" Baba, oğul ve kutsal ruh adına... Konuşmalıyız peder..."
Soluk soluğaydı, kolay değil neredeyse bir uçtan bir uca koşmuştu Brooklyn'
i. Dün geceki günahlarından arınmak zorundaydı, yoksa içini kemiren o
korkunç pişmanlık duygusundan arınamayacaktı...
"
Peder, lütfen... Daha fazla bekleyemem, Tanrı' nın affına ihtiyacım
var, Onun 'Sen benim çocuğum değilsin' diye fısıldadığını duyuyorum,
lütfen Peder..."
Yaşlı adamı beyazlı sarılı cübbesinin yeninden yakalamış, yaşlı gözlerle bakıyordu adamın huzurlu ve tuhaf bir biçimde sakin olan iifadesine. Karşısında kendi durumunda bir adam dursaydı eğer asla böyle sakin ve sabırlı davranamazdı, emindi bundan ama nasıl bir tepki vereceğinden emin değildi. Belki de aynen böyle şefkatle bakabilirdi yüzüne kimbilir....
Yaşlı peder aynı beklediği gibi, ifadesi kadar sakin bir tonlamayla konuşmuştu:
" Gel buraya sevgili çocuğum, Tanrı affedicidir, O, kullarını sever..."
İster istemez yaşlı bedene bıraktı kendisini ve o tuhaf, siyah perdeli odaya
girdiler. Bir paravan yaşlı adamı görmesini engellemişti bir anda,
böylesi daha ruhaniydi belki de. Sanki Tanrı' yla konuşuyormuşssun
gibi...
" Peder... "
Sesi titrek ve güvensizdi, sarılıp bağıra bağıra ağlayacağı birilerine ihtiyacı
vardı, belki beş yaşında olsa ağlardı da, ama... Ama şimdi yavaş yavaş
otuzuna yaklaşan bir adam olmuştu ve bu yaştaki bir adamın ağlaması
toplumda pek hoş karşılanmıyordu...
" Peder ben... Ben çok büyük bir günah işledim... Onun canını yaktım, hem de çok fazla... Çok kan aktı, peder ben.... Ne yapacağım? Ya öldüyse ? "
Titreyen ellerini kaldırdı ve avuçlarındaki kuruyup katılaşmış kana baktı. Dün gece o hayat kadınını kullanmak istemişti, bencil ruhunu doyurabilmek için fakat bu defa fazla ileriye gitmişti... Normalde asla izin vermezdi böyle
birşeye fakat.... Dün gece ruhundaki, bedenindeki, kalbindeki tüm
insani duyguları yitirmişti sanki... Kadının yarım yamalak
ingilizcesiyle yalvarması daha da tetklemişti vahşiliğini ve hızıını
alamamıştı bu defa... Belki de ölmüştü. Kim bilebilirdi ki? Kanı görünce korkunçbir kabustan uyanmış gibi bakmıştı avuçlarına. O farkındlık anında hissettiklerini asla unutmayacaktı. Korkunç bir pişmanlık ve yüreğindeki sıkışma... O korkunç hastane odalarında bile hisetmemişti bunu ve asla sığınmadığı, pazar ayinlerine bile hiç katımadığı kiliseye atmıştı kendisini. Tanrı' ya küskündü, onu sürekli cezlandırdığı için...
Üzerine bulaşmış kan lekelerine baktı korkuyla, ya onu öldürdüyse? O kadını pazarlayan adama fazlasıyla para bırakıp kelimenin tam anlamıyla 'kaçmıştı' oradan. O meblanın adamı susturcağını biliyordu fakat vicdanını kim susturcaktı? Ruhunun sonsuz ızdırabında aklını yitirmek üzereyken pederin sesini duydu, evet arada paravan varken fazlasıyla mistikti...
" Sen Tanrı' nın çocuğusun, Tanrı affedicidir, O bağışlamayı sever yeter ki yürekten iste... "
" Teşekkür ederim peder. Fakat bu defa farklı. Tanrı beni hiç sevmedi ve bu defa onu gerçekten öfkelendirdim. Ben niye bunları yaşıyorum peder? Niye? "
Devam etmeyi çok isterdi fakat boğazına düğümlenmişti sözcükler. Tanrı' yla tek başına konuşacaktı, aracısız.... Peder konuşmaya hazırlanırken onu ardında bırakıp küçükodadan çıktı ve kilise banklarına oturdu. Tam karşısında İsa' nın çarmıha gerilmesini resmeden bir tablo aslıydı. Elleri çivilerle delinmişti yakışıklı adamın ve ayakları da. Ama kan yoktu, sanki onun kanı Maria Magdelana' nın gözyaşı olmuştu, tabloda öyle resmedilmişti
en azından. Belki de Meryem Ana' ydı resimdeki, emin değildi... Yine
dün geceki görüntüler gelmişti gözünün önüne, peki o kadının kanı kimin
gözyaşı olacaktı? Bu ızdırabın azabına dayanamazdı, hemen kaçırdı
bakışlarını...
Kilisenin yüksek, renkli camlarının renkli yansımaları titreşiyordu karanlık tuğla duvarda, Tanrı' nın eli? Duvar Christian' ın ruhuna öyle çok benziyordu ki... Sessiz, karanlık...
Rahibin ağır adımlarla odadan çıkıp biten mummları yenilemeye geldğini gördü. Hemen eğmişti başını, o günahsız ruha bakmaya hakkı yoktu, acımasız bir günahkardı o! Asla affedilmeyecek bir günahkar... Üzerindeki kan lekelerine takıldı gözü. Kadın kanadığını anlayınca dokunmuş, ardından
korkuyla gerileyen Christian' ın tişörtünü tutup bulaştırmıştı
kanını... Bu gömleği yakmalıydı...
" Tanrım, gerçekten çok üzgünüm... Gerçekten... Bağışla beni, İsa, Davud,
Muhammed, Musa... Hepsinin ruhları adına yalvarıyorum bağışla beni... "
Beceriksizce edilmiş içten duasını iletirken dudakları titriyordu, şu bankın üzerine kapanıp ağlayabilmeyi ne kadar çok isterdi....
*rp başka birsitede Christian Guite karakterimle yaptığım bir rpdir. Sitede olan bazı arkadaşlar rpnin yapıldıı sitede bizzat bulunduklarıiçin teyit edebilirler