen. Ama sen bana ihanet edip her şeyi ama her şeyi, bütün sırlarımı ve bütün paylaştığım diğer şeyleri benden söküp alırcasına bir ölümyiyene anlattın. Senin yüzünden babam öldü! Ve ayrıca ölümyiyen ile yaşadığın ilşkiyi yok sayıyorum bile!" Bu zırvalıklar yalandı. En azından bir kısmı. Gwen çok büyük bir hata yapmıştı. Bu da Steve'i aldatmak olmuştu fakat aldattığı kişinin bir ölümyiyen olduğunu bilmiyordu. Gwen hırsını almak istercesine ayağını yağmur ve güneş etkileri ile kendilinden oluşmuş çimlere vurdu. Ellerini yumruk yapıp kafasına vurmaya başladı. "Steve! O lanet olası adamın ölümyiyen olduğunu bile bilmiyordum tamam mı?" Steve ellerini başına koyup delicesine bir bakış attı. Evet, gerçekten delirmişe benziyordu. "Buna inanmamı mı bekliyorsun? Sen de onlardan farklı değilsin Gwen." Daha fazla dayanamayacaktı. Ağlamaya başladı. Engin denizlerde boğulmuşçasına, bataklıklarda batarmışçasına ağlıyordu. Hıçkırıklarını tutamıyor. Sesinin gürültülü ve bir teneke kutusu gibi çıkmasına aldırmıyordu. Sadece ağlıyor ve tüm yaşananların sihirli bir değnek ile hafızalardan silinmesini istiyordu. Steve'in gözlerinin bir an olsun bir acıma duygusu ve aşkla hüzünlendiğini gördü. Ama sonra eski tiksindirici ve soğuk halini alıp Gwen'e ifadesizce bakmaya başladı. "Artık senin hiçbir sözüne inanmıyorum biliyor musun?" Gwen başını kaldırıp Steve'in ruhsuz ve öfkeli yüzüne baktı. Gerçekten değişmiş olabilir miydi? Yani eski, hoşgörülü ve nazik Steve değil miydi? Belki de öyleydi. Ya da o eski Steve bir köşeye gizlenmiş Gwen'i sessizce izliyordu. Ama umrunda değildi. Artık hiçbir şey umrunda değildi. "Biliyor musun? Canın cehenneme!" Steve öfkeden kudururmuşçasına Gwen'e baktı ve asasını hızlıca kaldırdı. Ne yani? Gwen'e mi saldıracaktı? Gözlerinin içindeki öfkeye bakılırsa bu mümkündü. Fakat Steve bir anda öfke yerine hüzün ve umutsuzlukla cisimlendi.
Ha! Artık yalnızdı. Bu güzel tepede tek başına ve savunmasız. Güvene bileceği kimse kalmamıştı. Hıçkırıklarını içine gömmek istercesine ellerini yumruk yapıp kalbine bastırdı. Ölmek istiyordu. Bu cehennemde kalmak yerine öbür taraftaki gerçek cehenneme gitmek bile daha akıllıcaydı. Dizleri ile yere çökerek ellerini açıp, Tanrı'ya onu da yanına alması dua etmeye başladı... | |
|
Babette Grishold Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 405 Nerden : İstanbul. Meslek : Öğrenci. Gerçek İsim : Pınar. Patronus : Kunduz. Tarafı : Kesinlikle... Çok iyi. :P Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 19 Özel Yetenek : Dırdırcı. xD Evcil Hayvan : * Kayıt tarihi : 11/07/09
| Konu: Geri: Gwen Stern Çarş. Ağus. 19, 2009 8:36 pm | |
| Betimleme:15/30 *Yetersiz buldum açıkçası. Uzunluk:10/15 *Yeteri kadar uzun olmasa da kısa da değildi. (: Renk Düzeni:10/15 *Arka planın kahverengi olması kötü olmuş. ^^ İmla Düzeni:19/20 Fazla bir hatan yoktu; ancak "yel yel" değil, "yer yer" (: Yazım:10/20 *Okurken sıkıldım açıkçası. ^^ Toplam:64
| |
|