Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Karanlık Lord/Lady Alımı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Abigail Jada Riddle
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Abigail Jada Riddle


Mesaj Sayısı : 101
Patronus : Addax
Tarafı : Dark Side
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 27
Asası : Dehşetin Çığlığı
Özel Yetenek : Zihnefendar ~ Zihinbendar
Evcil Hayvan : Köpeğim Sophie! (:
Kayıt tarihi : 03/07/09
Karanlık Lord/Lady Alımı Calisi10

Karanlık Lord/Lady Alımı Empty
MesajKonu: Geri: Karanlık Lord/Lady Alımı   Karanlık Lord/Lady Alımı Icon_minitimeCuma Tem. 03, 2009 2:43 pm

Adınız: Abigail Jada
Soyadınız: Stevenson
Rp Yaşınız: 23 ama seçilirsem yaşımı büyütmeyi düşünüyorum.
Günlük Online Süreniz: En az üç; fakat daha fazla olabilir.

Örnek Rp: (1. tekil şahıs olarak yaptım rpmi, aceleye geldiği için üzgünüm. Sanırım biraz kısa oldu ve düzenleyemedim bir türlü.)

Karanlığın içinde, dar patikada botlarının tabanı taşlara vura vura ilerleyen adamın nefesini on ev öteden hissedebiliyordum. Yine aptalca bir nedenle karşıma gelirse, Jason’u öldüremediğini duymak damarlarımdaki kanın kaynamasına ve büyük bir öfke patlamasına neden olacaktı, istediğim kişi yerine saçma müridimi öldürmek zorunda kalacaktım. Yer yer düello darbelerinden çentik çentik olmuş, eski, gıcırdayan ve yarısı kapı eşiğine tutunmaktan vazgeçmiş kapıyı itmişti şimdi. ''Yalan söylediğini anlayabilirim!'' diye fısıldayıp yüzüme o keskin gülümsemeyi yerleştirdim. Adam merdivenleri bitkin çıkıyordu. Kalp atışları zorlu mücadelenin ardından zayıfça atmaya başlamıştı, anlaşılan çarpışmada aldığı darbe düşündüğümden de fazlaydı.

Oturduğum devasa, deri koltukta başımı öne eğdim. Sarı saçlarım yüzümü örtüyordu ama dudaklarımı görebildiğine emindim. Kapıyı açar açmaz dilim kelimelerin çıkması için hareket etmeye başladı. Sesimdeki büyük tiksinme hissedilebiliyordu bunu ilk duyan kişinin tüylerini diken diken edebilecek bir tona sahiptim-bu hissi verdirmek için yıllarca çabalamıştım ne de olsa- ama yakınımdakiler artık buna alışmıştı. O sadece gelip önümde eğilmeye başladı. ‘’Bana sakın istediğimi alamadığını söyleme Frederic.’’ dedim otoriter bir sesle, yanıtı bildiğim halde.

‘’Lady’im… Ben… ben… ‘’
Ah, acınası varlık! Benim güçlü karanlık ordumda ne işe yaramayı planlıyordu bu? Ona bu görev için hakettiğinden fazla bir zaman vermiştim. Bu tür pürüzlerle artık uğraşmıyordum ben. Frederic beni anlamıyordu, ne yazık ki ben de onu anlayamayacaktım. ‘’Görünüşe göre biricik Tılsım Profesörünün cenazesi kalkacak yarın.’’ Hislerime göre kalbi şimdi daha hızlı atıyordu, hem de göğüs kafesini delecek kadar. Demek ölümden korkuyordu, ha? Bu haber onun için üzücü oldu gerçekten ama elimden bir şey gelmez. Merhamet bana çok uzak bir şey… Sanki yok
gibi… ’’Hayır! Bir kez daha, bu sefer başarabilirim. Yalvarıyorum efendim.’’
Saçmalamayı kesmeliydi. Geç olduğu için birkaç işim vardı. Bu gece bir cinayet kendimi toplamama yardımcı olurdu. Yarın gazetede varlığımın henüz son bulmadığına dair korkutucu sözler de yer alacaktı. Ne kadar görgüsüzdü basın! Müridimle aramdaki özel hayata bile saygıları yoktu. Onların görgüsüzlüğünü bir kez daha göstermek için, bu salağı öldürmeliydim. ‘’Bunlar güzel sözler tatlım ama ufak bir ayrıntıyı atlamış gibisin. Ben…’’ umursamaz ve öldüren tavrımı takınmıştım, böylelikle devam ettim. ‘’…güzel sözlerden hiç hoşlanmam.’’ Çok kısa bir süre için dudaklarım kapandı. Ardından o iki kelime süzüldü hızlıca dudaklarımın arasından.

‘’Avada Kedavra!’’


Anında buz kesen ceset odanın bir köşesindeki açık pencerenin perdesi havalanırken yere düşmüştü. Ayaklarım bedeni çiğneyerek kapıya yöneldi. Ardıma bakıp bakmadığımı merak edenler olacaktı yarın mutlaka. Birçok kez gördüğüm manzaranın nesine bakacaktım ki? Şimdi daha önemli işlerim vardı, onlara yoğunlaşmalıydım. Bana ihanet etmeyi aklından geçiren kimdi öyle?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Kevin Black
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Edward Kevin Black


Mesaj Sayısı : 156
Nerden : Expecto Patnorum Büyüsü Yaptıydı Kereta Asa'dan Ucube Olarak Ben Çıktıydım O Bakımdan Asa'dan xD
Meslek : Gizem Dairesi Başkanı o.o ~
Patronus : Beyaz Kar Leoparı .^^
Tarafı : Zümrüdü Anka Yoldaşlığı. o.o ! ~ Belkide Kimliğini Değiştirmiş Bir Katil Olduğundan Haberin Yok !
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 36 ~
Asası : Gecenin Ateşi o.o Defne ağacından yapılma. Özünde Anka Teleği vardır. 23 cm. Oldukça esnek. Sahibinden Başkasında Çalışmaz En iyi büyüsü: Carpe Portus~
Özel Yetenek : Zihnefendar ~ Zihnebendar ~ ÇataLdiL ~
Evcil Hayvan : BasilisK ! ~ Naqini ! Benim Yılan o.o ! ~
Kayıt tarihi : 04/07/09
Karanlık Lord/Lady Alımı Nerede10

Karanlık Lord/Lady Alımı Empty
MesajKonu: Geri: Karanlık Lord/Lady Alımı   Karanlık Lord/Lady Alımı Icon_minitimeC.tesi Tem. 04, 2009 6:43 pm

Adınız: Edward Kevin
Soyadınız: Black
Rp Yaşınız: 24
Günlük Online Süreniz: 3-4
Örnek Rp: Pm İle Gönderildi !


İnsanın
vücuduna soğuk gibi işleyen korku, karşı konulmaz olabiliyordu böyle
durumlarda. Boynundaki haç bu kez onu korumamıştı, tam tersine çıplak
göğsüne yapışmış ve acı yükleyen bir hal almıştı. Sertçe yutkunarak
susuzluğu ilk defa bu kadar derinden hissetti. Birkaç metre
yükseklikten aşağıya atılmış olmalıydı ya da kendisi atlamıştı.
Bilemiyordu, tek hatırladığı vampirler tarafından kovalandığıydı. Pis
kanı bozuklar! Safkanın kokusu onları cezp etmiş olmalıydı. Vampirleri
sevmezdi, çirkin yaratıklardı ona göre. Nefesleri iğrenç kokardı,
kanları hayvan kanıyla karışıktı. Karşı konulmaz derecede
saldırganlardı, hele de onlardan birinin kız kardeşiyle ilişkiniz
olmuşsa. Kevın’ın hatası buydu işte, Megan’ın abisi vampirdi. Çorap
değiştirir gibi sevgili değiştiren Kevın’a da pek faydası dokunmamıştı
onun vampir oluşu. Vücudunun her bir zerresinin ağrısı biraz daha
geçince sendeleyerek ayağa kalktı. Kolu kanıyordu, lanet olası bir cam
parçası girmişti. Dişlerini sıkarak cam parçasını tuttu ve haykırışıyla
birlikte kanlar içinde kalmış olan cam parçası yere düştü. Kanamayı
durdurabilmesi için koluna bir şeyler sarmalıydı ama pek imkanı yoktu.
Üstünde bir tişörtü bile yoktu, geri dönüp de giysilerini alması
saçmalık olurdu. Ölüm fermanını kendi elleriyle asmış olurdu. En iyisi
biraz daha dayanıp yoluna devam etmekti. Devrilecek gibi yürüyordu, pes
etmenin zamanı değildi. Ancak ne kadar yürürse yürüsün sanki sonsuza
kadar duvar olan bir yoldaydı. Ne bir bar ne de bir ev vardı. Daha
fazla dayanması mümkün değildi, susamıştı da. Yere devrildi,
kulaklarında ahenkli bir ses çınlarken yere devrildi. Öldüğüne emin
olmuşken bir hırıltı duydu ve cennete gittiğine dair tüm
düşüncelerini
anında unuttu. Bir insanın böyle hırlaması imkansızdı, gözlerini
hafifçe aralayınca da karşısındakinin zaten insan olmadığını anladı.
Bir kurt ona neredeyse bir nefes uzaklığındaydı. Korkuyordu, yine
korkuyordu. Kanayan kolunu bırakıp boynundaki haçı tuttu. İçinden bir
sürü söz verdi, hatta buradan kurtulursa Megan’a geri dönebileceğini
bile söyledi. Kurt ona daha da yaklaştı ve mavi gözleriyle Kevın’ın
mavi gözlerini delip geçerek hırıldamaya devam etti. Kulakları sağır
edici bir çığlıkla gözlerini yumdu, Kevın; gözlerini açması da
neredeyse aynı anda oldu. Korkunç bir rüyaydı işte, hala Megan’ın
yanındaydı. Terlemişti ve kalbi hızla adem elmasında atıyordu. Bir süre
daha sessizce yattıktan sonra Megan’ı uyandırmadan yataktan kalktı.
Elini yüzünü yıkadıktan sonra aynada kendine baktı; gözlerinin altı
kararmıştı sanki, oldukça beyaz olan teninde bu çok göze batıyordu.
Gözlerinden mavi bir endişe okunuyordu. Çoğunlukla sevimli bir şekilde
gülen yüzü asıktı, buna katlanamazdı. Kendi kendine gülümsemeye çalıştı
ve tekrar Megan’ın yanına döndü. Onu uyandırmadan gitmeliydi,
olabildiğince uzağa gitmeliydi, tabi eğer rüyasının
gerçekleşmesini
istemiyorsa. Megan’ı da tıpkı diğer kadınları sevdiği gibi seviyordu; o
güzeldi, Kevın’ın kahrını çekebiliyordu ama terk edilmeyi
kabullenebileceğini pek sanmıyordu.

Üstünü giyindikten sonra
ses çıkarmamaya çalışarak dolaptan sırt çantasını aldı ve dikkatli bir
şekilde kapıyı açıp dışarı çıktı. Sessizlik Kuyusu’na her zamanki boğuk
hava hakimdi. Sessizlik bir yandan, soğuk
bir yandan, kaymak birası
kokusu bir yandan… Bu Kevın'ın hoşuna gidiyordu. Biranın kokusunu içine
çekerek merdivenleri indi. Her bir basamak gözünde büyüyordu. Arkasında
bıraktığı kişi sıradan biri değildi, sevdiği kadındı, vampir bir
ailenin kızıydı. Fakat şimdi canının derdindeydi, yine de kendini
affetmesi ve affettirmesi gerekiyordu. Başka türlü rahatlayamayacak
gibiydi. Kendini ait hissettiği yere gitmeliydi, kiliseye. Muggleların
olmadığına emin olduğu bir yerde, Sessizlik Kuyusu’nun bahçesinde her
zaman gittiği kiliseye cisimlendi. Kevın’ın ömrünün büyük bir kısmı
burada geçmişti. Zaten rahibeler tarafından büyütülmüştü gittiği muggle
yurdunda. Hogwarts’a başlayınca da bir süre ait olduğu yerden uzak
kalmak zorunda kalmıştı. Uzun zaman olmuştu, derin bir iç geçirdi.
Etrafında kimsenin olmamasına şükrediyordu, rahatça dua edebilirdi. Dua
etmekten ziyade, genelde konuşurdu. İçini dökerdi, biliyordu, orada bir
yerlerde onu anlayan bir şeyler vardı. “Uzun zaman oldu, ben yine aynı
benim
ama. Belki de karakterimde ufak tefek değişiklikler olmuş olabilir. Her
zamanki gibi yardım istemeye geldim. Beni bir tek siz anlarsınız.
Çaresiz durumdayım, onu bırakmak istemedim ama… Neyse, sizden yardım
istiyorum. Bu çıkmazdan kurtulmama yardımcı olun. Ölmeyi veya
birilerini öldürmeyi istemiyorum. Lütfen, bana yardımcı olun.”
Tam
kalkıp gidecekken Megan’ın da birkaç sıra ileride yaşlı gözlerle
oturduğunu fark etti. Megan yavaşça ayağa kalktı ve ayağa kalkışının
aksine, ondan beklenmeyecek bir hızla asasını çekti. Kevın kapana
sıkışmıştı. Baba ve oğlun önünde asa çekip Megan’la mücadele edemezdi,
yapmazdı bunu. “Megan beni dinlemek zorundasın. Ne yapmaya çalışacaksan başka bir yerde yapmaya çalışır mısın, lütfen?” Ah evet Kevın, kız da senin düşüncelerini umursuyordu çünkü!
Megan ısrarla Kevın’a bakmaya devam etti. Kevın sertçe yutkunup ona
yalvarırcasına baktı. Şimdi ölemezdi, henüz on dokuz yaşındaydı. Eğer
Megan asasını indirmezse öleceğinden emindi, o kararlı kızdı, aklına
koyduğunu yapardı. Kevın gözlerini Megan’dan ayırıp son kez ömrünün
çoğunluğunu geçirdiği kiliseye baktı. Zihninde çocukluğu canlandı: “Rahibe Gabriella, sence bir gün ben de rahip olabilecek miyim?” Lisa onunla en çok vakit geçiren rahibeydi. “Elbette Kevın, büyüyüp kocaman adam olacaksın ve yaşlanıp buruş buruş bir huysuz olana kadar da insanlara yardım edeceksin.” Kevın’ın
büyücü olduğunu bir tek o bilirdi, Kevın’in kendisi bile bilmezken. Bu
yüzden çocukça hayallerine güler geçerdi Rahibe Lisa. Kevın buruk bir
gülümsemeyle gözlerini yumdu ve yanaklarından aşağıya iki damla yaş
süzüldü. Buruş buruş bir huysuz olamayabilirdi, insanlara yardımcı
olamadan –ki özellikle de kendine bile yardımcı olamadan- ölebilirdi.
Gözlerini açıp tekrar Megan’a döndü. Fakat gördüğü tek şey yeşil bir
ışık huzmesi oldu. Göğsüne sert bir şey çarpmış gibi oldu ve kas katı
bedeni anında yere devrildi. Hissizliğin içinde uçuyor gibiydi. Acıya,
soğuğa ve ışığa sırtını dönmüştü sanki. Hissedemiyordu, sonsuz bir
uykudaydı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Karanlık Lord/Lady Alımı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Karanlık Lady'nin Odası (Rp In)
» >> Lord ve Lady'nin En Üst Kattaki Dinlenme Odası
» Karanlık taraf çabası...
» Seherbaz Alımı Sınav Arazisi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: SD Geçmişi-
Buraya geçin: