Leonard V. Constantiné Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 2 Nerden : Madrid / İspanya Tarafı : Aydınlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 23 Evcil Hayvan : Alırız... Kayıt tarihi : 19/07/09
| Konu: Leonard Vicente Constantiné Paz Tem. 19, 2009 9:07 am | |
| Yağmur hala yağıyordu. Hızını iyice arttırmış bir de üstüne rüzgarla birleşmişti. Ağaçların çıkardığı uğultu, yağmur damlalarının yere çarpma sesiyle birleşince garip bir senfoni oluşturuyolardı.
Vicente sallanan sandalyesinden kalktı ve buğulanmış cama doğru ilerledi. Elinin tersiyle camı sildikten sonra dışarıyı izlemeye koyuldu. Her yer çok karanlıktı. Yağan yağmurda görüş alanını oldukça kısıtlıyordu. Etrafı izlemeye o kadar dalmıştı ki karanlığın içinden koşarak çıkan adamı görmedi. Kapının çalınmasıyla kendisine geldi. Hemen asasına sarıldı ve kapıya doğru ilerledi.
Sertçe ''Kim o?!'' diye sordu. Dışardan gelen titrek ve aceleci ses:
''Tanrı aşkına Vicente aç artık şu kapıyı! Benim.. Alex!'' dedi.
Vicente asasını indirmeden kapıyı açtı. Alex içeri girmek için hamle yapmıştı ama Vicente önüne geçti ve sertçe:
''Annenden ilk defa ne zaman dayak yemiştin?'' diye sordu..
Alex gözlerini devirerek
''Vicente bunu her zaman sormak zorunda mısın? İnan bana şu an daha önemli bir problemimiz var.'' diye isyan etti.
Vicente ise onu hiç duymamış gibi sorusunu tekrarladı.
''Annenden ilk defa ne zaman dayak yemiştin?
''Peki tamam tamam!'' dedi Alex ve biraz utanarak devam etti:
''Rujunu sürüp elbisesini giydiğim zaman.''
Vicente gelenin gerçekten Alex olduğunu anlayınca asasını indirdi ve gülme isteğini bastırarak:
''Sormak zorundaydım.'' dedi.
Alex ise sinirle :
''Bir gün bana da sıra gelecek.'' dedi
Neden sonra yüzü korkuyla gerildi. Ellerini ovuşturmaya başladı ve Vicente’ye dönüp '
'Peşimizdeler'' diye fısıldadı.
Vicente başta ne demek istediği anlayamadı. Ama Alex'in söylediği o tek kelimeyi kavraması pek de uzun sürmedi. Hemen dikkatini topralayıp:
''Nasıl yani peşimizdeler?'' diye sordu.''Az önce birisiyle savaştım Vicente. Paçayı zor kurtardım. Hemen buraya cisimlendim. Sen de tutmuş bana aptalca sorular soruyorsun. Başımız dertte.'' dedi.
Alex'in lafını bitirmesiyle Vicente feryadı kopardı:
''Ne?! Cisimlendin mi?! Seni ahmak! Tüm uçuş şebekelerini kontrol ettiklerini bilmiyor musun?!! Yerimizi bulmaları an meselesi! Çabuk hazırlan gidiyoruz!''
Duydukları karşısında Alex'in başından aşağı kaynar sular döküldü. Bir oraya bir buraya koşuşturmaya başladı.
''Şimdi ne yapacağız Vicente şimdi ne yapacağız?! Bizi bulacaklar ve canımıza okuyacaklar. Hepsi benim suçum!''
Vicente dikkatini toplamaya çalıştı. Aslında pek bir seçenekleri yoktu. Yine kaçmak zorundaydılar. Eğer bir amacınız varsa onun için her fedakarlığı yapmalıydınız. Ancak böyle zafer kazanabilirlerdi. Bu yüzden Alex'i kolundan yakalayıp durdurdu ve:
''Hemen burdan gidiyoruz çabuk.'' dedi. Ve montunu alıp giydi. Kapıyı açtı hemen dışarı çıktı. Alex de arkasından geldi. Ancak dışarı çıkmalarıyla donup kaldılar. Karşılarında kendilerine doğrultulmuş tam oniki asa duruyordu.
Vicente koluna yapışan Alex'in elini hissetti. Ve sonra geceyi aydınlatan yeşil ışıkları gördü. Sonra karanlık....
**************************************
Signotus yerde yatan iki cansız bedene baktı. İkisininde gözleri açılmış,bakışları donuklaşmıştı. Onları insan kılan şey her neyse uçup gitmişti.
O her zamanki gülüşü Signotus'un ince dudaklarına yayılırken
''Yazık.'' dedi. ''Bana katılsanız çok daha iyi olabilirdiniz.''
Sonra arkasındaki adamlarına dönüp:
''Hadi gidiyoruz. Burda işimiz bitti.'' diye gürledi. Ve aynı anda gecenin içinde yankılanan ''şak'' sesleriyle kaybolup gittiler.
*****************************
Evolet aldığı haberi sihir bakanına yetiştirmek koridorda koşuşturmaya başladı. Etraf oldukça sessizdi. Topuk sesleri yankılanıyordu. Gecenin bu saatinde gelen ölüm haberleri giderek artıyordu. Şimdide DarkShare ormanındaki küçük klubede yaşayan iki gencin ölüm haberini almışlardı.
''Yine Sgnotos'un işi olmalı'' diye düşündü Evolet. Odanın kapısına geldiğinde hızlıca tıklatarak içeri girdi küçük bir reveranstan sonra konuşmaya başladı:
'' Efendim DarkShare ormanında iki ceset daha bulunmuş. Seherbazlar Signotos'un işi olduğunu düşünüyor.''
Sustu. Bakanın bir şeyler söylemesini bekliyordu ama o dışarıyı izliyordu. Bakanın konuşmayacağına kanaat getiren Evolet devam etti:
''Görüyorsunuz ki bu adam iyiden iyiye ipini kopardı. Masum insanları öldürüyor. O iki genç sırf bizimle olmayı seçtikleri için öldürüldüler. Duyduğuma göre ikiside seherbaz olacakmış. Tabi eğer yaşıyor olsalardı.''
Tekrar sustu. Belki bu hazin son bakanı etkiler diye bekledi ama bakan hala tepki vermiyordu. Sonunda sabrı taşan Evolet saygıyı elden bıraktı ve:
'' Tanrı aşkına artık bir şeyler söylemeyecek misiniz? Bu gece gelen kaçıncı ölüm haberi bu' Lütfen artık bir şeyler yapalım..'' diye isyan etti.
Sonundan bakan Evolet'e baktı ve:
''Bilemiyorum Bayan Nightangel belkide Signotus'u dinlemeliyiz..'' dedi yavaşça..
Evolet kulaklarına inanamıyordu. Bu adam basbaya Signotos'a katılmaktan bahsediyordu.
''Efendim siz ne dediğinizin farkında mısınız?'' diye sordu hayretle. Ve o an da arkasından gelen bir şak sesi duydu. İç güdüsel olarak asasını çekti ve hızla geriye döndü. Dönmesiyle yeşil bir ışığın çakması bir oldu. Cansız beden tok bir ses çıkararak yere düştü.
Pelerinin eteklerini sürükleyerek ilerledi Signotos. Ve bakanın masasına oturdu sonra yerdeki cesedi işaret ederek:
''Çok konuşuyordu'' dedi.
Bakan ise az önce odasında bir cinayet işlenmemiş gibi geçi Signotos'un karşısına oturdu.
Saygı dolu bir sesle:
''Bundan sonraki planınız nedir efendim?'' diye sordu.
Signotos bulunduğu anın tadını çıkarıyormuşçasına oturduğu koltuğa iyice kuruldu ve:
''Devam edeceğiz sayın bakan. Ta ki bütün sihir dünyası benim olana dek.'' dedi ve yerinden kalkıp pencereye yöneldi. Yağmur artık dinmişti. Ve her şey apaçık ortadaydı.. | |
|