|
|
| I. Sınıflar II. Ders | |
|
+3Michael Nymins Miller Tom Miller Dianne Dickenson 7 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Dianne Dickenson Bitkibilim Profesörü
Mesaj Sayısı : 171 Nerden : İzmir. Gerçek İsim : Esra. ^^ Tarafı : Tarafsız. Kan Durumu : Safkan ya da melez, kendisi de bilmiyor. Rp yaşı : Hebele. Özel Yetenek : Yok. Evcil Hayvan : Bitkileri tercih ediyor. Kayıt tarihi : 16/06/09
| Konu: I. Sınıflar II. Ders Çarş. Ağus. 05, 2009 11:35 pm | |
|
En son Dianne D. Andié tarafından Paz Ağus. 23, 2009 11:07 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Tom Miller Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 52 Nerden : İzmir Meslek : Öğrenci Gerçek İsim : kutay erzin Patronus : Yaşım Tutmuyor. Tarafı : Aydınlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 13 Asası : Tanınan Adımlar Özel Yetenek : Okuldan mezun olunca... Evcil Hayvan : anka Kayıt tarihi : 29/07/09
| Konu: Geri: I. Sınıflar II. Ders Perş. Ağus. 06, 2009 11:38 am | |
| Tom sabah kurbağa gibi yatağından sıçradı. Kendini oldukça dinç hissediyordu. Güneşin ışıkları içeri vururken oda sanki sarı bir çiçek gibiydi. Geçen hafta Tılsım dersinde olanları da unutmuştu. Gayet neşeli ve kendindeydi. Şimdi Bitkibilim dersine girecekti. Bitkibilim dersliği seralarda işleniyordu. Tom bu dersin Hogwarts'ın güzel bahçesinde olmasından bu dersi çok beğeniyordu. Hava sıcaktı. Ama güzel bir sıcaktı Hogwarts ve bahçesini orman gibi yapmıştı. Bitkibilim dersinin ikinci dersi olacaktı bu. Altın saçlarını taradı. Dolabını açtı,cüppesini giydi. Bitkibilim kitabını bulamıyordu. Saat geç oldu. Bunla oyalanmak istemiyordu.En iyisi kütüphaneye gitmekti. Ortak salondan çıkarken sandığının üzerinde duran nar bitkisini suladı, bitkilerle haşır neşir olmak oldukça mutlu ediyordu Tom'u. Merdivenlerden inip kütüphaneye gitti ve derste lazım olabilecek kitaplardan alıp çıktı. Okul kapısından çıktığında Hogwarts şatosunun görkemi ve güzel gün kendini daha da iyi hissetmesini sağlamıştı. Seraların yolunu tuttu. İçeri girdi. Boş bir yana gitti. Sınıfın çoğunluğu dolmuştu. Tom arkadaşlarıyla merhabalaştıktan bir süre sonra profesör: "Pekâlâ, ödevleri okudum ve bu derste, sevdiğinizi söylediğiniz bitkilerden biriyle vakit geçirebileceğinizi düşündüm." diyerek giriş yaptı. "Adamotlarıyla Şeytan Kapanı baş başaydı ama sınıfa bir şeytan kapanı getirebileceğimi düşünmüyorum, en azından siz birinci sınıfken değil. Bu yüzden millet, adamotlarına ‘merhaba’ deyin.” Tom kendi bitkisinin gelemeyeceği için biraz üzüldü ama yinede başka bir bitki öğreniyorlardı.Çoğunluk Adamotlarını bilmiyordu,ilginç bir bitki olabilirdi bu. Profesör: "Adamotları, yakın bir akrabasını mugglelerin da bildikleri bir bitkidir. Panzehirlerin bir çoğunda kullanılır ama yetiştirilmeleri zordur. Yetişkinliklerin çığlıkları, sizi öldürebilir. Bu adamotları henüz küçük ama dikkatli olmazsanız bayıltabilirler sizi. Toprağa girmeyi ya da ondan çıkmayı sevmezler. Sizler bu ders, bu küçük dostlarımızın saksılarını değiştireceksiniz, bu yüzden bunu bilmeniz gerektiğini düşünüyorum, her biriniz en az üç tanesinin saksısını değiştireceksiniz. Bitkileri kendinizden uzakta tutmaya dikkat edin, sizi tekmeler, yumruklar ya da ısırabilirler.” Tehlikeli bir bitkiye benziyordu. Tüm öğrenciler denemek için sabırsızlanıyorlardı. Profesör kendini dinlemelerini istiyordu. Ama zaten bütün çocukların gözü ona çevriliydi.
"Masanın iki tarafına geçin ve önünüze bir adamotu dikili, bir de boş saksı çekin. Ama adamotlarına dokunmadan önce kulaklıklardan takın lütfen. Takmazsanız ölmezsiniz ama eldivenleri de öneriyorum.”
Tom kulaklığını kulaklarına eldivenleri eline geçirdi. adamotlarından korunmak hiç de kolay değildi anlaşılan. Profesör kendi kulaklık ve eldivenlerini taktıktan sonra önüne iki saksı çekip birinde ekili olan bitkiyi toprağına yakın bir yerden kavradı. Rahat görünüyordu, ancak bitkiyi saksıdan çıkarmasıyla bütün sınıf dehşete düşmüştü. Bitkinin kökü olmaı gereken yerde Tom'un hayatında gördüğü en çirkin bebek duruyordu. Açık yeşildi ve kendini daha da iğrenç kılan benekleri vardı. Profesör bitkiyi öğrencilerin görebileceği şekilde kaldırıp, zaman kaybetmeden diğer saksıya geçirdi.
Sıra öğrencilerdeydi. Hepsi o kadar iğrenmiş görünüyorlardı ki,Tom dersin başarılı geçebileceğini pek düşünmüyordu. Önüne bir saksı çekti. Az önce pür dikkat izlediği profesörünün yaptığı gibi bitkiyi kavrayıp var gücüyle yukarı kaldırdı. Adamotu topraktan çıktığını farkettiği anda var gücüyle çığlık atmaya ve Tom'un kollarını tekmelemeye başladı. Bebeğin iğrenç görüntüsü, kulaklığının kayacağı korkusu ve moraran kollarının acısıyla iyice paniğe kapılan Tom, bitkiyi diğer saksıya geçirebilmek için resmen debelenmeye başladı. Dakikalarca uğraştıktan sonra nefes nefeseydi. Üstü başı çamur içindeydi. Kafasını kaldırıp savaş alanına dönen dersliklerini ve harap olmuş arkadaşlarını izledi. Adamotları ne kadar iğrenç olursa olsun, bu Tom'un gördüğü en eğlenceli dersti. Hala saksısını değiştirmei gereken iki benekli bebek vardı ancak.
Öğrenciler Adamotlarını başarıyla y eniledikten sonra profesörün "İyi iş başardınız.” sözleriyle dersin sonunun farkına vardılar. Hepsinin üstü başı çizik içindeydi. Herkes yorgun ama eğlenmiş görünüyordu.
“Ödeviniz yok, çıkabilirsiniz.” sözü morallerini daha da yerine getirdi. Yorgunlukla gülümseyerek dışarı çıktılar. | |
| | | Michael Nymins Miller Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 379 Meslek : Serbest Meslek Gerçek İsim : Hakan Tarafı : Aydınlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 13 Asası : Gerçeğin Aynası Özel Yetenek : Bilmem,belkide vardır. Evcil Hayvan : yok Kayıt tarihi : 04/07/09
| Konu: Geri: I. Sınıflar II. Ders Perş. Ağus. 06, 2009 4:19 pm | |
| Çılgınca bir kabusdan uyanmıştı. Sabahın köründe hala çalışmakta olan profesör odasından yansıyan solgun, puslu turuncu ışığıyla aydınlanan yatak odası netleşti. Böylesine terletici bir kabus görerek, bu saatte uyanmak, hayra alamet değildi. Pencereden baktığında, mürekkep mavisi gökyüzü, iki belkide üç odadan gelen ışıkla çatışma halindeydi. Michael'in karanlıkta gördüğü kadarıyla tek bir canlı varlık yoktu, bir kedi bile. Terden nemlenmiş saçlarını geriye doğru attı, yanındaki lambayı yaktı ve yataktan mahmur mahmur kalktı. Lavaboda ki aynaya bir göz attı. On üç yaşında zayıf uzun boylu bir oğlanda ona baktı. Parlak kehribar rengi gözlerinde şaşkınca bir ifade vardı. Yüzüne iki avuç dolusu suyu çarptı, yatağına uzandı, uyumalıydı. Gözlerinin önüne karanlık bir odanın loş görüntüsü geldi... Kirli, böceklerle dolu bir oda... Hafif bir ateşi barındıran bir de şömine... Önünde yüzükoyun yatan bir kız... O Melanie idi... Soğuk tiz bir ses, '' Kız arkadaşın tamam,sıra sende. '' soluk bir kahkahanın ardından bir kara duman bulutu üzerine doğru geliyordu. Gerçekleşebilecek bir rüya olabilirdi, sihir dünyasında işler bu hale gelebilirdi. Ama Lord ölmüştü ona göre ,tabi yeni bir Lord çıkmadıysa. Bu düşünceler için üzülüyordu. Ellerini yüzünden çekti, gözlerini açtı ve sanki orada sıradışı bir şey görmeyi bekliyormuş gibi yatak odasına baktı. Aslında bu odadaki sıradışı şeylerin sayısı şaşılacak kadar çoktu. Yatağın ayak ucunda, içinde kazan, süpürge, kara cüppe ve çeşitli büyü kitapları olan büyük bir tahta sandık, kapağı açık duruyordu. Hemen köşesinde, kar rengi baykuşu Fawkes'un genellikle içine tünediği büyük, boş kafesten arta kalan yere parşömen ruloları yayılmıştı. Yerde,yatağının yanında açık bir kitap vardı. Michael önceki gece uykuya dalmadan önce onu okuyordu. Kitaptaki bütün resimler hareket ediyordu. Parlak turuncu cüppeli adamlar, süpürgelerin üzerinde uçup kırmızı bir topu birbirlerine atarak, şimşek gibi bir görünüp bir kayboluyorlardı. Michael gidip kitabı yerden aldı ve büyücülerden birinin topu 15 metrede yüksek bir çemberin içinden geçirerek müthiş bir gol atmasını izledi. Sonra kitabı çarparak kapattı. Dünyanın en iyi sporu saydığı Quidditch bile şu anda aklını çelemezdi. Düşüncelerinden sıyrılıp uyumalıydı ama olmuyordu. Bir süre uyuduğunu sandı ama bu sadece 5 dakikalık gözlerini yumduğu içindi. Hava hala ayazdı ve ay görünüyordu. Günün doğmak üzere olduğuna dair tek işaret, sağ tarafındaki ufuk çizgisine yayılmış olan donuk,yeşilimsi renkti. Uyumaktan medet ummuyordu, Quidditch kitabını okumaya başladı.
- 5saat sonra-
Yaklaşık beş saat sonra bir saldalyede oturuyordu, iki parmağıyla tuttuğu kalın kitap elinden düşmüştü. Gözlerinin altı çökmüş-renk değiştirmişti.Yumruk yemiş gibi mosmor bir haldeydi. Güneşin gökyüzüne yükselmesiyle, Michael gözlerini kısarak perdeleri kapattı. Gece gördüğü kabus aklında bile değildi. Sadece ayakta nasıl duracağını düşünüyor, hareket etmeye çabalıyordu. Beş saat koca bir kitap okumak; her baba yiğidin harcı değildi. Kendine aynada bir kez daha baktığında yakışıklı çocuktan eser kalmamıştı, Lord'un görünümünden farksızdı. Yüzünü yıkamaya yeltenmeden, sırada ki derse hazırlanmaya çalıştı, '' Bitkibilim''
Dersin başlamasına 20 dakika vardı, çalışmak için yeterli bir süre ancak yorgunluğu yüzünden çalışamıyordu, suçluluk duygusunu takıntı haline getirmişti. Parşömen,kitap ve tüy kalemini kolunun altına tıkıştırdı, bu bir dengesizlik meydana getiriyordu. Bu bile ağırlık yapmışsa,her an düşüp bayılması an meselesiydi. Araziye doğru yönelirken hareketli merdivenler onu düşürmek için büyük çaba harcamıştı. Michael dışarı çıkar çıkmaz gözlerini kısmış, ortamın temiz havasını içine çekmişti. Kuş cıvıltısı ve tiz çocuk kahkahaları kulak parçalayıcıydı, gözleri kısıkken kulakları ona yön gösteriyordu. Hassas gözleri yavaş yavaş ışığa alışıp açılmıştı, seraya vardığında gölge bir yere geçip rahatlayabilmişti. Bütün binalar eksiksiz gelmişti, bir sınıf başkanı olarak geç kalmayı kendine yediremiyordu. Bir nedeni vardı; ama bununla daha kendini bile avutamazken, mazeret olarak kullanmak aptallıktı. Profesörün geciktiğini farketmemesi büyük şanstı, doğrusu. Öğrenciler sesli bir biçimde sohbet halindeyken, profesör derse dahil olarak, sessizliği sağlamıştı.Michael'in gözleri yeni açılmış, adamotlarını hemen tanımıştı.Adamotları bildiğine göre tehlikeliydi. Merak içinde profesörün söyleyeceklerine kulak verdi, “ Pekâlâ, ödevleri okudum ve bu derste, sevdiğinizi söylediğiniz bitkilerden biriyle vakit geçirebileceğinizi düşündüm. Adamotlarıyla Şeytan Kapanı baş başaydı. '' Michael şaşkınlığını gizleyemiyordu, en sevdiği bitki olan Adamotu bugün işlenecekti, ne kadar ders çalışamasada ilgisini çeken bu bitkiyi önceden araştırdığı için,biliyordu. '' -ama sınıfa bir şeytan kapanı getirebileceğimi düşünmüyorum, en azından siz birinci sınıfken değil. Bu yüzden millet, adamotlarına ‘merhaba’ deyin. ” Michael'in gözleri faltaşı gibi açık, hayranlık duyduğu bitkiyi ilk defa görüyordu. Morumsu, yeşil renkte ve püsküllü bir yapısı vardı,görülmeye değerdi. Michael,adamotunun tüm şifalarını ezbere bilirdi. Profesör adamotlarını iyice bir tanıttı ama Michael zaten iyi biliyordu, sadece merak ettiği bir kaç ayrıntı vardı. '' Bir bitki nasıl hem toprağa girmeyi hemde topraktan çıkmayı sevmez. ? '' aklındaki soru tam olarak da buydu ve bunu kompozisyonunda da belirtmişti. Profesör onları saksıya koyacağını söylediğinde Michael heyecanlanmıştı, kulaklıkları ve eldivenleri taktıktan sonra ilk denemeyi profesör yapmıştı. Bitkiyi topraktan çıkarıp saksıya koymuştu, göze oldukça kolay görünüyordu. Öğrenciler denerken, yavaş yavaş sıra Michael'a gelmişti. Eldivenlerini ve kulaklıklarını kontrol etti, bitkiyi bir süzdü, tutabileceği güvenli bir yer aradı. Eliyle sıkıca kavradığı bitkiyi yavaşça topraktan ayırırken ağzını açmaya başlamıştı, ciğerlerinin tüm gücüyle haykırıyor gibiydi ama kulaklıklar sayesinde ses duyulmuyordu. Açık yeşil benekli cildi hayranlık uyandırıcıydı, tamamen topraktan ayırdığında adamotu çırpınıyor, yumruk atıyordu, neredeyse Michael'ın elinden kayıp gidecekti, hızla elindeki adamotunu saksıya yerleştirdi. Bu kez ağzı iki kat büyüklükte açılmıştı, adeta. Neden böyle huysuzdular ? Hiç bir şeyi sevmeyen bu bitkilere '' merhaba'' demelerini istemişlerdi. Bu gerçekten garipti. Bir kaç dakika içinde yeni ortamına alışan adamotu çenesini kapamıştı. Güneş şiddetini arttırmış, etrafı kavuruyordu, adeta.Profesör sınıfı tebrik ettikten sonra zil çalmıştı. Ödevin olmadığını söylediğinde Michael üzüntü içindeydi, çoğu profesör böyle yapıyordu. Michael ortak salona doğru yöneldi, gümüşi, güneş tarafından kavrulan çimlerde hoplayarak ...
En son Michael Nymins Miller tarafından Ptsi Ağus. 10, 2009 9:56 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Patrick S. Patel Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 604 Nerden : heryerden Meslek : başbelası Tarafı : Kan Durumu : melez Rp yaşı : Evcil Hayvan : Kayıt tarihi : 06/07/09
| Konu: Geri: I. Sınıflar II. Ders Cuma Ağus. 07, 2009 8:35 am | |
| Güzel bir salı sabahı...Daniel dört direkli karyolasında oturmuş Galsamotu ile ilgili bir kitap okuyordu.Biraz heyecan verici bir kitaptı.Çünkü Bitkibilimci'ler suyun altında kalma süresi hakkında ateşli bir tartışmaya girmişti.Bu kitapta da o tartışmanın nerdeyse tamamı yazılıydı.Derrick Kattebury'e göre kesinlikle Galsamotu ile suyun içinde bir saat durulamazdı.James Darry ise suyun içinde bırakın bir saati bir buçuk saatten daha fazla kalınabileceğini iddaa ediyordu.Gerçekten güzel bir tartışmaydı ama saaat 08.45 olmuştu.Yani Bitkibilim'in başlamasına sadece 15 dakika kalmıştı.Daniel hemen o kitabı bir kenara bırakıp üstünü değiştirdi.Çantasını da hazırladıktan sonra ortak salona indi.Portre deliğinden geçip merdivenlerden aşağı inmeye başladı.Sanki okulun ikinci haftasında insanlar çoğalmıştı.Ama Daniel bunu kafasına takmaması gerektiğini düşündü.Giriş salonundaki o iki kanatlı kapıdan bahçeye çıktı.Güneş bulutların arkasında saklanıyordu."Umarım tağmur yağar."diye düşündü Daniel.Çünkü o gerçekten yağmuru severdi.Yağmurda yürümeyi...
Daniel kapıdan içeri girdiğinde seranın ilk dersten farklı olduğunu hemen anlamıştı.Kenardaki bitkiler ortaya getirilmişti.Daniel kendine engel olamadan şunları söyledi"Aman Tanrım!Adamotu bunlar!"Hemen bir kenara çekildi.Çünkü onun bir anlık şaşkınlığı ve duruşu sera kapısında trafik olmasına sebep olmuştu.
Sera iyice dolmuştu.Profesörün derse başlaması an meselesiydi.Derken“Pekâlâ, ödevleri okudum ve bu derste, sevdiğinizi söylediğiniz bitkilerden biriyle vakit geçirebileceğinizi düşündüm. Adamotlarıyla Şeytan Kapanı baş başaydı ama sınıfa bir şeytan kapanı getirebileceğimi düşünmüyorum, en azından siz birinci sınıfken değil. Bu yüzden millet, adamotlarına ‘merhaba’ deyin.” dedi profesör.Bazı öğrenciler gerçekten şaşırmıştı.Ama bazı öğrenciler-tıpkı Daniel gibi-onların Adamotu olduğunu daha önceden farketmişti.
Profesör derse Adamotlarının özelliklerini anlatarak devam etti.Eğer dikkat edilmezse insanları tekmelemesi,yumruklaması,ısırması ya da çığlığıyla öldürmesi...Bunlar çok ilginç bilgilerdi.Bitkiler gerçekten ilginç olabiliyordu.Zaten Bitkibilim'i bunun için seçmemişmiydi...
Sonra sıra uygulamaya geldi.Profesör önüne biri boş iki saksı aldı.Daniel de bu arada kulaklığını takmıştı.Hemen dolu olandaki bitkinin yapraklarını kavrayıp topraktan çıkarttı.Yüzü oldukça çirkindi.Karşısındaki Rawenclaw'lı bir kız kusuyormuş gibi bir hareket yaptı.Bu arada profesör Adamotu'nu diğer saksıya koyup toprakla kapattı.Sonra çenesiyle onları işaret etti.Evet sıra onlara gelmişti...
Artık dersin sonuna geliyorlardı.Adamotu'nun saksısını değiştirmek fazla zor değildi.Tabi Daniel'in parmağını ısıranı saymazsak...Sonunda bütün öğrenciler gibi Daniel de kulaklığını çıkarttı.Gerçekten çok yorulmuştu.Bu arada" İyi iş başardınız.Ödeviniz yok, çıkabilirsiniz."Daniel profesörün ödev vermediğine çok sevinmişti.Ders çok yorucu geçmişti.Öğleden sonraki İksir dersine kadar dinlenmesi gerektiğini düşünüp ortak salonun yolunu tuttu. | |
| | | Mellysa Jessica Andié Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 145 Nerden : KocaeLi Meslek : Öğrenci xD Gerçek İsim : İdiL Patronus : 15 yaşında değiLim ;) Tarafı : Aydınlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 13 Asası : Başlanan Kelimeler[Avada Kadavra'yı en ii bn ypio olucam çünkü en iyi büyüm. :D Ayrıca sahibinden başkasında çlışmio ;) Özel Yetenek : Yetişkin ya da Slytherin öğrencisi değilim Evcil Hayvan : yok Kayıt tarihi : 07/07/09
| Konu: Geri: I. Sınıflar II. Ders C.tesi Ağus. 08, 2009 9:15 am | |
| Melly, koşarak sınıfa yetişmeye çalışıyordu. Ders çoktan başlamıştı ve Hogwarts trenini kaçırdığı için okula daha geç gelmişti. İlk dersi kaçırmıştı bile. Kapıyı yavaşça ve titreyerek tıklattı. İçeri girdi. Öğretmen minik bir gülümseme attı; "Bir daha olmasın." der gibiydi. O sırada bir şeyler anlatıyordu tabii: “Pekâlâ, ödevleri okudum ve bu derste, sevdiğinizi söylediğiniz bitkilerden biriyle vakit geçirebileceğinizi düşündüm. Adamotlarıyla Şeytan Kapanı baş başaydı ama sınıfa bir şeytan kapanı getirebileceğimi düşünmüyorum, en azından siz birinci sınıfken değil. Bu yüzden millet, adamotlarına ‘merhaba’ deyin.” Melly, biraz korkmuştu. Çünkü adamotlarının çığlığından nefret ediyordu. Profesör anlatmaya devam etti: “Adamotları, yakın bir akrabasını mugglelerin da bildikleri bir bitkidir. Panzehirlerin bir çoğunda kullanılır ama yetiştirilmeleri zordur. Yetişkinliklerin çığlıkları, sizi öldürebilir. Bu adamotları henüz küçük ama dikkatli olmazsanız bayıltabilirler sizi. Toprağa girmeyi ya da ondan çıkmayı sevmezler. Sizler bu ders, bu küçük dostlarımızın saksılarını değiştireceksiniz, bu yüzden bunu bilmeniz gerektiğini düşünüyorum, her biriniz en az üç tanesinin saksısını değiştireceksiniz. Bitkileri kendinizden uzakta tutmaya dikkat edin, sizi tekmeler, yumruklar ya da ısırabilirler.” Mellysa ürktü. Profesör başlayın der deme zamanla yarışmayı ve Gryffindor'a puan kazandırmayı düşünüyordu. Bunu yaparsa binasında sevilirdi belki de. Ya da Profesörlerin gözüne girebilirdi. Profesör öğrencilere göstermek için adamotunu kaldırdı ve adamotu çığlık atmaya başladı. Mellysa'nın kulakları yırtılıyordu sanki. Kulaklıklar olmasa kim bilir neler olacaktı? Profesör saksı değiştirme işini bitirmişti ve öğrencilere "Sıra sizde, " der gibi bir bakış attı. Mellysa hemen saksıyı yanına çekti. Adamotunu topraktan çıkardı ve çığlıkları duymamaya çalıştı -bu mümkün olmasa bile-. Elleri yorulmuştu. Dört adet saksıyı bitirmişti. Artık başı da ağrıyordu. Profesör minik bir gülümsemeyle öğrencilere doğru yöneldi: “İyi iş başardınız.” dedi ve elleriyle kapıyı işaret etti; “Ödeviniz yok, çıkabilirsiniz.” Melly sevinmişti. Çünkü ilk girdiği derste -aslında 2. ders ama Hogwarts'ta girdiği ilk Bitkibilim dersiydi,- ödev almak istemiyordu. Kapıya doğru yöneldi ve kalabalığa karışarak dışarı çıktı. | |
| | | Vladimir Stepan Nieltsev Chornoye Pravda Solisti/Piyanisti & Rol Oyun Akademisi Üyesi
Mesaj Sayısı : 1269 Nerden : İzmir ~ Bakü. ^^ Meslek : Ne iş olsa yaparım. Malum işsizlik var. :P Tarafı : Sağ-sol-ön-arka. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 19 Evcil Hayvan : Kaoru. Maalesef evcil değil. Kayıt tarihi : 17/07/09
| Konu: Geri: I. Sınıflar II. Ders Ptsi Ağus. 10, 2009 1:45 pm | |
| Bir Pazartesi günü daha geride kalmıştı işte. Pazartesi demek, ders ve ödev yükünün artmasının başlangıcı demekti. Bazı öğretmenlerin devamlı ödev vermesi birçok öğrenci gibi Stepan'ın da sinirine dokunuyordu, bunlar hiç mi öğrenci olmamışlardı ki bu yükün altında olanların hissettiklerini anlamıyorlarmış gibi davranıyorlardı? Neyse, sabah sabah moral bozmanın anlamı yoktu; yavaşça gardıroba yönelerek tecrübeli bir hırsız edasıyla cüppesini alıp saçlarına şekil verdikten sonra yatakhaneden ayrılmıştı bile. Araziye indiğinde, sisli havayı uzun uzun içine çekmişti. Oksijen beynine girerse hem derslerde daha başarılı olur, hem de stres seviyesi azalırdı; ki bu ödev silsilesinin arasında en çok ihtiyacı olan şey de buydu. Birden Bitkibilim derslerinin olduğunu anımsadığında okuldaki profesörlerin en güzeli olan Profesör Andié'nin de bu şekilde düşündüğünü anımsayınca gülümsemekten alıkoyamadı kendini. Eh, başka bir profesör olsa kadınları anlamaktan geçen yolun bitkilerle haşır neşir olmak olduğunu söyleyemezdi zaten. Seralara vardığında fark ettiği ilk detay, sıraların üzerinde üst üste dizilmiş bitkiler olmuştu. Bunlara fazla dikkat etmeden profesörü süzmeye başlamıştı Stepan, bu muhteşem güzelliği incelediği her saniye; içine dinçliği ve sükuneti aşılayacağı bir fırsat demekti. Bu hoş bayanı dinlerken, adamotları ile Şeytan Kapanı'nın başa baş gittiğini duyunca gülümsemekten kendini alamadı, eh; birinci sınıftayken Şeytan Kapanı'nı işlemek pek de akıl karı değildi doğrusu; dolayısıyla adam otlarına "merhaba" deme vaktiydi. Adam otlarının çığlığıyla ölmek pek de hoş bir duygu olmasa gerekti; en azından Stepan, muhtemelen ciyak ciyak bağırmakta olan o iğrenç tonla son nefesini vermektense Basilisk tarafından öldürülmeyi tercih ederdi. Toprağa girmeyi veya topraktan çıkmayı sevmediklerine göre, nerede severek yaşayacakları da ayrı bir muammaydı, pek mutlu bitkiler oldukları söylenemezdi doğrusu. Saksıları değiştireceklerdi, tabii profesörün birkaç küçük tüyosundan sonra. Bayılmamak için kulaklıkları takmak ve tabii ki eldiven giymek, bu işin püf noktalarıydı. Stepan kulaklığını takarken bir yandan da profesörü en dikkatli bakışlarıyla izliyordu; tabii bunun tek nedeni az sonra yapacakları işi tam anlamıyla görmek değildi. Tabii profesörün emsalsiz zarafeti bile, adamotunun saksıdan çıkarıldıktan sonra tiksinti verici yüzünü ve kocaman açmış olduğu ağzını görmeyi daha katlanılır kılmıyordu. Tabii ardından kendilerinin de aynı şeyi yapacaklarını bilmek, bu tiksintiyi had safhaya taşıyordu. Profesörün işaretinden sonra isteksizce bir saksıyı çekmişti. Eldivenlerini eline geçirdikten sonra yapraklarının hemen altından nazikçe bitkiyi tuttu. Böyle bir şeye gösterilebilecek maksimum sevgiyi gösterdiğine iyice emin olduktan sonra bitkiyi çekti ve açılmış ağzına bakmamaya çalışarak boş saksıya koymaya çalıştı, fakat elindeki yaratık beklediği gibi kendisine isyan ediyor, yumruklarını sallayarak adeta emrine girmeyeceğini haykırıyordu. Yaratık yumruğu kendisine geçirmeye hazırlanırken, Stepan hızlı davranarak yaratığın elini tuttu ve yüzüne çarptı. Yaratık acı dolu bir yüz ifadesiyle kendisine bakarken, onu boş saksıya koydu ve üstünü bol toprak ve gübreyle örttü. Sıra diğer adamotlarına geldiğinde Stepan ilk deneyimi kadar zorlanmadığına sevinerek onların da saksılarını değiştirdi ve artan zamanı profesörü son bir kez süzmek için ayırdı. Nitekim herkesin üzeri çamurlara bulansa da savaştan çıkmış bir gazinin gururunu taşıdıklarını anlamak zor değildi. Profesör iyi iş başardıklarını söyleyince, ağzı kulaklarına vararak ona baktı ve ödev vermediği için minnettar bir bakış atarak kendisini bahçenin serin ve huzurlu havasına bıraktı. | |
| | | Swieta Miranda Andié Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 596 Nerden : :D Meslek : Öğrenci Gerçek İsim : Simge :D Patronus : Ben Daha Küçüğüm^^ Tarafı : Bilmem :D Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 13 Asası : Yeşil Renkler Özel Yetenek : Yok Evcil Hayvan : Köpeğim *Puffy* Kayıt tarihi : 07/07/09
| Konu: Geri: I. Sınıflar II. Ders Ptsi Ağus. 17, 2009 12:32 pm | |
| Swieta sınıfa girdi. Ders çoktan başlamıştı. Annesine baktı. Bazı öğrencilerin aralarında kıkırdadığını gördü. Mellysa utanç içinde başını eğerek Swieta'ya bakıyordu. Swieta annesine doğru döndü ve yarı kızarık bir yüz ile; "Geç kaldığım için özür dilerim an.. profesör." Mellysa minik bir kahkaha attı. Bir anda sınıfta gülücükler uçuştu. Annesi eliyle sırayı gösterdi. Swieta hemen oturdu.
Hemen yanındakine eğildi; "Ders başlayalı ne kadar oldu?" Kız konuşmak istemediği için kağıda yazdı. "Az önce başladık." Kızın eli fazla biçimsizdi. Swieta yüzünü büzdü ve tahtaya baktı. Annesi konuşmaya başlamıştı.
“Pekâlâ, ödevleri okudum ve bu derste, sevdiğinizi söylediğiniz bitkilerden biriyle vakit geçirebileceğinizi düşündüm. Adamotlarıyla Şeytan Kapanı baş başaydı ama sınıfa bir şeytan kapanı getirebileceğimi düşünmüyorum, en azından siz birinci sınıfken değil. Bu yüzden millet, adamotlarına ‘merhaba’ deyin.” Swieta dik dik baktı. Adamotlarıyla daha önce karşılaşmamıştı. Mellysa evde sürekli bahsettiği için biliyordu biraz tabii. Annesi de Mellysa'nın başını okşuyordu. Durum böyle olunca Swieta biraz biraz biliyordu. Aklındakileri dağıttı ve dinlemeye devam etti. Mellysa'nın ürktüğünü gördü. Başını çevirdi. Dinliyordu artık:
“Adamotları, yakın bir akrabasını mugglelerin da bildikleri bir bitkidir. Panzehirlerin bir çoğunda kullanılır ama yetiştirilmeleri zordur. Yetişkinliklerin çığlıkları, sizi öldürebilir. Bu adamotları henüz küçük ama dikkatli olmazsanız bayıltabilirler sizi. Toprağa girmeyi ya da ondan çıkmayı sevmezler. Sizler bu ders, bu küçük dostlarımızın saksılarını değiştireceksiniz, bu yüzden bunu bilmeniz gerektiğini düşünüyorum, her biriniz en az üç tanesinin saksısını değiştireceksiniz. Bitkileri kendinizden uzakta tutmaya dikkat edin, sizi tekmeler, yumruklar ya da ısırabilirler.” Mellysa'nın neden korktuğunu şimdi daha iyi anlamıştı. Çığlıklar yüzünden. Annesi Mellysa ve Swieta'ya baktı. Adamotunu çıkardı ve diğer saksıya koydu. Toprağı atarken Swieta dayanamıyordu artık. Kulaklıklar kulağından düşecekti neredeyse. Eliyle kulaklığı tuttu. Annesi toprağı doldurmayı bitirdi. Swieta derin bir "Oh..." çekti. Anneleri onlara "Sıra sizde" der gibi bir bakış attı.
Mellysa hızlı bir şekilde adamotunu tuttu. Mellysa'nın gözündeki hırsı görmüştü ve Slytherin'e puan kazandırmalıydı. Hızlıca adamotunu tuttu ve çekti. Adamotunu biraz yakın tutmuş olmalıydı ki adamotu parmağını ısırdı. İyi olan tarafı o yavru olduğu için acıtmıyordu ve Swieta'nın elinde eldiven vardı. Saksıyı aldı ve adamotunu koydu. Diğer adamotlarına da aynı yöntemi uyguladıktan sonra onlara şöyle bir baktı: "Ne kadar da tipsizler!" Swieta bıyık altından güldü.
Sonunda bitmişti. Swieta ellerini ovdu ve yine bir rahatlama söz konusuydu. Annesine baktı. Sonra etrafına baktı, neredeyse herkes bitirmişti. Annesine döndü:
“İyi iş başardınız.” dedi ve kapıyı gösterdi: “Ödeviniz yok, çıkabilirsiniz.” Swieta koşarak Mellysa'ya delice bir bakış attı. Mellysa sırıttı. Swieta annesine baktı ve selam verircesine elini başına götürdü. Annesini de gülümsetmeyi başarmıştı. Koşarak sınıftan çıktı. | |
| | | | I. Sınıflar II. Ders | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|