Ortak Salon;
Aynada kendime baktım. Oldukça değişik ve güzel görünüyordum. balo için fazla süslü olabilirdim ama çok güzel ve tatlı olduğum kanısındaydım. Üzerimdeki beyaz elbise, peri kızları gibi görünmemi sağlıyor diye düşünüyordum. Saçımınıda düzleştirmiştim ve çok terliyordum. Ama yapabilecek birşeyim yoktu. Sade makyajım da elbisem ve saç modelimle çok uyumluydu. Topuklu ayakkabılarım sayesinde uzun görünebiliyordum. İnanamıyordum. Bu ben miydim? Değişmiştim. Hemde çok değişmiştim. Birden içeriye Ann girdi. " Dan seni Ortak Salon'da bekliyor Layla. " dedi ve kapıyı kapatıp çıktı. Çok heyecanlıydım. Acaba Dan beni görünce ne diyecekti? Ya da tepkisi ne olacaktı? Bunu öğrenmenin tek yolu Ortak Salon'a gitmek olacaktı. Yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Kapıyı açtım ve Ortak Salon'a gitmek üzere çıktım. Yine yavaş adımlarla yürümeye devam ettim. En sonunda gelmiştim. Oturmuş beni bekliyordu. Çok şık olmuştu. Siyah takım elbisesiyle çok asil görünüyordu. Yavaş yavaş Dan'in yanına gitmaya başladım. Herkes nefesini tutmuştu. Topuklu ayakkabılarımın sesi içeride yankılanıyordu. Dan, beni görünce ayağa kalktı. Şaşkınlık ve hayranlık dolu gözlerle bana bakıyordu. Birşeyler söylemesini bekliyordum. Şaşkınlığını üstünden attı ve konuşmaya başladı. " Bü... Bü... Büyüleyici görünüyorsyn Layla. Bu... Bu gerçekten sen misin? " dedi kekeleyerek. Neden bu kadar şaşırdığını anlamıyordum. Bunda şaşılacak ne var? Sadece biraz değişmiştim. Gülümsedim. Dan'in kravatından tuttum ve kendime doğru çektim. Kravatını düzelttim ve ona sarıldım. Onun bu hallerine gülmekten kendimi alamıyordum. " Evet Dan. Bu benim. " dedim ve gülümsedim. Birden başım dönmeye başladı. Gözleri karardı. Galiba bayılıyordum. Ama neden bugün? Neden tam da baloya gideceğimiz gün? Düşünebiliyor ve hissedebiliyordum. Ama gözlerimi açamıyor ve konuşamıyordum. Dan, beni kucağına almıştı. Galiba revire gidiyordum. Lütfen... Lütfen kendime geleyim. Ne olur! Yoksa, yoksa ölüyor muydum? Kendimi bir boşluk içindeymişim gibi hissediyordum. Yapayalnız ve kimsesiz...
Revir;
Ben neredeyim? Dan nerede? Cenette miyim? Yada cehennemde. Birden kapıdan içeriye birisi girdi. Evet! Bu Dan'di. Şimdi nerede olduğumu anlamıştım. Büyük ihtimalle bayılmış ve revire getirilmiştim. Dan yanıma geldi ve oturdu. Elimi tuttu. Endişeli gibi görünüyordu. Gülümsemiştim... O da bana gülümsedi. Endişesi dağılmış gibiydi. Yüzüme baktı. Ne olduğunu anlamamışa benziyordu. Açıklama yapmamı bekliyor gibiydi. Ama bende bana ne olduğunu bilmiyordum. Dan konuşmaya başlamıştı. " İyi olacaksın Layla. Ben hep hep yanında oldukça sana birşey olmayacak. " dedi tekrar ve gülümsedi. Nedense bu sözler beni duygulandırmıştı. Gözlerim yaşlarla dolmuştu. Hayır aptal kız. Şimdi ağlama zamanı değil. Lütfen... Ama kendimi tutamamıştım. Ağlıyordum işt. Hemde hüngür hüngür. Kendimi toparlamalıydım. Göz yaşlarımı sildim. Gülümsemeye çalıştım. Her ne kadar gülümseyemesemde. Sonra konuşmaya başladım. " Benim sayemde baloyu kaçırdım. Özür dilerim " dedim somurtarak ve Dan anında cevap verdi. " Balo falan umrumda değil. Sen iyisin ya... Bunu düşün. " dedi tatlı bir sesle. Bende gülümsedim. Ama birden başım dönmeye başladı. Nefes almakta güçlük çekiyordum. Daha doğrusu, nefes alamıyordum. Dan, telaşlı gözlerle bana bakıyordu. Koşarak yanımdan ayrıldı. Sanırım, Şifacıya haber vermeye gitmişt. Kısa süre sonra yanında genç bir şifacıyla geri geldi. Nefes almaya çalışıyordum. Ama olmuyordu! Yapamıyordum! Nefes alamıyordum! Gözlerim kararmıştı. Etraftaki sesler kesilmişti. Üşümeye başlamıştım. Sonrası mı? Sonrasını hiçbir şekilde hatırlıyamıyordum...
[Başka bir sitede yaptığım Rol Oyunudur.]