Ludwig Amadeus Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 6 Nerden : istanbul Meslek : öğrenci Gerçek İsim : emre Patronus : kuzgun Tarafı : Aydınlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 25 Evcil Hayvan : yok Kayıt tarihi : 27/07/09
| Konu: Ludwig Amadeus Ptsi Tem. 27, 2009 4:13 pm | |
| Oliver yatağından doğruldu ve kıyafetlerini giydi. Hogwarts'tan kabul mektubu gelmişti ve bugün King's Cross'tan Hogwarts Ekspresi kalkıcaktı. Ailesiyle birlikte tren istasyonuna geldiler ve peron dokuz üç çeyreğin o özel bölmesinden hiç bir muggle a belli etmemeye çalışarak geçtiler. Oliver perona girerken çok heyecanlanmıştı çünkü bu işlemi ilk kez yapıyordu. Kendisi tek çocuk olduğu için daha önce buradan geçen kimseyi görmemişti. Şimdi trenin kalkma vakti gelmişti. Babasıyla vedalaştıktan sonra sıra annesine gelince annesi yaklaşık on dakika öğüt vermişti. Oliver bundan sıkılmıştı fakat yinede annesini kırmak istemediği için annesinin her dediğine 'tamam anne' diye cevap vermişti.
Ve işte trenin sireni ötmüştü. Oliver şimdi o çok merak ettiği ve içinde yedi yıl yaşayacağı Hogwarts'a doğru ilk seferini yapıyordu. Boş bir kompartıman arayarak trenin içinde dolaşmaya başladı. Sonunda bir yer bulmuştu; içinde gür saçlı bir çocuk vardı. Aslında Oliver'a göre çocuk değil bir abiydi. 'Oturabilir miyim?' diye sorduktan sonra karşıdaki kişi 'evet' anlamında başını salladı. Karşısındaki kişiden onay alınca içeri girip sandığını güç bela üstteki rafa yerleştirdi ve cam kenarındaki boş olan koltuğa oturdu. trenin hareket etmesiyle dışarıda onu seyreden ailesine el sallayarak son bir kez baktı ve 'ben yokken kendinize iyi bakın' dedi. Trenin Hogwarts'a doğru hızla yol almasıyla işte yolculuk başlamıştı. Tren artık Londra'nın dışına çıkmış ve yeşil araziler arasında yol alıyordu. Oliver'ın karnından bir gurultu çıkmıştı ki Satıcı Kadın elindeki arabayla onların kompartımanına geldi ve 'bir şeyler ister misiniz?' diye sordu. Oliver kendine göre güzel olan yiyeceklerden -şekerler, pastalar, çikolatalar,kekler- aldı ve kompartımanında yemeye başladı. Hava kararmaya başlamıştı ve kompartımandaki öğrenciler üstlerini değiştirmeye başlamış Hogwarts cüppelerini ve formalarını giymişlerdi, tıpkı Oliver gibi. Şimdi Oliver ise sandığını aşağıya indiriyordu. Büyük bir uğraştan sonra sandığı, boyunun tam yetişemediği raftan indirmişti. Kompartıman kapıları açılmış ve herkes -özellikle birinci sınıflar- heyecanlanmıştı.
Bütün o ihtişamıyla Hogwarts uzaktan görünüyordu. Işıkları yanan kuleleriyle göz kamaştırıcı bir şekilde Oliver'ın karşısında duruyordu. Trenin çıkışında yaşlı bir adam "Birinci sınıflar lütfen beni takip edin, kayıklara bineceksiniz. Birinci sınıflar buradan..." diye bağırıyordu. Oliver hemen adamın yanına gitti ve onun da dediği gibi onu takip etmeye başladı. Babasının anlattığı göl galiba şuan tam karşısında bulunan ve üzerinde yaklaşık on tane kayık bulunan bu göldü. Her bir kayığa dört öğrenci biniyor ve Hogwarts'ın giriş kapısına doğru ilerliyordu. Oliver da karaya vurmuştu nihayet. Şimdi Hogwarts'ı dahada iyi görüyordu. Kocaman giriş kapısından içeri girdiklerinde merdivenlerin başında bir profesör "Birinci sınıflar Hogwarts'ta öğrenciler dört ana burca ayrılır. Bu burçlar Slytherin, Gryffindor, Hufflepuf ve Ravenclaw'dur. İçeriye girip sıra olacaksınız ve Seçmen Şapkayı başınıza geçireceksiniz. Seçmen Şapka size burcunuzu yani binanızı söyleyecek ve sizde hızlıca binanızın masasında bir yer bulup ziyafete başlayabileceksiniz. Lütfen sıra olun, içeride taşkınlığa ve disiplinsizliğe yer yoktur. Hogwarts'ın geçmişinde olmadığı gibi geleceğinde de basit öğrenciler olmasını istemeyiz" dedi. Tüm öğrenciler sıraya geçtiler ve Büyük Salondan içeri adımlarını atar atmaz içeriyi dikkatlice izlemeye koyuldular. Oliver'ın dikkatini ilk önce tavan çekti. Dışarıdaki gibi bulutsuz ve yıldızlı bir gökyüzü içerideki tavanda da onu bekliyordu. Ardından 4 uzun masaya baktı. İşte bunlardan birinde birazdan yerini alacaktı. Merdivende konuşma yapan Profesör şimdi dört ayaklı bir tabure ve onun yanında kocaman pespaye bir şapka getirmişti. Şaka yapıyor olmalıydı. Bu eski şey Seçmen Şapka diye bahsedilen şapka olamazdı değil mi? Tam bunları düşünürken profesör seçmen şapkayı taburenin üstüne bıraktı ve Seçmen Şapka kobnuşmaya başladı. Oliver tıpkı diğer öğrenciler gibi ilk başta korkmuştu ama şimdi onu özel yapanın ne olduğunu anlamıştı.
"Bu şapka, dersiniz, çirkin mi çirkin! Ama öyle hemen karar vermeyin. Toz olurum varsa benden güzeli, Eşsizim kendimi bildim bileli. Ne kasket dinlerim ne de silindir, Şampiyonluk kaçmaz, hep bana gelir. Hogwarts okulunda Seçmen Şapka'yım, Her gün, her ay, her yıl başka başkayım. Karşımda şöyle bir ürperin biraz Dünyada hiçbirşey gözümden kaçmaz. Eğer geçirirsen beni başına Gideceğin yeri söylerim sana. Seni Gryffindor'a yollarım belki, Zamanla olursun aslanın teki, Yiğittir orada kalan çocuklar, Hepsinin yüreği, nah, mangal kadar. Belki de düşersin Hufflepuff'a Haksızlığı hemen kaldırıp rafa Adalet uğruna savaş verirsin Her yere mutluluk götürmek için Ravenclaw kısmetin belki, Oradakilerin hiç çıkmaz sesi, Mantıktır onlarca önemli olan, Öyle kurtulurlar tüm sorunlardan. Düşersin belki de Slytherin'e sen, Bir başkadır sanki oraya giden, Amaçları için neler yapmazlar Açıklasam bitmez sabaha kadar. Giy kafana beni!Çekinme sakın! Birinci koşul bu: Korkmayacaksın! Hiç kimseye gelmez kötülük benden, Şapkalar içinde en uysalım ben."
Seçmen Şapka'nın okuduğu bu şarkıdan sonra Oliver hangi binaya gitmek istediğini anlamıştı. Ama neticede kararı verecek olan o değil Seçmen Şapka'ydı. Merdivenlerde onları karşılayan profesör eline bir parça parşömen aldı ve "Şimdi burçlara ayrılacaksınız. İsmini okuduklarım gelip Seçmen Şapka'yı başlarına geçirecekler" diyerek konuşmaya başladı.
"Melinda Burnett" dedi profesör. Kalabalığın arka taraflarından ufak tefek bir kız tabureye oturdu ve Seçmen Şapka'yı başına geçirdi. Heyecanlı olduğu her halinden belliydi ve korkulu bir bekleyiş içindeydi. Seçmen Şapka "Ah, Kararımı vermek hiçte zor olmadı, tabiki Ravenclaw" dedi. Kız gülümsedi ve tüm ravenclawların bağırıp tezahüratları eşliğinde masaya giderek kendine bir yer bulup oturdu. Şimdi sıra başka birindeydi.
"William Marquez" dedi profesör. Oldukça şişman bir çocuk -neredeyse Oliver'ın iki katı derecede - tabureye oturdu ve seçmen şapkayı başına geçirdi. Tombul yanakları heyecandan pembeleşmişti. Seçmen Şapka "Hazır olun Hufflepuff'lılar yeni biri geldi. Hufflepuff!" diye bağırdı salona doğru. Tüm Hufflepuff'lılar ayakta onu alkışlıyorlardı. William en köşedeki masaya yürüdü ve bir kaç kişiyle tokalaştıktan sonra yerine oturdu.
Kalabalık gitgide azalmıştı ve Oliver neden sırasının hala gelmediğini düşünüyordu. Heyecanı gitgide artıyordu. Şimdi Profesör bir isim daha okuyacaktı. "Oliver Whisper" dedi. İşte o çok beklediği sıra ona gelmişti. Sakin adımlarla tabureye doğru yürüdü ve seçmen şapkayı başına geçirdi. "Oo, gecenin en iyi Ravenclawlularından biri." dedi. Oliver rahatlamıştı, çünkü seçmen şapkanın şarkısı esnasında istediği bölüme yerleşmişti; bütün aile fertlerinin bulunduğu binaya değil. Seçmen Şapka "Ravenclaw" diye haykırdı. Tüm Ravenclaw'lular büyük bir tezahüratla onu masasında karşıladılar ve ona yerini gösterdiler.
Yaklaşık on beş dakika sonra tüm öğrenciler bölümlerine ayrılmış ve şimdi kendi bina masalarında yeni arkadaşlar ediniyorlardı. Müdür konuşmasını yaparken herkes onu dikkatlice dinledi ve "Ziyafet başlasın" sözüyle salon bir fısıltıya boğuldu. Herkes önünde beliren yemeklere odaklanmış, hangisinden alsam diye düşünüyordu. Oliver da şaşkınlığını üzerinden atmış, eline bir but alıp yemeye başlamıştı.
Yemek bitince herkesin üstüne bir ağırlık çökmüş müdürde artık yataklarına gitmelerinin vaktinin geldiğini belirtmişti. Salonu sandalye gıcırtıları sarmıştı. Herkes yerinden kalkıp yatakhanelere gitmek üzere büyük salondan ayrılmıştı. Bütün sınıf başkanları kendi binasınn birinci sınıfları toplayarak yatakhanelere götürüyordu. Oliver da bu grubun içindeydi ve bir an önce yatağına kavuşma isteğiyle sınıf başkanını takip ediyordu.
rpo: başka bir sitede yaptım ama benim olduğunu kanıtlayabilirim, problem değil... | |
|
Jasonth Wilson Büyüceşura Hakimi
Mesaj Sayısı : 308 Gerçek İsim : Uğur Patronus : Anka Kuşu Tarafı : Z.A.Y Eski Lideri Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 28+ Asası : Gül ağacı,91/2 , inatçı , veela saçı Özel Yetenek : Zihinbend & Zihinfendarlık Evcil Hayvan : Anka Kuşu (Bily) Kayıt tarihi : 13/06/09
| Konu: Geri: Ludwig Amadeus Ptsi Tem. 27, 2009 7:54 pm | |
| Betimleme:25/30 *Fena değildi.
Uzunluk:15/15 *İyi idi.
Renk Düzeni:8/15 *Beğenmedim. Daha göze dokunur renkler olabilirdi.
İmla Düzeni:16/20 *Fazla yazım hatan yoktu .
Yazım:18/20 *Düzgündü, akıcı ve anlaşılır idi.
Toplam:82 | |
|