Günlerin yorgunluğunu burada atlatmaya çalışıyorum. Her zamanki gibi girdiğim yoğun ve yorucu dersler sonrası bedenim değil düşüncelerim ve kelamım karmaşık olmaya başladı. Kendimden hala eminim ama bu dönem içerisinde birçok şey değişti. Bıkmadım dahası çok hoşnutum, bu zor tempo beni hazırlıyor. Duygularım dahi değişti, hassas olduğum noktalardan bazılarına açıklarımı verdim.
Beth ile olan dostluğumuz değişmedi, hala birbirimize bağlıyız. Yıllardır birlikte olmanın memnuniyeti bu. O benim ailem gibi, en iyi arkadaşım. Diğerlerine gelince Beth'e kıyasla daha uzaklar benden ama kötü anlaştığımı söyleyemem. Slytherin'den de birkaç arkadaşım var, doğrusu akrabalık nedeniyle bu oluyor. Yoksa diğerlerinin kibirinden dolayı yanlarına bile yaklaşmıyorum.
Gövdemle yatağımın çaprazındaki yassı duvara yaslanıyorum. Kulenin en tepesi olduğundan çatı katı gibi bir yapısı var yatakhanenin. Kızlar yatakhanesini bilmiyorum ama burası böyle. Derin bir nefes alarak etrafıma bakınıyor ve kolumun altındaki kitabı yatağıma fırlatıp aşağıya iniyorum. Kahvaltıdan sonra burada oturabilirmişim diye düşünüyorum, çünkü o kadar da kalabalık değil. Buna biraz olsun sevinerek her zaman oturduğum koltuğa geçiyorum. Kızıl kaplamasında elimi gezdirip karşımdaki duvarda asılı olan flamayı seyrediyorum. Bugün ne yapacağımdan emin değilim ama belki Quidditch çalışabilirim. Tabii şimdilik bu umrumda değil, sadece biraz daha dinlenmek istiyorum.