Bar

Konu: Bar Cuma Tem. 17, 2009 3:21 pm

İnsanların İçeceklerini Edinebilecekleri ya da yanlız oturabilecekleri bölüm.

Konu: Geri: Bar C.tesi Tem. 18, 2009 8:44 pm

Ayağına takılacak diye eliyle çekip almayı denedi kurdeleyi. Tabii ki sihir gene onu yendi ve hemen kurdele önünden çekildi. Çok asil bir şekilde uçarak düştüğü yere gitti. Beth onu izlemeyi durdurdu ve oturması için öne çekilen tabureye oturdu. "Kaymak birası alabilir miyim?" diye seslendi içeriye. Daha bir saniye geçmeden içeriden büyük bir kupayla kaymak birası uçarak geldi. Tam olarak masaya değmeden Beth içeriye doğru "Teşekkür ederim!" diye söylenince kupa bir santim yukarı kalkıp belli bir açıyla aşağıya indi. Kupayı her kim sihirle gönderdiyse bundan çok memnundu Beth. Çünkü ne ailesi ne de yakınlarındaki büyücüler her işlerini sihirle yapıyorlardı. Sadece diğer büyücülerin içindeyken böyle şeylere tanık olabiliyor ve hayran kalabiliyordu. Oturduğu tabure çok güzel süslenmişti. Üstünden renkli ve italik harflerle sedefli yazılar geçiyordu. Her geçen kelime de bir dahaki saniye de diğer taburenin süsüne sıçrıyordu. Yaslandığı bölümdeki harfler ise tahtaya oyulmuşlardı. Onlarında içlerinden rengarenk ışıklar sıçrıyordu etrafa. Beth bir yandan kaymak birasını içerken bir yandan da bu süsleri seyrediyordu. Bazen de daha sonradan farkettiği ve yanında oturan kasketli cadıya bakıyordu. Pelerini oturduğu yerden dahi yere değiyordu ve sadece genç elleri, bu ayda giydiği absurt çizmeleri ve sarı uzun saçlarını görebiliyordu. Başını ondan geri çevirip diğer taraflara baktığında kendini izleniyormuş gibi hissedip kendi kendine iç geçiriyordu.

Burası gerçekten çok güzeldi. Hiç böyle bir düğüne gelmemişti, tek başına. Eğleniyordu, fazlasıyla. Etraftaki kimseyi -birkaç istisna hariç- tanımamasına rağmen herkesi umutla seyrediyordu. Birkaç öğrenci de vardı onun gibi ve onlar da yalnızlardı. Hiç onlarla sohbet etmeyi düşünmedi. Zaten böyle çok daha rahattı. Kendi düşüncelerini dalmayı bırakıp etrafı süzmek daha eğlenceliydi. Farkında olmadan içindeki kaymak birası bitmiş kupayı kafasına dikti ve o kupayı bırakmasıyla içeriden yeni ve daha da köpüklü bir kupa geldi. Yeni fark etmişti, bu kupaların üstündeki şeyler hareket ediyordu. Daha dikkatli baktı ve birkaç yaratık gördü. Yanındaki baykuşa gagasını batıran bir hipogrif ve sadece dizlerine kadar gözüken bir dev. Tek boynuzlu bir at, yanında bir boşluk ve etraflarında tanımadığı birçok hayvan. Boşlukta bir şey olmalıydı. Onun üstünde parmağını gezdirirken yanındaki kadın doğruldu ve Beth'e yaklaştı. "O bir testral evlat. Ölümü görmediysen onu da göremezsin." dedi.

Konu: Geri: Bar Ptsi Tem. 20, 2009 11:59 am

"Lanet olsun!"

Elinde minicik bir çanta, ayağında yüksek topuklu ayakkabılar ve daracık, siyah bir elbiseyle adım atmaya çalışıyor. Düğün bitmek üzere olmalı. Dairesinden çıkıyor ve Muggleların onu göremeyeceği bir alana geliyor. Dikkatini topluyor ve Eclipse Malikânesi'nin arka bahçesine cisimleniyor.

Onu güzel bir müzik karşılıyor girişte. "Sevdim." diye mırıldanıyor kendi kendine. Hızlı hızlı arka taraflardaki bara doğru ilerliyor. Kimsenin onu görmesini istemez. En nihayetinde o bir gazeteci. Bir de Dırdırcı'nın editörü olduğu düşünülünce... Onu görenlere masumca gülümsüyor ve gözlerinin fıldır fıldır dönmesini engellemeye çalışıyor. Ancak meslek aşkı olsa gerek, engelleyemiyor.

"Merhabalar, Bayan Grishold." dedi tanımadığı bir cadı. "Dırdırcı'nın ilk sayısını merakla bekliyorum."
"Teşekkürler, madam." diyor yaşlı cadıya. Ne yani? Hitâp ettiği kesim moruklardan mı ibaret?
İnanamıyorum. Bu değişmeli.
"Haberleriniz hazır mı?" diye devam ediyor yaşlı cadı.
"Sanırım, bunu yakında anlarsınız. İzninizle, şimdi gitmeliyim." Cadının cevap vermesine izin vermeden bara doğru yürümeye devam ediyor. Neyse ki, kimse onu durdurmuyor ve o da rahatça bir içki söylüyor.
"Bir Ateş Viskisi, lütfen."

Yakışıklı barmen güzel bir viski bardağına havalıca viskiyi dolduruyor. Daha sonra flört edercesine gülümseyerek bardağı Babette'ye uzatıyor. Babette de aynı davetkâr gülümsemeyi dudaklarına yerleştirerek bardağı alıyor. Ancak daha sonra arkasına dönüyor ve viskiyi bir dikişte bitiriyor.
Gerçekten ateş gibi.
Arkasına dönüp bardağı barın üzerine bırakıyor. Barmene umursamaz bir bakış atıyor ve tekrar önüne dönüyor. O sırada gözleri yeni gelin ve onun minik göbeğine takılıyor. Güzel bayanın kilo aldığı belli. Ancak göbek o kadar minik ki, diğerlerinin bunu fark edeceğini düşünmüyor.
Hey, hamile olsa nasıl olurdu?

Kapıda bir turunculuk belli oluyor.
Stevie Rae.
Arkadaşı, gözleri gelinde, kendisine doğru yürüyor.
"Selam, bebek! Senin de gözlerin minik şişliği es geçemedi, değil mi?"