Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Felicia Ashley Garcia

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Felicia Ashley Garcia
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Felicia Ashley Garcia


Mesaj Sayısı : 146
Gerçek İsim : Merve
Patronus : Tavşan^^
Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 20
Asası : Güneş Işığı^^
Özel Yetenek : Veela
Evcil Hayvan : ...
Kayıt tarihi : 09/07/09
Felicia Ashley Garcia Keyifl10

Felicia Ashley Garcia Empty
MesajKonu: Felicia Ashley Garcia   Felicia Ashley Garcia Icon_minitimePtsi Tem. 13, 2009 5:59 pm

" Irene ! "

Güneş, henüz Sav' ın her şeyden çok sevdiği o sıcacık, karanlığı yok eden, sevgi dolu ışınlarını gezegene göndermemişken, yatakhane hala gecenin korkutucu hakimiyeti altında ezilirken; Savannah, gördüğü anlamsız fakat bir hayli korkutucu kabusun etkisiyle hayattaki ' ilklerinden ' biri olan Irene' in ismini sayıklar halde sıçrayarak uyanmıştı, sabah uyuklamasını engelleyemeyecek ölçüde kısa fakat gecesini berbat etmeye yetecek kabuslar görmesi için fazlasıyla uzun olan uykusundan. Gördüklerinden ve sanki gerçekten yaşamışçasına hissettiği duygulardan o denli korkmuştu ki adeta nefes nefese kalmıştı gözlerini açtığında, aralıksız inip kalkan göğsünün sakladığı kalbi, acı çekiyormuşçasına çığlıklar atıyor gibiydi içinde bir yerlerde. Yavaşça doğruldu dirseklerinin üzerinde ve hala gördüklerinden bir anlam çıkarmaya çalışırken kendini hafifçe yukarı doğru çekti yatağın içine gömülmüş halde dururken. Fiziksel anlamda olmasa da ruhen fazlasıyla yorulmuştu gece boyu düşlerinin çırpınışlarından, sanki hiç gücü yokmuş gibi dirsekleri uzun süre kaldıramamıştı vücudunun yükünü, son bir çaba harcayıp yatakta oturması gerekmişti. Nitekim fazlasıyla zorlansa da yapmıştı bunu, gözleri karanlığın içinde belirlediği sıradan bir noktaya öylesine, bomboş bakışlarla bakıyor gibiydi. Saçları alnına düşmüş, görüş alanını hafifçe kısıtlarken Savannah diğerlerine göre oldukça derin sayılabilecek bir soluk alıp onu serbest kılmak için kısacık birkaç saniye beklemişti. Hava ciğerlerinin en dip köşelerine kadar girmiş, göğsünün içinde sanki milyonlarca dakika boyu dolaşmış gibi tüm kötü havayı toplamış, ardından hafifçe aralanan dudaklarının arasından dışarı süzülmüştü. Sav, ellerinden biriyle saçlarını hafifçe geriye iterken gözlerini, sabitlediği o noktadan çekmiş; yanaklarında hissettiği ıslaklığı titreyen parmaklarıyla yoklarken gözlerini son bir kez kapatıp güneşe bir an önce kavuşmayı ve onun o sıcacık, sevimli ışınlarının teninde bir an önce gezinmesini umut etmişti. Kendisini tüm gücüyle kucaklamasını ve sonsuza dek sevgisiyle birlikte karanlıktan korumasını...

" Tanrım... "

O kutsal sözcük dudaklarından dökülürken, ruhen çökmüş durumda olmasının yanı sıra, üzerindeki ağır battaniyenin yükü altında daha da ezilmişti sanki, üzeri kartal desenleriyle kaplı kalın örtü bacaklarının üzerinde hantalca duruyorken, zaten kımıldayacak hali kalmamış bedeninin daha da bitkinleştiğini fark etmişti. Serseme dönmüş bir halde birkaç uzun saniye uğraştıktan sonra sıyrılmayı başarabilmişti yatakla battaniyenin arasından ve çıplak ayaklarıyla betonun soğuğuna dokunduğunda içinin ürperdiğini hissetmişti. Geride karman çorman olmuş bir yatak bırakırken başucunda duran - karanlıkta göremese de bembeyaz olduğunu bildiği - üzerindeki geceliğin eşi olan ipekten sabahlığını el yordamıyla bulup üzerine geçirmiş, büyük ihtimalle yatağının altına kaçmış terliklerini giymeyi aklına getirmeden; dondurucu soğuk, çıplak ayaklarından başlayıp tüm bedenine yayılırken minik adımlarla banyoya doğru yürümeye başlamıştı. Attığı her adımda bedeninden bir parça kopup gidiyor gibiydi... Ah Irene, onu ne hale getirmişti!

Birkaç dakika sonra taş duvarlarla çevrili banyoya vardığında, çıplak kollarını yavaşça lavabonun kenarlarına dayadıktan sonra musluğun soğuk tarafını açmış, akan suyu hızla yüzüne çarparken soğuktan titreyen bedeninin yüzüne değen suyla birlikte daha da beter bir hale geldiğini hissetmişti. Hızlı hızlı alıp verdiği solukların arasından başını kaldırıp aynadan kendine baktığında gördüğü manzara karşısında adeta ürkmüş, yüzü; soğuktan mosmor olmuş dudakları, korkunç derecede dağınık saçları ve şişmiş gözleriyle okuldaki en çirkin kızdan bile itici gelmişti. Her ağlamasından önce yanmaya başlayan gözleri yine aynı acıyı hissettirmeye başlamıştı ve her ne kadar ıslak yüzündeki gözyaşlarını sudan ayırt etmek olanaksız olsa da, o an orada bulunan herkesin ağladığını anlayabileceği kadar büyüktü gözlerindeki hüznü...

***

" Öncelikle hepimize iyi bir dönem diliyorum, umuyorum ki iyi geçineceğiz. Ben yeni ve büyük ihtimalle de geçici Profesörünüz *** "

Sabahın erken saatlerinde yaşadığı tatsız uyanışın ardından, aklı tamamıyla başka yerdeyken kendini derse bir türlü veremeyeceğini bildiği için önce, dersliğe gelmek yerine gölün kenarına gidip biraz hava almayı düşünmüş, fakat devamsızlıklarını daha fazla arttırmak istemediğinden kendini biraz zorlayarak ucu ucuna derse yetişmişti Savannah. İçeri girdiğinde zaten gelmiş olan profesör, zilin ardından dersi başlatmak üzere konuştuğunda, onu dinleyeceğine dair kendi kendine sözler vermiş, büyük bir çabayla gözlerini ona dikmiş fakat geçen birkaç saniye içinde yaptıklarının boşuna olduğunu zaten bildiğini fark etmişti. Cümlenin sonundaki ' Allison ' sözcüğü dışında duyduğu hiçbir şeyi idrak edememişti. Diğerleri gibi, kendisi için bir anlam ifade etmiyor olsa, belki onu da anlayamayacaktı fakat nerde duysa kendini garip hissetmesine yol açan o sözcüğü zihninde çözememesi imkânsızdı... Hafifçe oturduğu yerde kıpırdandı ve bacaklarını masanın altında düzleştirerek uzatıp arkasına yaslandı, ardından da kucağına bıraktığı elleri hala titriyorlarken Profesörün de bir Allison olmasına neden hiç şaşırmadığını düşündü kendi kendine.

" Dersimin kurallarına uyacağınıza eminim... Bu nedenle kurallar üzerinde fazla durmayacağım, tanışma kısmını da atlayacağımı bilmenizi isterim."

' Kurallar... Kurallar... Kurallar... Evet, biliyorum Profesör, biliyorum... '

Ders başlayalı henüz birkaç dakika geçmiş olmasına rağmen şimdiden geldiği için pişman olmaya başladığını hissetmişti Savannah, zihnindeki sonu gelmez tartışmalar onu içten içe çökertirken, gözleri bitkinlikten artık açık kalmaya tahammül edemeyerek kapanmaya başlıyorlardı... Hafifçe sarstı kendini,

' Şimdi olmaz... '

"Evet şu ana kadar aybuzağını, ekşiriği ve ... "

O an, kapkaranlık bir gezegenin ortasındaki minik bir ışık huzmesi, alevlerle kaplı bir çukurun içindeki bir damla su veya kimsesiz bir çocuğun içindeki ' seviliyorum ' hissi kadardı gücü... Günlerdir çektiği sıkıntıların üzerine gördüğü kâbuslar acısını kat kat arttırırken dışarıdan bakıldığında hiçbir şeyi yok gibi görünse de fırtınalar kopuyordu içinde. Etrafında olan biten hiçbir şeyi anlayamıyordu, belki anlamak istemiyordu belki de gerçekten yapamıyordu... Ruh hali karman çormandı, bir yandan sahip olmayı asla istemediği karanlık geçmişinin acılarıyla boğuşurken, bir yandan en iyi arkadaşını kaybetme düşüncesiyle karşı karşıya kalmışken bir yandan da sevgisinin tek taraflı olduğunu bilmek yıkıyordu onu. Yaşamı bir süre mükemmel giderken sonradan her şey nasıl bozuluyor, nasıl tüm mutlulukları tıpkı özgür bırakılan bir kelebek gibi kaçıp gidiyor, Savannah' ı nasıl kaderiyle baş başa bırakıyordu, işte bunu anlayamıyordu...

' Tanrım... Acı çektiğimi görmüyor musun! Bütün bunları yaşamayı istemedim ben, bu kadar acıyı bir anda yüklenmeye hazır değilim, hak etmiyorum! '

Daha fazla dinliyor gibi görünmeye tahammül edemiyordu! İçinden geçenleri dışa vurmamak adına sarf ettiği gücün önüne geçememeye katlanamıyordu! Asabi bir hareketle saçlarını geriye attı ve ellerini masaya dayayıp öylece durup bekledi. Nefes alıp verişi inanılmaz derecede hızlanmıştı ve o an dilediği tek şey içindeki ızdırabın bitmesiydi, o kadar ki insanların onu o halde görüp görmemesine bile aldırmıyordu!

" ... Bu nedenle bu sene içinde yeniden göstermeyi planlıyorum. Her neyse gelelim bugün ki dersimize."

' Kendine gel Sav, aldığın derin bir nefesle içindeki berbat duygulardan kurtul, hepsini özgür bırak ve sadece sakin olmaya çalış... '
' Yapamıyorum... '
' Denemelisin! '
' ... '
' Annen olsaydı, seni böyle görmeye dayanamazdı... '
' Annem... '

O içini ısıtan sözcüğü duyduğu anda sanki zaman durmuşçasına bir an hareketsiz kalmış ve ardından gözlerini yumarak hayatında tanıdığı en mükemmel insanı, onun koruyucu meleğini, yaşamını güzelleştiren emsalsiz varlığı hayal etmeye çalışmıştı... Ellerini ellerinin üzerinde hissetmeyeli ne kadar da uzun zaman olmuştu; Savannah onun bakışlarının sıcaklığıyla ısınmayı, kalbinin sevecenliğiyle mutlu olmayı ne denli özlemişti...

" Onu hayal kırıklığına uğratamam..."

Fısıltıyla söylediğini zannettiği sözcükler ağzından öyle sesli çıkmıştı ki yanında oturan kız dönüp tuhaf tuhaf Sav' a bakmıştı, fakat o buna aldırmıyordu. Annesini anmak, onun tatlı bakışlarını hayal etmeye çalışmak içini öylesine büyük bir huzurla doldurmuştu ki birden sanki yaşadığı sıkıntıları unutmuş gibiydi, - en azından bir süre için... Belki de annesi o çok sevdiği bulutların arasında durmuş kendisini izliyordu kızıyla gurur duyabilmek adına, Sav' ı böyle görmeyi hak ediyor muydu? Asla...

' Onu hayal kırıklığına uğratamam... '

Düşüncelerini bu kez zihninden tekrarladıktan sonra dudakları hafifçe kıvrılarak tatlı bir gülümseme oluşturdular ve Sav, oturduğu yerde hafifçe doğrulduktan sonra başını güvenle dik tutup Profesöre baktı, belki de derse yakaladığı yerden devam etmek en doğru karardı. Annesinin o, melekler kadar güzel yüzünde hüzünlü bir ifadenin oluşmasına neden olmayı asla istemezdi, o an kendisini izlediğine inandığına göre de... Gerekeni yapmalıydı.

Bakışlarını etrafına çevirdiğinde gördüğü manzarayla şaşırmıştı; az sayıda oldukları ve Savannah da en arkada oturduğu için sınıftaki hemen herkesi görebiliyordu; tüm öğrenciler - bazıları merakla, bazıları sıkılmış bir ifadeyle - sırasının üzerinde duran minik, siyah bir kutunun üzerine elini koymuş, sonucunu bekliyordu. Sav bir an düşündü, dersi dinlemediği için neden bu şekilde davrandıklarını veya profesörün ne talimat verdiğini anlayamamıştı; bomboş oturur halde yakalanmaktansa - yanlış bir şey yapma olasılığı olsa da - diğerlerini taklit etmek daha iyi bir karar gibi göründü o an gözüne. Hızla önüne dönüp sırasına baktığında daha önce orda olduğunu fark etmediği, diğerlerininkilerle aynı boyutlarda siyah bir kutuyla karşılaştı. Hala bir nebze titreyen ellerinden birini kaldırıp kutunun üzerine koydu ve bakışlarını üzerinde sabitleyerek beklemeye başladı...

"Bunlar ateş yengecidir. Ve oldukça değerlidirler. Bunun nedeniyse üzerindeki fevkalade değerli kabuğudur. Her yengecin kabuğunda temelde aynı ama renkte ve kalınlıkta farklı mücevherler bulunur... "

Kendini az önceye göre daha iyi hissetmesine rağmen profesörü hala zoraki bir şekilde dinliyordu Savannah fakat bakışları elinin altında tuhaf bir şekilde renk değiştirmeye başlamış olan kutuya kaydığında içindeki yaratığı görünce bunu pek de önemsemedi, bu da neydi böyle? Gördüğü en iğrenç, en çirkin şeydi belki de ve son derece korkutucu olduğu da kesindi... Sav birden elini o aptal kutunun üzerinden çekmeyi arzuladı fakat aklında hala annesi varken bunu asla yapmazdı, onun yerine hafifçe gözlerini kapadı ve dikkatini yeniden zoraki bir şekilde (!) profesöre verdi.

" ...Bu nedenden dolayı sihir yaratıkların düzenlenmesi ve denetlenmesi dairesi ateş yengeçlerini koruma altında tutar."

' Koruma mı? İşte bu gerçekten inanılmaz... Bu iğrenç yaratıklar nasıl bu kadar değerli olabilir? '

Gözlerinden birini hafifçe açtı ve artık tamamen saydam hale gelmiş kutunun içinden parmaklarına vurmaya çalışan çirkin yaratığa baktı, bir an gülmek istedi kendi kendine. Ona ulaşmayı bile başaramayan minicik bir yengeçten korkuyordu, bakamıyordu bile... Ne denli tuhaf bir durumdu. Gülümseyerek diğer gözünü de açtı ve dişlerini hafifçe alt dudağına geçirirken elini kutunun üzerinden çekti. Profesör konuyu anlatmaya devam ediyordu ve Savannah anlatılanları bir köşeye not etmesi gerektiğinin farkındaydı fakat derse öyle aceleyle gelmişti ki yanında asası dışında hiçbir şeyi yoktu!

' Pekala, sorun değil öyle değil mi anne? '
' Umarım değildir... '


"Kabuklarından yapılan kazanlar çoğu koleksiyoncunun vazgeçilmezidir. Ve tahmin edebileceğiniz gibi çok pahalıdır. Ateş yengeçlerinin anayurdu Fiji de kıyı şeridi boyunca bunlar için koruma altına alınmış bir bölge vardır."

' Fiji mi? Bu ismi daha önce bir yerde duymuş gibiyim... '

"Önümüzdeki bu yengeçlerde Fiji' den geliyorlar."

' Iğy, İster daha önce duymuş olayım, ister olmayayım oraya adımımı bile atmam. Bu çirkin şeylerle birlikte yaşamak mı? Ah, hayır teşekkürler... '

Yüzünü hafifçe buruşturdu ve eliyle önüne gelen saçlarını kulağının arkasına attı, deminden beri farkında olmadan ısırıp durduğu dudaklarının üzerinde acı hissediyordu. Her ne kadar ne olduğunu bilse de parmaklarından birini hafifçe dudaklarına dokundurdu ve geri çekip baktığında minik kan lekeleri gördüğüne hiç şaşırmadı. Bu huyundan ne zaman vazgeçebilecekti! Küçüklüğünden beri onları ısırmaktan büyük bir haz alıyordu ve karşılığında çektiği acı bile canını yakmıyordu. Kendini birden biraz cani hissederken hafifçe dudaklarını yaladı ve kanın tadı midesini bulandırırken cebinden çıkardığı minik bir mendille dudaklarını sildi. Bazen kendine inanamıyordu...

Dikkatini tekrar profesöre verdiğinde konuşmasına devam ettiğini fark etmiş ve yeniden onu dinlemeye başlamıştı, fakat yine de ara sıra gözü karşı duvarda asılı duran saate takılıyor ve dersin bitmesi için ne kadar zaman kaldığını her dakika yeni baştan hesaplıyordu...

"Şimdi sizden istediğimse bu yaratıkların adının neden ateş yengeci olduğunu araştırmanızdır..."

' Yine-mi-ödev! '
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Felicia Ashley Garcia
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Felicia Ashley Garcia


Mesaj Sayısı : 146
Gerçek İsim : Merve
Patronus : Tavşan^^
Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 20
Asası : Güneş Işığı^^
Özel Yetenek : Veela
Evcil Hayvan : ...
Kayıt tarihi : 09/07/09
Felicia Ashley Garcia Keyifl10

Felicia Ashley Garcia Empty
MesajKonu: Geri: Felicia Ashley Garcia   Felicia Ashley Garcia Icon_minitimePtsi Tem. 13, 2009 6:00 pm

Bir yandan ' Ödevi vermeye başladığına göre ders bitmek üzere ' diye sevinirken diğer yandan da boş vakitlerinden birazını daha kaybetmenin hüznünü yaşıyordu o an Sav. Ödev yapmayı sevmezdi, hatta ödev veren profesörlere de ayrı bir siniri olurdu. Ayrıca derslerin hiçbirine de bayıla bayıla girmiyordu. Peki ama o halde neden bir Ravenclaw' dı? Belki de binası Sav yüzünden puan kaybediyordu, biraz dağınık ve sorumsuzdu, sıkıya gelemezdi, hatta bundan nefret ederdi! Buna rağmen okula geldiği ilk gün, acemice onu seçmen şapkanın sandalyesine oturttuklarında, şapka başına konduğu ilk anda kuşkusuz bir sesle,

' Ravenclaw! '

diye bağırmıştı. Sanki bir saniyeden kısa sürede Savannah' ın zihnindeki her şeyi çözmüş, düşüncelerini kavramış ve onu ait olduğunu düşündüğü yuvasına yerleştirmişti. Ama belki de bu kadar kısa sürdüğü için yanılmıştı, olabilir miydi? Hayır... Ama bu çok saçmaydı!

" ...Fark ettiğiniz gibi ben ateşle ilgili bir şeyden bahsetmedim. Bunu bulmayı size bırakıyorum. Bir dahaki dersin başında yengeçleri bir kere daha özet geçip yeni bir yaratığa geçeceğiz."

Hafifçe gözlerini devirdi ve bir sonraki derse gelip gelmeyeceğini merak etti; eğer gelmezse ödevi yapmamasında herhangi bir sorun yoktu fakat tıpkı bu seferki bir geri dönüş yaşarsa, - biterdi!

' Anne, umarım içimden geçenleri okumuyorsundur... '

Kendi kendine hafifçe gülümsedi ve dönüp pencereden dışarı, masmavi gökyüzüne doğru baktı... Sanki orda, bembeyaz bulutlardan birinin üzerine uzanmış, kendisini izleyen annesini bulmayı bekliyor gibi bir hali vardı. Ah... Onu görmeyi ne çok isterdi... Ellerine dokunabilmeyi, saçlarının kokusunu içine çekebilmeyi, başını göğsüne yaslayıp kendini yeniden güvende hissedebilmeyi... Savannah bir an durup derin bir nefes aldı ve gözyaşlarını engellemek adına hafifçe gözlerini kırpıştırdı, ardından da kimsenin görmemesini umarak pencereden dışarı, gökyüzüne doğru minik, tatlı bir öpücük gönderdi.

' Bu senin için anne, umarım kabul edersin, o yumuşacık yanaklarına kondurmayı dilediğim minicik öpücüğümü reddetme lütfen... Gelip seni bulmasına izin ver. Biliyorum, oralardan bir yerlerden beni izliyorsun... Seni seviyorum... '

Bulutlara doğru son kez özlemle baktıktan sonra bakışlarını kucağına bıraktığı titreyen ellerine çevirip hafifçe içini çekti, o sırada Edmund' un gözlerinde kaygıyla kendisini izlediğini fark edebilecek kadar bile kendinde değildi... Sanki dünyayı terk edip farklı bir boyuta geçmiş, orada annesini ararken kaybolup geri dönüş yolunu unutmuş gibiydi...

"Evet, hepinize iyi günleri ödevlerinizi bekliyorum."

Ve yolu, profesörün büsbüyük sınıfta yankılanan sesini duyana kadar da hatırlayamamıştı fakat sonradan sanki birileri onu dürtmüş gibi aniden kendine gelmiş ve başını hafifçe sallayıp ayağa kalkmıştı. Deminden beri bitmesini büyük bir hevesle beklediği ders bitmişti, şimdi ne olacaktı? Sıkıntılarından kurtulmuş muydu? İçindeki kötü his geçmiş miydi? Belki... Belki kendini süper hissediyordu, belki de berbat... Ama bunu pek de umursamıyordu. Onun için önemli olan bir şey varsa, hissettiklerinin bu sabah bu dersliğe adım atarken hissettiklerinden çok farklı olduğuydu...

' Bir gün sana kavuşabileceğimi biliyorum anne, bunu biliyorum... '

Öğrenciler sınıfı boşaltırlarken acele etmeden öylece bekledi, az önce kendini bu sınıftan dışarı atmak için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırken, şimdi nedense umursamıyordu. Dersin bitmesini fazlasıyla arzulamıştı fakat bitince nereye gideceğini hiç düşünmemişti. Yavaşça ayağa kalktı, profesör etrafı toparlamak için içerde kalırken ağır adımlarla dersliği terk etti. Belki de ihtiyacı olan şey sadece biraz ilgiydi...

Out: Bu rp'yi farklı bir sitede kullanmıştım, bu yüzden isim farklı ve rp çok uzun fakat bölmek istemedim...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Babette Grishold
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Babette Grishold


Mesaj Sayısı : 405
Nerden : İstanbul.
Meslek : Öğrenci.
Gerçek İsim : Pınar.
Patronus : Kunduz.
Tarafı : Kesinlikle... Çok iyi. :P
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 19
Özel Yetenek : Dırdırcı. xD
Evcil Hayvan : *
Kayıt tarihi : 11/07/09
Felicia Ashley Garcia Bakiml10

Felicia Ashley Garcia Empty
MesajKonu: Geri: Felicia Ashley Garcia   Felicia Ashley Garcia Icon_minitimeCuma Tem. 17, 2009 7:33 pm

*Rp'nin çalıntı olma olasılığına karşın puanlama yapmıyorum. Üyeden de bir şekilde bu Rp'nin kendisine ait olduğunu kanıtlamasını istiyorum.^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Felicia Ashley Garcia
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Katty Ashley Harrington

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Seçmen Şapka ve Puanlanan Rpler-
Buraya geçin: