|
|
| Ölümü Solurken | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Ölümü Solurken Ptsi Ağus. 10, 2009 11:06 pm | |
| Yer: Mezarlığın ıssız ve karanlık köşelerinden biri. Zaman: Gecenin karanlığı kendini yavaş yavaş sabahın ışıltısına bırakmakta. Kişiler: Giuseppe Emilio L'anglia, Stevie Rae Night Fazla dikkat çekmemek için dönüşümümü geçirdiğim sessiz ve bir o kadar da kasvetli bir köşeydi burası. Dolunayın küre şeklindeki parıltısı vücuduma dokunduğu anda insanımsı -evet, dönüşmediğim anlarda bile insana tam olarak benzetilemeyecek kadar yabaniydim çünkü- görüntüm, bir anda dört ayak üzerinde duran ve tüyleri vahşi bir orman hayvanınınkine benzer halde dikilmiş bir gölgeye dönüşmüştü. Gözlerim, her an saldırabilecek birini bulma ihtimalini düşündüğümden yuvalarında tehlikeli bir biçimde dönüyordu, burası sadece benim gibi canlılara değil; av peşindekl vampirlere de ev sahipliği yapıyordu çünkü. Neyse ki etrafta kimse görünmüyordu, yoksa yanılıyor muydum? Yaradılışım gereği toplum dışı kalmaya alışmıştım zaten; büyücü dünyasında vampirlere karşı bile bu kadar şiddetli bir itme duvarı örülmemişti. Tabii böyle düşündükleri için onları suçlayamıyordum, nihayetinde vampirler ihtiyaçları olan kanı aldıktan sonra avlarını rahat bırakabiliyorlar, hatta aralarında daha sonraları dostça bir ilişki bile geliştirebiliyorlardı. Ama bir kurtadamın azması genellikle ölümle sonuçlanırdı, en iyi ihtimalle ısırılan kişi de büyücü toplumundan aforoz edilmeye mahkum edilirdi. Tüm süratimle mezardaki taze cesetlerden biriyle karnımı doyurmak üzere toprağı eşeliyordum ki, birdenbire gelen ayak sesleri anında dikkatimi o tarafa çekti. Yeni bir hedef miydi, yoksa bir düşman mı? Bilmiyordum; tek bildiğim şey, koku yaklaştıkça huzursuzluğumun gitgide arttığıydı. Gözlerimi kapattım ve gırtlağımı zorlayan uluma seslerini bastırmaya çalıştım. | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Ptsi Ağus. 10, 2009 11:30 pm | |
| Yatakta bir sağa bir sola dönüp duruyordu. Sebebi belirsiz bir şekilde uyku tutmuyordu bir türlü. Açlıktan olma ihtimalini düşündü biran. Ama acıktığını falan hissetmiyordu. Hatta fazlasıyla tok bile denilebilirdi. Uykusuz kesinlikle değildi. Güneş doğmak üzereydi ve o daha gözünü bile kırpmamıştı. Kısa bir esnemeden sonra yatağa yüzüstü yattı ve yastığını kafasının üstüne daha doğrusu arkasına (yüz üstü yattığı için kafasının arkası üste geliyordu) koydu. Ses yoktu; ama yine de böyle yapınca uyuyabileceğini düşünmüştü biran. Nefessiz kalınca yanlış bir düşünceye kapıldığını anladı ve akciğerini doldurmak istediği için derin derin nefes alarak yataktan kalktı. Pes etmişti, uyumayacaktı.
Salona doğru ilerledi. İki kişilik kanepesine oturup ayağını önündeki sandalyeye attı ve televizyonu açtı. Öylesine kanalları gezerken bir Muggle kanalında Dracula filmini gördü. Mezarlar... O an kafasında bir ampül yandı. Eski bir dostu uzun zamandır ziyaret etmek istiyordu, kimseye görünmeden. Niye gizli gitmesi gerektiğini bilmiyordu; ama öyle istiyordu işte. Ve şuandan daha sakin bir zamanı olamazdı heralde mezarlığın. Koşarcasına odasına çıktı. Bir pantolon ve gelişi güzel bir kazak giydikten sonra aynasının karşısına geçti. Saçıyla yaklaşık on dakika kadar uğraştıktan sonra esneyerek aşağı kata indi. Evden çıkıp kapısını kilitledikten sonra gitmesi gereken yere konsantre oldu. Ve puf...
Kazak giydiğine şükrediyordu şuan. Garip bir soğuk hava dalgası vardı burada. Rüzgar soğuk havayı yüzüne çarpıyordu. Biran şapka giymiş olmayı istedi. En değerlisi pşam, turuncu saçları rüzgarla birlikte uçuşmaya başlamıştı çünkü. Elleriyle saçlarını tutarak Transilvanya'nın Büyücü Mezarlığı'nın iç kısımlarına doğru ilerlemeye başladı. Carollyn'i niye buraya gömmüşlerdi anlamış değildi aslında. Londra'ya daha yakın bir yer bulamamışlar mıydı?!
O an gözüne Carollyn'in mezarı ilişti. Fazlasıyla ihtişamlı bir mezarlıktı. Tabii ihtişamlı olcak, o eski Sihir Bakanı. Kendi kendine söylenirken gözüne iri yarı bir şey ilişti. Refleks olarak birkaç adım geriye adım attı. Gözlerini sonuna kadar açarak bu cüsseye baktı. "Kurtadam!" Kurtadamla birbirlerine bakıyorlardı. Stevie Rae, ağır hareket etmeye çalışarak elini asasına doğru götürdü. Kurtadama yakınlığı dolayısıyla da birkaç adım daha geriye gitmek zorunda kalmıştı. Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Güneş yükselmeye başlamış gibi gözüküyordu. Yani kurtadam yakında normal bir hale dönüşecekti. Ama Stevie Rae tedbiri elden bırakmayarak elini asasında bekletmeye devam etti. Göz temasını kesmemeye özellikle dikkat ediyordu.
| |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Çarş. Ağus. 19, 2009 12:05 pm | |
| Uyanıkken gördüğüm rüyaları zoraki bastırmaya çalışsam da, göz önünde olabilmek yine de istemekten vazgeçemediğim bir şeydi; her zaman olmak değil, sadece olabilmek. Özgürlüğüme öylesine düşkündüm ki, koskoca Hindistan'ın bir köşesini bile bana yasak etseler dünyam kararırdı, ama ya şimdi? İnsan olduğum zamanlarda mezarlık dışına kaçamaklar yapıyordum gerçi, ama buna bile alışmıştım. Aslında kendini biraz zorlayınca insan her türlü şeye adapte olabiliyordu. Gökyüzüne baktım, gecenin son saatleriydi ve hava yavaşça aydınlığa dönüyordu. Buna rağmen istemeden çıkan uluma sesleri hala ciğerlerimi zorluyordu, beş dakika sonra eski halime dönmezsem öleceğimi hissediyordum. Gözüm dönünce her şeye atlayabilen biri olmama rağmen, ölüm korkusu tüm benliğimi sarmıştı; öyle ki artık başka bir şeyi düşünebilecek durumda olmaktan çıkmıştım. Ta ki, güzel bir insan kokusu uzaktan uzağa boğazıma dolana kadar... Kokunun sahibi yaklaştıkça zarif bir siluete dönüşüyordu, muhtemelen bir bayan olmalıydı. Nitekim aramızda yarım metre uzaklık kaldığında tahminimin doğru olduğunu anlamakla kalmayıp, turuncu saçlarının yaydığı illüzyonlu ışığı ve mavi gözlerinin karanlığı delen parıltısını da fark etmiştim. Asasını çıkarmaya hazırlanıyordu, benzer bir durumla karşılaşan her büyücünün yapacağı gibi. Gözlerimi kırpıştırdım, gökyüzünün rengi giderek açılıyor; hislerim insana daha çok benzemeye başlıyordu. Rp Dışı: Maalesef bir süre net bağlantısının olmadığı bir yere çıkmıştım, umarım sorun olmaz. | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Çarş. Ağus. 19, 2009 12:17 pm | |
| Kurtadamın gözlerinin içine bakarken o korkuyu gördü. Sebebini bilmediği korkuyu. Tek bildiği şey, bu kurtadamın Stevie Rae'den korkmadığıydı. Stevie Rae de ondan korkmuyordu tabii. Peki saldıracak mıydı ona? Kurtadamlarla çok çok iyi anlaşmıyordu sonuçta. Onlar hakkında haberler yaptığı da olmuştu bir zamanlar. Bu kurtun Stevie Rae'ye saldırması an meselesi olabilirdi. Asasını daha sıkı tuttu. Tam nasıl bir saldırı yapacağını düşündüğü sırada kurdun bedenindeki hafif değişiklikleri fark etti. Düzeliyordu demek. Saldırmayacaktı o halde. En azından şimdilik. Elini asasından çekti ve kurda bir adım daha yaklaştı. Fakat değişimin sağladığı hafif(!) hareketlenmeden dolayı irkilerek tekrar geri gitti. Bu adam tekrar eski haline dönecekse birkaç dakika sonra... Stevie Rae hemen arkasını döndü ve beklemeye başladı. Bu yaptığı aptallıktı belki; ama içinden bir ses bunu söylüyordu. Garip bir şekilde bu kurda güvenmesini... Birkaç dakika bekledi. Güneş yavaş yavaş yükseliyordu bu sırada. Adam dönüşüp ne giyecekse giymiş miydi acaba? Yani mantıksal olarak, kurt olurken kıyafetleri yırtılıyorsa, insana dönüştüğünde çıplak olmalıydı. Yanında kıyafet getirmeyecek kadar aptal bir adam olamazdı heralde.
Ayak sesi duyduğunda Stevie Rae tekrar yüzünü kurtadam/adama döndü. İnsan haline dönmüştü ve yarı çıplaktı. Bi'an dalgınlık ve hayret yüzünden Stevie Rae'nin gözleri adamın kaslarına döndü. Adamın kendisine baktığını hatırladı. Öksürerek boğazını temizledi ve gözlerini adamın yüzüne çevirdi. "Öhm.. Kimsin?" Gözleri hâlâ adamın kaslarına doğru kayıyordu. Kurtadam olmanın avantajı işte... Feci kaslı olurlardı. Kendisini zorlayarak gözlerini o kaslardan uzak tutmayı başardı ve adama bir adım daha yaklaştı.
| |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Çarş. Ağus. 19, 2009 12:38 pm | |
| Her karanlık, yerini aydınlığa bırakmaya mahkumdu; tarihte de böyle olmamış mıydı hep? Gerçi o küçük kıllanma sorunu fark edildiğinde Durmstrang'dan daha ikinci yılında atılmıştı, ama yine de büyücülerin geçirdiği karanlık dönemleri ve cadı yakma olaylarını bilecek kadar tarih kitabı okuduğu söylenebilirdi. Salt sihir gücü taşımanın bile insanın başına bu kadar dert açtığı bir dünyada, büyücülerin kendisi gibilere daha anlayışlı olmasını beklerdi; ama yaşam her zaman insanın -evet, kurtadamlar ne kadar büyü literatüründe "yaratık" olarak geçse de onların da insani hisleri vardı- beklentileri yönünde şekillenmiyordu. Güneş ufuk çizgisinden sıyrılmaya başladığı vakit insani yönü kendini tüm gücüyle açığa çıkarıyordu, zaten şu anda en çok ihtiyacı olan şey de buydu. Nedense bu hoş bayana saldırmak içinden gelmiyordu, kurtadam olsa da sonuçta bir erkekti ve hatta zarif bayanlardan normalinden daha fazla etkilenme potansiyeline sahipti, ömrü boyunca kadınlarla ilişkisini kısıtlı yaşamak zorunda olduğundandı belki de bu. Altında sadece boxer'a benzeyen basit bir şort vardı, artık tüylerden arınmış olan üst kısmı ise hala çıplaktı. Birden kadının konuştuğunu fark etmişti, bu gerçekten rahatlatıcıydı. "Öhm.. Kimsin?" Gözlerini kısarak kadını süzdü ve gün içinde ilk kez insan olarak konuştu: "Giuseppe Emilio L'anglia" dedi sırıtarak. "Sen de meşhur bir gazeteci olmalısın, ama tam olarak hatırlayabilmiş değilim." | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Çarş. Ağus. 19, 2009 1:01 pm | |
| Giuseppe... Acaba bu adam daha doğrusu kurtadam hakkında da haber yapmış mıydı hiç? İsmi tanıdık gelmiyordu. Adamın ağzından çıkan ikinci cümle Stevie Rae'nin sırıtmasına yetmişti. Otuziki diş gülüyordu şuan. Yine eğlence amaçlı çocuk gibi davranıyordu. Karşısındakinin tehlikeli olabilme ihtimali olan, yabancı bir adam olduğunu hatırlayınca sırıtmasını hafifletti. Meşhur olmak ne güzel bir duyguydu. Herkes tanıyordu onu. Sırıtarak konuşmayı becerebilen tek kişi o olmalıydı heralde. "Demek Dırdırcı'yı takip ediyorsun." Bir adım daha yaklaştı adama. Aptal gibi, içinde bir güven bombardımanı yaşanıyordu. Kurtken saldırmadıysa insanken hiç saldırmayacağını düşünüyordu. Belki de büyük bir yanılgı içindeydi; ama kendisine bu konuda engel olamamıştı. "Ben Stevie Rae Night. Dırdırcı yazarıydım." 'Dım' hecesini vurgulayarak söylemişti. Adama şöyle bir baktıktan sonra asıl amacına doğru ilerledi. Biraz ilerde duran müthiş mezar. Yaklaştı ve mezarın yanına oturdu. Elini toprakta gezdirmeye başladı. "Seni özledim dostum."
Kafasını merak içinde tekrar adama çevirdi. Güvende hissetse de, tetikte olmak istiyordu. Mezarlıkta bir kurtadamın yanındaydı sonuçta. Her yerde 'yaratık' adı altında anılan canlıların güvenli olma olasılığı kaçtı ki sonuçta? Hem merak da ediyordu, niye saldırmamıştı ona? Bu sorunun oluşturduğu şaşkın ifadelerle adamı baştan aşağı inceledi. Yakışıklı, kaslı, yapılı biriydi. Kişiliğine gelirse... Evet, hiçbir şey bilmiyordu adam hakkında. Öğrenmek için de yanıp tutuşmuyordu zaten. Ama şu korkunç havayı dağıtmak için bir şeyler konuşmak şarttı. "Niye bana saldırmadın?" Bir anda soruvermişti. Ağzından nasıl çıktığını bile fark edememişti.
| |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Çarş. Ağus. 19, 2009 2:31 pm | |
| Gülümseyerek karşısındaki bayanı süzmeye devam ediyordu, giyim tarzı da göz kamaştıracak şekildeydi; ruhu genç olmalıydı. Zaten gazetecilerin hemen hemen hepsi böyleydi, sihir basınının toplumda pek saygıyla karşılanmamasının nedenlerinden biri de buydu. Tuhaftır, insanlar elli yaşında sakallı adamların yazdığı sıkıcı ders kitaplarına değer vermeye daha eğilimliydiler. Karşısında kendisine güvenen biri olduğunu hissediyordu, ki bu sık rastladığı bir durum değildi; insanlar tarafından insanken bile herkese zarar verebilecek biri gibi algılandığını henüz başkalarının büyü gücünü yeni kontrol edebildiği yıllarda keşfetmişti. Bu anlık rahatlamayla başı dönmeye başlamıştı, dengesini yitirmemek için yakındaki bir mezar taşına tutunmak zorunda kalmıştı. O anda isminin Stevie Rae olduğunu öğrendiği gazeteci kadının da aynı mezarın toprağına dokunduğunu fark etmişti. Mezar taşındaki ismi mırıldanarak okudu: "Carolyn Anna Miller" Eski sihir bakanı olsa gerekti, gerçi Bakanlık'la yakından alakalı olduğu söylenemezdi; ancak büyü basınında en çok ilgi odağı olan kişilerden biri olduğunu biliyordu bu kadının. Kadını sessizce süzdü, Dırdırcı gibi yalan haber basan yayın organlarının mensupları pek sevilmese de, anlaşılan Sihir Bakanı basının eleştirilerini önemsiyordu. Sırıtarak mezarın öteki yanına oturdu ve kadına en gizemli bakışını attı. Varoluşunun farkındalığını en keyifle taşıdığı anlardan biriydi ve tuhaf bir şekilde kadına saldırmamaktan hiç pişman olmamıştı. Nitekim gelen soru da bunun üzerineydi: "Niye bana saldırmadın?" Gözlerini tereddütle sağa sola çevirerek buna mantıklı bir cevap aramaya çalıştı ve sonunda kalbinin sesini dinlemeye karar verdi: "Aslında buna net bir cevap vermek çok zor. Ama yılların getirdiği tecrübeyle artık anlamış bulunuyorum ki, yaratık olarak geçsek de bizim de artık barışmamız gereken insani yönlerimiz var ve ben de bunun etkisinde kaldım sanırım. Tabii bu pek sık olmuyor." Son cümleyi kafası karışmış bir şekilde söylemişti tabii. Aslında insan olmaktan ilk defa bu kadar memnun oluyordu. | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Çarş. Ağus. 19, 2009 2:42 pm | |
| Biraz ötesinde oturan adamı incelemeye başladı. Cevap vermeden önce etrafa bakınmıştı. Eski bir gazete yazarı olarak mimiklerin anlamlarını bilen biriydi Stevie Rae. Bu mimikler ise aklına cevabın gelmediğini, çevreden yardım alarak cevaplamak istediğini belli ederdi. Adamın sonunda verdiği cevapsa Stevie Rae'ye pek inandırıcı gelmemişti. İnsani yönler... Şuana dek çok kurtadam görmüştü. Gazetelerde ya da canlı. Bu kadar yakından değildi belki; ama görmüştü. Yüzde doksanı da birilerini veya bir şeyleri öldürürkendi. O tür yaratıkların gerçek bedenleri dışında nasıl bir insani yönü olabilirdi ki? Oturduğu yerde dönerek tüm vücudunu Emilio'ya çevirdi. "Mr. L'anglia. Sizi anlayamıyorum.. İnsani yön diyorsunuz; ama şuana kadar yüzlerce insan veya büyücü kurtadamlar tarafından öldürüldü."
Ağzından toparlamaya çalışırken çıkan bu laflar ters bir algı yaratabilirdi. Bi'anda söylemişti. Evet, söylemek istediği buydu; ama bu şekilde değildi. Lafını düzeltmek istemişti; ama bu seferde çıkışır gibi bir ses tonu kullanmıştı. "Yanlış anlamayın. Ne gariptir ki ilk defa insani özellik gösteren bir kurtadama rastladım. Şuan tedirginim tabii ama..." Biranda sustu. Çenesi düşmüştü yine. Adama bakmak istemediği için gözlerini tekrar mezara çevirdi. Onlarca kez gördüğü mezarı sanki ilk defa görmüş gibi inceliyordu. İçindeki hafif korku ise tüm reflekslerini çalıştırmaya yetmişti. Yaprak hışırdasa irkiliyordu. Bunu belli etmemek çok zordu; ama deniyordu. Korktuğunu belli etmek, pek tekin bir davranış olmazdı. Gözlerini mezardan ayırdı ve adama çevirdi. Güçlü görünmek daima işe yarardı.
P.S: Kısa yazıyorum; ama kusura bakma.. Yorgunluktan. Sersem gibiyim de biraz. | |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Çarş. Ağus. 19, 2009 3:11 pm | |
| Birkaç saniyedir tuttuğu nefesini sonunda dışarı çıkarmıştı, açlıktan kaynaklanan koku; dışarı çıkan havayı sarmıştı. Utançla gözlerini mezardan kaçırdı, biliyordu ki kıllarından arınmakla tam olarak insan olunmuyordu. Ne yazık ki üzülmesi, utancını azaltacağına ikiye katlıyordu. Güneş ışığı da gizemli havasını götürüyor, yüz hatlarını daha da açığa çıkarıyordu. Bu da heyecanlı halinin daha rahat seçilmesine neden oluyordu.
Duygularını kolayca kontrol edebilirdi aslında, tabii açlığı bastırılamayacak boyutlara gelmediği sürece. Durum nasıl anlatılırdı bilemiyordu, tabii algıları Stevie Rae'nin aptal bir kadın olmadığını sezebilecek kadar gelişmişti artık. Ortada duyu organlarıyla zor algılanacak bir olay varken, eski bir gazetecinin buna inanmasını beklemek zaten başlı başına bir budalalık olurdu. Muggle'lar buna "altıncı his" diyordu galiba, işte bu anlık etki, kendini frenlemesine yardımcı olmuştu. Heyecanını bastırmaya çalışarak sakince söze girmeye çalıştı. Özellikle yüzlerce büyücünün kurtadamlar tarafından öldürülüşünü hatırlatması geçmişinin pek de hoş olmayan bir dönüm noktasıyla yüzleşmesini sağlamıştı; safkan bir kızı öldürmesi, okul hayatının sonu olmuştu. Bu anının zihninde canlanması, bir anda tiksintiyle yüzünü buruşturmasına yol açmıştı. Sakinleştiğine emin olduktan sonra konuşmaya başladı. "Mujeres Night, inanmamanızı anlayabiliyorum; hatta tersi olsa tuhaf olurdu. Fakat şöyle bir gerçek var ki; sonuçta ben de bir erkeğim ve zarafetin çekiciliğine yakalanabilirim. Tabii sabah vaktinin yaklaşmasının da bunda etkisi var, çünkü algılarımızın insana en yakın olduğu vakittir bu saatler." Birden sustu, yüzünün kızardığını fark etmişti çünkü. Hayatında daha önce bu duyguyu yaşadığını hatırlamıyordu, adı "utanç" olsa gerekti.
En son Giuseppe Emilio L'anglia tarafından Çarş. Ağus. 19, 2009 4:46 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Çarş. Ağus. 19, 2009 3:26 pm | |
| Adamı ayrıntıyla incelerken yüzündeki heyecanı ve kızarıklığı hissetmişti. Hah, niye öyle bir laf söylemişti ki sanki? Özür dilercesine baktı adama. Dile dökerek de özür dilemek istiyordu; ama bu Stevie Rae'nin kolaylıkla yapabileceği bir şey değildi. Özür kelimesinden daima kaçmıştı. Daha nereye kadar kaçabilirdi ki? Tam özür dilemek için ağzını açacakken adam konuşmaya başlamıştı. Adamın söylediklerinden ötürü Stevie Rae'nin gururu okşanmıştı. Sık duyduğu bir sözcük olmasına rağmen, bu 'zerafet' onu daha da gururlandırmıştı. Gülümseyerek baktı adama. Ortamın gerginliğini ortadan kaldırmak için kendince bir şeyler söyledi.. "Hmm.. O zaman şanslı günümdeyim ha?" Şanslı gününde olduğu bir gerçekti zaten. Hem bir kurtadamla dövüşmekten kurtulmuş, hem de bu kadar yakışıklı bir kurtadamın insan haline denk gelmişti. Hala da tehlike içindeydi. Daha mükemmel ne olabilirdi öyle değil mi?
Biranda esen büyük ve uzun bir rüzgar Stevie Rae'nin saçlarını arkaya doğru savurmuştu. Ellerini rüzgara siper edip saçlarının dağılmasını önlemeye çalıştı. İşe yaramamıştı. Rüzgar durduğunda eliyle saçlarını hemen düzeltmeye başladı. Bu sırada söylenip duruyordu. "Rüzgarlardan nefret ediyorum!" Saçını düzgün bir hale soktuktan sonra hemen Emilio'ya döndü. Onu biran için tamamen unutmuştu. Gülümsedi ve ellerini saçlarından çekip yanına bıraktı. "Gerçekten, üşümüyor musun?" Hava soğumaya başlamıştı; hatta soğumuştu. Güneş ışınları havayı ısıtması gerekirken soğutuyordu galiba. Ya da bu mezarlığın havası böyleydi. Kasvetli ve donuk. Bunu bilmiyordu; ama bildiği bir şey vardı. Kesinlikle bu durum rahatsız ediciydi. Eğlenceden hoşlanan biri olarak soğuk ve kasvetli bir mekanda durmak çok hoş bir şey değildi. Ama yine de gitmek istemiyordu.
Biran için hala yazar olmak istediğini fark etti. Karşısında kocaman bir haber duruyordu. Dırdırcı da süper haberler olabilirdi. 'Adını söylemek istemeyen bir kurtadamla röportaj. Onların iç dünyasını keşfedin!.' Düşüncesi bile hoştu. Neler saçmalıyorum..? Yazar olsa bile böyle bir haber yapmazdı heralde. Karşısındaki adamın pek haber olmaya niyetli olacak bir tipi yoktu. Zaten, içinden bir ses de Stevie Rae'nin de onu haber yapmak istemeyeceğini söylüyordu. Bunu düşünmenin saçma olduğunu fark edip kendisine geldi. Evet, saçmaydı. Sonuçta artık yazar falan değildi. Kafa karışıklığına ne gerek vardı ki?
| |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Perş. Ağus. 20, 2009 3:03 pm | |
| Saçlarının rüzgarda dalgalanışını izliyordu kadının. Aslında fazla feminen bir hali yoktu, hatta her an ters bir yanına denk gelinebilir biri gibi duruyordu; ama bu hali bile tuhaf bir şekilde etkileyiciydi. Belki de her şeye rağmen kendine olan güveni ve zekası onu bu kadar çekici kılıyordu, kim bilir? Gerçi Giuseppe insan olarak dolaştığı vakitlerde birçok kadına rast gelmişti ve büyük bir hayal kırıklığıyla neredeyse hepsinin birbirine benzediğini fark etmişti. En güzel görünenini bile aynı makyaj, aynı saç rengi ve şekli, aynı dudaklar... Hepsi ele veriyordu işte.
Fakat bu kez öyle olmayacağını hissediyordu, gazetecilerin karakteristik bir özelliği vardı çünkü: Yapılan en ufak bir yüz hareketi; başkası için hiçlikle geçiştirilebilecek bir kavramken onlar için iki parşömenlik bir konuşma metninin anlatamayacaklarını anlatabilen bir silahtı. Kendisi de bir Zihnefendar olmanın etkisiyle bunun bilincindeydi tabii, zamanla geliştirdiği bu yetenek; eşi bulunmaz bir nüfuz aracıydı onun için. Stevie'nin gözlerinin içine bakarak sorusunu yanıtladı: "Ben çok seyrek üşürüm." Uzun süre soğuk ve ıssız mekanlara hapsedilmiş olmanın getirdiği bir avantajdı bu da. Zaten 'normal' insanların 'yaratık'ların rüzgarlarında üşümeleri de gayet normaldi. Tekrar kadına bakarak sordu: "Sanırım Sihir Bakanı yazılarınıza pek konu olmadı." Bunu söylerken hafif, kendinden memnun bir sırıtış yerleşmişti yüzüne. | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Perş. Ağus. 20, 2009 4:32 pm | |
| Adam, gözlerinin içine bakarken ürperse de dışarı vurmadı bu hissi. Kulağı adamda, gözü adamın gözlerinde öylece durdu. Adamın sırıtarak söylediği ikinci cümle Stevie Rae'nin kahkaha atmasına sebep olmuştu. "Ah, evet. Pek haber olmadı. Ruh emicilerle pek iyi anlaşamıyorum da..." Muzip bir sırıtış yerleştirdi yüzüne. Kötü de olsa bir espri yapmak kendisini iyi hissettirmişti. İç çekerek gözlerini mezarlığa çevirdi birkaç saniye için. Onu ne kadar özlediğini hatırladı. Eski dostlardı sonuçta. Son zamanlarda pek de konuşamamışlardı hatta. Gözünden yanağına doğru akan birkaç damla yaşı fark edince, adama hissettirmeden gözlerini sildi. Yavaşça ayağa kalktı. "Bu mezarın yanında oturmasam daha iyi olacak sanırım."
Adama bakıp gülümsedikten sonra mezarlığın çıkışına doğru ilerledi. Çıkışın hemen yanında bir bank vardı. Eski püskü, biraz kırık... Ama oturmaya engel değildi bu. Oturduktan sonra bakışlarını tekrar adama çevirdi. Hafif yüksek sesle adama seslendi. "İstersen gelip yanıma otur. Kurtadamlardan pek korkum yoktur." Yanlış bir şey söylendiğini cümlesini bitirdikten sonra anlamıştı. Geri dönüşü olmayan şeylerden birini yapmıştı yani. Adamın yanlış anlamamasını umuyordu. O yüzden içtenlikle gülümseyerek baktı adama. Korunma içgüdüsü ise hâlâ yüksek seviyede hazır bekliyordu. Bu adama karşı neden bu kadar güvendiği ise hala muammaydı. Hayvanları sevmezdi de. Kurtlarla iyi anlaştığı da yoktu kesinlikle. İnsanlarla... Eh onlarla anlaşması hayvanlarla anlaşmasından da beterdi. Kimse dayanamazdı Stevie Rae'ye. Bu yüzden yeni tanıştıklarına karşı savunmada olurdu daima. Ama bu adama karşı... İstese de olamıyordu.
| |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Paz Ağus. 23, 2009 12:52 pm | |
| Göz göze geldiklerinde gazetecinin ürperişini belli etmeme gayretini fark edebiliyordu. Yüz ifadesi sıcaklığı dışında oldukça olağandı, fakat bakışları onu ele veriyordu. Bayanın gözlerini kaçırmak istediğini fark ettiğinde, ona biraz zaman tanıma arzusuyla bunu önce kendi yapmıştı. Nitekim bayan tam da o anda cevap vermiş ve muzip sırıtışını yüzüne yerleştirmişti. Bunun yanında kadının üzüldüğünü de fark ediyordu, evet; eski dost olmalıydılar. Halbuki dostluk, kendisinin yıllarca farkına varmadan yaşadığı bir histi; ancak kendisi gibi olanlarla bu türden bir ilişkiye girebiliyordu çünkü. Nasılsa fark edilmemek, ay yuvarlak hatlarına tamamen ulaşınca yaşam ritüelleri haline geliyordu. Gazetecinin mezarlığın yanına oturmaktan pek de hoşnut olmadığını fark etmek için Zihnefendar olmak gerekmiyordu, ne de olsa bu kadının cenazesinde birçok kişi vardı. İnsan sahip olduklarının değerini onları kaybetmeden anlayamıyordu; nitekim kendi alemlerinde de bu türden olaylar nadir değildi: Birlikte avlandıklarından biri öldüğünde onunla ne kadar uzun süredir dişe dokunur bir iletişim içine girmediğini anlaması pek de uzun sürmezdi. Kadın, eski ve kırık dökük bir banka oturmuştu; burası alan olarak pek bakımlı bir yer sayılmazdı zaten. Birkaç meşhur ve önemli kişi haricinde mezar taşları kararmış, yazıları okunamaz hale gelmişti ve üstlerinde yabani otlar birikmişti. Buranın sakinleri -buna kendisi de dahildi- pek iyi temizlikçiler sayılmazlardı zati. Kadın kendisini de yanına davet ettiğinde, nedenini pek de anlayamadan yanına oturmuştu bile. Hafif bir rüzgarın tenini okşamasıyla gözlerini bu zarif varlığa çevirmesi bir olmuştu. Nihayet bir düşüncesini açmanın sakıncası olmadığını düşündü: "Mezarlara bakılırsa, bir şey kaybedilince değerleniyor; tabii meşhursa." Kararmış ve üzerinde parçalanmış sarı yapraklar bulunan bir mezarı başıyla işaret etti. "Tabii oraya girince bunun pek de bir önemi kalmıyor aslında." | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Salı Ağus. 25, 2009 12:39 am | |
| Giuseppe, Stevie Rae'nin beklediğinden daha hızlı bir şekilde gelmişti yanına. Yanına oturunca Stevie Rae'nin kafası da otomatikman ona döndü. Az önce olduğundan daha yakın oldukları için daha rahat anlıyordu adamın yüz hatlarını. Normal bir insana veya büyücü/cadıya göre daha fazla belli oluyordu yüz hatları. Ama bu kötü durmasının aksine daha da yakışıklı kılıyordu adamı. Tatlı yüzüne yakışıklı ve daha erkeksi bir hava katıyordu daha doğrusu. Bu adamla başka yerde ve başka zamanda, en azından adam kurtadam değilken tanışmamış olmaması ne kadar kötü bir şeydi. Stevie Rae'nin çocuksu kişiliği normalde bu adama asılmasını gerektirirdi. Ama şuanki şartlar altında, kişiliğinden saparak olgun davranıyordu. Felsefesine garip bir şekilde zıt gidiyordu bu durum. 'Kimse için kişiliğinden farklı davranma.' Kişiliğinden hafif farklı davranıyordu, felsefesine zıt. Ama sebepsiz bi' şekilde...
Kafasının içinde felsefesi dönüp dolaşırken adam hoş sesiyle bir şeyler söylemişti. Felsefesini hatırlayıp ciddi yüz ifadesinin yerine, herzamanki çocuksu, tatlı ifadesini yerleştirdi. "Onlardan 'şey' diye bahsetmeniz garibime gitti açıkçası Mr. L'anglia." Gülümsemesini birkaç saniyeliğine sırıtışa çevirdi. "Şaka yapıyorum tabii ki." Hafif bir iç çekti ve gözlerini mezara döndürdü. Yüzündeki çocuksu ifade yavaşça kayboluyordu. Ama bu sefer gerçekten kaybolması gerekirdi. Niye ciddi olduğunu anlıyordu. Buraya geliş amacını hatırlamıştı çünkü. Mezarlıkta ciddi olmak gerekirdi, her ne kadar ters düşse de kişiliğine. Hem, eski Sihir Bakanı(!)'na zamanında saygılı davranmamıştı pek, artık saygılı davranmanın zamanı gelmiş olmalıydı. Gözüne geldiğini hissettiği yaşların akmasını gözünü kırparak engelledikten sonra bakışlarını adama çevirdi. "Evet, değerleri azıcık(!) geç anlaşılıyor sanırım." | |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Cuma Ağus. 28, 2009 4:05 pm | |
| İlk karşılaşmasında bir kişiye bu kadar açıldığını ilk kez hatırlıyordu, hayır; sözleriyle değil, mimikleriyle duygularını açığa dökmüştü. Normalde en yakın olduğu kişiler bile o an ne için kaygılandığını veya hangi düşüncelerle hislerinin gevşediğini bilemezlerdi. Tabii bu normal insanlar için geçerliydi; yoksa bu ıssız, uçsuz bucaksız tehlikeli topraklarda birlikte savaştığı türdeşleriyle aynı güdülerle yoğrulmuşlardı.
Bu eski gazetecide garip bir durumu gözlüyordu; bir yandan olgun ve tuhaf bir şekilde feminen, bir yandan da boyu fazla uzamış okul çömezlerinin halini... Yine aynı sempatik ifade işte. Gözlerini ıssız mezarlığa çevirip Carolyn Anna Miller'ın geçmişi hakkında ufak bilgi kırıntıları edinmek istese de bu ifadeden sonra caymıştı bundan. Elinden geldiği kadar çocuksu bir tebessüm takınmaya çalıştı. Şimdiye kadar -en azından hatırlayabildiği geçmişi boyunca- en masum gülümsemelerinde bile bir sertlik gizliydi. Neden bunun için özel bir gayret sarf ettiğini kendisi de merak ediyordu aslında. Bu kızı kaçırmamalısın, Giuseppe.
Kızın esprisine sessiz bir kahkaha koyvermişti işte. Neden sonra, Stevie Rae'nin aynı yere, Miller'ın mezarlığına baktığını fark etti ve gözlerini kapayarak gülümsedi. Zihninin derinliklerine dalmak için kıza en masum bakışlarını dikti, ama bunun pek de ahlâklı bir davranış olmayacağını düşünerek vazgeçti. Zaten hiç sahip olamadığı bir 'şey'i kaybetmenin acısını yaşadığını anlayabilmek için Zihnefendar olmaya gerek yoktu; şu anda burada olması bile başlı başına bir kanıttı. Kızın da kendisine katıldığını fark edince gülümsedi ve söze girdi: "Aslında boş konuşuyor da olabilirim ama eski bir gazeteciye zararı olmaz, değil mi?" Bu noktada tebessümü sırıtışa dönmüştü. "Son zamanlarda burası pek çok kişinin yeni mekânı oldu. Birkaç velet geldi, çoğu da Hogwarts'lıydı sanırım. Ah, bir de Britney Vera Curtis adlı bir kadın..." Yüzüne istemeden aç bir ifade yerleşmişti. "Tabii geldiği anda bir hemcinsime yem oldu. Fazlaca acıkmıştı sanırım, yoksa leş yemek pek de hoş bir ağız tadı uyandırmıyor."
En son Giuseppe Emilio L'anglia tarafından C.tesi Ağus. 29, 2009 2:13 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken C.tesi Ağus. 29, 2009 12:39 am | |
| Adamı sessiz bakışlarla süzüyordu. Burada bulunmaya şimdiden alışabilmişti. Normalde mezarlardan uzak dururdu hep. Bir şey sürekli onu iterdi buralardan. Ama şimdi... Buradan gitmek bile istemiyordu. Sonunda rahatça konuşabileceği birini bulmuştu işte. Hiç kimsenin yanında böyle rahat olabildiğini hatırlamıyordu. Hor görülmeden... Stevie Rae'nin çocuksu hali adamı etkilemiyor gibi gözüküyordu. Bu iyi bir şeydi. Aslında, belki de etkiliyordu. Ah anlayamıyorum. Adamın yüzünden hiçbir şey okunamıyordu. Kapalı bir kitap gibiydi adeta. İlk defa karşılaşıyordu böyle birine. Gözünü adamın gözlerine dikti. Kapalı olan gözlerine... İfadesi halinden memnun gibiydi. Ama emin olamıyordu Stevie Rae. Sonuçta o yalnızlığa alışmıştı. Belki de bu durumdan rahatsızdı şuan. Stevie Rae'yi nasıl yemek yapacağını düşündüğü için gülümsüyordu. Kahretsin. Bir türlü bulamıyordu sebebini.
Adam gözlerini açtığında göz göze gelmişlerdi. Stevie Rae hemen bakışlarının yönünü değiştirdi. Adamın gözüne değil, yüzüne doğru bakmaya başladı. Adamın gülümsemesi iyiye işaret miydi acaba? Söylediği söz Stevie Rae'nin de, onun gibi sırıtmasına sebep olmuştu. Mutlu olmak... Bir kurtadamın yanındayken garipti; ama gerçekten hoş bir duyguydu. Unutmanın eşiğinde olduğu bir duygu... Ondan sonra söylediği sözler ve yüzündeki açlık ifadesi Stevie Rae'nin korkmasını gerektiriyordu heralde. Ama Stevie Rae tam tersine kahkaha attı. "Bu durumda korkmalı mıyım acaba?" Sahte bir korku ifadesiyle başını yana yatırdı ve Emilio'nun arkasındaki ağaçlık alanlara baktı. "Birazdan arkadaşların üstüme falan mı atlayacak?" Tekrar bir kahkaha attı.
Kahkahasını kestikten hemen sonra bir rüzgar esmişti ve Stevie Rae'nin az önce baktığı çalılar kıpraşmıştı. Refleks olarak biran yerinde zıpladı. Sadece rüzgar olduğunu fark etmesi sadece iki saniyesini almıştı. Yutkunduktan sonra yüzüne 'zaten biliyordum canım' ifadesini yerleştirdi. Gülümsemeye çalıştı ve adama baktı. Gözü ara ara adamın arkasındaki çalılara gidiyordu. Sonunda çalılara bakmaktan vazgeçti ve gözlerini adama dikti. "Rüzgardan nefret ettiğimi söylemiştim sanırım."
| |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken C.tesi Ağus. 29, 2009 2:45 pm | |
| Şimdi buz gibi katı bir sessizlik vardı ortada; fakat bu düşmanlıkla değil, havanın giderek soğumasıyla alakalıydı. Gerçi Emilio için pek bir şey değişmiyordu, kaçak yaşamında Sibirya'nın uçsuz bucaksız mezarlıklarında avlanarak geçmişti yaşamı ne de olsa. Ama yanındaki insan için aynı şeyin geçerli olmadığını da biliyordu, nihayetinde onların vücut ısısını hava sıcaklığı ne olursa olsun sabit tutan yapıları gelişmemişti. Stevie Rae'nin kafası karışık gibi duruyordu. Hala Giuseppe'ye tam olarak güvenemiyordu sanki. Böyle bir düşünceye varırken Zihnefend kullanmaya gerek görmemişti, insan halindeyken sıkça dolaştığı büyücü mekanlarında bile insanların kendisine farklı baktığını keşfedeli yıllar olmuştu. Tabii bunda dönüşüm geçire geçire vahşileşen yüz hatlarının önemli rolü vardı; öyle ki, en masum kahkahasında bile yüzü tam olarak insancıl bir hâle bürünemiyordu. Fakat muhatabı buna aldırış etmiyor gibiydi; şimdiye kadar burada durabildiğine göre, güvenebilecek bir 'insan' arıyor olmalıydı. Bütün o eğlenceli ve renkli kişiliğinin ardında yalnızlıktan bunalmış, belki de korkunç derecede mutsuz... Herkesi gizlice dinleyip basına jurnalleyen kişilerin pek sevilmemesi gayet doğaldı, ama Giuseppe bu kıza karşı ilginç bir sempati duymaya başlamıştı. Belki de büyü dünyasındaki dedikodularla pek haşır neşir olmadığındandı bu, olan bitene sadece dışarıdan bakmakla yetindiğinden. Bu kasvetli ortamın içinde tuhaf da olsa eğlendiğini hissediyordu, uzun zamandır tatmadığı bir duyguydu bu. Kız yine kahkaha atmıştı, evet; müthiş bir espri anlayışı vardı. "Espri anlayışınıza hayranım." dedi ve kızın kahkahasına aynı zarif kahkahayla karşılık verdi. Rüzgâr, gitgide daha fazla tenine dokunuyordu, çalılara bakan kızın üşümeye başladığını fark edebiliyordu. Kızın serzenişine gülümsemeyle karşılık verdi. "Hmm, sanırım söylemiştin Stevie Rae." Şimdi neden ikinci tekil şahısa geçtiğini anlamıyordu, ama bu muhtemelen karşılıklı eğlencenin yarattığı keyiftendi. Eh, bir kere bu şekilde konuşmuşsa; böyle devam etmesi de en uygunuydu: "Sanırım burayı biraz ısıtmanın zararı olmaz ha, ne dersin?" Eğlendiğini belli eder bir şekilde sırıttı ve beş metre ileri giderek oradaki eski, kırık dökük ve tozlu şömineyi bankın yanına yerleştirdi. Yavaş yavaş heyecanının doruğa çıktığını hissediyordu, neden acaba? | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Cuma Eyl. 04, 2009 1:10 pm | |
| Adamın kahkahasını gülümseyerek izledi. Diğer insanların gibi anormal bir kahakahası yoktu. Tatlı ve sakindi. Stevie Rae yavaş yavaş, bu adamın tiksinilcek hiçbir yanı olmadığına inanıyordu. Her insanda tiksinç bir şey bulan biriydi sonuçta Stevie Rae. Babette de bile bulabiliyordu. Ama bu adamda bir türlü bulamamıştı. Belki tanımadığındandı, kim bilir? Adamın bir sonraki sözlerinde dikkatini hemen çeken şey, ikinci tekil şahısla konuşmuş olmasıydı. Şikayetçi değildi bundan. Ama deminden beri soyadlarla konuşuyorladı. Garip gelmişti, o kadar. Gülümsemesine, gülümsemeyle karşılık verdi. Tamam, anormaldi; ama kendisine engel olamıyordu. Fazlasıyla rahat ve samimi davranıyordu. Adamın çekiciliğine kanması da bunun bir nedeni olabilirdi belki de. Kanması yanlış bir kelimeydi belkide. Gözünün takılması demek daha doğru olabilirdi. Kimin gözü takılmazdı ki? Uzun boylu, kaslı, tatlı yüz yapısı, hoş saçlar... Düşüncelerden çıkmak istercesine kafasını iki yana salladı yavaşça. Adamın farketmeyeceğini umuyordu. Farketmemiş olmalıydı ki konuşmasına devam etmişti.
Sırıtışına sırıtışla karşılık verirken kafasındaki soru işaretini belli etmemeyi başarmıştı. Nasıl ısıtacaktı ki? Bunu sormasına fırsat kalmadan Emilio kalkmış ve yaklaşık beş-altı metre ilerde bulunan eski olduğu her halinden belli olan şömineyi yanlarına koymuştu. Stevie Rae'nin sırıtışı biraz daha artmıştı; ama 32 diş gülümsemiyordu yinede. "Ov... Gerçekten güçlüsün. Korkmaya başlamalı mıyım demiştim ya. Sanırım cevabı buldum. Kesinlikle korkmalıyım." Şaka olduğunu belirtmek amacıyla sırıtışını normal hale çevirirken kısık sesli bir kahkaha atmıştı. "Yalnız farkındaysan, ısınmak için ateş gerekli." Tamam. Bu cümleyi iki farklı anlamda söylemişti. Ama nasolsa Emilio tek bir anlamda anlayacaktı. O yüzden dert etmeden gülümsedi. Gözünü Emilio'dan şömineye kaydırtıktan sonra kafasını çantasına çevirdi. Büyük gözün fermuarını açarak çantayı didiklemeye başladı. Kısa bir süre sonra aradığını bulmuştu. İçinden bir kibrit çöpü çıkartıp kutusuna sürdükten sonra kibrit çöpü yanmaya başlamıştı. Stevie Rae, Emilio'nun olduğu tarafa doğru eğilere şömineyi yaktı -Şömine Emilio'ya yakındı daha çok.- Ardından kibrit kutusunu çantasına attı ve şömineyi izledi. Şöminenin ateşinin verdiği ısı yavaş yavaş yayılıyordu. Stevie Rae çok az daha sokuldu Emilio'ya. Yanlış anlaşılmasın(!) diye gülümseyerek kafasını kaldırıp Emilio'ya baktı -daha yakın oldukları için Emilio'nun kafası daha yüksekte kalmıştı- ve açıklamasını yaptı. "Şömine senin tarafında. Isınmak için yakın olmalıyım." Bunları söylerken sırıtıyordu. Yaptığının aptallık olduğunu farkedip sırıtışının yerine ciddi bir ifade gelmesini bekledi. Ciddi ifade yerleştiğinde yüzüne, bakışlarını şömineye çevirdi. "Tabii rahatsız olduysan şömineyi benim tarafıma çekebilirsin. Tekrar kaldırmakla uğraşma diye yani.." Saçmaladığını farkederek susmuş ve şömineye doğru eğilmişti.
O an aklına küçükken yaptığı bir liste geldi aklına. Hogwarts'tayken erkeklerle en samimi kişi Stevie Rae'ydi. Flört anlamında samimi tabii. O sıralarda da bir liste yapmıştı işte. Birlikte olmak istediği türler veya büyücüler vardı bu listede. Hayatının sonuna kadar da onları tamamlamaya çalışacaktı. Hogwarts'taki isimlerin neredeyse hepsi tamamlanmıştı. Hatta belki de hepsini tamamlamıştı, hatırlamıyordu. Ama aklına gelen şey, bu listede 'bir kurtadam' da yazdığıydı. Herhangi bir kurtadam yani. Biran utanç duyarak öksürdü. O zamandan kalan bilinçle deminden beri adamla flört ediyordu heralde. Ah, neredeyse kendisinden nefret edecekti. Elini şömineye doğru uzattı ve düşünceleri kafasından uzaklaştırmaya çalıştı. O liste çok eskiye aitti sonuçta. Artık umrunda bile değildi, gerçekten. Fakat, biranda bunu hatırlamak... Cidden sinir bozucuydu.
| |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Cuma Eyl. 04, 2009 6:54 pm | |
| Isınma sorununu da halletmiş olmanın getirdiği rahatlıkla muhatabına bakıyordu. Sığınacak bir liman arıyordu besbelli, Giuseppe beklentilerinin ne olduğunu her ne kadar tam olarak kestiremese de yavaş yavaş ortama ısınmaya başladığını düşünüyordu. Ya da belki de buna alışmak demek daha yerinde bir tabir olurdu. Uzun süre bulunduğu kuytu ve yabani otların terk etmek bilmediği ıssız mezarlıkların getirdiği tecrübeyle, alışmanın her zaman sevmeye başlamak anlamına gelmediğini neredeyse ezberlemişti. Aralarında bir sırıtış alışverişi doğduğunun yeni yeni farkına varmıştı. Ama bu kurnazlık yarıştırma arzusundan değildi, sadece espri anlayışlarının uyuştuğu söylenebilirdi. Bu, bir yandan da memnun ediciydi; uzun zamandır beraber gülebildiği bir 'insan' yoktu hayatında, türdeşleriyle paylaştıkları ise daha çok gelecek kaygılarıydı. Şömineyi yavaşça bankın yerine getirirken, hızı için genetik mirasına bir kez daha teşekkür ediyordu; ne olursa olsun bu kızı kaçırmak istemiyordu nedense. Sahi, nedendi acaba? İşte, yine bir espri... Normalde türünü konu alan gülmecelerden hoşlanmaz, bunları 'eşek şakası' ve 'kabalık' addederdi, ama bu nükteler ruhu genç kalmış bir kızın içten kahkahaları eşliğinde olunca kulağa 'Sevginin Konçertosu' gibi geliyordu. Birden bir eksiği fark etti, fakat kız bu konuda da oldukça hızlıydı: "Yalnız farkındaysan, ısınmak için ateş gerekli." Yeniden sırıttı, asa kullanamamalarının getirdiği zorluklar bu noktada kendini belli ediyordu işte. Neyse ki kız yine çevik bir hareketle çantasının kapağını açmış ve oradan bir kibrit çıkarmıştı. Kızı izlerken bir yandan da içinde yabani yönüyle aşina, ama başka bir yönüyle uzun süredir unuttuğu bir hissi fark ediyordu: Şefkat miydi bu? Yoksa başka bir şey mi? Tek bildiği, bu kıpırdanışından utandığı, ama bir yandan da kendini tamamıyla onun içine bıraktığıydı. Kızın biraz daha kendisine yaklaştığını fark ettiğinde, ellerinin titrediğini duyumsamıştı; fakat heyecanını bastırmak için hâla var gücüyle çabalıyordu. Şöminenin kıza daha yakın olması için dosdoğru öbür tarafa taşıdı onu, bir yandan da sabırsızlanıyordu nedense. Yakınlaştıklarında, heyecanına daha fazla hakim olamayacağını hissetmişti. Elleri aniden kızın saçına gitmişti. Düzeltiyormuşçasına elini hemen çekmek istedi, ama oldukça yumuşak parıltılı saçlara dokunurken, bunun mümkün olmadığını aslında kendisi de biliyordu. | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken C.tesi Eyl. 05, 2009 6:06 pm | |
| Emilio, konuşmadan vermişti cevabını. Şömineyi yine büyük bir güçle kaldırıp, Stevie Rae'nin tarafına koymuştu. Stevie Rae bunun üstüne oturduğu yerde dikleşti. Ağzından fazlasıyla kısık sesle "Teşekkür ederim." kelimeleri dökülmüştü. Emilio'nun duymadığına emindi tabii ki. Tamam, aralarında neredeyse hiç mesafe yoktu, dipdibe oturuyorlardı. Ama sesi istediğinden de kısık çıkmıştı. Hasta falan olacaktı heralde. Yoksa, istese de sesini bu kadar kısık çıkaramazdı. Biranda öksürüverdi. Evet, bu pek de iyiye işaret değildi. Kısık sesli bir öksürük nöbetine girmişti, bu sırada yere bakıyordu. Neyse ki, bu öksürük nöbeti fazla uzun sürmemişti. Gözleri yere çevriliyken saçlarında bir şey hissetti, bir el. Yutkunduktan sonra yavaşça kafasını kaldırdı. Tanrım! Emilio'nun eli saçlarındaydı şuan. Tekrar yutkundu ve kendi kendine söylenmeye başladı içinden. Sadece düzeltiyor... Ne kadar süre geçmişti farkında değildi; ama Emilio'nun eli saçlarından çıktığında zoraki bir gülümsemeyle Emilio'ya baktı."Rüzgardan karışmış olmalı. Düzelttiğin için teşekkür ederim." Önüne gelen saçları eliyle kulağının arkasına attı.
Lanet olsun. En nefret ettiği şey buydu işte; sessizlik. Aralarında bir sessizlik oluşmuştu. Stevie Rae, bunu dağıtmak istermişçesine ıslık çalmaya başladı. Bankta biraz geriye gitmek için, oturduğu yerden destek alacaktı. Elini yana koyduğunda Emilio'nun elinin üstüne koyduğunu farketti. Gözü refleks olarak eline gitti. Tiksinmiş gibi durmasını istemediği için -ki kesinlikle tiksinmemişti.- elini hemen çekmedi ve bankta biraz geri gitti. Yerleştiğinde elini çekti. Ah farkında olmadan başka bir yanlış yapmıştı. Şimdi bilerek elini koyduğunu düşünecekti belki. Düşünsün, kime ne? Kendisiyle boğuşurken umursamazca davranmaya çalışıyordu. Düşünce karmaşasından tek bir yolla çıkabileceğini kabul etti sonunda. Sessizliği bozmak en iyisi olurdu. "Merakımı hoş gör. Ne zamandır kurtadamsın?" Cevabı vermesine izin vermeden hemen bir eklenti yaptı. "Eğer kurtadamlığın hakkında falan konuşmak istemezsen anlarım." Saçmalamıştı sanki. Niye istemeyecekti ki? Sonuçta bu adamın benliğiydi. Ve ilk defa böyle biriyle karşılaşmış da olsa, adam kendisiyle fazlasıyla barışık biri gibi duruyordu.
Yavaş yavaş anlıyordu kendisini niye bu kadar rahat ve bu yabancıya yakın hissettiğini. Diğer tanıdıklarına benzemiyordu. Biyolojik olarak değil tabii. Tamam, önceden kurtadamla karşılaşmamıştı, o da ayrı bir konuydu; ama o korkmasını sağlayabilirdi ancak, güvenmesini değil. Ama güveniyordu işte. Benliğiyle barışık, komik, eğlenceli biri gibiydi. Çevresindekiler gibi sıkıcı ve ciddi birine benzemiyordu. Türüyle alakalı şakalar bile yapabiliyordu. Çok neşeli birine benzemiyordu aslında; ama Stevie Rae doğru noktadan girmiş olmalıydı. Gayet güleryüzlü davranıyordu. Tamam, sebebi her ne olursa olsun, kanı kaynamıştı Emilio'ya. Nedenini didiklemenin buna bir faydası da olmayacaktı. Bu yüzden düşünmekten vazgeçti. Tabii düşünmekten vazgeçtiği tek şey bu değildi. İçinde alevlenen heyecanı da düşünmemeye çalışıyordu. Ne kadar başarısız olsa da bu konuda, uğraşmaya devam etti.
| |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Ptsi Eyl. 07, 2009 7:57 pm | |
| Göreceli kavramlar... Hafif ama derinden esen meltem, bir kurtadam için hiçbir şey ifade etmeyebilirdi saçlarına biraz dağınık bir şekil vermekten başka, fakat Stevie Rae'yi üşüten de aynı şeydi. Yavaşça ısınıyorlardı, ama sanki bir şeyin daha ısındığını fark ediyordu Giuseppe, ne olabilirdi acaba? Yoksa bu kıza kanı mı ısınmıştı? Ah, bunu daha önce de fark etmiştim... Ama şu an ısınan bir şey var. Dudakları düşünceli bir gülümsemeyle kıvrıldı. Küresel ısınma mı? Ha ha, ne komik! Tebessümü alaycı bir hâl almıştı, Stevie Rae'nin bunu fark etmemesi için başını öbür yana çevirerek mezarları inceliyormuş gibi yapmaya çalıştı. Az önce kızın saçlarını düzelttiğinden beri bir karıncalanma oluşmuştu ellerinde, ama bunu umursayacak durumda değildi. Kız ellerini bankın üstüne koyduğunda bu hissi daha da artmıştı, ama bundan hiç de şikayetçi değildi. Stevie Rae'nin hâlinden hoşnut olduğunu fark edebiliyordu, iyi bir gözlemciydi bu konuda. Gözlerini kapayarak gülümsedi ve kızın ıslığına pes perdeden bir ıslıkla eşlik etti, sessizliğin dağılması şu anda en çok isteyeceği şeydi. Zira mezarlığın diğer sakinleri, kahkahalarla şenlenen ve ardından bir anda sessizleşen bir ortamdan anında şüphelenirlerdi. Yalnız olup olmadıklarını kontrol etmek adına çevresine baktı, ortalıkta kimse gözükmüyordu; en azından şimdilik. Bu arada kızın malum sorusunu dışarıdan gelen şüpheli sesleri taramakla meşgul olmadığı kulağıyla işitebilmişti: "Ne zamandır kurtadamsın?" Belli ki patavatsızlık ettiğini düşünüyordu, çünkü ardından bu konuyu pek açmak istemediğini belirten sözler gevelemişti. "Önemli değil." dercesine sol elini iki yana salladı. Cevap zordu aslında, fakat her şeyi anlatmanın basiti vardı: "Aslında bunun bayağı uzun bir mazisi var. Şöyle ki, birkaç büyü öğrenmek için Durmstrang'a gittim, ama daha ikinci yılında..." Yüzünün kızarmasıyla baş edebilmek için birkaç saniyeliğine sustuktan sonra devam etti. "Evet, daha ikinci yılda ağabeyini tatilde ziyaret etmek isteyen bir kızı öldürdüm, safkandı. Tabii bu okul yaşantımın sonu oldu. " Buruk bir gülümsemeyle ekledi: "Aslında buna sevinmem bile gerekebilir, çünkü Azkaban'a girmek vardı, soruşturma zamanı Polonya'ya kaçmıştım." Ne zaman kurtadam olduğunu hatırlamıyordu bile, herhalde çok küçük yaşta ısırılmış olacaktı. Acı acı gülümsedi, geçmişini; ancak peşini bıraktığında birine ilk kez açıklıyordu. Yine de başka türlü olsa nasıl olacağını düşünmeden edemiyordu nedense. | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Çarş. Eyl. 09, 2009 4:32 pm | |
| İçten bir gülümsemeyle Emilio'nun cevabını dinledi. Normalde korkmasını gerektiren bu cevap, Stevie Rae'nin hoş ve nazik bir kahkaha atmasına sebep olmuştu. Evet, sonunda karşısındaki adamın yırtıcı yönünü görebilmişti. Ve bu yön onu fazlasıyla etkilemişti. Kendisine hakim olamadı biran için. "Şimdi niye kendimi sana yakın hissettiğimi daha iyi anlıyorum." Cümlenin sonunu öksürerek getirmişti. İstemsiz söylenen bu sözlerin verdiği şok, sanki boğazında bir şey kalmış gibi hissetmesine sebep olmuştu. Toparlandığında gülümseyerek adama baktı. Düşünmeden edemedi. Fazla mı samimi davranıyordu? Çoğu erkekle ilk tanıştığında samimi davranırdı, çoğu yapmacık olarak. O yüzden şuana dek bunu hiç dert etmemişti. Ama şimdi fazlasıyla içten bir samimiyet vardı. Bu anormal değildi. Fakat bir kurtadama karşı bu kadar içten olmak... O kıza olduğu gibi sonunu getirebilirdi Stevie Rae'nin. Ama içinden bir ses bunun olmayacağını söylüyor, daha doğrusu bağırıyordu. İster istemez inanıvermişti bu sese. Kabul, inanmak da istiyordu. İçinden biran bir ürperti geçti. Bunu rüzgarın sağladığına inanmaya çalışarak gözlerini Emilio'dan alıp ateşe çevirdi.
Ateş... En sevdiği element. Daima kendisini temsil ettiğini düşünürdü. Küçükken çözdüğü muggle dergisi testler geldi biran aklına. Öylece gülümsedi ateşe bakarken. Bugün o kadar fazla gülümsemişti ki, dudak çevresi ağırmaya başlamıştı. Normalden kat kat fazla çalıştırmıştı yüz ve ağız kaslarını. Önemsiz bir ayrıntı... Gözlerini tekrar Emilio'ya çevirdi. Bir şeyler konuşmak istiyordu; fakat konuşacak bir şeyler bulamıyordu. Mesela, ne bilmek isterdi onun hakkında? Ailesi var mı, nasıl yaşıyor, neyle besleniyor?.. İlki dışında hiçbiri ilgisini çekmemişti şuan. Kurtadamların bir ailesi var mıydı acaba? Kendimi kandırmayayım.. Asıl sorum, Emilio'nun ailesi var mı? İçinden gelen seslere yenik düşerek düşüncelerini biranda dile döküverdi. "Ailen var mı? Annen, baban... Eşin?" Kurtadamların eşi olur muydu acaba? Niye olmasın? Gözlerini kırpıştırdı ve Emilio'nun cevabına odaklanmaya çalıştı. Buna yardımı dokunur düşüncesiyle kafasıyla beraber vücudunu da Emilio'ya çevirmişti. Dizleri Emilio'nun bacağına çarpınca biraz geri gitti. Ellerini bacaklarının üstünde birleştirdi. Bu halde fazlasıyla Dırdırcı yazarına benzediğini fark ettiğinde hemen ellerini iki yanına koydu ve tekrar düz oturur pozisyona geçti. Bu sefer biraz daha yakınında oturuyordu. Yine de, kafasını çevirdiğinde burun buruna gelmemek için uygun bir mesafe vardı iki beden arasında. | |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Cuma Eyl. 11, 2009 1:03 pm | |
| Ellerini yavaşça önünde kavuşturarak bacaklarını masaya eğik şekilde bıraktı. Rahatlamıştı nedense, kendilerini duyabilecek kimsenin olmadığına iyice kanaat getirmişti çünkü. Gerçi burası bir mezarlıktı sonuçta, dolayısıyla tam anlamıyla 'insan' olanların da uğrak yeriydi; ama bu ziyaretlerin sessiz sedasız yapılması güvenlikleri açısından en uygunuydu. Kendi adına korkacağı bir şey yoktu, neticede güçleri az çok kendini müdafaa etmeye yeterdi; ancak Stevie Rae'yi de koruyabilir miydi, işte orası şansa kalmıştı. Bugüne kadar "öldürmeme" kuralını ne kadar çok çiğnemiş olsa da kendi ahmaklığı yüzünden ilk kez güvendiğini hissettiği birinin ölümüne sebep olmayı herhalde kaldıramazdı. Ateş gittikçe daha parlak yanıyor, kızılımsı korları etrafa saçıyordu. Rüzgâr, onları kurumuş yaprakları savurduğu gibi götürüyor; altındakilerin artık hareket edemediği, artık nefes alınan hiç bir alanın içine giremedikleri toprağa yolluyordu. Hepimizin başına gelecek şey... Belki farklı bir 'insansı'nin değil. Ama kırkına vardıktan sonra bu sonsuz yaşama hırsı yavaş yavaş küllenecek, yerini insanların bile yemeye tenezzül etmediği ufak canlıların -mesela serçelerin- etini bulmak için bilumum soytarılıklarla Muggle bahçelerine daldığı için derin bir şükran duygusuna bırakacaktı. Bedenin aynı kalsa da ruhun ölmeye mâhkum, Giuseppe. Neyse ki, bunun için kırk yaşında göstereceği zamanın gelmesini bekliyordu ve bu zamana çok vardı. Stevie Rae'nin zarif kahkahasını ve ardından gelen iltifatını dinledi, gözlerini hayal meyal gördüğü bir mezar taşına dikerek dalgın dalgın gülümsedi. Kızın merak ettiği başka sorular olduğunun farkındaydı üstelik; birinin türleri hakkındaki bilgileri aleyhlerine propaganda yapmak dışında bir amaçla merak etmesi gerçekten hoştu. Stevie Rae eski bir gazeteciydi belki; yine de buraya basın kimliğini bir yana bırakıp, tamamen çocuksu ama zarif bir kimlikle gelmişti; bu yüzden ona güvenmekte bir sakınca yoktu. Eş mi?! Eğlendiğini belirten hafif bir kahkaha koyvermişti elinde olmadan; gittikçe çocuksulaştığının farkındaydı ama. Net bir cevap vermesi gerekiyordu buna: "Ne yazık ki ben de bu konu hakkında pek az şey biliyorum. Sadece evlilik dışı bir ilişkiden dünyaya geldiğimi ve insanların buna 'lanetli olmak' dediklerini. Din mensupları sanırım." Son cümlenin ardından küçümseyen bir edayla dudak büktü. "Hiçbir zaman önceden paketlenip sunulmuş gibi duran bir centilmen olmadım, dolayısıyla kadınlarla Merkür ile Neptün mesafesindeydim." Yaptığı espriye yarı keyifli yarı ciddi sırıttı ve devam etti: "Eh, buna rağmen Stevie Rae adlı bir kızı pek severim." Sırıtışı, gözlerinin içine kadar yayılan zarif bir kahkahaya dönüşmüştü. | |
| | | Carolyn Virginia D'Angelo Vampir
Mesaj Sayısı : 61 Tarafı : Karanlığa yatkın Kan Durumu : Melez Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : - Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Cuma Eyl. 11, 2009 4:01 pm | |
| Adamın kahkahası Stevie Rae'nin içini ısıtıvermişti. Kendi kahkahasına benzetmişti onu. Sert ve kaba değil; içten, yumuşak ve çocuksu. Ah, böyle biriyle gerçekten ilk defa karşılaşıyordu. Ne büyük bir şanstı bu. Artık Stevie Rae, kendisi için dünyada eşi benzeri olmayan biri olarak düşünüyordu. Fakat vardı işte, tam karşısında duruyordu. Çoğu kişi bunu sıkıcı bulsa da, Stevie Rae gayet memnun olmuştu bu durumdan dolayı. Gerçekten iyi anlaşabileceği biri... Yani gerçekten, en ufak bir yalan veya yapmacık tavır olmadan. Aslında... Arkadaş olacaklar mıydı sanki? O kendi türlerinin arasında yaşıyordu, insan içine çıkmıyordu bile. Bugün de şans eseri karşılaşmışlardı. Birdaha karşılaşma olasılıkları, Stevie Rae'nin bir hakim olma olasılığıyla eşit sayılırdı. Yani onbinde bir. Tamam belki birazcık daha fazla. O da, ancak Stevie Rae, onu burada ziyarete gelirse. Gelirdi tabii; ama bir problem vardı. O burda hergün yanlız olmuyordu heralde? Stevie Rae, Emilio'dan korkmamış, hatta fazlasıyla samimi bile olmuş olabilirdi; ama diğer kurtadamlarla aynı ilişkide olabileceğini sanmıyordu. Emilio'yu bi'daha göremeyeceği düşüncesi içinde bir yerlerde bir acıya sebep olmuştu. Kendisini birkaç yıldır en rahat hissettiği gündü bugün. Bu duyguyu başka zaman yaşayamayacağını bilmek üzmüştü onu.
Emilio'nun konuşmaya başlamasıyla bu düşünceler kafasından yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştı. Merkür ve Neptün'le ilgili esprisinden sonra düşünce tamamen kaybolmuş, yerini tekrardan neşeye bırakmıştı. Nazik bir kahkahayla güldü o espriye. Ardından söylediği laflarsa, nazik kahkahanın daha çocuklaşmasına, daha doğrusu 16 yaşındaki bir kızın kıkırdamasına dönüşmüştü. Tabii abez kaçmasın diye kısa sürede bastırmıştı bu kıkırdamayı. Bir kaşı havada baktı Emilio'ya. "Merkür ve Neptün'ün arasındaki mesafenin 10 santim olduğunu bilmezdim." Kısa bir sırıtıştan sonra yüzü biraz daha ciddi ve canayakın bir ifade almıştı. İki zıt ifadenin karışımı, Stevie Rae'nin yüzünü biraz daha olgun göstermiş olmalıydı. "Gerçekten, kendine haksızlık etme. Birçok paketle sunulmuş centilmen gördüm. Hepsi yapmacık." Biran eskilere dalmış gibi oldu. Sonra hemen şimdiki zamana döndü. "Ama emin ol, hiçbiri senin gibi değil. Sen gerçekten içten gelen bir centilmensin." Ardından göz kırptı. Yüzündeki ciddi ifade silinmeye başlamıştı bile. Ah, uzun süre ciddi olmayı hiç becerememişti ki... | |
| | | Lionel Avigdor Goldstein Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 357 Tarafı : Nereden baktığına bağlı. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 17 Özel Yetenek : Zihnefendar Evcil Hayvan : -- Kayıt tarihi : 01/08/09
| Konu: Geri: Ölümü Solurken Paz Eyl. 13, 2009 11:55 am | |
| Merkür ve Neptün... Tuhaf bri espriydi doğrusu, hatta kendi esprisine kendi güleceği kadar tuhaf. Gerçi bir bakıma hala yabani sayılırdı, yine de insan olduğunu en çok hissettiği anlardan birini yaşıyordu. Bunu kaçırmamalıyım... Ah, ama bu mümkün olacak mıydı ki? Dolunay olmadığı ve kurda dönüşmediği anlarda normal bir büyücü gibi şehir içinde dolaşabiliyordu, o zaman bile dönüşüm geçire geçire vahşileşen yüz hatlarının insanların ilgi odağı olmasını engelleyemiyordu. Şu halde, bir kez daha görüşmeleri Stevie Rae'nin buraya gelmesiyle mümkündü. Ama hayır, başka bir yol daha vardı. Tek kaşını zarif bir kavisle havaya kaldırdı ve aklına gelen şeyi beynine kazıdığına emin olduktan sonra Stevie Rae'nin gözlerinin içine bakmaya başladı. Esprisi, kendisininki kadar komikti. Evet, Merkür ve Neptün arasındaki mesafe on santime inmişti, gerçekten ilginç. Bir kahkaha daha attı ve paketlenmiş bir centilmen olmadığı için ilk kez gurur duydu kendisiyle, demek ki herkes tarafından 'yabanî bir hayvan' olarak görülmeye mâhkum değildi. Kızın sırıtışına aynı sırıtışla karşılık verdi ve göz kırparak sordu: "Sanırım Hogwarts'ta olduğunu söylemiştin. Genel olarak nasıl bir ortam?" Bunu sorarken bir yandan da 'minik' bir ziyaretin hiçbir sakıncası olmayacağını düşünerek kendini rahatlatıyordu. | |
| | | | Ölümü Solurken | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|