Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 FunJr Carew

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
FunJr Carew
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.



Mesaj Sayısı : 5
Nerden : asdasdasd
Gerçek İsim : asdasdasd
Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 24
Asası : asdadd
Evcil Hayvan : asdasdasd
Kayıt tarihi : 01/09/09
FunJr Carew Keyifl10

FunJr Carew Empty
MesajKonu: FunJr Carew   FunJr Carew Icon_minitimeÇarş. Eyl. 02, 2009 11:13 pm

Bomboştu cadde. FunJr'nin kalbi kadar boş... FunJr'den başka kimse yoktu caddede. FunJr'nin ayak seslerinden başka
tek bir ses bile yoktu büyük caddede.
Kim gece yarısı bilinmeyen bir
caddeye gelir ki... FunJr eski kulübeyi gördü ve kendi kendine
fısıldadı.


"İşte,geldim..."Gelmişti
gizli köşesine... Arzuladığı her şeyi yapabildiği, şüpheci gözlerden
uzak
küçük kulübesine... Kapı gıcırdayarak açıldı. O an FunJr gerçek FunJr
olmuştu. Kendine gelmişti... Tüm yapması gerekenleri unutmuş
kendiyle baş başa kalmıştı. Kapıyı uğuldayan rüzgarı engellemesi için
kapattı. İçeri geçip şömineyi yaktı. Küçük kulübenin ısınmasını
beklerken duvardaki büyüleyici portreye baktı. FunJr... Görkemli
tanrıça...

"Neden onun adını vermişler ki
bana? Hiçbir zaman kibar biri olmadım,ayrıca ailemle de çok vakit
geçirebildiğimi hiç zannetmiyorum. "
diye sorguladı kendini.

FunJr! FunJr Carew... Safkan bir Yunan ailesinden... Bir
tarafı olmayan genç kadın... Ölüm Yiyenler ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı'
nı umursamayan yetenekli büyücü. Günlerini Majarotte malikanesinin
dışına çıkmayarak geçiren sempatik zengin. Malikanede tapınaklar
hakkında araştırma yapmak, teleskopla dışarıyı izlemek ve Ejderha
bilimi üzerinde gizlice çalışmak dışında birşey yapmazken herkesin
özgür bulduğu astronomi ustası. Ailesi Geri Kafalılar Topluluğu olarak
da nitelendirilebilirdi. FunJr kimi günler ailesinin onun dışarıda
gezmek için fazla asil olduğunu söylediğinde bu kulübeye gelirdi. O
yalnızca sıradan bir hayat istiyordu... Bu yüzden bu gün annesine
katlanamayıp, evden kaçmaya karar vermişti. Okul yıllarını geçirdiği
ülkeye gidecekti... İngiltere'ye... Kim bilir belki Hogwarts'ta
profesörlük yapabilirdi. Düşüncelerinden sıyrılıp kapının hemen yanında
duran sırt çantasını aldı. Birkaç kıyafet ve onlarca kitap... FunJr
altın sarısı saçlarını ensesinde topladı ve tanınmamak adına kafasına
koca bir şapka geçirdi. Şöminedeki alevi söndürdü. Bu tıpkı
tutsaklığını yok etmek gibiydi. Çantasını alıp gizli köşesine veda etti
ve dışarı çıktı.


"FunJr..."
"Andreus! Senin burada ne işin var?"diye haykırdı FunJr.
"Ben evden kaçtığını duydum ve-"cümlesini biriremeden FunJr söze girdi.
"Ve eskiden olduğu gibi benim düşüncelerimi hiçe sayıp beni malikaneye götürmeye geldin değil mi?"dedi hiddetle.
"Hayır,yalnızca senin iyi olup olmadığını merak ettim."dedi usulca Andreus.
"Sana inanmamı mı bekliyorsun? Seninle artıık aramızda hiçbir şey yok anladın mı? Beni rahat bırak Andreus."diye haykırdı yeniden.
"Ama FunJr ben seni sevi-"Tekrar FunJr sözünü kesti.
"Ama ben seni sevmiyorum."dedi ve nefes aldı. "Senden nefret ediyorum. Senin şımarık tavırlarından, kendini diğer insanlardan daha özel hissetmenden iğreniyorum. Beni rahat BIRAK!" diye hiddetle bağırdı.Sonrada başını çevirip trenine yetişmeye çalıştı. Tren garı buradan pek uzak değildi.

"FunJr! FunJr...Hiç kimse beni böyle ortada bırakamaz. Beni kimse BIRAKAMAZ!"diye sinirle haykırdı arkasından.

"Ben,ben FunJr Carew seni ortada bıraktım. Sana hakaret ettim ve
senden nefret ettiğimi söyledim Andreus. Sen,sen bir hiçsin.
Söylediklerinin tek kelimesi bile doğru olmayan şımarık birisin."
diye
alayla seslendi genç adama. Andreus peşinden koşuyordu FunJr'nin. Ama
aptalca şeyler konuşmak dışında hiçbir şey yapmadığı için bacakları çok
güçsüzdü. Sonra telefonunu çıkarıp Mr.Majarotte 'yi aradı. FunJr onu
farketmemişti. Treni yakalamak için aceleyle koşuyordu. Sonunda kalkış
yerine ulaştı. Kompartımanlardan birine attı kendini. Tren kalkmadan
birkaç dakika önce Andreus'dan mesaj geldi telefonuna.

"Babana senin İngiltere'ye gittiğini söyledim. Adam kalp krizi geçirdi.. Sen aptalın tekisin FunJr...Sen aptalın tekisin."
FunJr tiz bi çığlık attı. Trenden inmek için hazırlanmaya başladı. O sırada tren kalıyordu.

"Olamaz."diye
haykırdı. Kimse duymamıştı onu. Şimdi hayatta gerçekten tek başınaydı.
Yaşayan tek akrabaları ukala halası ile kıskanç kuzeniydi. Ama
Kanada'da oturan tembel bir anne-kızın ona yardımı almazdı. Uyandığında
Londra'daydı tren. eşyalarını toplayıp trenden keder içinde indi.
Karşısında
duran kitapçıya attı kendini... Daha sonrada tanrıça FunJr'nin resmiyle
kapaklanmış bir günlük gördü. Hemen onu satın alıp
en yakın otele girdi. Oradan bir oda ayırtıp odasına girdi. Günlüğünü
çıkartıp yatağa uzanıp yazmaya başladı.

[b]Ben FunJr. FunJr Carew... Yunanistan'dan gelen bir asilim. Ama
İngiltere'de farklı bir hayatım olacak. Herşeye en baştan başlayacağım.
Bir soylu olmayacağım.
Özgürce yaşayacak , her istediğimi yapacağım.
Kim bilir belki Hogwarts' ta profesörlük bile yapabilirim. Yeni
insanlarla tanışıp dünyayı keşfedebilirim. İnsanlara yardım edebilir,
gökyüzünü inceleyebilim. Artık bir soylu değilim. Yalnızca sıradan bir
büyücüyüm. Kibar davranmak, gerçek bir asil olmak zorunda değilim.
Yalnızca elimden geldiği kadarını yaparak mutlu olabilirim. Ben FunJr Carew... Ben artık asil biri
değilim.


[size=12]Karanlığın, sıkça
yerleşmiş ağaçların gürültüsünü bastırdığı tartışılamazdı. Gökyüzünden
düşen her küçük yağmur damlası, saniyelerin geçtiğine dair uyarıyordu
doğayı. Sol elini kaldırıp, altına oturduğu büyük ağacın gövdesine
dayadı. Ağacın gövdesinin sıcaklığı, pürüzsüz, beyaz ve soğuk vücudunun
sıcaklığından farklı değildi. Ancak eserken aynı zamanda serin yağmur
damlalarını etrafa savuran rüzgarın her ikisinden de soğuk olduğu
kesindi.
Ellerini ağacın sert gövdesinden çekti ve etrafa bakınarak
derin bir nefes aldı. Fazla hassas gözleri, rüzgarın etkisiyle yağmura
karışmış ve havada hafifçe süzülen her toz parçaçığını görebiliyor ve
aynı hassaslıktaki kulaklarıyla, rüzgarın gazabına uğrayıp, yere düşen
yaprakların her birinin seslerini duyabiliyordu. Doğada var olan her
şeyi görebilmek, her sesi duyabilmek her ne kadar ulaşılamaz ve
mükemmel görünse de bazen rahatsız edici olaibliyordu.



Elini ağacın
gövdesinden hafifçe çekti ve ıslattığı dudaklarını soğuk rüzgarın
yalamasıyla irkildi. Ellerini gözlerine koyup bir an için gözlerini
ovuşturdu. Gözlerini yumup bu can görüntülerden kaçmak kolay olacaktı,
ama bunu yapmıyordu çünkü gözlerini yumduğu anda gecenin derinliğindeki
tüm bu renklerden vazgeçip karanlığa teslim olmuş olacaktı. Gözlerini
bir kaç kez kırpıştırıp onları biraz olsun dinlendirdiğini umarak
yeniden çevresine bakınmaya başladı. Ancak bu sefer çok daha dikkatli
ve meraklı bakışlarla bakıyordu etrafına. Mavi gözleri ormanın
etrafında dört dönerken, birden yalnızca bir noktaya odaklandı;
ağaçların arasındaki küçücük bir kıpırtı.
Ellerini yere koyarak destek
aldı ve yavaşça doğruldu. Gözleriyle ağaçların arasında kalan tüm
hareketleri takip ediyordu. Adımlarını hızlandırırken aynı zamanda
konsantre olduğu nefeslerini de sıklaştırıyordu..



"Üç kişiler. Üç kişilik, küçük bir aile. Ama kim bunlar..?" Kendi
kendine mırıldanırken kafasında oluşan bir çok soru işaretini ortadan
kaldırmak istiyordu. Gözlerini hedefine odakladı ve yürümeye devam etti
-daha doğrusu koşmaya... Yanlarına vardığında sayıları konusunda
yanılmadığını anlamış, derin bir soluk almıştı. Oldukça genç görünen
adam, onu görünce paniklemişti, gözlerinin içi korku ve endişe ile
dolmuştu.
"Sen, sen kimsin?" Dudakları
titriyordu. Adama göre oldukça solgun ve bitkin görünen kadın ise küçük
kızı kendine doğru çekmiş, endişe ile kollarını ona dolamıştı. "Ben, FunJr. Sanırım ortalıkta bir şeyler dönüyor. Olan bitenden haberiniz olduğunu düşündüm, böyle kaçtığınız göre..."
Ses tonu kadifemsiydi ve oldukça sakin bir tavırla konuşmuştu.



Adamın
gözleri biraz olsun normale dönmüş olsa da tüm aile hala dehşet içinde
ona bakıyorlardı. "Sanırım birden karşılarına yabancı birinin çıkmasına alışkın değiller!"
diye mırıldandı duyamayacakları kadar kısa bir sesle. Soran bakışlarla
adama döndü ve kafasını sallayıp sorusuna bir cevap beklediğini
hatırlattı. Adamın dudakları titriyordu ve bir kaç dakika sonra vücudu
da titremeye başladı. "Sen, ne olduğunu bilmiyor musun yani? Hiç mi insan içine çıkmadın?!"
Adamın gözlerindeki endişe yerini biraz suçlama duygusuna bırakmıştı.
Kadın gözleri dönmüş halde ona bakıyor ve her bakışında küçük kızı daha
fazla sarmalıyordu. "Bilsem ne olduğunu sorar mıydım sence?"
diyerek sert bir karşılık verdi adama. Sakin tavrını koruması şaşırtıcı
derecede imkansızdı ancak bunu başarabiliyordu. Genelde kimse ona
hayalet görmüş gibi bakmazdı. "Onlar
geliyorlar! Ölüm Yiyenler, gelip hepimizi öldürecekler. Çok fazla
zamanımız yok! Sen de bir an önce buradan gitsen iyi olur! Tabii eğer
bir Ruh Emici tarafından ruhunun yenmesini göze almak istemezsen!" 'Ölüm Yiyenler'...

Tüm bu insanlar hayatları boyunca yalnızca bir kişi tarafından
yönetilen saçma, gereksiz bir sürüden korkarak yaşıyorlardı ve her ne
kadar çok kişi onlara kaçmamalarını, güçlü, cesur olmalarını söylerse
söylesin yine de kaçıyor, hayatlarını mahf ediyorlardı. Sağ eliyle
saçlarını omzunun arkasına attı ve söylenmeye başladı. "Yine mi onlardan kaçıyorsunuz?! Ah, sizi lanet yaratıklar!"
Gözlerinde bir an önceki sakinlikten eser yoktu. Öfke tüm bedenini
kaplamıştı ve beynin her hücresi bu ödlek büyücülere, cadılara lanet
yağdırıyordu. Gözlerini kırpıştırdı ve terleyen avuçlarını sildi.




Rüzgar daha usulca esiyordu şimdi. Gökyüzü ise hala siyahtı, evet,
siyahtı ama o içerisinde bir çok farklı rengi görebiliyordu. Sağ eliyle
gözlerini kapattı ve derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı.
Gözlerini açtı ve bir şey söylemek istercesine dudaklarını oynattı.
Ancak söyleyeceği şeyi söylemesi artık pek faydalı olmayacaktı; aile
ortadan kaybolmuştu bile.
"Hadi,
kaçın bakalım küçük böcekler! Daha ne kadar kaçacaksınız bilmiyorum!
Hiç biriniz dövüşmeye cesaret edebilecek kadar cesur ve kuvvetli
değilsiniz!"Bedeni ağırlaşıyordu. Belki de
çok yorulmuştu. Gecenin karanlığına teslim olup gözlerini yumdu ve
kusursuz, ay ışığı kadar parlak bedenini ıslak toprağın üzerine bıraktı.



FunJr Carew.. .. ..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Loranne Elizabeth Widmore
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Loranne Elizabeth Widmore


Mesaj Sayısı : 1028
Nerden : Mersin - G.Antep ;)
Meslek : Öğrenci -_-
Gerçek İsim : Seda.
Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Saf - Kan
Rp yaşı : 25
Evcil Hayvan :
Kayıt tarihi : 03/07/09
FunJr Carew Huysuz10

FunJr Carew Empty
MesajKonu: Geri: FunJr Carew   FunJr Carew Icon_minitimePerş. Eyl. 03, 2009 9:58 am

Kelime hazinen geniş ama betimlemeler yetersiz kalmış. Daha iyisinin olabileceğine eminim.


Betimleme: 20

Uzunluk yeterli ama yazı düzeninin niye böyle bozuk olduğunu anlayamadım.Biraz görübümü kötü olmuş.

Uzunluk:10

Renkler her türlü çok kötüydü. Taban rengini gri veya beyaz, konuşma renklerini de farklı iki ya da kaç karakter varsa o kadar renk kullanabilirsin.

Renk Düzeni:5

Birkaç yerde ki virgül eksikliği dışında imlâ hatası gözüme çarpmadı.

İmlâ Düzeni: 15

Betimleme de dediklerim yazım için de geçerli. Anlatım güzel ama nedense biraz sıkıldım okurken. Bazı yerlerin üstünde çok durmuşsun. Bunun dışında daha da geliştirebileceğine eminim.

Yazım.13
Rp Puanın:63 + 2=65
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
FunJr Carew
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» FunJr Carew

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Seçmen Şapka ve Puanlanan Rpler-
Buraya geçin: