"Ahh yine bir sabah daha... "
diye inledi gözlerden uzak bir yerde bulunan bir şatoda. Her sabah gibi başlamıştı bu sabahda. Gözünü hafifçe araladı ve camdan gelen parlak güneşe sırtını döndü.Bir tarafı artık kalkmak istesede vücüdu kendini yatağa bağlamıştı adeta. Kafasını zorda olsa kaldırdı ve etrafına baktı. Odasında kendisinden habersiz bir düzen sağlanmıştı. "Yinemi bu temizlikçiler...Benden habersiz odama girmemelerini söylemiştim. " diye mırıldandı kendi kendine.Kapısından gelen tıklamalara kadar uyumaya hevesliydi. Uykusunu kimse için bölmek istemezdi.
" James girebilir miyim? " diye kendisine seslenen bu kulağa hoş gelen yumuşak bir ses , onun hemen yataktan kalkıp sandalyesinin başında duran kot pantolona elini atmasına sebep olmuştu. Tek ayağını pantolona geçirip dengesini sağlamaya çalışırken acele bir sesle kapıdaki yumuşak sesli bayana seslendi; "Bir dakika hemen geliyorum."
Seslendikten sonra belkide dengesini kuramaması sebebiyle zeminden çıkan sert ama tok bir sesle yere kapaklandı. Kapıdaki hoş sesin sahibi içeriden gelen takılma ve düşme seslerinden sonra kendini tutamayıp hızla odaya girdi. " Benim için acele etmene gerek yoktu James umarım iyisindir? " diye söylenirken kendini gülmemek için zor tutuyordu kız. Aslında onun kahkahası bile ne büyük bir moral verebilirdi James'e. Sadece onun bir gülüşü için tekrar düşmeyi bile göze alabilirdi. Kafasını ona doğru çevirdiğinde sabah reddettiği o parlak güneş ışığının kıza verdiği parlaklık onun adeta gökten inmiş bir melek olduğunu düşündürttü bir an. Ama ne yazık ki James bu kız için sadece bir arkadaş ifade ediyordu. " Sorun yok sadece ayağım takıldı Lizzie. " diye kendine gelmeye çalışarak geçiştirdi. Pantolonunu düşerken son anda giyebilmesine karşın yatağın yanındaki komidinin üstündeki tişörtünü görünce utanarak hemen arkasını döndü ve tişörtünü eline aldı. Lizzie ise belki de odaya acele bir şekilde girdiği için James'ın üstünde bir giysi olmadığını fark edememişti. Onun arkasını döndüğünü görünce onunda yüzü kızararak hemen arkasını döndü ve boğuk bir sesle " Özür dilerim gerçekten giyinik olmadığından haberim yoktu gerçekten özür dilerim. Sadece içeride senin yere yığıldığını duyunca he... " mırıldandı fakat daha cümlesini bitiremeden sözü kesilmişti. " Önemli değil gerçekten asıl benim unutkanlığım bu sabah yürüyüşe gideceğimizi unutmuşum. " diye mırıldanarak kızı sakinleştirmeye çalışıyordu. Utanmasına ne gerek vardı ki. Kendini üzmesine...Üstünü hızlı bir şekilde giyindi ve Lizzie'nin kolundan çekerek odasından çıktı. Evin eski ahşap merdivenlerinden geçerken her adımda çıkan gıcırtıyı düşünerek bir ara bunları yaptırması gerektiğini içinden geçiriyordu. Lizzie'nin biraz önüne geçti ve kapıyı yavaşça açarak bir centilmen gibi hoş bir bayana yol verdi.
Dışarı çıktıklarındaki manzara görülmeye değerdi.Belkide bir insanın birine açılmak için gidebileceği en güzel yerlerden biriydi...Gölden gelen hafif bir güneş yansıması,dağlardaki çiçeklerden gelen hafif bir rüzgarın kokusu ve ağaçlardaki her bir kuştan gelen ayrı sesin birleşmesinin sebebiydi belkide buranın James'a göre en güzel yerlerden biri olduğu.Tabi ki Lizzie'yle her gün yürüyüş yapabilmesinide böyle güzel bir ortam sağlıyordu.Fakat hala anlayamıyordu Lizzie'nin kendisini nasıl fark edemediğini.Yanındaki arkadaşının ona yıllardır sarsılmaz bir aşkla bağlı olduğunun nasıl farkına varamıyordu.Yürürken her konudan sohbet ediyorlardı çoğu konuda aynı fikirlerde olmalarına rağmen bazen uyuşmazlıklarda yaşanıyordu , fakat herkes kendi fikrini söylüyordu sadece.James gölün hemen yanında oturacak güzel bir yer bulana kadar yürüyüşlerine bir süredir sessizlik hakimdi.
Oturduklarında James cesaretini toplamaya çalışıyordu. Artık açılmanın zamanı gelmişti, hayatında her insanın bir kere yakalayabileceği bir fırsatı kaçırmak istemiyordu. James biraz Lizzie'ye doğru yanaştı ama rahatsız etmemek için bunu belli etmemeye çalışıyordu. Fakat kendini zorladığı yüzünden belli oluyordu kesinlikle. " Bir sorun mu var James veya benle konuşmak istediğin bir şey? " diyerek James'in üstündeki gerginliği fark ettiğini belli etmişti. " Evet aslında seninle konuşmak istediğim bir şey var Lizzie. " diye cümlesine başladı James... Sonunda söyleyebilecek miydi acaba? Ona merakla bakan Lizzie devam et dercesine büyük mavi gözlerini ona doğru bakarak kırptı. " Lizzie biliyorsun uzun süredir çok yakın arkadaşlarız. " demiş ve yine cümlesini aklındaki cümlesini yutarak duraksamıştı.
" Artık söyle James beni endişelendirmeye başladın. " diye acele ettirmeye çalışıyordu adeta. "Tamam Lizzie... Kaç yıldır sana sürekli içimde tutarak sana söyleyemedim. Lizzie ben sana aşığım.Her zaman arkadaşındım ama hep içimde sana bir aşk beslemiştim. " diyerek içine çektiği nefesin sonuna kadar konuştu...Sustu ve karşısındaki şaşkın bir şekilde bakan Lizzie'nin gözlerine doğrudan baktı. " James... Bunu, bunu düşünmem gerekiyor gerçekten. Daha sonra görüşürüz umarım. " ağzından sözcüklerin zorla çıktığı her halinden belliydi.Yanında duran çantasını aldı ve ayağa kalkarak seri adımlarla yürüyerek James'in yanından uzaklaştı.
James umutsuz bir şekilde Lizzie'nin gidişini izledi. Ufukta kaybolana kadar... İzledi ve izledi....
Başka bir sitede yaptığım bir rp