Jasmine Darcy Darkstorm Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 6 Nerden : Tokyo Tarafı : Karanlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 13 Özel Yetenek : Çatalca Evcil Hayvan : Kedi Kayıt tarihi : 24/08/09
| Konu: Jasmine Darcy Darkstorm Perş. Ağus. 27, 2009 2:01 am | |
|
29 Nisan 1980 8.yaşıma basalı ertesi gün tam bir ay olacaktı. Ve ben her zaman ki gibi odamda her ne kadar okumakta zorluk çeksem de kitabımın sayfalarını aralıyordum. Kitabımın resimlerine bakmak hoşuma gidiyordu. Birden annem odama büyük bir gülümseme ile girdi. Şaşırmıştım annem pek gülümsemezdi. Bir şeyleri saklarcasına gülümsemeye devam etti. “Jasmine hava ne kadar güzel değil mi? Neden dışarı çıkıp arkadaşlarınla oynamıyorsun?” “Eğer bir tek arkadaşım olsaydı anne…” duraksadım; “…emin ol burada olmazdım.” “Yeni bir arkadaş edinebilirsin öyle değil mi?” “Babam ‘muggle’larla arkadaş olmama izin veriyor mu? Tek safkan Claire var onun da büyükannesi bulanık diye babam bana ve ona söylemediğini bırakmadı!” Ardından “Ondan nefret ediyorum“ diye mırıldandım. Annem sessizliğini bozmadı, bense o sırada elimdeki kitabı bırakıp kendimi yatağa attım. “Jasmine, seni böyle yalnız görmek beni üzüyor hadi git dilediğinle oyna, bu aramızda kalacak.” Dudaklarımı büzdüm. İsteksiz surat ifademden belli olmalıydı ki annem ısrar etmeye başladı. Dayanamazdım! “Peki anne…”
Dışarı çıktığımda gerçekten hava annemin söylediği kadar güzel değildi. Aslında tam benim istediğim gibiydi. Hissettiğim sıcak hava hafiften esen soğuk rüzgâr ile bedenimi ferahlatmaya yetiyordu. Tamam, tamam kabul ediyorum, hava gerçekten güzeldi.
Yavaş adımlarımla parka doğru yürüdüm. Parkın yakınlarında Claire, Tommy ve Felix oyun oynuyorlardı. Claire suluboya ile boyanmış kil fincanları yıkıyormuş, Tommy bir kâğıt parçasını elinde tutmuş gazete okuyormuş, Felix’de elindeki şekeri yiyiyormuş numarası yapıyordu. Anlam verememiştim. Biraz durup onları izledim, sonrasında Claire’e yaklaşıp “Ne oynuyorsunuz?” diye fısıldadım. Claire elindeki fincanları bırakıp bana döndü. Önce şaşırdı, çünkü pek onlarla konuşmazdım. Sonra suratında büyük bir gülümseme ile: "Evcilik oynuyoruz ben anneyim Tommy baba, Felix'de çocuğumuz. Sen ne olmak istersin?" "Oynayacağımı kim söyledi Claire?" Claire söylediğime baya şaşırmıştı. Bunu hiç beklemiyordu. Claire: “Sen bilirsin” diye mırıldandı ve arkasını döndü. Bende dayanamayıp: “Tamam tamam… Oynayacağım” dedim. Claire bana döndü şaşkın bir yüz ifadesiyle: “Peki… Ne olacaksın? Kızım olmak ister misin?” “Hayır, ben Tommy’nin metresi olacağım.” “Ama o zaman oyun bozulur Jasmine!?” “Bozulsun zate…” derken yanağımda bir ıslaklık hissettim. Daha sonra başımı yukarı kaldırıp gökyüzüne baktım. Kara bulutlar vardı. Evet, yağmur yağmaya başlamıştı. Öyle bir hızlanmıştı ki ne diyeceğimi unutmuştum. Ardından Tommy yerinden doğrulup, küfredercesine suratıma haykırdı: “Bak gördün mü ne yaptığını Jasmine, sen gelince yağmur yağmaya başladı. Çok uğursuzsun!” Claire de Tommy’e dönerek büyük bir hırsla: “Saçmalama Tommy! Yağmurun Jasmine ile bir alakası yok!” Belli ki büyük bir kavga başlayacaktı tam Tommy bir şey diyecekken Felix elindekiyle: “Bakın ne buldum!” diye bağırdı. Herkesin dikkati Felix’e doğru yöneldi. Claire’in suratında oluşan büyük bir gülümsemeyle: “Aaa… Bu bir solucan!” Tommy de sağı sola bakarak bizden biraz uzaklaştı ve elini yere doğru uzattı. O da bir tane solucan bulmuştu. Böylelikle herkes aranmaya başladı, solucanları bir yere biriktiriyorlardı. Ben şaşırıp kalmıştım, sadece onları izlemekle yetindim. Solucanları bir yere toplayıp ne yapacaklardı ki, ellerine ne geçecekti?
Yağmur hâlâ devam ediyordu, hava da iyice kararmıştı. Sonunda yoruldular ve geri döndüler solucanları izleyeceklerdi. En fazla 7 solucan vardı. Toprak olmuş ellerini üstüne değdirmemeye çalışarak çömeldiler ve solucanlara aval aval bakmaya başladılar. Bu durum beni oldukça rahatsız etti ve bende solucanları ezmeye başladım. Çok eğlenceliydi fakat bu onların hoşuna gitmedi. Belli bir süreden sonra solucanlar hareketlerini durdurdu, sanırım onları öldürdüm diye düşünüyordum. Aniden bana doğru gelen kızgın bakışları gördüm. Sadece kıkırdayabildim. Felix ağlamaklı sesiyle: “Ne yaptın sen?” diye haykırdı. Felix’den öyle bir haykırış beklemiyordum. “Kapa çeneni Felix! Kara insanların konuşmaya hakkı yok! Git annene ağla!” Ortam sessizleşmişti, Felix ağlayarak evine doğru koştu. Ne yapacağımı bilememiştim. Claire ve Tommy’nin tuhaf bakışları beni rahatsız etmeye başlamıştı. Özellikle de Claire bana bir zombiyi hatırlatmıştı, ıslanmış saçları, üstüne yapışmış ceketi ve pis ellerinden düşen yağmur damlaları ile korkunç gözüküyordu. Sonra uzaktan iki bayan belirdi. Elindeki şemsiyeleriyle biri Claire’e sarıldı, biri de Tommy’e… Anneleriydi. Claire’in annesi kaşlarını çatarak: “Ne bu hâliniz neden eve geri dönmediniz?” diye sitem etti. Claire kısık bir sesle: “Oyuna dalmışız anne…” Şaşırmış bir şekilde olanları izliyordum. Claire’in annesi ona iyice sarılarak: “Neyse eve geri dönelim hadi.” diye mırıldandı.
Yağmurda gittikçe hızlanıyordu. Sokak lambaları yanmaya başladı… Onlar arkalarını dönünce kendimi çok yalnız hissettim. Hızlı adımlarla evlerine doğru yürümeye başladılar. Bense orada dikilip onların gidişini izliyordum. Claire giderken arkasını dönüp bana acıyan gözlerle baktı ve elini yavaşça kaldırıp hızlıca sallamaya başladı. Bu bakış sinirlerimi iyice bozdu. Üşüyen ellerimi tam kaldırmak üzereyken Claire önüne döndü, zaten iyice uzaklaşmışlardı… Onlar gözden kaybolduktan sonra bende titreyerek eve koştum.
Eve vardığımda ellerimi hissetmemeye başladım. Annem kapıyı açtığında yaptığı tek şey beni azarlamak oldu. Seslenmedim odama hızlıca çıktım… Battaniyemin altında çatıya damlayan yağmurun sesini dinliyordum. Birkaç dakika sonra babam ve annemin sesini duydum. Üzerimdeki battaniyeyi yavaşça çekip, kapıya doğru yöneldim. Kapıdan kafamı çıkardım, kimse yoktu. Annem ve babam sanırım kavga ediyorlardı diye düşünerek önce yaklaşmak istemedim ama merak duygumu yenemeden odadan çıktım ve sese doğru yavaşça yürüdüm. Ses salondan geliyordu. Salonun kapısını aralayarak onları dinlemeye başladım. Annem sessiz olmaya çalışsa da resmen haykırıyordu: “Ne demek ölüm yiyen oldum!?” “Yeter artık kapa çeneni! Kardeşime telefon açmalıyım ve Jasmine artık orda yaşayacak! Bu onun için daha iyi!” Babam kapıya doğru yöneldi tam kaçıyordum ki ensemde bir el hissettim. Babam o tuhaf sesiyle beni korkuturmuşçasına: “Darcy burada bizi mi dinliyordun?” “…” “Hem neden üzerin bu kadar ıslak? Dışarıda mıydın?” “Şey…” diyecek bir şey bulamamıştım. O sırada annem geldi ve elimden tutup beni yukarı çıkardı. Beni kuruladı, üzerime kuru elbiseler giydirip yatağıma yatırdı. Benim uyuduğumu zannedip, gelip sessizce bavulumu hazırladı… Odamdan çıkarken alnıma küçük bir öpücük kondurdu ve yavaş adımlarıyla odamdan çıktı…
| |
|
Babette Grishold Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 405 Nerden : İstanbul. Meslek : Öğrenci. Gerçek İsim : Pınar. Patronus : Kunduz. Tarafı : Kesinlikle... Çok iyi. :P Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 19 Özel Yetenek : Dırdırcı. xD Evcil Hayvan : * Kayıt tarihi : 11/07/09
| Konu: Geri: Jasmine Darcy Darkstorm Perş. Ağus. 27, 2009 1:19 pm | |
| Betimleme:15/30 *Pek betimleme göremedim ben. Uzunluk:15/15 *Kararında... Renk Düzeni:14/:15 *Renklerin çok uyumlu, gerçekten. Ama biraz göz yoruyordu pembe. İmla Düzeni:15/20 *Ciddi yazım hataların vardı, fazla olmasa da. "Baya" değil, "bayağı" (; Yazım:15/20 *Yeteri kadar akıcı bir Rp değildi. "Oku beni!" diye bağırmıyordu. Toplam:74 *Seda'nın derslerine (Loranne) katıl, bence.
| |
|