Nylénia Calanthe Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 23 Gerçek İsim : Ceren Tarafı : Taraf nedir? Ne işe yarar? Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 13 Evcil Hayvan : Vynsié - Kedi Kayıt tarihi : 03/07/09
| Konu: Calanthe. Nylénia Cuma Tem. 03, 2009 5:38 pm | |
| Nylénia Calanthe Oğlak Burcu Özel olarak sevdiği bir renk yoktur. Her rengin değişik tonlarını beğenir.
Ruhun Haritası ;
~ Özgürlük bağımlısı, inatçı ve arsız. Nylénia'yı tanıyabilen insanların onun hakıında hiç düşünmeden söyleyebilecekleri kelimelerdir bunlar. İnatçılığı insanı canını bezdirebilecek boyutlara dayanır ve bu yüzden genellikle onun istediği olur. Hazırcevap olmasından dolayı birçok arkadaşı onunla kavga etmek istemez. İnsanları kırmaktan hoşlanmaz fakat alaycı yapısı durumu bozmaktadır. Kendisine göre ilgi çekici başka insanlara göre tuhaf davranışları vardır. Gururlu yapısına rağmen, pişkinliğe kaçmayacak bir şekilde gururun bırakılabileceğini düşünmektedir. Çünkü başını belaya soktuğu zaman onu beladan kurtaran gurur değil, mantıktır. Kolay sinirlenmemesinden dolayı, kendine zararı olacak bir şey yapmamıştır. Yüzü kızarmadan yalan söyleyebilir ve bu onun sevdiği bir yetenektir. Şirin gülümsemesi ile istediği insanı yanına çekebilir ve Nylénia bu şimdiden bilmektedir. Özgürlük onda artık olması gereken bir şey olmaktan çıkmış, bir tutku haline gelmiştir. Henüz on bir yaşındaki bu kızın evin tek çocuğu olması ve yalnız bırakılmasından dolayı özgür bir ruha sahiptir. Kısıtlandığını hissettiği anda tepki verir.
Hayal gücü, insana yapabileceklerini ya da en ulaşılmazlarını gösteren harika bir yetenektir. Nylénia'da bu yetenekten ziyadesiyle mevcuttur. Hayallerinin bazıları ulaşılmaz nitelik taşır. Onların gerçek olamayacağını bilse de, düşünmekten hoşlanır. Yaşına oranla fazla olmasa da, gelecekte fazlasıyla büyüyecek bir hırsa sahiptir. İstediği şeyi almak için birçok şeyi yapabilir. Elbette alamadığı zamanlarda vardır. Yine de genellikle kazanan taraf o olur. Neyseki fazla bir şey istemez. İdealleri henüz hayallarine erişememiştir çünkü. Ailesindeki herkes gibi o da zekayla ödüllendirilmiştir. Fakat zekanın tek başına bir anlam ifade etmediğine de inanır. Kararlılık ve azminde yanına olması gerektiğine inanır. Birçok değişik şeye -kehanet hariç- ilgi duyar. Okumak onda tutkuyu da geçerek bir saplantı haline gelmeye başlamıştır. Fakat bilinmeyen şey; onun bir kitap okurken, o dünyaya dahil olduğu ve tüm sıkıntılarını unuttuğudur. Küçükken yaşıtları gibi oyun oynamaktan hoşlanmamıştır. Onun yerine olaylar hakkında düşünmeyi ve yorum yapmayı tercih etmiştir. Bu da onun yaşından büyük düşüncelere sahip olmasına neden olmuştur. Müzik, sanat, tarih.. Hepsinde yeni şeyler öğrenme tutkusu vardır. Bu da ona gereksiz derece büyük bir merak olarak geri dönmektedir. Fakat asla ilgisini çekmeyen şeyler de mevcuttur. Nylénia hangi kızın kiminle olduğunu merak etmez. Basit bir şeyden etkilenebilir gibi görünse de durum bu kadar basit değildir. O cisimden değil, onda uyandırdığı simgelerden etkilenir.
Geçmişin Tozlu Sayfaları'ndan Kısa Bilgiler ;
~ Bir insanın kim olduğunu, yaptığı seçimlerden anlamak mümkündür. Tıpkı Calanthe ailesinde olduğu gibi. Nylénia'nın ikinci kuşaktan büyükbabasının yaptığı tercih, onun kim olduğunu ortaya koymuştu. Amedeus Calanthe, tüm saygınklığını ve şöhretini o zamanki Karanlık Büyücünün emrine sunduğunda, o gerçek kişiliğini ortaya koymuştu. Ailesi onu reddetmiş, dışlamıştı. Yine de pes etmemişti. Edecek biri değildi. İnandığı şey kimilerine göre sapkınca kimilerine göre saygı uyandıran bir şeydi. En güvenilir adamı olmuştu zamanla. Yaşadığı süre boyunca, amacına ulaşmak için çabalamıştı. Başarmıştı da. Korkutucu bir ünvan, zorla da olsa güzel bir eş ve bolca para.. Fakat bir gece gelen haber karşısında o cesur ve inançlı adamın, kaçması gerekiyordu. Yanlarına taşıyabilecekleri kadar kıymetli eşya alıp kaçarken, yaşadıkları eve son bir kez baktıktan sonra bir daha dönmemek üzere gitmek zorunda kaldılar.
Doksan sene.. Zaman açısından bakıldığında, o kadar uzun bir zaman dilimi gibi gözükmüyordu. Fakat yaraları sarmak ve yeniden doğmak için yeteri kadar uzundu.Tabii unutulmak için de.. Amedeus ve eşi Alexandria öleli elli seneden fazla olmuştu. Bu toparlanma onların dönemine denk gelememişti ne yazık ki. Fakat torunları Xaviér -yani Nylénia'nın babası- güçlü iradesi ve zekasıyla, İngiltere'de olmasa bile, yaşadıkları yerde Floransa'da Calanthe küllerini tutuşturmayı başarmıştı.
Floransa'nın saygın ailelerinden biri olan Charita ailesinin küçük kızı ve gözbebeği Sybélla ile evlenerek sırtını onlara vermişti. Her açıdan nimeti bol bir evlilik yapmıştı. İlk başta herşey güzel giderken, Xaviér korkunç bir hata yaptı. Sybélla'nın kız kardeşi Zarenié'ye aşık oldu. Sybélla durumu fark ettiğinde tek çaresi hamile kalmaktı. Başardı da. Evliliklerinin bitmesine kesin gözüyle bakılırken, Amaranthiné dünyaya geldi. Babasının ilk göz ağrısı.. Xaviér o doğunca, evine daha sıkı sarılmıştı ama Zarenié'ye olan aşkı ala dinmedi. Sybélla da bunun farkındaydı. Bu yüzden ikinci çocuğunu dünyaya getirdi. Nylénia.. Amaranthiné onun ilk göz ağrısı, Nylénia ise küçük kıymetlisi olmuştu. Fakat Nylénia bile bu evliliğin devam etmesine yetmedi. Anne ve babası ayrıldığında henüz iki yaşını doldurmuştu. Belki de bu yüzden asla onlara kızmadı. Daha çok küçüktü. Annesi boşanmalarının ardından İngiltere'ye yerleşmeye karar verdi ve bir kış gecesi iki çocuğunu yanına alarak planını uyguladı. Sybélla bir daha Floransa'ya hiç gitmedi ama her yaz iki kızını babasının yanına yolladı. Bu yaz tatillerinden birinde Amaranthiné ve Nylénia, ufak bir macera isteğiyle malikanedeki gizli bir odaya girdiler ve babasının bilinmeyen günlüklerini okuduklarında, genç adamın kalbinin başka birine ait olduğunu öğrendiler. İlk başta ne yapacaklarını bilemeseler de, Nylénia buna göz yummayı tercih etmiştir.
Basit bir rp ;
[color="Gray"]Ay ışıklarının rüyaymış gibi aydınlattı odada yatan genç kız, uykusunun en tatlı yerindeydi ve güzel bir rüya görüyordu. O yukarıda uyurken, ailesi hayatlarında dönüm noktası olacak bir kararı vermek zorunda kalmışlardı. Nylénia tatlı uykusundan uyandırıldığında, başına gelecekler konusunda hiçbir fikri yoktu. Üzerinde şefkatle gezinen elleri hissettiğinde, ilk başta ne olduğunu anlayamamıştı. Babası geceleri onu sevmek için yanına gelirdi. Xaviér Calanthe sevgisini açık açık gösteren babalardan biri olmamıştı asla. O belli etmeden, gözleriyle severdi onu. Bakışlarıyla, Nylé deyişiyle... Annesi gibi hiçbir zaman sıkıca, onun canını acıtacak bir şekilde okşamamıştı onu. Dağılmış saçlarından gezen ellerin baskısı arttığında, içinde birşeyler olduğu ile ilgili kuvvetli bir his oluşmaya başlamıştı. Grimsi mavi gözleri vücudunun tüm protestolarına rağmen ilk önce mahmurlukla açıldı. Bedeninin her tarafı yorgunluk yüzünden isyan edercesine ağrıyordu. Etrafta çok hafif, yumuşak bir ışık vardı ama karanlığa o kadar alışmıştı ki, gözleri sanki oyuluyormuş gibi acımaya başlamıştı. Gözlerini hızlıca kapattı. Lanet! Neden bu ışıkları yakmak zorundalardı ki? Evinde yaşayan kimsenin gece körlüğü problemi yoktu ve karanlıkta yürümeyi becerebilecek kadar zeki insanlardı. Uykusuna dönme isteğine karşı koyarak, gözlerini iri iri açtığında, saçlarını okşayan kişinin babasından oldukça farklı biri olduğunu gördü. Birleşmiş, siyah kaşları ve yüzünde sakal yerine ince bir kıl tabakası olan uşakları Flavio, yanı başında oturuyordu. Nylénia onun neden burada olduğunu anlayamadığı için az daha bağıracakken, orta yaşlı uşak, kalın işaret parmağını onun dudaklarının üzerine koydu. Konuşmaması gerektiğini sözleriyle değil de, gözleriyle iafde etmeyi uygun bulmuştu. Bunun nedeni neydi? Bir şey olmuş olmalıydı. Nylénia hala dudaklarının üzerinde duran el yüzünden konuşamıyordu. Hışımlı bir şekilde parmağı çekerken, sessizce sordu.
-Neler oluyor Flavio?
Adam cevap vermeksizin odadan çıkarken, yanından kalkarken içeriye oldukça telaşlı görünen -herzaman öyle görünür- evcini Poppups girdiğinde, bir terslik olduğu konusundaki düşüncesi de somut bir hale kavuşmuştu. Çünkü annesi hiçbir şekilde Nylénia'nın odasına evcinlerinin girmesine izin vermezdi. Nedense genç kadın onların kızına zarar verebileceğini düşünüyordu. Kaşları hafifçe çatılırken, evcini sanki sessizlik yemini etmiş gibi sorularına cevap vermekten özenle kaçınarak, etraftı kolaçan ediyordu. Nylénia beyaz geceliğinin içinde terlemeye başlamıştı. Yaz ayında Floransa pek sıcak olmazdı ama son günlerde cehennem sıcakları sarmıştı etrafı. Yani yirmidört saat cehennemin içindeydiler. Boynundan damlamak üzere olan teri son anda eliyle silerken, evcinine ona üzerine bir şey vermesini istecekti ama o da büyük bir hızla dışarı çıkmıştı. Dudaklarını hafifçe büzüp, dolabının önüne gittiğinde, şaşkınlıktan az daha küçük dilini yutuyordu. Dolabı bomboştu. Ceviz ağacından, geniş dolabının içi boşaltılmış ve geriye sadece uçuk pembe bir elbise bırakılmıştı. Bir de not. Nylénia pusulayı alıp, hızlıca okumaya başladı. *Üzerini değiştirdikten sonra hemen aşağıya in, carus. Annen.* Nylénia karnında feci bir uyuşukluk hissederken, hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gecenin bir vakti bu da nesiydi böyle? Geceleri uşaklar odasına giriyor, ev cinleri odasını kolaçan ediyor, dolabı boşaltılıyor ve annesi hemen aşağıya inmesi için pusulalar bırakıyor. Bunlar tek başına bir anlam ifade etmiyordu ama birleştirildiği zaman... Nylénia'nın çatılmış kaşları, daha büyük bir şaşkınlığa uğradığı için yukarı kalkarken, en olası cevap onun midesine -ya da kalbine- kocaman bir yumrunun oturup, nefes alamamasını sağlamıştı. Kaçıyorlar mıydı? Ama neden? Ona bırakılan pembe elbiseyi hızlıca giydi ve aşağıya indi. Ayakkabı neden bırakılmadığını anlamamıştı. Fazla ses çıkaracağını düşünmüşlerdi acaba? Nylénia hole çıktığında babasının üzerinde siyah cübbesiyle her zamanki gibi heybetli ama solgun yüzündeki hafif gülümsemeyle bitkin bir hali vardı. Annesinin yosun rengindeki gözlerinin altında kırmızılık ise, en son büyükannesi öldüğünde gördüğü bir şeydi. Babasına neler olduğunu ve tahminin doğru olup olmadığını sormak istiyordu ama babası sevecen bir hareketle, omzunu sıvazlamış ve açık olan devasa kapıdan çıkması için işaret vermişti. Nylénia her zaman yaptığının aksine bu sefer yumuşakbaşlı davranarak dışarı çıktı. İçinde kelimelerle anlatılması mümkün olmayan, güçlü bir his vardı. Nedenini bilmesi mümkün değildi ama düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Ne oluyordu?
Babası elindeki bavulu yavaşça sürüklerken, uşak Flavio'nun yüzünde derin bir hüzün ve elem vardı. Sanki bir daha asla görüşemeyecek olan insanlarmış gibi. Sanki enfes bir tabloya bakıyormuş gibi. Gözlerini alamıyordu. Kahverengi gzölerin aç bakışları Nylénia'nın üzerinde gezinirken ne hikmetse bundan rahatsız olmamıştı. Çünkü içine düşen hissin ne olduğunu anlamıştı; bu eve bir daha gelemeyecekti. Grimsi mavi gözlerindeki mavi artarken, tutamadığı bir damla yanağından aşağıya süzüldü. Ağlamaması gerektiği ona öğretilmişti. Zor durumlarda ağlamak yerine güçlü olunması gerektiği ailesinin anlattığı ilk kuraldı. Mezarlık girişini anımsatan ve Nylénia'nın hiç hoşlanmadığı demir parmaklıklı, heybetli kapıdan dışarı çıkarken, son bir kez tam dönemeden evine baktı. Bu gece bir şey olmuştu ve bu olanlar yüzünden gitmeleri gerekiyordu. Nylénia aslında bu durumda etrafındakiler soru yağmuruna tutmalı ve cevabını alıncaya kadar uğraşması gerekirdi ama bu sefer konuşmadı bile. Konuşmak neyi çözecekti ki?
Çiğnenmekten yıpranmış kaldırım taşları, eski bir muggle arabası ve yanmakla yanmak arasında gidip gelen, boyaları sökülmüş bir sokak lambası... Aslında sıradan bir Floransa sokağına benziyordu. Kasvetli ve soğuk. Fakat yan sokaktan gelen kışkırtıcı kadın sesleri, bulunduklerı yerin pek hayırlı bir yer olmadığını Nylénia'nın anlamasına yetmişti. Araştıran gözleri etrafını incelerken, yol boyunca sorabileceği tek soru geldi aklına. *Burada ne arıyoruz?* Gerçekten burada ne işleri vardı? Floransa'nın kırmızı sokağında, ne işleri olabilirdi ki? Kadın sesleri yükselmeye devam ettikçe, içinde garip korku oluşmaya başladı. Sanki ona anlatılan o şeytani yaratıklardan biri gelip onu kaçıaracaktı. Hoş, buradaki kadınlarda evli adamları kaçırıyordu ama... Nylénia bu münasebetsiz düşünceyi yok etmek istercesine başını sallarken, az ilerisinden gelen ses tüm dikkatinin dağılmasına-tanrıya şükür-neden olmuştu. 'Buona notte Signor Calanthe!' Babasının yanına gelen adamı tam olarak seçebildiğinde, Nylénia'nın gözleri iri iri açıldı. Sağ yanağında, elmecık kemiğinin hemen altından başlayan ve kulağının yakınında son bulan yara izi vardı adamın yüzünde. Gri gözleri tekinsiz insanlarda olduğu gibi yanar döner bir biçimde parıldıyor ve yanında duran annesine anlamını çok sonra öğreneceği bir bakış atıyordu. Nylénia istemsiz olarak bir adım gerilerken, annesinin yumuşak eteğine deyince durmak zorunda kaldı. İyiki de kadıncağız orada durmuştu. Yoksa Nylénia gidebileceği kadar giderdi. Babası konuşmayı bitirdiğinde, onları yanlarında duran muggle arabasına bindirdi ve bilmedikleri bir yöne doğru gitmeye başladılar. Nylénia arka camdan babasına el sallarken, onu ancak altı yıl sonra görebileceğini bilmiyordu.
- Bayan Calanthe, neden bir de bunu denemiyorsunuz? | |
|
Seçmen Şapka Öğrencileri Binalara Yerleştiren Seçmen Şapka
Mesaj Sayısı : 129 Kayıt tarihi : 14/06/09
| Konu: Geri: Calanthe. Nylénia Cuma Tem. 03, 2009 6:01 pm | |
| Çok zekisin ve mantığını her şeyden önde duduyorsun o halde: RAVENCLAW!!! | |
|