|
|
| Hogwarts Profesör Alımları | |
|
+7Cleone Crystal Majarotte Madestie Delacrousé Albert De Salvo Loranne Elizabeth Widmore Theoderg Grey Britney Vera Curtis Dianne Dickenson 11 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Dianne Dickenson Bitkibilim Profesörü
Mesaj Sayısı : 171 Nerden : İzmir. Gerçek İsim : Esra. ^^ Tarafı : Tarafsız. Kan Durumu : Safkan ya da melez, kendisi de bilmiyor. Rp yaşı : Hebele. Özel Yetenek : Yok. Evcil Hayvan : Bitkileri tercih ediyor. Kayıt tarihi : 16/06/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Salı Haz. 16, 2009 3:25 pm | |
| Ad: Dianne Soyad: Dickenson İstediğiniz Ders: Bitkibilim Günlük Online Süresi: Günde en az 2 saat. Örnek RP: * Öğrenciyken başka bir sitede kullanmıştım. Treni kaçıran bendenizin Hogwarts’a sonradan gelmesini anlatıyor. Kahraman 5. sınıf Gry, muggle doğumlu falan filan. *
Başta uzaktan gelen ama gittikçe yakınlaşan sevimsiz bir zırıltı tarafından karanlık, sıcak ve huzur dolu kendi dünyasından çekip çıkarıldı genç cadı. Tanıdık, en az on yıllık yatağındaydı ama ne yatak ne de oda tanıdık geldi ona. Evet, odadaki her şey fiziksel olarak aynı görünüyordu ama bir şeyler farklıydı sanki. Şişmiş mavi gözlerini kısarak birkaç saniye düşündü ve aklına gelenlerle beraber okkalı bir küfür savurdu. Çünkü genç cadı, artık evinde değildi; babasının durmadan hatırlattığı üzere o gün annesinin evindeydi. Şu kahrolası dava, bir hafta kadar önce sonuçlanmıştı. Cadı bu davanın annesinin ya da babasının lehine sonuçlanmadığına son derece emindi, bu uzamış davadan kazançlı çıkmış birisi varsa, o da kesinlikle annesiyle babasının avukatlarıydı. Ve davanın sonucu da başka türlü düşünmeyi engelliyordu zaten: Ortak velayet. Bu iki kelimeli saçma hukuk terimi aklından geçtiğinde, neredeyse acı bir kahkaha patlatacaktı cadı. Londra’nın iki pahalı avukatı da bir işe yaramamıştı ve şimdi, ebeveynleri onu paylaşmak zorundaydı ki ikisi de bu konuda en ufak bir taviz vermeyi bile düşünmüyor gibiydi. Kollarını yatağın başlığına kadar uzatarak gerindi ve iç geçirdi. Haftanın dört günü annesinde ve üç günü de babasında kalacaktı, iki haftada bir dördüncü günü babası alacaktı.
Evet, sonunda bitmişti şu kahrolası dava… Bundan bir altı yıl önce ebeveynlerinin boşanmasına sevineceğini düşünmezdi. Ama altı yıl önce bir cadı olabileceğini ve bunun için bir okula gitmesi gerektiğini de düşünmezdi ki bu ona göre son derece büyük bir değişkendi. Nasıl yapacağını hâlâ bilmese de, bugün okuluna geri dönüyordu. Sandığını hazırlamıştı ve çok bir şey kaybetmeden okuluna dönüyordu sonunda. Bu düşünceyle yüzüne yerleşen gülümseme, alt kattan gelen desibeli yükselmeye başlamış konuşma sesleriyle beraber kayboldu. Yataktan çeviklikle fırladı, basamakları üçer beşer indi ve sesin kaynağıyla –kaynaklarıyla- karşılaştı.
“O bugün gidiyor Sophie ve bir dönem boyunca dönmeyecek! Bugünün senin olduğunu biliyorum ama- Tanrı aşkına! Lillian benim de kızım.” Annesinin konuşmak için hazırlanmasına aldırış etmeden sakin, alaycı ve umursamaz bir tonda araya girdi genç cadı. “Boşanınca kavga etmemeniz gerekiyordu. Eh. Bir şeyleri hâlâ aynı olduğunu bilmek güzel...” Kısa ve acı bir gülüşle ebeveynlerinin ikisine de baktı. Yüzüne yerleşen küçümser bir ifadeyle kollarını kavuşturdu ve ebeveynleri kızlarını beraber bırakmaya sahte, gereksiz bir nezaketle karar verip babası arabada bekleyeceğini söyleyene kadar da orada öylece, beyaz geceliğinin içinde, duvara yaslanarak dikildi. Kapı kapanınca da annesine son bir pis bakış atıp yavaş adımlarla merdivenleri çıktı, odasına gitti ve giyindi. Hogwarts kıyafetleri ütülü bir şekilde sandıkta bekliyorlardı, okula gidebilmek için muhtemelen bir sürü muggle yolundan geçmeleri gerekiyordu ki okula nasıl gidebileceğinden de emin değildi. En fazla beş dakika sonra giymeyi özlediği kot pantolonu –mahkeme salonları kaşındıran kumaş pantolonlar giyilmesi gereken ciddi ortamlardı- tişörtü ve merdivenlerden indirmenin hiç de eğlenceli olmadığı sandığıyla beraber alt kattaydı. Annesi temkinle görünüşüyle ilgili birkaç şey söyledi, genç cadı onları kulak ardı etti ve çıktılar.
Bir yarım saat kadar sonra, bulmanın hiç de kolay olmadığı Çatlak Kazan’ın önüne park etmişlerdi. İçeri gelmeye hevesli görünmeyen babasıyla arabadan çıkmadan önce vedalaştılar. Aslında bu, kızı bir dönemliğine farklı bir ülkeye yatılı okula giden bir kızla babasından çok, kızını ponpon kız antremanına bırakan bir babayla kızın vedalaşması gibiydi ve Lillian, daha teatrel bir şeyler olmadığı için minnettardı. Babasının gaza basmasıyla beraber çıkan tuhaf homurtunun eşliğinde, kapıyı açarak annesiyle beraber içeri girdiler. Genç cadının buradan sonra ne yapabilecekleri hakkında bir fikri yoktu ama bir muggle olan annesi bir taneye sahipmiş gibi gözüküyordu. Siyah saçlara ve kendisininkilerle aynı mavilikte gözlere sahip kadın eliyle ‘burada bekle’ tarzı bir işaret yaptı ve içeri girdiklerinden bu yana onlara tuhaf tuhaf bakan genç hancıya doğru yürüdü. Ne konuştuklarını duyamayan genç cadı da beklemekle ve hanı incelemekle yetindi. Rahatladığını sezebildiği annesi yüzüne yayılmış bir gülümsemeyle hancıya kendisini işaret ettiğindeyse en tatlı gülümsemesini takınıp sandığını tutmadığı eliyle ‘ben buradayım’ gibilerinden kısaca elini salladı.
Annesinin ona göre fazla abartılı kucaklamasından kurtuluşundan en fazla beş dakika sonra Hogwarts arazisine girmişti bile. Annesinin Lillian’ı yanı sıra cisimlemesi için para verdiği büyücü –şansına iyi kalpli birisi denk gelmişti, şu muggle düşmanlarından birine rastlasalar ne olacağını hayal etmek bile istemiyordu ki cadı, aslında hayal gücü çok gelişmiş birisiydi- okulun sınırlarına girene kadar ona eşlik etmişti. Adama –Lillian’ın normalde sahip olmadığı bir kibarlıkla- teşekkür ettikten sonra yakın durmakla beraber o kadar da yakın olmayan şatoya doğru yürümeye başladı. *Evimdeyim.* diye düşündü git gide artan bir hızla yürürken. *Annemin ya da babamın evinde değil, evimde.* Yanından geçtiği gölü fark etmemiş görünerek, yatakhanesinin düşüncesiyle sürüdüğü sandığını daha kuvvetli çekmeye ve adımlarını sıklaştırmaya başladı. | |
| | | Britney Vera Curtis Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 262 Nerden : mi? Cehenemin dibinden! -_- Meslek : Eli asalı öğretmen Gerçek İsim : Boşversene Patronus : Çita Tarafı : Aydınlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 24 Asası : Düşlerin Merakı Özel Yetenek : Zihinfendar&İç Göz Evcil Hayvan : Bir gözü toprağa bakan,gri tüylü,sevimli bir baykuş:Ola Kayıt tarihi : 02/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Perş. Tem. 02, 2009 8:08 pm | |
| Brandelyn Vera Curtis İksir veya Mitoloji 2-3 saat+... Başka bir sitede kullanmıştım. - Spoiler:
Kahverengi kapının önünde,kocaman harflerle Dr.Brandelyn Vera McCliff yazıyordu.Madison biraz çekinerek kapıya yaklaştı.Kapıyı tıklattı ve ‘Giriniz.’ sözünü işitince, kendinden emin bir şekilde kapıyı açtı.Annesinin bürosu bir laboratuar şeklinde dizayn edilmişti.Pencere kenarında beyaz,uzun bir masa duruyordu.Masanın üstünde,üst üste konmuş bir sürü dosya vardı.Annesi bu dosyaların arasında nerdeyse gözükmüyordu.Bu kadar dağınık bir ortamda nasıl çalıştığına hayret ediyordu.Annesi başını bu dosyalardan kaldırdı.Karamel rengi,kısa saçları dağılmış,kırmızı çerçeveli gözlüğü burnunun üstüne doğru kaymış görüntüsüyle-beyaz önlüğünü unutmayalım-tam bir doktor görünümündeydi.Onu en son gördüğünde-yaklaşık 6 ay önce-yine böyleydi.Tek farkı o zaman gözlerinin dolmasıydı.Şimdi ise o kocaman dosyaların arasından kızına gülümsüyordu.Onu gördüğüne sevinmişe benziyordu.Ayağıya kalkıp kızını kucakladı.Madison bunu beklemiyordu.Biraz afallamış bir şekilde o da annesine sarıldı.Annesi her zamanki gibi menekşe gibi kokuyordu.Bu kokuyu seviyordu.Hem de çok…Derin bir nefes alarak kokuyu içine çekti.Annesi yerini oturdu ve eliyle sandalyeyi gösterdi.Madison oturdu;ama huzursuz ve biraz da yorgundu.16 saatlik uçak yolculuğunun ardından nasıl yorgun olmasın ki zaten?Yumuşak sandalyeye iyice gömüldü.Şimdi uyuyabilirdi.Kaskatı kesilmiş boynunu sağa sola hareket ettirdi.Bu onu biraz rahatlattı.Tabi o sırada kapının çalındığından hiç haberi olmamıştı.Madison gözlerini kapıya diktiğinde kapı kapanmıştı.Meraklanmıştı,gelen kimdi acaba?Annesine döndü;onun bu bakışlarını anlamıştı. ‘Bir hastam,tatlım.Eee,tatilin nasıldı?’,dedi annesi.Bunları söylerken sanki bunları demekten nefret eder gibi bir hali vardı.Madison içinden ‘İstenmediğim bir yerde durmam.’ diye geçirdi.Kırıcı olmamak istiyordu;ama resmen buna itiliyordu.Yarım ağızla güldü.Annesine bakmak istemediği için odanın yeşil renkli duvarlarına baktı.Daha sonra gözlerini tavana kaydırdı.Tavanda çeşitli resimler vardı.Bu resimler, büroya değişik bir hava katmıştı.’Hoş olmuş.’,diye düşündü hemen. ‘Hımm,tatil…6 aylık kocaman bir tatildi işte.’Bunları söylerken bir şeyler ima ediyordu.Annesi sürekli Madison’u başından atmak için-belki de sevmediği için-sürekli bir yerlere gönderip duruyordu.Neredeyse tüm Amerika’yı gezmişti!Aslında bu durumdan şikayetçi değildi pek.Gezmek,yeni yerler görmek,akrabalarla vakit geçirmek,değişik uğraşlar ile uğraşmak güzel.Annesinin sıkıcı ve onu kovalar gibi davrandığı konuşmaları yok.İşin kötü yanı geri dönüp,rol yapmak.Kesinlikle iğrenç! ‘Ordaki okul nasıldı?’,dedi annesi.Bunu söylerken yine nefret ettiği ses tonundan belli oluyordu.Madison elini masaya sert bir şekilde koydu. ‘Beni sevmediğini biliyorum.Bu hiç umrumda değil.Ama böyle kendini zorlayarak sorduğun sorulara tahümülüm kalmadı.Benle ilgileniyormuşun gibi davranmaktan da fazgeç.’,dedi.Sinirlenmişti ve sinirlendiğinde genellikle gözleri dolardı.Yine gözleri dolmaya başlamıştı.Ama gözlerini annesine dikmişti.Annesi hain hain gülümsüyordu.Ellerini birleştirmiş boş boş bakıyordu.Bir şeyler söyleyecekmiş gibi bir havası vardı;ama söylemiyordu.Bunları kendisine saklıyordu sanki.Bu hareket,Madison’u sinir etmeye yetmişti.Daha sert,öfkeli ve yüksek bir sesle: ‘Konuşsana,hadi konuş!’ Annesi çekmeceden bir kağıt çıkarıp Madison’a attı. ‘Yeni uçak biletin.Şimdi git ve bir daha geri dönme!’ Madison bileti aldığı gibi yerinden kalktı ve arkasını dönerek kapıya doğru yürüdü. ‘Zaten bir daha geri dönmezdim.’ Kapıyı arkadan sert bir şekilde çarpıp,hastalar ile dolu koridorda gözden kayboldu…
- Spoiler:
Ceviz büyüklüğündeki yağmur damlalarının çıkardığı ses dışında,hiçbir şey duyulmuyordu odada.Boyaları dökülmüş,bir kısmını kurtların yediği pencerinin çerçevesinden soğuk hava giriyordu.Oda,soba yanmasına rağmen bir türlü ısınmıyordu.Yağan yağmur da,fayanslara hücum etmişti.Duvarlarda kömür lekeleri vardı.Yer yer de açık mavi bir boya gözküyordu.Tavan çok alçaktı,nem tutmuştu.Tavanın alçak olması ve dolan yağmur suları yetmezmiş gibi oda,çöp kokuyordu.Kapı açıldıkça banyodan da kokular geliyordu.Burda hayvanı bağlasanız durmazdı!Ama yaşayanlar,aslında yaşamaya çalışanlar,vardı.Noel,bir vakıfda çalışıyordu.Görevi,durumu olmayan ailelere yardımları ulaştırmak,onların ihtiyaçlarını tespit etmekti.Göreve başlayalı yaklaşık bir yıl oluyordu.Bu zamana kadar birçok eve girip çıkmıştı;ama burası en kötüsüydü.Kapıdan girer girmez gördüğü manzara karşısında dona kalmıştı.İçeri dolan yağmur sularının başında kısa boylu bir kadın diz çökmüş,elindeki çanaklara su dolduruyordu.Kadının kızılımsı,kıvırcık,ensesine kadar gelen saçları vardı.Gözlerinin altında mor halkalar oluşmuştu.Gözlerinin rengi kaçmış gibiydi,soluk bir mavi gözüküyordu.Yanaklarında çiller vardı.Bu çiller kadına masum bir görüntü kazandırıyordu.Elleri buruşmuştu.Kadının yanında 4-5 yaşlarında olduğunu düşündüğü bir erkek çocuğu vardı.Çocuk,annesine benziyordu.Onun gibi çilleri vardı,gözlerinin rengi soluk bir maviydi,gözlerinin altında mor halkalar vardı.Saçları siyahtı,asker tıraşı yapılmıştı çocuğa.Annesinin yüzü ifadesizdi;ama bu oğlan çocuğu gülüyordu.Güldükce bembeyaz dişleri belirginleşiyordu.Bu masumiyet tablosunun etrafına bakılınca durumun gülünecek bir yanının olmadığı ortaya çıkıyordu.Noel,çizmelerinin topuklarına sert bir şekilde basa basa kadına doğru yaklaştı.Sesinde hafif bir acıma vardı. 'Mrs.Halen?' Kadın başını kaldırdı.Elindeki çanağı yanındaki çocuğa verdi.Çocuk sanki annesinin verdiği şekermiş gibi sevindi.Kenarlarında kırıklar olan,toprak renkli çanağı başına dikti,annesinin çanağının içine koyduğu,yerdeki yağmur sularını içti.Noel,gözlerini çocuğa dikmişti.Bu nasıl bir şeydi?Ailenin durumu vahimdi.Onlara acil bir yardım gerekiyordu.Onların hayatta kalabilmeleri bile bir mucizeydi.Kadın,Noel'in çocuğa baktığını görünce utandı,başını eğdi.Sesinin titremesi çok belirgindi.Kadının başı yerde olduğundan ağlayıp ağlamadığı belli olmuyordu. 'Evet benim.' Çocuk çanağı yere çarptı.Noel'e bakıyordu.Onu incelerken gözlerinde güvensizlik vardı.Noel bu güvensizliği yıkmak için çocuğa gülümsedi. 'Mrs.Halen,size birtakım şeyler getirdik.',arkasında duran ve sanki nefesini tutuyormuş gibi gözüken Alex'e bir el işareti yaptı,adam elindeki kağıdı Noel'e uzattı.Noel,gözlerini kağıda dikti ve konuşmasına kaldığı yerden devam etti. 'Bir battaniye,temizlik malzemesi,üç tane ceket...',duraksadı.Oda da iki kişi vardı.Ne diye üç ceket gelmişti.Mrs.Halen'e soru soran gözlerle baktı.Mrs,Halen'in gözleri doldu.Acı çeker gibi: 'Kızım Nelly,öldü.' Noel,başını salladı.Kadının yarasını deşmek istemiyordu. 'Yiyecek,giyecek çekleri,defter ve kalem.Oğlunuz bayağı küçük,ama...' '7 yaşında.Ama çok küçük gözüküyor,biliyorum.'Noel,şaşırdı.Çocuk hiç gelişmemişti!Açlık,sefelat böyle bir şeydi demekki!Noel gözlerinin dolduğunu hissetti.Alex ve adamları kolileri içeri taşırken Noel'in görüşü bulanıklaştı.Gözyaşları akmassa,önünü göremeyecekti.Arkasını döndü ve sessizce gözlerinde biriken yaşları akıttı.Titreyen parmak uçlarıyla gözyaşlarını silmeye başladı.Alex boğuk sesini arkasında duydu. 'Noel gidiyoruz.' Noel,önüne döndü. 'Sizin her şeye ihtiyacınız var.Bunlar en kısa zamanda size teslim edilir.',elini uzattı,'Görüşürüz Mrs.Halen.'Hızlı hızlı adımlarda odadan dışarı çıktı.Burada daha fazla kalamazdı.Hisleriyle oynuyordu bu tabo.Zaten yağmur bastırmadan evine gitse iyi olurdu.Gözleri dolmuş bir şekilde,arkasına bakmadan sokağa çıktı...
[/quote] | |
| | | Theoderg Grey Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 48 Nerden : çıktı şimdi bu? Meslek : Profesör Gerçek İsim : Theo Patronus : Griffin Tarafı : Aydınlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 25 Evcil Hayvan : Pagan Kuşu Kayıt tarihi : 02/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Perş. Tem. 02, 2009 11:35 pm | |
| Ad: Theoderg Soyad: Grey İstediğiniz Ders: Biçim Değiştirme Günlük Online Süresi: Günde en az 3 saat Örnek RP :
Zindanların karanlık,yer yer nedenini anlamamasına rağmen yosun tutmuş,soğuk duvarları arasında telaşla ilerliyordu. tap..tap..tap...Koridor boyunca sert zeminden çıkan adım sesleri,sinir bozucu bir şekilde saniyelerce yankılanıyordu.O ise aldırmadan,bir yandan kendisine verilen dersliğin yerini kaçırmamak için,geçtiği kapıların içerisine şöyle bir göz atıyor,bir yandan da boynuna astığı çantasında harıl harıl birşey arıyordu.Tam umudunu kestiği an, ufak not kağıdını buldu.Zaferle gülümseyip ufaltılıp,buruşturuluş,kargacık burgacık yazılarla karalanmış notu alıp son birkez göz gezdirdi. Profesör Theoderg Grey,Zindanlar,215. derslikEvet..Sonunda doğru sınıfa gelmişti.İçeriye girip,sınıfa hissettirmeden çevreyi şöyle bir süzmeye başladı.Öğrenciler çoktan yerlerini almış,profesörün gelmesini bekliyordu.Kendi aralarındaki fısıldaşmalar,birleşerek,sınıftan kulakları tırmalayan bir uğultu biçiminde yansıyordu. Dikkatleri üzerine çekmek için aniden ellerini hızla birbirine çarptı. şak..şak..şak..Öğrencilerin bir kısmı arkalarından gelen bu anî tepkiyle irkilmiş,bir kısmı da refleks olarak hızla bakışlarını ona çevirmişti.Evet..Şimdi istediği olmuştu işte..Dikkatler tamamen onun üzerindeydi. Bakışını kürsüye dikti ve gözlerini bile kırpmadan,hızlı adımlarla doğruca kürsüye doğru ilerledi.Sıraların ayırdığı koridor boyunca ilerlerken,ardında bıraktığı öğrencilerin çoğu onu daha iyi görebilmek için sıralarından sarkıyor,bakışlar kesilmeksizin onu takip ediyordu. Kürsüye ulaştığında tek ayağı üzerinde hızlıca döndü ve yüzünü sınıfa verdi.Elindeki çantasını masasının üzerine bir çırpıda attı ve yüksek sesle konuşmaya başladı. "Evet gençler...Ben Profesör Theoderg Grey..Kısaca Profesör Grey diyebilirsiniz.." cebinden gözlerin takip edemediği bir hızda çektiği asasıyla havada isminin harflerini oluşturmaya başladı. "Biçim Değiştirme..." diye devam etti.Ağzından çıkan her kelime,zümrüt yeşili asasının hareketiyle havada asılı kalıyordu. "..diğer bildiğiniz büyü-bilimlerden,sayılamayacak kadar çok sebeplerden ötürü ayrılmaktadır;en çok kararlılık,azim,konsantrasyon ve başarı gerektiren derstir.." dedi ve muzipçe sırıtarak.. "Eee..tabi bunu diğer profesörlerle paylaşmazsanız sevinirim.." diye ekledi göz kırparak.Sınıfta ufak bir kahkaha bombası koptu. "Dilerseniz bugün,ilk konumuza geçelim.." dedi ve masasının yanında bulunan,üzerinde işlemeli mor örtüyle gizlenmiş ayaklığın örtüsünü hızlı bir hareketle çekti ve sınıftan çıkan şaşkınlık nidalarını bastırmak için yine yüksek sesle konuşmasını sürdürdü. "Bu görmüş olduğunuz,bir pagan kuşudur..." sınıftaki tüm gözler bu sefer ayaklığın üzerinde duran,iri kehribar gözlü,kabarık gri tüylü hayvandaydı.Ama o dikkati tekrar kendi üzerine çekmek için yapması gerekeni biliyordu. "Ve bu da..." dedi ve asasıyla üç kere tıklatarak,ucunu ani bir hareketle kuşa yöneltti. "Fera verto..."Kuş sanki bir süpürge tarafından çekiliyormuşçasına giderek küçülüp,büzülmeye başladı.Bir saniye sonra yerinde,gri işlemeleri olan antik bir cam bardak dengesi bozulmuş gibi bir sağa-bir sola doğru düşecekmiş gibi yalpaladı ve ardından kaskatı olduğu yerde kalakaldı. "..misafirlerinize keyifle çıkaracağınız çeyizinizdeki bardak takımınız.." diye gülümseyerek cümlesini tamamladı.Sınıfta yine gürültülü bir kahkaha koptu. Theoderg da keyiflenmişti artık.Cüppesinin eteğini elinin tersiyle dalgalandırdı ve bir çocuk gibi kürsüden neşeyle atladı.Dikkatleri üzerine çekebilmek için ellerini tekrar birbirine çarptı. "Hadi gençler..Sıra sizde..unutmayın..Üç kere tık tık tık ve ardından sertçe hayvanı işaret ediyoruz..Repliğimiz gayet basit." dudağını bir filmin ağır çekimli sahnesini canlandırıyormuş gibi yavaşça hareket ettirek konuşmasını sürdürdü. "Fair-uh-VAIR-toh..Yani Fera Verto.." dedi keyifle. Sınıfta birden ani bir hareketlenme oldu.Herkes ders için getirdiği hayvanlarını sırasının önüne koymuş,bir an önce olacakları görmek için büyüleri haykırmaya başlamıştı.O ise,sıraların arasında bir o yana bir bu yana gezinerek kimin neler yaptığını keyifle incelemeye başladı. ---------------------------------------------------------------------------- TAHTA - Alıntı :
- Ders I : Biçim Değiştirme
Büyü: Fera Verto Okunuş: Fair-uh-VAIR-toh Doğru yapıldığında büyü rengi: Kristal Beyazı Etkisi: Hayvanları bardağa çevirir Anlam: Fera = hayvan,canavar Verto = dönüştürmek ---------------------------------------------------------------------------------
En son theoderg grey tarafından Cuma Tem. 03, 2009 12:24 am tarihinde değiştirildi, toplamda 6 kere değiştirildi | |
| | | Theoderg Grey Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 48 Nerden : çıktı şimdi bu? Meslek : Profesör Gerçek İsim : Theo Patronus : Griffin Tarafı : Aydınlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 25 Evcil Hayvan : Pagan Kuşu Kayıt tarihi : 02/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Perş. Tem. 02, 2009 11:39 pm | |
| Normalde dersi işlerken resimli uygulamalar hazırlamayı düşünüyorum,şuan sadece rp kısmını yapmak istedim. | |
| | | Loranne Elizabeth Widmore Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 1028 Nerden : Mersin - G.Antep ;) Meslek : Öğrenci -_- Gerçek İsim : Seda. Tarafı : Karanlık Kan Durumu : Saf - Kan Rp yaşı : 25 Evcil Hayvan : Kayıt tarihi : 03/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Cuma Tem. 03, 2009 1:46 pm | |
| Ad:Loranne Elizabeth Soyad:Widmore İstediğiniz Ders:KSKS Günlük Online Süresi:En az 4 saat Örnek Rp:Başka bir sitedeki Rp'm.Bana aittir!!
Sadece çok uzaklardan yankılanan vahşi yaratıkların sesi kulağıma çalınıyordu.Asam her ihtimale karşı elimde,avını dikizleyen bir avcı gibi tetikteydim.Benim için bir tehlike yoktu,karşıma çıkacak kişi benimle karşılaştığı için pişman olurdu ama biraz sonra gerçekleşecek buluşmaya başka bir yabancının da dahil olmasını hiçkimse istemezdi.Her adımımda çıtır çıtır kırılan kurumuş dalların sesi bana sonbaharı anımsatıyordu.David'le geçirdiğimiz ve ilk ayrılışımız olan o hazin mevsimi...Zorlanmıştım,bırakmak zorunda olduğumu bile bile kopamamıştım ama sözleri beni avutmuştu.Hala kulaklarımdaydı güçlü sesi.Unutma Narcissa,bunu ilerde huzura erebilmek için yapıyoruz.Sadece sen ve benim olabileceğimiz bir dünyaya erişmek için...Aniden vücudumu yalayıp geçen bir titremeyle kontrolünü kaybeder gibi oldum.Onu düşünürken hala yeterince güçlü değildim.Tam 12 yıl olmuştu onu görmeyeli.Her gecen günün yıl gibi geldiği zamanları çok net hatırlıyodum ve ne olursa olsun onlar artık benim parçamdı..Ama artık sona gelmiştik ikimizde.Bundan ötesi yoktu ayrılığımızın.Kavuşacaktık ve dansın bitmesine son br adım kalmıştı.Ondan sonra ölene kadar beraberdik.Tanrı bizi birbirimizden tekrar ayırmaya karar verene kadar.Ama ölüm ayrılığıda kısa sürmeyecekti.Boğuk sisli havada daha hızlı ilerlemeye başladım.Yer yer oluşmuş çukurluklara dolan su birikintilerine basıyordum.Ama adımlarımı dikkatli atacak takatim kalmamıştı.Bir an önce varmak istiyordum,varmalıydım.Sakinleş Narcissa,diye tekrarladım içimden.beynimi sarıp sarmalayan binbir türlü düşünceden kurtulamıyordum.Neden sonra kulağımda çınlanan başka ayak sesleri ve kuru yaprakların arasından gelen hışırtılar duydum.Açıklık bir alandaydım ve gizlenebileceğim bir yer yoktu.Adımlarımı titizlikle atarak gerilemeye başladım.gelenin kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama bu gece herkimse buraya gelmesi onun için büyük şanssızlık olacaktı.Asamı biraz daha havaya kaldırıp gerilemeye devam ettim.Ayağımın çalı çırpıyla dolu zemine basmasıyla birkaç sey aynı anda gelişti.Ufak ama yeterince belli olan bir çatırtı,aniden hızlanan ayak sesleri ve...yıllardır duymadığım,paslanmış kulağıma gelen melodi tnısındaki ses..Olduğum yerde duraksadım.Yanlış duymuş olabilirdim.Melodik ses tekrar kör karanlığın içinde yankılandı. ''Narcissa.Olduğun yerde kal,benim David'' Yavaş yavaş dolmaya başlayan gözlerimle hareket etmem imkansızdı zaten.Hala açıklık alandaydım ve ay ışığının yere yansıttığı büyülü parlamaların arasından David'in silueti belirdi.Bacaklarım tutmuyordu.Meşinden yapılmış asam yerçekimiyle yere düştü.David duraksamadan yaklaşıyordu.Aramızdaki uzun mesafe kapanınca gözlerimde tutmaya çalıştığım yaşlar aniden boalırken kendimi tek aşkımın kollarına attım.herşeyi özlemiştim ve bunu anlatmak hiç kolay değildi.Beni sıkı sıkı saran kollarının arasında olmak eve yeniden dönme hissiyle aynıydı.Huzurluydum çünkü gerçekten de artık yuvamdaydım.İstemeyerek David'in kollarındam çıktım ama o hala belime sarılmış duruyordu.Başımı geriye çekerek yüzüne baktım.Geçen o kadar yıl onu elbetteki değiştirmişti ama benim gözümde hala aynıydı.Gözlerinin içindeki tanımlanamayan ama bağımlı eden ifade vardı.İkimizde öylece birbirimizin gözlerine bakıyorduk.Saf bir güzellikle tebessüm ettim.Ben ona bakmaya devam ederken yüzlerimizin arasındaki mesafe iyice daralmıştı.Kısa birkaç saniyeden sonra dudaklarımda dokunuşlar hissettim.Tanıdıktı,alıştığım hissettiklerimdi.Hiçbirşey söylemeden karşılık verdim.Ellerim konrolsüzce saçlarında dolaşıyordu.Özlemimi gideremiyordum ve asla da gideremiyecektim.Nefes alamadığımı hissedip gönülsüzce çektim kendimi.Zorlukla ağzımdan birkaç kelime çıkarmayı başatabilmiştim. ''Ah,David ! Seni tekrar görebildim ya..Bu anı kaç yıldır bekledim.Dediğin herşeyi yaptım artık ayrılmıyacağız David.Bundan sonra olmaz..'' daha fazla konuşamıyordum.Söylemek istediğim çok şey vardı ama hiçbirini dillendiremiyordum bu halimi anlamış olmalı ki sadece gülmekle yetindi. ''Artık ayrılmak yok sevgilim.Bundan sonra kesinlikle yok..'' Bir kez daha gülümseyip dudaklarına eğildim.Kuvvetlice beni öperken irademi korumak zordu.Birden aklıma bugün oynayacağımız son adım geldi.Son hareket.Planımızın,oyunumuzun son perdesi.Bunu bitirdikten sonra herşey yoluna girecekti.Lordum bizi ödüllendirecekti ve safkan ölümyiyenlerin ve byücülerin hakim olduğu bir dünyada David'le olacaktık.Biz olacaktık.Bunun düşüncesiyle heyecanlanarak terrar geri çektim kendimi. ''Bu gece bu görevi bitirmeliyim David.Lordun beni buraya niçin gönderdiğini biliyorsun.Bu gece bunu başaramazsam...'' Devamını getirmeye dilim varmamıştı ama David olacakları zaten biliyordu.Beni belimden tutup ilerdeki büyük ayacın devrilmiş gövdesine yönlendirdi.Oturduğumda nereden anlatmaya başlayacağımı kafamda tasarlıyordum.David'in elleri saçlarımda,yüzümün her santimetre karesinde gezinirken bunu yapmak kolay değildi.Ona sokularak bunu biraz daha ertelemeyi düşündüm.davd beni güçlü kollarıyla sarmalarken bu kesinlikle bir-iki saat kadar daha ertelenebilirdi... | |
| | | Albert De Salvo Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 76 Meslek : Kehanet Profesörü Patronus : İspanyol Boğası Tarafı : Karanlık Taraf Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 32 Asası : Anka Teleği Dikenli Defne 11 İnç Özel Yetenek : Çatalağız-Görücü Evcil Hayvan : Yok Kayıt tarihi : 03/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Cuma Tem. 03, 2009 7:26 pm | |
| Ad: Albert Soyad: De Salvo İstediğiniz Ders: Kehanet Günlük Online Süresi: 2-3 Saat
Örnek Rp:
O gün gerçekten bir şeylerin ters gideceğini hissetmişti. İçine mi doğmuştu? Hayır hayır. Başka bir şeyler vardı. Kartlar... Kartlar yalan söylemezdi. O gün gerçekten bir şeylerin ters gideceği ta en başından belliydi. Tarot destesini baba yadigarı ahşap dolaptaki yerlerine koyarken son kartın anlamını bir kez daha düşünmüştü o sabah. Yıkılan Kule... Belaya işaret... Öğleden sonra kapı şiddetle açıldığında sandalyesine oturmuş kitap okuyordu. "Albert!" diye bağırdı kız kardeşi Electra. "Albert çabuk gel! Bunu görmelisin!" Albert hızla kalktı yerinden. Eğer o soğukkanlı kız kardeşi böyle heyecanlı davranıyorsa gerçekten de görmesi gereken önemli şeyler olmalıydı. Electra'nın peşinden koşup bahçeye çıktı.Electra gökyüzünü gösterip "Bak!" dedi. Albert kafasını gökyüzüne çevirdiğinde gördüğü şey karşısında kanının donduğunu hissetti. Yüzlerce Ruh Emici havada dans edercesine dönüyorlardı. Kız kardeşiyle göz göze geldi. Birbirlerinin bakışlarından ürkmüştü ikisi de. O esnada ölümyiyen arkadaşlarından Steve yanlarına cisimlendi. Onun da yüzü kireç gibi olmuştu. Albert'e doğru koşup onun yakasına yapıştı. "Al!O kaçmış Al!İnanabiliyor musun?O lanet olasıca hapishaneden kaçmayı başarmış! Ve..." Susup yutkundu ve etrafına korku dolu gözlerle baktı bir süre. "...Ve bizim peşime düştüğüne asam üzerine bahse girebilirim." Albert gözlerini kapayıp sabahki tarot falında açılan son kağıdı düşündü yine. Yıkılan Kule. Bela demekti. Steve'in neden bahsettiğini o an tam anlamıyla kavradı. Sirius Black hapishaneden kaçmış ve intikam için peşlerine düşmüştü. Yıkılan Kule... Azkaban'dan kaçış... Sirius Black... Hepsi de felaket demekti. Kehaneti çıkmıştı. "Sakin ol Steve." dedi o her zamanki soğuk sesiyle. "En azından sakin olmaya gayret göster. Black'in bizi bulması zaman alacaktır. O süre içinde Efendi'nin yanına gidip yardım dileyebiliriz. Bu kadarını lutfedeceğinden eminim." Steve hâlâ bir gökyüzüne bir etrafına bakıyordu. "T-Tamam Al. Hadi... Hadi hemen gidelim. Burası beni ürkütüyor." Albert kardeşine dönerek "Electra..." dedi. "Biz Efendi'nin huzuruna çıkıyoruz. Black buraya gelecektir, ona gittiğimiz yeri söyle. Cesareti varsa oraya gelir." Steve korkuyla gözlerini kocaman açıp "Al delirdin mi?" diye bağırdı. "Black'e yerimizi neden söyleyecek ki?" "Çünkü oraya gelecek kadar öfkeli olacak. O geldiğinde ise biz zaten hazır olacağız." Steve ilk defa gerçekten gülümsedi. "Harika bir plan Al. Harikasın." Albert kızkardeşine göz kırpıp bir anda ortadan kayboldu. Hemen peşinden de Steve gitti. Electra abisinin söylediklerini düşünerek eve girmeye hazırlanıyordu ki kapının arkasında karanlık bir silüet gördü. Sanki ona asasını uzatan uzun boylu birine benziyordu. Tam kim olduğunu çıkarmaya çalışıyordu ki yeşil bir ışık çaktı ve hızla kızın üzerine doğru gelmeye başladı... | |
| | | Madestie Delacrousé Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 2 Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 22 Evcil Hayvan : Kedi Kayıt tarihi : 04/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları C.tesi Tem. 04, 2009 1:27 pm | |
| Ad: Madestie Soyad: Delacrousé İstediğiniz Ders: Mitoloji Günlük Online Süresi: 5-6 saat Örnek Rp: - Spoiler:
Gökyüzündeki karanlık örtüyü bıçak gibi yarmıştı Güneş. Perdenin açık kalan kısmından yatakhaneye sızıyordu. Yüzüne gelen bir parça ışığı, gözlerini hafifçe kısarak görmezden gelmeye çalıştı. Yorganın altındaki bedeni ise daha yeni yeni hareket etmeye başlıyor, yatakta boylu boyunca geriniyordu. Esneyerek yataktan yavaşça kalktı. İlk dersin başlamasına daha vakit olduğundan, yavaş hareket ediyordu. Küçük ve yavaş adımlarla banyoya yöneldi. İçeride bir kaç küçük Slytherinli vardı. Onlara kafasını hafifçe sallayarak çıkmalarını işaret etti. Kızlar önce duymamış gibi davransalarda, Belissa'nın sinsi bir bakış atmasıyla dışarı çıktılar. Belissa, aynı yavaşlıkla lavoboya yaklaştı ve yüzünü bir kaç avuç su ile yıkadı. Uykusuzluktan açamadığı gözlerini, şimdi biraz olsun açabilmişti. Karmakarışık olmuş kumral saçlarını savurarak, parmaklarını aralarından geçirdi. Yavaş adımlarla tekrar yatakhaneye yöneldi. Başucunda duran asasını yatağın üstüne attığı cübbenin içine yerleştirdi. Yavaş hareketlerle bir lastik tokayla dağınık saçlarını tutturdu. Bu sırada yatakhanenin penceresinde sızan ufak ışık, kusursuz cildini ve yüz hatlarını daha da belirginleştirmişti. Kafasını yavaşça çevirerek saata baktı. Zaman ilerlemiş, ders saati yaklaşmıştı. Dersliğe erken girmek istiyordu. Hareketlerini biraz daha hızlandırarak cübbesini üzerine geçirip, çantasını hazırlamaya koyuldu. Bu sabah kendini aç hissetmiyordu. Bu nedenle kahvaltıya gitmeyecekti. Son kez bir aynanın karşısında aksine baktıktan sonra yavaş adımlarla yatakhaneden ayrıldı. Koridorda gördüğü bir kaç tanıdığa selam vererek hareketli merdivenleri ağır ağır çıkmaya başladı. Bu sırada bazı öğrenciler derslere yetişme çabası içerisinde koşuşturup duruyorlardı. Belissa hiçbirine aldırmadan yoluna devam etti. Bir kaç dakika sonra altıncı kata ulaşmıştı. Yavaşlığını bozmayarak Kehanet dersliğini aramaya koyuldu. Çok uğraşmadan yeri bulmuştu. Yavaş adımlarla kapıya yaklaştı. Profesör koltuğunda sakince oturuyor, bir kaç öğrenci de yerleşmeye çalışıyordu. Bu dersliğin garip bir dekorasyonu vardı. Profesörün ışığı fazla sevmediği pencereleri kaplayan siyah perdelerden belli oluyordu. Koskoca sınıfı sadece perde takılmamış iki küçük cam aydınlatıyordu. Renkli pullarla süslenmiş sıralar, bu loş sınıfa ayrı bir hava katıyordu. Yarım daire şeklinde, profesör masasının çevresine dizilmiş sıralar bu dağınık ortamda fazlasıyla düzenli görünüyordu. Belissa yavaş adımlarla içeri girerken, profesöre gülümsedi. Yüzünde selam verdiğini açıkça belli eden ufak bir mimik vardı. Çantasını eline alarak profesöre yakın bir yere oturdu. Ders başlayana kadar dersliği ayrıtılı bir şekilde incelemeye koyuldu. Profesör masasının arkasında bulunan cam dolabın içinde önemli oldukları belli olan ders aletleri vardı. İçini görmek istercesine kafasını hafifçe kaldırdı; ama profesörün onu fark etme olasılığını düşünerek vazgeçti. Çünkü profesörü daha tanımıyordu. Bazı profesörler zararsız davranışları yanlış anlayabiliyor ve bu bütün sene boyunca başa bela olabiliyorlardı. Bayan Providentia, böyle biri gibi görünmese de ipi baştan sıkı tutmalıydı. Her ne kadar kötü tanınan bir öğrenci olmamaya çalışsa da, kişiliğine yerleşmiş bazı davranışlardan vazgeçemiyor; bazen yanlışlar yapabiliyordu. Geçen dönem yaşadığı sorunları bu sene yaşamak istemediğinden şimdi daha temkinliydi. Belissa bunları düşünerek etrafa bakınırken, içerisi dolmaya başlamıştı. Kısa süre sonra tüm öğrenciler dersliğe girmiş, yerlerini almaya çalışıyorlardı. Bu sırada öğrencileri bekleyen profesör, öğrencilere artık yerleşmeleri gerektiğini belirten bir bakış atarak beyaz tahtasına yöneldi. Tahtanın üzerinde beliren yazılar, profesör hakkında bilgiler içeriyordu. O sırada profesör konuşmanın daha etkili olacağını düşünmüş olacak ki başını tekrar öğrencilere çevirip kendini tanıtmaya başladı. Profesörü yeni tanıyan öğrencilerin yüzlerindeki şaşkın ifadeyi Bayan Providentia da görmüştü ve onlara bunu açıklama gereği duymuştu. Bir hayalet olması şaşılmayacak şey değildi aslında. Aynı zamanda görücülük yeteneği ve büyü beceresini kaybetmemiş olması da ayrı ilginçti; ancak sözlerinin sonunda vurguladığı: 'Lethé'nin Laneti' onun bu becerilerini kaybetmemiş olmasını sağlamış olmalıydı. Belissa ise Bayan Providentia'nın bir hayalet olduğunu ve bu yeteneklerini kaybetmediğini, yeni Slytherin bina sorumlusu olması nedeniyle ufak bir araştırma sonucu öğrenmişti. Bu nedenle diğerleri kadar şaşkın değildi. Profesör, masasının arkasındaki dolaptan çıkardığı özel tılsımlı asasını bir kaç kez salladıktan sonra, masaların üzerindeki pullu örtüler gitmiş, yerlerine harf ve sembollerle bezeli örtüler gelmişti. Öğrenciler örtüleri incelerken örtülerin üzerindeki semboller gibi parlayan yüzükler, tavandan yavaşça süzülüyorlardı. Bu sırada profesör masalardaki kitapları ikinci bir asa hareketiyle temiz parşömenlere çevirmişti. Kitaplara ihtiyacı olmadığını ve o istemedikçe getirilmemesi gerektiğini söyleyerek özel asasını, aldığı dolaba geri koymuş ve dolabı kilitlemişti. Profesör arka sıralarda, tavandan süzülen yüzükle bir oyuncakmış gibi oynayan bir öğrenciyi azarladı. Küçük bir el heraketiyle, herkes parşömenleri sıraların ortasına çekmişti. Havada süzülerek yerine gelen profesör ders hakkında bir soru sormuştu. Bir öğrencinin soruyu cevaplamasıyla profesör masadaki sembol ve harfleri açıklamaya başladı. Semboller büyüyü güçlendirmek, harfler ise zihinlerdeki sisi silmek içindi. Soruyu cevaplamak için ayağa kalkan cadıyı oturtarak yapılacakları açıklamaya başladı; ‘Şimdi, sadece gelecekten küçük bir kesit göreceğinizi unutmayarak merak ettiğiniz bir olaya veya sonuca odaklanın. Eğer konsantrasyonunuzu kaybetmezseniz harfler doğru dizilişlerine kavuşacaktır. Bundan sonra yapmanız gereken tek şey büyülü sözleri söylemek ve parşömene bakmak. Başka hiçbir şey düşünmeyin. Karışık bir zihin geleceği değil düşüncelerinizin sonuçlarını görmenize sebep olabilir.’
Profesörün sözlerini dikkatle dinleyen öğrenciler kısa süre sonra uygulamaya geçmişlerdi. Belissa ise gözlerini kapadı ve öncelikle zihnini temizleme başladı. Tüm sorunları, tüm üzüntülerini kafasından sildikten sonra tüm dikkatini parşömene vermişti. Şimdi dışarıdan gelen hiç bir sesi duymuyordu. Tamamen önündeki yüzüğe ve parşömene odaklanmıştı. Odaklandığı düşünce geleceğiydi. Sadece geleceği... Zihninde başka hiçbir şey yoktu sadece bunu düşünüyordu. Derin bir nefes alarak sessizce sihirli sözcükleri söyledi. Bir süre, tamamen odaklanana kadar gözlerini açmamıştı. Kendini hazır hissedip gözlerini açtığında, masadaki parşömende imgeler beliriyordu. Ancak bir ara kontrolünü kaybetmiş olacak ki, parşömendeki imgeler silinecek gibi olmuştu. O an gözlerini tekrar kapayarak iyice odaklandı. Sabırlı davranmalıydı, sabırsız olmak şu anda herşeyi mahfedebilirdi. Yavaşça göz kapaklarını açtı ve parşömendeki imgeler sıraya dizilmişti. Zihnindeki kesitler, ona görmesi gerekenleri gösteriyordu. İmgeleri iyice kavradıktan sonra başını kağıttan kaldırdı ve diğerlerine baktı. Bazıları başaramamış, bazılarının zihinlerinde ufak da olsa bazı kesitler belirmişti. Başarmış olmanın sevinci tüm benliğini kaplıyordu. Kısa süre sonra profesör, bir asa hareketiyle masalardaki harfli örtüler kaldırmış; yerine dersin başındaki pulları ışıldayan örtüleri getirmişti. Tavandan masaya kadar sarkan ip yavaş yavaş yukarı çekiliyordu. İpin ucundaki yüzük ise hala sallanıyordu. Profesör herkesi görebileceği bir yere geçip, öğrencilerden parşömende gördüklerini anlatmalarını istemişti. Öğrenciler parmaklarını heyecanla kaldırırken, Belissa da parmağını kaldırmış söz almayı bekliyordu. Bu sırada söz alanlar ise parşömende gördüklerini ve zihinlerinde oluşan kesitleri hareretle anlatıyorlardı. Sıra Belissa'ya geldiğinde zihninde belirmiş kesitleri heyecanla anlatmaya koyuldu. Profesör herkesi dikkatle dinlediği gibi Belissa'yı da dinlemişti. Bayan Providentia'ya sempati duymasının bir sebebi de: her bir öğrenciye duyduğu ilgiydi. İnsana güven veren bir yapıya sahipti. Herkes söz alıp, gördüklerini anlattıktan sonra, Bayan Providentia yavaşça masasına süzüldü. Masaya geçtiğinde dersin bittiğini ve ödev vermeyeceğini söyleyerek, tılsımlı asasıyla dersliği düzenlemeye koyuldu. Bu sırada öğrenciler eşyalarını toplamaya başlamışlardı. Belissa cübbesini eline alarak sınıftan ayrılırken profesöre gülümseyerek selam verdi. "Sihirli günler, profesör." Belissa hızlı adımlarla kapıya yönelirken, profesör son kontrollerini yapıyordu. Kapıyı yavaşça itti ve yatakhaneye gitmeye karar verdi. Zihni oldukça yorgundu, biraz dinlenmeliydi. Başka bir nickle yapmış olduğum, bana ait bir rp'dir. | |
| | | Cleone Crystal Majarotte Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 149 Nerden : Elinin köründen bebeğim. Meslek : Tılsım Profesörü Gerçek İsim : Maya... Tarafı : Aydınlık... Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 22 Özel Yetenek : Veela. Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 05/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Paz Tem. 05, 2009 8:23 pm | |
| Ad:Jenny Megan Soyad:Laurens İstediğiniz Ders:Tılsım Günlük Online Süresi:3-4 saat Örnek Rp:Başka bir sitede de kullanmıştım bunu...
Ölüm Yiyenler... Onlardan tiksiniyordu Nancy. Ama kabul etmişti. Bir Ölüm Yiyen olmayı kabul etmişti. Ne işkencelere ne de tutsak yaşamaya daha fazla katlanabilirdi. Yorulmuştu. Tartışmalardan yorulmuştu. Şimdi ise o iğenç İşaret ile yaşayacaktı. Bir Ölüm Yiyen olduğunu her zaman ona hatırlatan o İşaret ile... Kendini hiçbir şekilde savunamazdı. Ölüm Yiyen olmak ve ya ölmek... Korkakça davranıp Ölüm Yiyen'liği tercih etmişti. Cesur olamamıştı,yapamamıştı işte... Şimdi ise ömrü boyunca bu utançla yaşayacaktı. Zümrüdüanka Yoldaşlığı'na ihanet etmenin büyük utancı ile... Özgür düşünen biri, kendi kararlarını kendi verme gücüne sahip biriydi herkesin gözünde. Belki de daha da fazlası olabilirdi . Ama yapamamıştı, cesur davranıp gururla ölmeyi becerememişti. Zaten hangisinin daha kötü olduğunu da bilmiyordu. Gururuyla ölmek mi,utançla yaşamak mı? Belki de artık yaşayan bir ölüydü. Ölüm Yiyen olmayı kabul etmesi koz olarak kullandıkları kardeşinin kurtulmasına sebep olacak sanıyordu. Ama hayır,onu öldürmüşlerdi üstelik gözlerinin önünde... Artık ona inananların suratına bile bakamazdı. Bitmişti, yenilen Nancy olmuştu. O günden beri kendini tanıyamıyordu. "Keşke ölsem..."diye düşündü. Koltuğundan kalktı ve artık zamanının geldiğini kabul etti. Malikanede ayak seslerinden başka bir gürültü yoktu. Sonunda oraya geldiğinde boynunda asılı duran anahtarı çıkardı. İşte,esrarengiz oda açılmıştı. Odada küçük bir kasa ve bir masadan başka bir şey yoktu. Kasanın yanına gidip büyülü sözcükleri söyledi. "Tık..."Açılmıştı.60 yıldır saklı duran kasa açılmıştı. Ailesinin geri kalanı gibi cesur olamamıştı. Ama üzerine yüklenen bu görevi yapacaktı... Kasanın içinde özenle saklanan gümüş kadehi çıkardı.Daha sonra yıpranmış notu gördü.Hemen eline alıp okumaya başladı.
Kızım, Yalnızca bu heykeli hayatın pahasına korumanı ve asla teslim olmamanı istiyorum.Eğer karanlık tarafa geçersen ailemizin soyu sonsuza dek yok olmuş olacaktır.Sana güveniyorum. Megané Charlotte Aselienn...
"Hayır."diye haykırdı. Ailesine ihanet etmişti ve görevin sona ermesine neden olmuştu. Kadeh kendini yok etmeye başlamıştı bile... Yok olmak istiyordu. Ölmek istiyordu. Ama hiç kimseye bunu söylemeyecekti. Yine gurulu bir Z.A.Y üyesi gibi görünecekti. Yaptığı kötülükler hiç olmamış gibi davranacaktı.Ya da...Kadehi ve notu tekrar kasaya yerleştirdi. Sonrada hızla odadan çıktı. Aceleyle merdivenlerden indi ve aile hazinesinin saklandığı yeraltı odasına ulaştı. Aile parolasını söyleyerek içeri girdi. İşte. Oradaydı... Büyükhalasının güçlü asası oradaydı.Ölüm Yiyenler'in evi arayacağı tahmin ediyordu. Ama o asaya dokunamayacaklardı. Daha da güçlenemeyecekti o kurnaz büyücüler... Asayı cebine koyup malikenenin büyük kapısına ulaştı. Girişte duran asil baykuşuna notun ,anahtarın ve asanın durduğu kutuyu verdi. Uzaklarda , İngiltere' nin küçük bir kasabasında yaşayan küçük Aselienn'e gönderecekti. Çaresizdi. Genç ve deneyimsiz bir büyücüden başka güvenecek kimsesi yoktu. Baykuşun pencereden çıkıp uzaklaşmasını seyretti. Daha sonra ise yatak odasına koştu. Çalışma masasında duran zehirli iksir dudaklarına değer değmez yere yığılıp kaldı genç kadın... Hayatın ağır yükünü daha fazla taşıyamamış intihar ederek kurtulmayı seçmişti... Ama bu yük yokolmamıştı. Yalnızca ondan daha deneyimsiz fakat bu görevi hayatı pahasına gerçekleştirecek Alecee'ye yüklenmişti. Ama onun cesur yüreği ve Ölüm Yiyenler'e olan büyük nefreti bu yükün hissedilmeyecek kadar hafifleştirmişti. Görevi onun, genç Alecee'nin yerine getireceğini kim tahmin edebilirdi ki... Onun büyülerinin kaç Ölüm Yiyen öldüreceğini kim bilebilirdi ki...Kaç kişiyi Tılsım'da ustalaştıracağını peki ... Hayatın ağır yükü ve bunun üstüne Nancy'nin yüklediği sorumluluklar onun küçük omuzları için çok ağır gözüküyordu belki de... Ama cesur kız hepsinin üstünden gelbilirdi belki de... *******
| |
| | | Marishka V. Aleera Félix Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 58 Nerden : İzmir... Tarafı : Z.A.Y Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 21 Asası : ~ Zekanın Tılsımı ~ Özel Yetenek : Animagus*Unicorn Evcil Hayvan : Peri Kayıt tarihi : 06/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Ptsi Tem. 06, 2009 11:57 am | |
| Ad: Marishka V. Aleera Soyad: Félix İstediğiniz Ders: Astronomi Günlük Online Süresi:4-5 saat online olabilirim. Örnek Rp: Başka bir sitede Francessa Dempél Benerill üyeliğimle yapmıştım .
- Spoiler:
Francessa , gecenin ayazında , sessiz ve ürkütücü bir ormanda hızlı hızlı ilerliyordu. Asil bir unicorn elbette ki dikkat çekecekti. Bir çok canavar ve hayvanın onu parçalamasını istemezdi. Dikkat çekmemek için nefesini zar zor tutuyordu. Dolunayın ihtişamlı parıltıları , ağaçların arasından ona eşlik ediyordu. Birkaç kuşun ona şarkı söylemesi , ortamı biraz daha sakinleştiriyordu. Küçüklüğünden beri haylazlık yapmayı severdi . Kuralları ve tabuları yıkmayı severdi . Bu işi kendine meslek haline getirmişti . Eğer şimdi annesi , onun evde olmadığını farketseydi kesinlikle meraktan deliye dönerdi. Hemen bakanlığa haber verir ve animagus bir kızının olduğunu , gece yarısı ortadan kaybolduğunu ve hatta kehanetini bile izlemelerinde ısrar ederdi. Francessa , veela annesini düşünürken biraz olsun duygulanmıştı. Annesini seviyordu , ailesini ve ona değer veren herkesi...
Bir anda garip bir rüzgar , unicorn'u çevrelemişti . Soğuk , gelecekleri haber veriyordu ; Ruh Emiciler ! Francessa , bundan nefret ediyordu . Ne zaman duygulansa ya da onu mutlulukla üzecek hafif bir his yaşasa , ruh emiciler anında yanında beliriyordu . Köpek balığının denizde kan kokusunu duyup aniden avına yaklaşması gibi , Ruh Emicilerde onu hemen fark ediyordu . Animagus halinden , kendi haline döndü. Asasını güvenle tuttu ve gelecek olan lanet şeyleri bekledi . Ruhları sonsuzlukla mühürlenmiş , o lanet şeyler geldiği zaman hazır olacaktı. Gerildi ve ona gelen emicilere asasını dikti.
"Expecto Patronum"
Asasından asil , narin ve güzelliği büyüleyici bir unicorn çıktı. Ruh Emiciler , korkarak geri giderken , Francessa rahatlama duygusunu her hücresinde hissediyordu . Geri kaçışan Ruh Emicilerin gittiğinden emin olduğu anda Animagus haline geri döndü . Şimdi istediği kadar ses çıkarabilirdi çünkü tüm canlılar , o lanet şeylerden korkuyordu , yani hiç bir canlı Ruh Emiciler oraya geldikten sonra ormanda dolaşmaya cesaret edemezdi. Hızlı hızlı , koşuyordu . Zaten yeterince geç kalmıştı . Büyük ürkütücü bir ağacın altında durdu ve insan haline geri döndü . Karşıdan yakışıklı bir genç ona geliyordu . Evet o zaman , o ; Erik'ti.
"Merlin'in sakalı . Nerelerdeydin ? Seni burada ne kadar çok merak ettiğimi bilmiyorsun sanırım " dedi Erik , sinirle karışık rahatlama ifadesiyle.
"Gelirken ruh emicilerle karşılaştım ." dedi Francessa
"Çok büyük tesadüf ! Yine başını belaya sokmak mı istiyorsun , küçük hanım?" dedi Erik ,kızgın bir ifade takınmaya çalışarak.
"İsteyerek olmadığını sende biliyorsun . Aklımı , duygularımı kontrol edemiyorum. " dedi Francessa , umutsuzca.
Şimdi Erik ona cevap vermiyor , sadece büyük ağaca bakıyordu. O kadar yakışıklıydı ki , onu kimseye benzetemiyordu. Düşünceleri , fiziki , gülüşü Francessa'yı adeta mahkûm ediyordu . Ona her bakışında , kalbinden bir parça daha kopuyordu . Onu deli gibi istiyordu . İstemek kelimesinin , hissettiği duygular karşısında çok daha az kalacağını düşünüyordu . Erik yanında olduğu sürece , geri dönülmez bir şekilde kendini ona bırakıyordu . Konuşurken mantık hataları yapıyor , gülünmeyecek şeylere bile gülüyordu. Aşk buydu ya... Mantıksızca kendini tabiata bırakmak . Kalbini aklının , aklının ise kalbinin yerine koymak... Böylece kalbinle düşünüyor . Aklınla çalışıyorsun... Bunu her cumartesi yaşamak , onun dengesini bir hayli zorluyordu . Erik'in zümrüt yeşili gözleri ona doğru her döndüğünde , bacakları titriyor , kekelemeye başlıyordu. Bir bakış bu kadar etkili oluyorsa , gülüşünü düşünmek bile istemiyordu . İnci beyazlığına sahip dişleri , dudakları arasından gözüktüğü anda , kalbi yerinden fırlıyor ,aklı başka diyarlara uçuyordu . Hikayelerdeki masum prensesler ile vakit geçiriyor daha sonra yakışıklı , beyaz atlı prensine kavuşuyordu . Daha sonra gerçek hayata bir kâbusla tekrar uyanıyordu .
"İstersen , biraz daha ilerleyelim . Burası bizim için uygun değil . " dedi Erik . Francessa ise kayıtsızca kafasını salladı.
Karşılıksız aşk diye düşündü . Erik onu sadece kanı için istiyordu . Unicorn kanının tadını ve şevkini biliyordu . Bu yüzden onu istiyordu . Başka hiçbir nedeni yoktu . Sadece kan... Bir vampir olarak kana karşı ilgi duymasını anlıyordu ama onu kanı için istemesi bazen , onu üzüyordu. İçinde ki kararsız ses bazen kendini kullandırtmamasını söylüyordu , bazen ise sevdiği kişiye biraz daha yakın olabilmek için elinden geleni yapması gerekeceğini belirtiyordu. Yürürken , bir anda tökezledi Francessa . Erik onun elini tuttu. İçinde ki o garip his tekrar uyanmıştı. Onu deliler gibi sevdiği duygusu... Bu düşüncelerden arınmak için zihnini bir an kapadı ve gerçek hayata geri döndü.
Küçük bir gölün yanına gelmişlerdi. Göl sessiz ve karanlık gözüküyordu. İçinde yüzen balıkları , görmek ve onlar kadar masum olabilmesi için hiçbir engel yoktu aslında ama.... O kendini bir vampiri sevmekten alı koyamıyordu. Gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı.
"Hazırsan , başlayalım . Çok susadım da , kendimi çok zor tutuyorum. " dedi gülümseyerek Francessa'ya.
"Sorun yok ! Hazırım ! " dedi Francessa.
Bileğini hiç düşünmeden ona uzattı. Erik ona gülümsemekle yetindi. Bileğini tutup geri ittirdi. Teni Francessa'ya deyince hafif bir ürperti duydu . Kalbindeki kuşlar bir anda uçmuştu.
"Bugün bileğinden değil , boynundan ıssırmayı diliyorum. Eğer izin verirsen... "dedi mahcup bir sesle Erik.
"Hımm, şey , tabi ki de olur ! " dedi Francessa korkarak.
Erik , Francessa'yı belinden kavradı ve kendine doğru çekti . KAN kırmızısı dudakları Francessa'nın boynuna değdiğinde tüm vücudunun kilitleri kırılmıştı. Şimdi acı çekiyordu , aşk acısı... Gümüş rengindeki kanı , aşkı için veriliyordu. Her damlasında daha az acıyordu canı ve daha fazla güçsüzleşiyordu. Son damlasına kadar vermeye hazırdı ama Erik bunu istemiyordu. Kendisini toparladı ve Francessa'nın boynuna küçük ama etkili bir öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum bebeğim ! "
|
En son Marishka V. Aleera Félix tarafından Ptsi Tem. 06, 2009 2:17 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | F. Xaviér Graimouré Admin | Müdür Yardımcısı | SYB Profesörü
Mesaj Sayısı : 447 Nerden : Yalova Meslek : Müdür Yardımcısı | Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü Gerçek İsim : Umut. Tarafı : Dark Side. Kan Durumu : Kanıbozuk Rp yaşı : 26 Asası : Çoban Püskülü Özel Yetenek : Saçmalayabilitesi var. Evcil Hayvan : HuB isimli bir köpek. Kayıt tarihi : 07/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Salı Tem. 07, 2009 5:53 pm | |
| Ad: George Soyad: Crownie İstediğiniz Ders: Sihirli Yaratıkların Bakımı Günlük Online Süresi: 7-8 Saat Örnek Rp:Güneş pencereyi delercesine camdan içeri süzülüyordu. George gözlerini kırpıştırırken, kendi kendine üç beş küfür savurdu. Niye dün akşam perdeyi çekmemişti ki sanki... Herzaman olduğu gibi yine üşenmişti ve şimdi bunun cezasını, uyanması gereken saatten, 2 saat erken uyanarak ödüyordu.
Dirseklerinden destek alarak doğruldu, uzanmakta olduğu yatağından. Derince bir nefes aldı. Cama çevirirken kafasını, hava nekadar güzel diye düşünmekten kendini alamadı. Ayağa kalkmış, giyinmişti. Hazırdı şimdi. Bugün dersi vardı ve eli boş bir şekilde girmek istemiyordu sınıfa. Eline ilk gelen bir kaç kitabı aldı ve Odasından dışarı çıktı.
~ ~ ~
George Sihirli yaratıkların bakımı dersi için sınıfa geldi. Bugün ders işlemeyeceği için, boş bir sınıf ayarlamıştı. Amaçsızca eline aldığı üç-beş kitabı masaya koydu. Öğrencilere bir göz attı... Konuşup, fısıldaşıyor, derse başlamak için canatıyormuş gibi görünüyorlardı.
Tahtaya yürürken hafifçe öksürdü.
"Ben Sihirli yaratıkların Bakımı Profesörünüz George Crownie."
Bu cümle üzerine, kalan tek tük fısıldaşmalar da sonlanmıştı. Ve asasının şık bir hareketiyle, yanında bulunan tahtada şunlar belirdi :
George Crownie Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
"Bu yıl ve bir aksilik çıkmazsa önümüzdeki yıllarda da Sihirli yaratıkların bakımı Dersini birlikte işleyeceğiz. Sihirli yaratıkları sevdiğinizi ve seveceğinizi umuyor, dersime başlamadan önce birkaç şeyi açıklığa kavuştumak istiyorum ;
Sizlere verdiğim ödevleri yapmanız gerektiğini , aksi takdirde binanızdan puan kıracağımı ve yine ödevinizi beğenip beğenmeme göre binanıza + veya - puan kazandırcağınızın bilincinde olarak girin derslerime...
Ayrıca söz almadan konuşulmasından ve ukala öğrencilerden hoşlanmam...
Kendine güven ile ukalalık arasındaki çizgiyi koruyun çocuklar..."
Yutkunup konuşmasına devam etti.
" Bugün ders işlemeyeceğiz. Amacınız birbirinizi tanıyıp, kendinizi tanıtmak olacak." Öğrencilerin bir bir ayağa kalkıp kendilerini tanıtmalarıni dikkatle izledi ve dinledi George. Son sıradaki öğrencide kendini tanıttıktan sonra söze girdi :
" Herkese teşekkür ederim. Dersi noktalamadan önce size yapmanızı istediğim şeyi söyleceğim ; En çok ilginizi çeken hayvanın özelliklerini belirten küçük bir ödev hazırlamanız."
Masaya koyduğu kitapları eline alıp Kapıya yöneldi...
"Sihirli günler..." _________________ | |
| | | Babette Grishold Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 405 Nerden : İstanbul. Meslek : Öğrenci. Gerçek İsim : Pınar. Patronus : Kunduz. Tarafı : Kesinlikle... Çok iyi. :P Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 19 Özel Yetenek : Dırdırcı. xD Evcil Hayvan : * Kayıt tarihi : 11/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Ptsi Tem. 13, 2009 9:13 pm | |
| *Babette *Grishold *Muggle Bilimleri *En az 2 saat *Seçmen Şapka'da mevcuttur. (Bkz: Amelie Rush) ‘Bir Muggle lisesi-kızlar yatakhanesi, 02.40’ *Tik-tak. Tik-tak.*
Gecenin ürpertici sessizliğinde çığlık gibi gelen saat sesi… Düzenli nefes sesleri ve pencereden süzülen ay ışığı. Yaklaşık yirmi kişilik yatakhanede uyanık olan tek kişi; Amelie. Her gece olduğu gibi kendi düşünceleri tarafından boğulmaktaydı. Mazoşistçe düşünceleri artık ona ihanet ediyor, acı vermiyordu. “Bedenime zarar vermek istemiyorum.” diye fısıldadı kendine. “Bu yüzden ruhsal acı çeksen iyi olur, Amelie.” Yanındaki yatakta uyuyan kız hareket etti. Amelie, ruhsuzca ona baktı. Bu lanet okulda tek bir arkadaşı bile yoktu. Selamını aldıkları ise bir elin parmaklarından fazla değildi. Dışlanan olmaya çoktan alışmıştı. İnsanların isimlerini yoklama listelerinden öğrenen bir kız için dışlanmak olağan dışı olamazdı zaten. Ne kadar soğuk ve itici görünse de Amelie bu yalnızlıktan gerçekten bıkmıştı. Sosyalliğe ayıracak bunca boş vakti, sessizlik içinde düşünerek geçirmek; yaşına yakışacak bir davranış değildi. Farkındaydı ki; on altı yaşındaki bir genç kızın en azından bir tane yakın arkadaşı olmalıydı. Oysa Amelie yakın arkadaş teriminin ne anlama geldiğini bile bilmiyordu. Hiç yaşamamıştı ki. Sessiz bir kıza dönüşmesinin en büyük sebebi insanları sevememesiydi. Henüz dokuz yaşında, küçük bir kızken, hayat ondan annesini almıştı. Sevdiği iki insandan biri; annesi.
Diğeri, babasıydı. Bir zamanlar sevdiği babası… Oysa o, kızını görmezden gelmiş, bir muggle okuluna vermiş, onu yalnızlığa terk etmişti. Kendi acısıyla baş başa kalmak istemişti belki de. Peki ya Amelie’nin acısı? Ölen, küçük bir sokak kedisi değildi. Annesiydi. Yanında babasının varlığını hissetmesi, kendini onun kollarına bırakıp güvenle uyuyabilmesi gerekliyken Amelie; babası yerine kendine sarılmış, güven yerine yatakhanenin soğuğunu hissetmişti. Zamanla buna alıştığı gibi, babasının yokluğuna da alışmıştı. Ama kendi ruhunun yokluğu alışılacak gibi değildi. Annesi cadı, babası muggle… Ve melez Amelie. Ömrünün zehir gibi gelen yedi yılını, ruhunun yarısına sahip mugglelarla geçirmişti. Ama artık diğer yarısını harekete geçirmek istiyordu. Hışımla yataktan kalktı. Yıllar sonra ilk kez iç sesine kulak verecek ve düşüncelerini fiile dönüştürecekti.
Üzerine sabahlığını giydi, ayaklarına terliklerini geçirdi ve güvenlik kulübesine gitmek üzere yatakhaneden çıktı. Hızlı ve uzun adımlarla okul binasından çıktı. İçerideki sıcak havanın aksine dışarısı soğuktu. İyice sarıldı sabahlığına. Oyalanmadan kulübeye gitti. “Af edersiniz. Bir telefon etmem gerek. Babama.”Yaşlı görevlinin, çevresi kırışıklarla dolu yeşil gözlerinin içine baktı. Tam içine. “Tabi. Bir sorun mu var?”Sevimlice gülümsedi Amelie. “Aslında evet.” dedi. “Ama bu biraz, özel.”Adam eliyle içerisini gösterdi. Amelie teşekkür ettikten sonra içeri girdi ve kapıyı arkasından kapadı.
Minik, siyah bir televizyon, iki sandalye, bir çalışma masası. Masanın iki çekmecesinden biri açıktı. İçinde bir el feneri, bir paket bisküvi ve birkaç pil vardı. Amelie, masanın üzerindeki telefona uzandı. Uzun bir zamandan sonra evini arıyor olmanın verdiği heyecanla tuşlara bastı.
*Dıııııııt. Dıııııt. Dııııt*
Yüzyıllar gibi gelen saniyelerden sonra babasının kalın sesi duyuldu. “Alo?”“Baba benim, Amelie.” dedi. Sanki ona kendisinden başka, baba, diyen varmış gibi.“Bir şey mi oldu, Amy?”Kimse kendisine uzun zamandır Amy diye hitâp etmemişti. Bir an için Amy’nin kim olduğunu düşündü. “Aslında evet. Sanırım buraya gelmelisin.”“Gerçekten önemli mi, Amy? Sabahı bekleyemez mi?”“Konu sabahı bekleyebilir. Ama ben, hayır. Ben artık bekleyemiyorum.” Babasının iç geçirdiğini duydu. Ardından “Geleceğim.” dedi.“Bekliyorum.”Telefonu kapattı. Ardından kapıyı açtı ve kulübeden çıktı. Dışarıda beklemekten pek de hoşnut görünmeyen bekçiye teşekkür etti ve ekledi; “Babam birazdan burada olacak. Acaba sizinle, burada beklemem mümkün mü?”“Tabi. Memnuniyetle.” “Teşekkür ederim.”**
‘Bekçi Kulübesi, 03.30’ Bekçiyle beraber içeri girdikten sonra, babasını arayıp onu nerede beklediğini haber veren Amelie, hâlâ onu bekliyordu. Aniden kulübenin kapısı açıldı. Bekçiyle beraber, televizyon izleyerek babasının yolunu gözleyen Amelie kafasını kapıya doğru çevirdi. “Baba!”“Amy! Tanrı’ya şükür, bir şeyin yok.”“Hayır, ben iyiyim. Sadece, konuşmalıyız.”Yaşlı bekçi, nezaketle yerinden kalktı. “Ben dışarı çıkayım. Siz rahatça konuşun.”Hiçbir şey söylemeden gülümsedi Amelie. Ketum babasıysa yüzünün en ufak bir hücresini harekete geçirmeden taş gibi baktı. Bekçi dışarı çıkınca da kendi içeri girdi. “Evet, ne konuşacağız?”“Baba, sence annemin bir zamanlar var olduğunu daha ne kadar inkâr edeceğiz kendimize?”Amelie, babasının sinirlendiğini fark etti. “Beni bu saatte buraya bunun için mi çağırdın, Amelie?”“Kısmen. Ama cevap ver.” dedi Amelie de.“Kimsenin onu inkâr ettiği yok, Amy. Bunlar senin kuruntuların.”“Öyleyse, ben bir cadıyım. Farkındasın, değil mi?”“Maalesef.” “Ve, bu yeteneğimi yok sayamayız.”“Lafı dolaştırma, Amy. Ne söyleyeceksen direkt söyle.”“Peki. Ben, bir büyücü okuluna gitmek istiyorum. Artık içimdeki cadıyı bastırmak istemiyorum.”** Bir saat sonra Amelie, hâlinden memnun, soluk bir ışıkta günlüğünü yazıyordu.
*Babamı ikna etmenin kolay olduğunu söyleyemeyeceğim. Ama oldu işte. Belki de anneme ihanet etmiş gibi hissetmemek için kabul etti. Belki de benim ne kadar kararlı olduğumu fark etti. Bilmiyorum. Umurumda da değil açıkçası. Ben, Hogwarts’a gideceğim! Şu anda önemli olan tek şey bu! Bu hapishaneden kurtulacağım! Tanrı’m! Rüya gibi! En kısa zamanda başvuru mektubu yollamalıyım. Artık her şey değişiyor. Amelie devri başlasın!*
| |
| | | Edward Stephan Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 76 Nerden : Malatya Meslek : Büyücü Gerçek İsim : Taha Tarafı : Karanlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 21 Asası : Yazıların Sırrı Evcil Hayvan : Yok Kayıt tarihi : 13/07/09
| Konu: Geri: Hogwarts Profesör Alımları Çarş. Tem. 15, 2009 5:14 pm | |
| Ad:Edward Soyad:Stephan İstediğiniz Ders:Eski Yazıtlar Günlük Online Süresi:6-7 saat Örnek Rp:Din Mensubu alımlarında var. | |
| | | | Hogwarts Profesör Alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|