F. Xaviér Graimouré Admin | Müdür Yardımcısı | SYB Profesörü
Mesaj Sayısı : 447 Nerden : Yalova Meslek : Müdür Yardımcısı | Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü Gerçek İsim : Umut. Tarafı : Dark Side. Kan Durumu : Kanıbozuk Rp yaşı : 26 Asası : Çoban Püskülü Özel Yetenek : Saçmalayabilitesi var. Evcil Hayvan : HuB isimli bir köpek. Kayıt tarihi : 07/07/09
| Konu: George Crownie Salı Tem. 14, 2009 3:09 am | |
| " Ah, hangisini seçsem? Sanırım... Sanırım şunlar olabilir. "
Dolabının üst rafına elini uzatıp siyah bir tişört, siyah bir pantolon, siyah bir bileklik ve havanın soğuk olmamasına rağmen her ihtimale karşı siyah bir hırka aldı. Hırkayı yatağının üzerine koyup bilekliği koluna geçirdi. Ardından elindeki tişörtü ile pantolonu üzerine tuttu ve boy aynısının kaşısına geçti. Kıyafetleri birbiriyle uyumlu görünüyordu. Siyah tişörtü, siyah pantolonu ve ayağındaki siyah spor ayakkabısı birbirini tamamlamış; siyah bilekliği ise ona bambaşka ve tam ona göre bir hava katmıştı. Aynadaki görünüşüne hayran hayran bakarken birden silkindip elindekileri üstüne geçirdi. Asasını da pantolonun cebine koyup hırkasını eline aldı ve aynada son bir kez kendine baktı. İyi göründüğüne kanaat getirdiğinde yavaş adımlarla odadan çıktı. Kapıya yöneldi, asasını çıkarıp kapının kilidine doğrulttu ve kapıyı kitleyecek sihirli sözcükleri söyledi...
Gümüş kaplamalı saatine baktığında dersinin başlamasına bir buçuk saat kadar olduğunu gördü. Bu epey bir süreydi onun için. Özellikle de kahvaltısını hızlıca kahvaltısını yaparsa... Hızlı adımlarla Büyük Salon'a indi. Merivenlerden inerken bir an tökezlemiş ve düşme tehlikesi geçirmişti. Neyse ki hiçbirşeyi yoktu.. Salonun en sağından profesörler masasına doğru ilerliyordu. Arada bir öğrencilerine selam verip, ufak sohbetler yapıyordu.. Profesörler masasına vardığında Hogwarts'ın müdürünün oturduğu büyük koltukğun yanındaki koltuğa oturdu ve gümüş kaplamalı saatine baktı tekrar.. Odasından büyük Salon'a tam 15 dakika da varabilmişti. Buna şaşırmamalıydı, profesörler masasına gelirken sürekli durup öğrencileriyle ufak sohbetler yapmıştı ne de olsa...
Kahvaltısına dönüğünde müthiş yemeklerin onu beklediğini yeni farketmişti. Bütün yemekler beni ye, beni ye diye George'a haykırıyordu sanki.. George küçüklüğünden beri boğazına düşkün biriydi, lakin hiç kilo almıyordu.. Kahvaltısı yerken arada sırada gözlerini kaldırıyor, öğrencilerinin ona bakıp güldüğünü görüyordu. O da bunu her gördüğünde tebessümle yemeğine devam ediyordu...Bir müddet sonra kadim dostu geldi. O da kahvaltıdan etkilenmişe benziyordu ama Black gibi boğazına düşkün biri değildi. Eh ne de olsa bayandı, kilosuna dikkat ederdi. Fakat adam O'nun bu kadar yiyip de kilo almamasına şaşar kalırdı... Rochelle de kahvaltısına başladıktan biraz sonra Black la konuşmaya başladı.
" Ooo George ... Siyahları giymişsin.. Bu ne iş?.. Ama gerçekten çok yakışmış. "
" Sağol, siyah sevdiğim renklerdendir. Ve bu kıyafetlerinde bende hatırası var... "
" Ah anlıyorum. Peki bu anı nedir? "
" Anlatmak istemiyorum. Benim içim çok kötü bir anı bu... "
" Peki, üzüleceksen anlatma... Ah, benim artık gitmem lazım, dersim var. Güle güle! "
" Güle güle!... "
George bir müddet daha yedi. Daha sonra yanındaki şişede duran portakal suyunun birazını bardağına koydu ve yavaş yavaş yudumladı.. Portakal suyunu bitirince köşedeki peçetelerden birini alıp ağzını sildi ve gümüş kaplamalı saatine baktı ve dersin başlamasına daha 45 dakika olduğunu gördü. Bir müddet düşündükten sonra 15 dakika bahçede gezebileceğine karar verdi ve Büyük Salon'un kapısından geçti ve birkaç adım sonra Hogwarts bahçesine ilk adımlarını attı...
Hogwarts bahçesi öğrenciler ile doluydu. Bazı küçükler birbirlerine Beddle Hikayeleri okuyor, bazı büyükler de minik çaplı düellolar yapıyordu. Kimi yerde ise kalabalık kız grupları vardı. Genellikle profesörleri ve diğer Hogwarts çalışanlarını çekiştirirlerdi..George Hogwarts arazisindeki göle doğru yürürken birçak kişiden oluşan bir kız grubunun " Belaqué- " dediğinin duydu. Kızlara gözükmeden onlara yaklaştı ve onları dinlemeye başladı...George'un iyi bir profesör olduğundan, yakışıklılığından ve eğlenceli tavırlarından bahsediyorlardı.. Uzun bir süre bunu konuştular.George'da onları dinledi, aslında bu iltifatlardan hoşlanmıştı. Ama yaptığının yanlış birşey olduğu düşüncesine kapıldı bir anda. Sonra tekrar göle doğru yöneldi ve gümüş kaplamalı saatine baktı. Kızları dinlemeye çok dalmış olmalı ki zamanın nasıl sa akıp gittiğini anlayamamıştı George. Dersin başlamasına 15 dakika vardı. Ve o hala sınıfında değildi...
Koşar adımlarla Hogwarts'a ilerledi. Hİç dinlenmeden, hiç soluklanmadan koşmaya başladı. Giriş kapısından bir fişek hızıyla geçti ve aynı hızla merdivenleri çıktı. Dersliğe girmeden önce biraz durdu ve soluklandı. Yavaş yavaş kendine geliyordu, rahatlıyordu. Bir müddet sonra kapıyı açtı ve içeri normal bir şekilde, soluk alıp verme hızı normal bir şekilde sınıfa girdi. İçeride birkaç öğrenci vardı. brody masasına doğru ilerlerken öğrenciler başlarıyla minik selamlar verdiler. brody da aynı şekilde karşılık verdi ve masasına oturdu. Tekrar gümüş kaplamalı saatine baktı, dersin başlamasına az kalmıştı. Öğrenciler de yavaş yvaş gelmeye başlamıştı zaten... 5-10 dakika sonra tüm sıralar dolmuştu, öğrenciler George'a bakıyordu. George da sınıfın tam olduğuna kanaat getirdikten sonra dersi resmen başlattı.
" Hoş geldiniz sevgili öğrencilerim, hoşgeldiniz... İşte yeni bir gün, kuşlar ötüşüyor, çiçekler Güneş'e gülümseyerek bakıyor, martılar gölün üzerinnde uçmaktan ziyada süzülüyor.. Öhöm, neyse. Bu felsefe ayaklarını bırakıp konuma döneyim. Hogwarts'ta yeni bir günde, yeni bir derste, yeni bir konu işleyeceğiz. Ben şahsen bunun için çok mutluyum... Evet, peki sizler nasılsınız? "
Öğrenciler 'iyiyiz' der gibi bakıyor ve başlarını sallıyordu.. Ani konu değişiklerinden kafaları karışmışa benziyordu. Felsefe, ders, duygu... George kimi öğrencilerin yüzündeki şaşkınlık ifadesini görünce, tebessümle baktı öğrencilerine.. Gülümsedi... Öğrencilerinin arasında dolaştı, ilk dersindeki gibi.. Birkaç öğrencinin parşömenlerine çeşitli karalamalar yaptığını gördü, lakin hiçbirşey olmamış gibi davrandı. Biraz daha öğrencilerin arasında dolaştıktan sonra tahtanın önüne geldi ve konuşmaya devam etti.
" Eğer birşeyler çizmek istiyorsanız, el kaldırın, söyleyin, beraber çizelim. Ama benden habersiz ve izinsiz böyle birşey yapmayın bir daha, affetmem... Şimdi eğer iyiyseniz konuları anlatmaya başlamadan önce şunları söyleyeyim. Parşömenlerinizi ve kalemlerinizi hazır tutun, not alacaksıız söylediklerimi... Elleriniz ve gözleriniz parşömeninizde, kulağınız bende olsun.. Bu arada, müziğe kulak verip de dersi dinlememezlik yapmayın. Yoksa müziği hemen kapatırım ve bundandan sonra hiçbir dersimde açmam... "
Öğrenciler 'hayır' der gibi bakıyordu George 'a. George 'da yüzünde bir tebessüm ifadesi oluşturdu. Masasının üstündeki plağa doğru asasını salladı vehafif bir müzik çalmaya başladı. George , öğrencilerinin arasında dolaşmaya başladı tekrar. Öğrenciler parşömenlerini ve kalemlerini çantalarından çıkarıp sıralarının üstüne koyuyordu. Bazı öğrenciler ise parşömenlerini ve kalemleriniönceden hazır ettiği için sıkılarak diğerlerini bekliyordu. George herkesin parşömenlerini ve kağıtlarını hazırladığından emin olduğunda tekrar tahtanın önüne geldi ve derse başladı.
" Evet, sevgili 2. ve 3. sınıflarım... Bu dönemin ilk biçim değiştirme büyüsünü öğrenmeye hazır mısınız? Ah, tabii ki hazırsınız... Şimdi size kafa yorucu bir soru daha, masamın üzerinde neden testi var? Tabii ki derste öğreneceğimiz büyüyle ilgili yapcağımız uygulama için.. Peki bu derste hangi büyüyü uygulayacağız? Hadi düşünün ve bulun! Ama önce, herkes arkama geçsin. "
Öğrenciler birer birer kalkıpı George'un arkasına geçti, bazıları hızla, bazıları ise uyuşuk uyuşuk... Herkes George'un arkasına geçtiğinde, George pantolonunun cebinden asasını çıkarıp sıralara yöneltti ve hemen ardından asasını salladı. Birkaç saniye sonra sıralar hareketlenmeye başlamıştı. Sıralar sınıfın duvarlarına doğru çekiliyorlardı. Bir miktar ses çıkarıyorlardı ve bu ses dersliktekilerin kulağını tırmalıyordu, lakin George sıraları bu şekilde yerleştirmenin dersi olumlu ekileyeceğinden emindi. 2-3 dakika sonra sıralar 'U' şeklinde dizilmişti. adam öğrencilerine oturmaları için işaret yaptı ve sorduklarını düşünmelerini istedi. Öğrenciler de ufak karmaşa yaratmadan sıralarına oturdu ve testileri hangi büyü için kullanacaklarını düşünmeye başladılar. 'U' şeklindeki sıra diziliminin ortasına geldiğinde herkesi rahat bir biçimde görebiliyordu.. Öğrencilerinin yüzlerinde düşünceli bir ifade vardı. Bir süre kimse bulamamıştı sorunun cevabını.. Sonra George gülerek sınıfa kendilerinin korumalarını söyledi ve tahtanın önüne geldi. Asasını testilere doğrultup salladı, testiler yavaşça havalandılar. Öğrenciler gözünü kırpmadan testilerin havalanmasını izlerken, testiler sınfın ortasında bir yerde durdu ve aniden yere düşüp parçalandı. Testilerin parçaları öğrencilere ulaşmamıştı, ulaşamamıştı. Öğrenciler böyle bir hareketi beklemedikleri için küçük dillerini yutmuş gibiydi. Bir testilerin parçalarına, bir de George'a bakıyorlardı. George tebessümle öğrencileriyle konuşmaya devam etti.
" Sevgili öğrencilerim, belki bunlar size bir açıklama olmuştur... Eğer olmadıysa sorumu yanıtlayın lütfen. Bu testileri Prof. Monaghan'dan ödünç aldım. Bu testilerin tarihi 500 yıla dayanıyor. Bunun için de çok değerli. Ama ben onları kırdım... Şimdi söyleyin bakalım, bu testileri nasıl eski haline getirebilirim? "
Öğrencilerinden bazılarının kara kara düşünürken, bazılarının da kolları çıkana kadar el kaldırdıklarını gördü. Diğer öğrencilerin de düşünmesi için bir müddet bekledi. Sonra hemen karşısında oturan ve kıza söz verdi. " Evet, Miss. Greyword, siz söyleyin lütfen. " Öğrenci ilk önce ayağa kalktı ve sağ bileğini sıvazladı. Sonra da cevabı verdi. " Ah, bu soruyu bilmek çok basit. Bir kitapta okuduğuma göre 'Reparo' büyüsü kullanarak bu testileri düzeltebiliriz. " Öğrenci yerine otururken George öğrenciyi alkışlayıp tekrar konuştu.
" Aferin, Ravenclaw'a 5 puan... Evet, Reparo büyüsü, hasar gören, zarara uğramış nesneleri düzeltmemize yarar. Bu nedenle günlük hayatta sıkça kullandığımız büyülerdendir. Eminim annenizi, babanızı veya başka bir yakınınızı bu büyüyü kullanırken görmüşsünüzdür... Evet, Reparo büyüsü daha öncede söylediğim gibi hasar görmüş nesnleri düzeltmeye yarar, fakat bütün nesneleri Reparo büyüsü ile dültemeyebiliriz... Buna en basit örnekler asalarınız ve süpürgeleriniz... "
Öğrenciler, bir an için süpürgelerinin ve asalarının kırılıp da bir daha tamir edilemeyeceğini düşündüler. Bu durum onlar için çok kötüydü. Çünkü asasız ve süpürgesiz bir büyücü olamaz diye düşünüyorlarıdı... George ise gülerek öğrencilere baktı. Öğrencileri çok komik ve güldürücüydü şu an. Biraz sonra testilerin yanına geldi ve konuşmasına devam etti.
" Hepinizin bildiği gibi, asa sihirbazı seçer. Yani bir asanın içinde sizden bir parça vardır ki, sizi tanır sizi seçer. Fakat asa hasar gördüğünde, örneğin kırıldığında, asanın içindeki sizden parça yok olur. Bir asa yapımcısı asanızı tamir edebililir. Fakat asanız elinizde gerektiği gibi işlemez... Süprgeye gelince, süpürgeler çok büyük hasarlar görmedikçe tamir edilebilir... Neyse, konumuza dönelim. Şimdi bu büyüyü yapmayı deneyelim. Evet, kesinlikle büyüye odaklanmalısınız. Bu birçok büyüde olduğu gibi, bu büyüde de gerekli.Bir an için bekleyin, asanızı normal hızla çevirin ve büyülü kelimeyi söyleyin: Reparo. Evet, şimdi sağ taraftan başlayarak yanıma gelin ve büyüyü yapmayı deneyin. Testileri eski haline getirin. Yapamazsanız ben size yardımcı olacağım. Evet, şimdi sağtaraftaki ilk kişi gelsin. Ah, gelin Mr. Silimaurë... "
George'un çağırdığı öğrenci geldi. Gözlerini kapadı, biraz tereddüt etti ama onun kulağına söylediklerinden sonra asasını sallayıp büyülü sözleri söyledi: Reparo. İlk denemesinde büyüyü yapmayı başaramamıştı. Ama sonra daha kararlı ve daha azimli bir şekilde denedi ve evet, büyüyü yapmayı başardı. Diğer öğrencilerin alkışları eşliğinde yerini oturdu ve sıradaki öğrenci geldi. Biri yapıyor, diğerleri yapabilenleri alkışlıyordu. Uzun bir müddet sonra sınıfın yarsı büyüyü yapmayı denemişti. Tahtaya kalkan öğrenciler, büyüyü yapamadıkları zamanlarda üzülüyorlardı. Fakat diğerleri onları yatıştırmak için, sadece başaranları değil, başaramayanları da alkışlıyordu. Öğrenciler sırayla gelip gittiler. Bazı öğrenciler, sevinçle, bazı öğrenciler hüzünle diğer arkadaşlarının alkışları eşliğind yerlerine oturdu.. Ders 2. ve 3. sınıflara ortak olduğu için gereğinden fazla uzun sürdü. Kimileri sıkıntıdan uyur gibi başlarını sıralarının üszerini koymuş, gözlerini kapamıştı.. Sonunda herkes büyüyü yapmayı denediğinde George tüm dikkatleri üzerine çekecek şekilde konuşmaya başladı.
" Beni dinleyin.... Hepinize çok teşekkür ederim. Büyüyü yapabileriz de yapamayanlarınız da çok başarılıydı. Büyüyü yapamayanlar da en azından denemiş oldu. Derslerden arta kalan zamanlarda bol bol pratik yapın. Büyüyü yapabilenler, yapamayanlara yardımcı olsun lütfen. Hepinize iyi günler, dersimiz bitmiştir... "
Öğrenciler dersin bitimine üzüldüler, fakat profesörlerinin sözünü dinlediler. Bu sefer hiç kimse geçen dersteki gibi dersin devam etmesini istemedi. Sorunsuz eşyalarını toplayıp dersliği boşalttılar. George da bir müddet sonra göle gitmek üzere derslikten çıktı... | |
|