Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ölüm Adaşı [Anika]

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Franclés Yvés M. Demoré
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Franclés Yvés M. Demoré


Mesaj Sayısı : 35
Kan Durumu : safkan
Rp yaşı : 21
Evcil Hayvan : tarantula-kamlumbağa
Kayıt tarihi : 18/07/09
Ölüm Adaşı [Anika] Parano10

Ölüm Adaşı [Anika] Empty
MesajKonu: Ölüm Adaşı [Anika]   Ölüm Adaşı [Anika] Icon_minitimeSalı Tem. 21, 2009 1:02 pm


Zaman:Gece Yarısı
Hava:Hafif yağmurla beraber rüzgar esiyor.
Role Player'lar:Leiratophia Lelievre - Anika Freyja Jørgen

Tüm parıltısıyla gökyüzünü aydınlatan dolunay,yıldızlara göz kulak oluyormuş gibi tam ortalarından durup bekçilik yapıyordu. Neredeyse göğe değen yeşil ulu ağaçların ararsından süzülüp gelen o serin esinti,bir kelebeğin bedeni kadar narin olan saçlarını okşuyordu. Gözlerini mezarlığın da ki girişindeki büyük demir kapının üzerindeki haca baktı. Hafifden hafifden kendini hissetiren yağmur damlaları hacın üzerindne akıp gidiyordu. Demir kapıya doğru ilerledi. Ne yaptığını bilmiyordu. Demir kapının dağlam kolunu tuttu. Aşağıya kolaylıkla indirdi. Bir başkası bunu denemiş olsaydı büyük bir çaba göstermesi gerekirdi. Çünkü normal birinin bu kolu kolayca aşağıya indirmesi neredeyse olanaksızdı. Böyle birşey olsaydı bile anormal karşılanabilirdi. Toprağı ıslatan yağmur damlaları,yerde çamurun oluşmasını sağlamıştı. Giydiği siyah cübbein etekleri yerlede sürünüyordu. Uçları çokta çamur olmuştu. Eteklerini toplamaya gerek duymadı. Yağmur damlaları artıkça toprak çamura dönüşüyor, ayakkabılarıyla beraber cübbesinin etekleri çamura batıyordu. Bu onun hareket etmesini zorlaştırıyor gibiydi. Bunlara hiç aldırmadan devam etti. Mezarlığın ortasından ve çevresinden bulunan heykeller artık onu korkutmuyordu. Heykellere göz gezdirdi. Baykuş ve rüzgar sesiyle oluşan uğultular sanki heykelleri konuşturuyordu. Birkaç heykellere baktıktan sonra gözlerini mezarların üzerinde gezdirdi. Mezarlara bakarken aynı zamanda yürümeye devam etti. Büyükannesi ve büyükbabasının mezarına gelmişti. Oldukça ihtişamlı mezarları vardı. Korkunç ama aynı zamanda ihtişamlı. Büyük annesinin mezarının başına oturdu. Dizlerini toprağın üzerine koydu. Ağlamıyordu. Yüzü solgun bedeni de her zamankinden daha soğuktu. "Zaman ilerledikçe işlediğim günahların sayısı artıyor. Öldürüyorum,işkence ediyorum,acı çektiriyorum ve bunları yaparken hiçbir tereddüt duymuyorum. Aksine hepsini yaparken zevk duyuyorum. Daha çok istiyorum büyükanne. "Bunları büyükannesine yaşarken söyleseydi onunla büyük bir gurur duyardı. Hala duyuyordu. Gözlerini büyükannesinin mezarından ayırmadı. Ta ki o sesi duyana kadar. Hiç bir ses bu kadar çekici bu kadar baştan çıkarıcı olmazdı. Arkasını döndüğünden onun beyaz pürüzsüz yüzünü gördü. Yüzünde hiçbir kırışık dahi yoktu. Ayağıya kalktı. Ona doğru yavaş ve sakin adımlar aldı. "Bundan sonra daha fazla Leira. Daha fazlası demek ölüm demek. "Bu sözün devamını biliyordu. Büyük annesine bırakmadan kendisi tamamladı."Ölüm demek öldürmek demek ! "
diyerek büyük annesine baktı. Gözlerini kapatıp açtığından onun orda olmadığı gördü. Arkasını döndü. Mezara baktı. Birkaç dakika bakmaya devam etti. "Seni canlandırmak için yeryüzündekileri öldürmek gerekiyorsa hepsini öldürürüm büyük anne ! Gerekirse kendimi bile !"diyerek ulu ağaçların arasında dolanmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anika Freyja Jørgen
Admin & Vampir
Admin & Vampir
Anika Freyja Jørgen


Mesaj Sayısı : 742
Tarafı : Bloodlines
Kan Durumu : Saf kan
Rp yaşı : 20
Evcil Hayvan : Kuzgun, siyah bir örümcek, insanlar
Kayıt tarihi : 02/07/09
Ölüm Adaşı [Anika] Yorgun10

Ölüm Adaşı [Anika] Empty
MesajKonu: Geri: Ölüm Adaşı [Anika]   Ölüm Adaşı [Anika] Icon_minitimeSalı Tem. 21, 2009 2:00 pm

Kahkahaya benzeyen bir haykırış, kadim sessizliği binbir parçaya ayırıp simsiyah kuzgunun gagasından fırlayıp kilisenin bahçesini yankıya boğdu. Ufak ama güçlü adımlarla ilerliyordu kilisenin ahşap zemininde, ufak bir tıkırtı ile. Koyu bir kırmızıya boyanmış dudakları hafifçe büzüldü. İleriye doğru ama oldukça az. Gecenin en karanlık vaktinden çalınmış bir boya ile boyanmıştı dantel büzgülü elbisesi. Açıkta kalan incecik, pürüzsüz kollarında bir kaç ufak yara göze çarpıyordu. Lakin, önemsiz şeylerdi; son kurbandan kalma. Dantel ve bileğini çepeçevre kuşatan eldivenin üzerinde ki elmas yüzüğün akisleri gibi parlayan masmavi gözleri huşu ile kapanmış, annesinin mezarını dinliyordu sessizce. Anımsayamıyordu ne zamandır burada durup dua etmeden dikkatlice mezarı incelediğini. Ah, bir vampir kilise de ne arardı ki? Yavaşça gözlerini taş mezardan ayırıp tarihi eser olmaya aday kilisenin inançsızlıkla yoğrulmuş duvarlarında gezdirdi. Burada neredeyse hiç Aura yoktu zarar verecek. Yaşıtı tablolar işkenceyle yapılmıştı, bir din aşkıyla değil. O azizlerin yüzleri bile solgundu, yaptığı işten memnun olmuyormuşçasına. O şamdanlar titrekçe ve kararsızca yanıyordu, inananların yüzünü aydınlatmak istemeyerek. Ve o büyük haç tamamen inanç ile işlenmişlikten uzaktı, bir anlık hevesle yerine oturtulmuş gibi. O haçlara baktığı zaman çılgınlar gibi eğlendikleri başı boş geceler geliyordu aklına. Lordları onları parçalar, sunakta şarabından daha kıymetsiz insanları kendileri için kurban ederdi. Elleriyle kırdığı boyunlarını kendisine uzatır, içmesi için buz mavisi gözlerine bakakalırdı. Ah, ne enfes bir tatdı o. Dünyada ki hiç bir şeye değişemezdiniz, bir damla kanı...


Yavaşça ayrılma vaktini sezinleyerek incecik topuklarının hafifçe yere çarpıp bıraktığı çiçeği son bir kere inceleyerek annesine elveda şiirini mırıldandı. Dudakları tekrar eski haline döndü, dolgun, iştah kabartıcı ve susamış. Ufak dili yavaşça alt dudağında gezindi, sessizce ahşap kısımda ilerliyordu, sırtını yüzyıllar önce inkar ettiği Tanrısına dönmüş çıkıyordu kiliseden. Elmas kakmalı saatine bakarak vaktin gece yarısını çoktan bulduğunu hissettiğinde, artık boğazının kurduğunu da düşünmeye başlamıştı. Yavaşça demir kolu tutup açtığında başlamış olan yağmur açık sarı saçlarında yer edinmeye hazırdı bile. Fakat bir ses? Tatlı bir koku ve ufak dudakların kıpırdanması. Ah ne büyük mutluluk. Fakat duymaya alıştığı o kalbin çarpıntısı yoktu? Hele sıcak beden özlemi, belki bir parça? Yavaşça yürümeye başladı ama sabırsızca. Sırtı dönük, ince yapılı kişi çarpmıştı gözüne. Gecenin bu vaktinde burada, ne güzel bir tesadüftü. Ziyaret ettiği mezar oldukça ilgi çekiciydi, yıllar öncesinde kalmış bir anı gibi gelivermişti hatırına ama o kadar susamıştı ki umursamadı bile. Bu gece tesadüflerin olacağı ihtimali aklına bile gelmiyordu. Tatlı görünümlü kız, yavaşça ağaçların arasına yürüdüğünde ise kırmızı dudakları bu sefer coşkuyla kıpırdandı. Onu kıskıvrak mı yakalamalıydı, yoksa sessizce sokulup dişlerini boynuna mı geçirmeliydi? Ah, vakit kaybedecek kadar duramayacaktı, en iyisi sesini bile çıkaramadan onu yakalamalıydı. Hafifçe gözleri kızın sırtından beline ve kalçalarına doğru kaydı, sonra adım atan zayıf ama güzel bacaklarını inceledi. Bu gece ki avı harikulade denebilecek kadar güzeldi anlaşılan. İşte arayıpta bulamadığı zevk kaynağı. Fazla yaşlı görünmüyor oluşu ise daha iyi bir haberdi, ah tabi henüz yüzünü görememişti sadece fiziğinden ve sapsarı saçlarının kıvrım kıvrım omuzlarına dökülmesinden anlayabiliyordu. Sessizce bir mezarın arkasına gizlenip izlemeye başladı. Topuğu ufak bir çamur birikintisine saplanmış olsa da sessizce, onu izliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Franclés Yvés M. Demoré
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Franclés Yvés M. Demoré


Mesaj Sayısı : 35
Kan Durumu : safkan
Rp yaşı : 21
Evcil Hayvan : tarantula-kamlumbağa
Kayıt tarihi : 18/07/09
Ölüm Adaşı [Anika] Parano10

Ölüm Adaşı [Anika] Empty
MesajKonu: Geri: Ölüm Adaşı [Anika]   Ölüm Adaşı [Anika] Icon_minitimeSalı Tem. 21, 2009 8:39 pm

Büyük annesinin mezarından ayrıldıktan sonra ağaçlar arasından turlamaya başladı. Yavaş fakat büyük adımlar atıyordu. Ayakları altında ezilen çalılar uğultuya karışıyordu. Mezarlığın havasını ciğerlerine doldurdu. Burun deliklerin içeriye giren soğuk hava bedenini titretti. O derin nefesi içine çekerken toprağın altındaki çürük ceset kokularıyla karışmış baykuş pislikliklerinin kokusunu alabiliyordu. Ne kadar vampir olsa da iğrenme onların da hakkıydı. Bu koku onu rahatsız etmişti. Her seferin baş dönmesi yapıyordu. Bu sefer baş dönmesiyle sınırlı kalmayacak gibiydi. Birşey belli etmemeye çalıştı. Orada ki ruhların tadını kaçırmak istememişti belki de. Gözlerinin önünde karanlık yoğunlaşıyor,mide bulantısı artıyor,kendisini tutmakta güçlük çekiyordu!...Midesindeki bulantı harekete geçti; canlı bir yaratığı andırırcasına yukarıya doğru yürüyordu. Ağzından fışkıracaktı,tahta yığınlarının arasına fırladı. İki adım atmadan istifra etmeye başladı. Dengesini yitirerek iki adım geriye gitti ve olduğu yere yığıldı. Öğürdükçe istifra dalgaları geliyordu;rahatlamayı umuyordu;fakat midesi kaynıyor,yeni dalgalar yukarıya yolluyordu. Boncuk boncuk terliyor,göğsü kalkıp iniyordu. Kendine gelebilmek için gözlerini kapattı. Ayağıya kalkma çabası göstermek için ilk önce kendisinde o gücü hissetmeliydi. Her seferin aynı şey oluyordu. Ne zaman mezarlığa gelse aynı şey.

Son bir gayretle ayağıya kalkarak kendini ayağıya kalktı. Kendini kütüklerin üzerine attı. Bedenini serbest bıraktı. Bedeni ona öyle ağır gelmişti. Artık kendisi bile taşıyamamıştı. Sert ve kaba kütüklerin üzerideyken ne olnların bedenine verdiği rahatsızlık ne de aralarında sıkışıp kalmak korkusu onu rahatsız ediyordu. Tek rahatsızlığı midesinin kaynıyor olmasıydı. Sırt üzeri yattı. Gözlerini açtı. Bedenien baktı gözüün uçuyla. Üzerindeki ağaç dalları bir o tarafa bir bu tarafa savruluyordu ama hiç bir etkisi olmuyordu. Çünkü dalların hepsi bir gölgeden ibaretti. Tekrar derin bir nefes aldı. Çürümüş ceset kokusu ve baykuş pisliği hariç başka kokularda karıştı. Canlı kokular. Damarların içinde gezen kanın kokusu. Ne çok isterdi o kanın tadına bakmayı. Ama değil kanın tadına bakmak yerinden kalkacak hali yoktu. Kafasını kaldırmaya çalıştı. Biraz kaldırdıktan sonra tekrar geriye düştü. Canı yanmamıştı ama kafasındakilerin hepsi yerlerinden oynamıştı. Bugün burada sabahlayacağını anlayınca bedenini hepten serbest bıraktı. En azından uyuyacaksa bile rahat olmalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anika Freyja Jørgen
Admin & Vampir
Admin & Vampir
Anika Freyja Jørgen


Mesaj Sayısı : 742
Tarafı : Bloodlines
Kan Durumu : Saf kan
Rp yaşı : 20
Evcil Hayvan : Kuzgun, siyah bir örümcek, insanlar
Kayıt tarihi : 02/07/09
Ölüm Adaşı [Anika] Yorgun10

Ölüm Adaşı [Anika] Empty
MesajKonu: Geri: Ölüm Adaşı [Anika]   Ölüm Adaşı [Anika] Icon_minitimePerş. Tem. 23, 2009 12:10 pm

Kızı sessizce izlerken avına yaklaşan bir avcı gibi pusuya yatmıştı ama o güzel cazibesini görseniz birine zarar verecek olduğuna inanmak bile istemezdiniz. Kıpkırmızı dudakları işlerin yolunda gidişini gördükçe nazikçe kıvrılıp yüzüne tatlı bir gülümseme olarak aksetti. Kız ilerledikçe kendisi de ufak ama hızlı adımlarla peşine düşüp onu elinden kaçırmamak için çabalıyordu. Sessiz ve ufak, ama sinsi bir kaç adım daha; ona yaklaşmasına metreler kalmıştı, nazik bir selam kısa bir tanışma faslı ve sonra onu iliklerine kadar kurutacaktı. Ah, kızda ki değişikliği farkedememiş oluşu cidden ilginçti, onu son bir kere incelerken istifra etmeye başlamasıyla buz gibi bakışları hafif sivri bir ima kazanıp, gözlerini devirdi. Her neyse, çelimsiz ve karşılık veremeyecek kadar bitkin bir avda susuzluğunu biraz olsun giderebilirdi değil mi? Önemli olan tadının ne kadar güzel olduğuydu. Sivri topuklu ayakkabılarının çalıları ezmesiyle çıkan ufak seslerle yavaşça kıza doğru yaklaştı. Bir mırıltı kadar ince ve aynı zamanda kasvet barındıran sesiyle "İyi geceler matmazel, umarım iyisinizdir?" dedi, cevabını pekte beklemeyerek. Sırtı dönük kıza yavaşça yaklaşıp omzuna doğru eğildi, ağzı sulanmaya başlamıştı bile, jilet keskinliğinde ki dişleri o pürüzsüz boynu istiyordu. Siyah boyalı tırnakları yavaşça kızın omzuna buz gibi bir dokunuş bıraktı ve artık avucundaydı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Franclés Yvés M. Demoré
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Franclés Yvés M. Demoré


Mesaj Sayısı : 35
Kan Durumu : safkan
Rp yaşı : 21
Evcil Hayvan : tarantula-kamlumbağa
Kayıt tarihi : 18/07/09
Ölüm Adaşı [Anika] Parano10

Ölüm Adaşı [Anika] Empty
MesajKonu: Geri: Ölüm Adaşı [Anika]   Ölüm Adaşı [Anika] Icon_minitimeÇarş. Ağus. 12, 2009 6:07 pm

"İyi geceler matmazel, umarım iyisinizdir?"


Derinlerden gelen birinin sesi gibiydi. Melodiler eşliğinde duyulan tatlı bir sesti. Belki bir meleğin sesiydi. Büyük bir görev üstlenmiş olan meleğin. Azrailin de bir melek olduğunu unutmamak gerekirdi. Sesin geldiği tarafa doğru kafasını kaldırdı. Karanlıkta herhangi birşey görmek mümkün değildi. Tabi dolunay olmasaydı...Dolunayın ışığıyla kızın yüzünü görme fırsatını yakalamıştı. Fakat yine de tam göremyordu. Gözleriyle trafa baktıkça bulanıyordu sanki. Bu temiz göle çamur bulaştırmak gibiydi. Gözlerini tekrar kapattı. Kendine gelebilmek için kendini yoklarcasına kafasını salladı. Göz kapaklarının eteklerini süsleyen kirpiklerinin hafiften yukarıya doğru kaldırdı ve gözlerini kızın yüzüne devirdi. Pürüzsüz beyaz yüzü ona geçen hafta tadına baktığı altı yaşındaki kız çocuğunu hatırlatıyordu. Sarı toplu saçları vardı. Ahh ! Sadece bir kaç damlası ona kendini yeni doğmuş bebek gibi hissetirecekti. Bir de kanının son damlasına kadar emmeseydi ölümsüz gibi hissederdi herhalde.

"Değilim ama yardım ederseniz olabilirim. "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anika Freyja Jørgen
Admin & Vampir
Admin & Vampir
Anika Freyja Jørgen


Mesaj Sayısı : 742
Tarafı : Bloodlines
Kan Durumu : Saf kan
Rp yaşı : 20
Evcil Hayvan : Kuzgun, siyah bir örümcek, insanlar
Kayıt tarihi : 02/07/09
Ölüm Adaşı [Anika] Yorgun10

Ölüm Adaşı [Anika] Empty
MesajKonu: Geri: Ölüm Adaşı [Anika]   Ölüm Adaşı [Anika] Icon_minitimeÇarş. Ağus. 12, 2009 7:30 pm

Hiç bir şey söylemedi. Söylemekte istemiyordu, bu güzel anın enfes havasını bozmamak için. Yavaşça kızın saçlarını okşadı. Güzel ve tanıdık simasında masmavi gözlerini gezdirdi. Hayır, hatırlamıyordu onun kim yada kendisi için eskiden ne imâ ettiğini. Yavaşça kolu omzundan beline inmişti. Üzerine eğilip kızı kucağına aldı. Tüy kadar hafifti narin bedeni. Onu sunakta öldürmek istiyordu; öümlülere bir hediye bırakıp o lanetli havalarına daha leziz bir iğrençlik katmak için. Hafifçe sinsi bir gülüşle dudakları gerildi. Yürümeye başladı kucağında ki kızla kiliseye doğru. Yüzüne çarpan kısıtlı Aura'ya aldırmadı bile, o kadar acıkmıştı ki. Kapıyı ufak bir tekmeyle açtı. "Merak etme, çok iyi olacaksın" İçeriye önce gölgeleri vurdu, ardından tıkırdayan ayak sesleri, ve sonra soğuk bedenlerinin hacmi. Yavaş yavaş Yüce İsa'ya yaklaştılar. Kızı kucağından indirip sunağa bıraktı. Baygın değildi ama itiraz etmesine de vakit yoktu. Eli çabuk bir vampirdi. Yavaşça kızın paltosunun iliklerini açarak tenini avuçlarının içinde hissetsin diye bir kenara fırlattı. Sıcak tenini hissetmek istiyordu, daha doğrusu hissetmesi gerekirdi. "Nesi var bunun?" Kız resmen buz kesmiş gibiydi. Ölmüş olma ihtimali var mıydı ki? Kalbi de atmıyordu. Yavaşça kızın üzerine abanıp nefesini kontrol etti. Bir ölü gibi yatıyordu, bu gece ki avını yitirmiş miydi yoksa. Ah, dünya da ki en iğrenç şeylerden biri bir insan cesedi olmalıydı. "Matmazel?" dedi hafifçe ölü olmadığından emin olmak için. Diğer ihtimal aklının ucundan bile geçmiyordu; vampir oluşuna dair. Parmaklalrı kızın ufak bedenin de gezindi. İncecik kolları, altın sarısı saçları ve dolgun dudakları. Hafifçe eğiip çarpık bir sırıtmayla onları hafifçe öptü. "Uyuyor musun tatlım, haydi gözlerini aç"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Franclés Yvés M. Demoré
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Franclés Yvés M. Demoré


Mesaj Sayısı : 35
Kan Durumu : safkan
Rp yaşı : 21
Evcil Hayvan : tarantula-kamlumbağa
Kayıt tarihi : 18/07/09
Ölüm Adaşı [Anika] Parano10

Ölüm Adaşı [Anika] Empty
MesajKonu: Geri: Ölüm Adaşı [Anika]   Ölüm Adaşı [Anika] Icon_minitimePerş. Ağus. 13, 2009 7:07 pm

"Uyuyor musun tatlım, haydi gözlerini aç"

Bir anne şevkati mi yoksa tuzağına düşürmeye çalışan bir avcı mı ? Sesinde anlaşılan hafif bir endişe ve memnunluk havası. Kızın kendine yardım etmesine izin vermişti ve ona hiç zorluk çıkarmamıştı. Kiliseye girdiklerinde bile hiç tepki vermemişti. Belki onu orada kıstırabilirdi. Gerçi yapmak isteseydi çoktan yapardı fakat biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı. Bunu kızdan yardım alarak yapmalıydı ve sonrada mutlu sona ulaşmalı... Uzandığı yerde gözleri hafif kapalı bir şekilde kızı süzüyordu. Onu gören uyuyor veya ölmüş biir sanırdı. Kendini daha iyi hissediyor olsaydı kızın icabına çoktan bakmıştı,kanının tadına da tabi. Kızın yüz ifadesinden anlaşılan tedirginliğe son vermek için gözlerini tam açtı. "Hayır uyumuyorum. Mezarlıkta ki halimden çok daha iyi gibiyim. En azından teselli edilmem için bir kaç hediyem var. "Kızı bir tesseli gibi görüyordu. Belki de bağışlanmak için küçük bir hediye. Uzandığı yerden kalktı. Oturdu. Hala eski gücünü bulabilmiş değildi. Kıza saldırabilirdi. Eğer küçük bir aksaklık yaşanırsa bu kendi canı bile söz konusu olabilirdi. Bu yüzden biraz daha beklemeyi tercih etti. En azından avına biraz daha ısınıncaya kadar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ölüm Adaşı [Anika]
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: SD Geçmişi-
Buraya geçin: