Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 I. Sınıflar I. Ders

Aşağa gitmek 
+3
Michael Nymins Miller
Regina L. Archangel
Dianne Dickenson
7 posters
YazarMesaj
Dianne Dickenson
Bitkibilim Profesörü
Bitkibilim Profesörü
Dianne Dickenson


Mesaj Sayısı : 171
Nerden : İzmir.
Gerçek İsim : Esra. ^^
Tarafı : Tarafsız.
Kan Durumu : Safkan ya da melez, kendisi de bilmiyor.
Rp yaşı : Hebele.
Özel Yetenek : Yok.
Evcil Hayvan : Bitkileri tercih ediyor.
Kayıt tarihi : 16/06/09
I. Sınıflar I. Ders Calisi10

I. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: I. Sınıflar I. Ders   I. Sınıflar I. Ders Icon_minitimePtsi Tem. 27, 2009 4:16 pm

...


En son Dianne D. Andié tarafından Paz Ağus. 23, 2009 11:06 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Regina L. Archangel
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Regina L. Archangel


Mesaj Sayısı : 93
Nerden : Nereye =D
Meslek : Öğrenci
Gerçek İsim : Başak
Patronus : 1. sınıfta Patronus mu olurmuş cıkcık
Tarafı : Karanlık tabii ki...
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 13
Asası : Özgür Kanat~
Özel Yetenek : 4 saat uykuyla durabilitem var ve bu da bi yetenek bence =D
Evcil Hayvan : Queen isimli gri bir pisi (:
Kayıt tarihi : 23/07/09
I. Sınıflar I. Ders Huysuz10

I. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: I. Sınıflar I. Ders   I. Sınıflar I. Ders Icon_minitimePtsi Tem. 27, 2009 7:38 pm

    Pencere kenarındaki yatağının perdeleri aralık kalmıştı. Turuncu saçlar Güneş'in parlak ışıklarıyla bütünleşiyor ve etrafına renk renk parıltılar saçıyordu. Küçük kız gözlerini yeni bir güne açmıştı. Uzun parmaklı ellerini Güneş'e uzattı. Sıcağı seviyordu, rahatlıyor ve huzur bulmasına yardımcı oluyordu. Gerindi. Lacivert yastığının üzerine dağılmış turuncu saçlarını inceledi. Bu rengi seviyordu. Normalde fazlasıyla karamsar biriydi ama bugün oldukça neşeliydi. Üzerinde Ravenclaw'ın arması olan pikesini üzerinden attı. Yatağının dibindeki terliklerini küçük ayaklarına geçirdi. Sandığını açtı ve karışıklığın arasından lacivert yeni olan cüppesini buldu. Yatakhanede iki kız kalmışlardı, kıvırcık ve sarı saçları vardı. Onu uyandırmamaya çalışarak sessizce banyoya yöneldi.

    Aynada kendine baktı, çekik gözleri şişmişti biraz. Yüzünü yıkamak istiyordu. Soğuk suyu açtı ve donarak da olsa yüzünü yıkadı. Birazdan ayılmıştı. Saçlarını at kuyruğu halinde yukarıdan topladı. Bugün Bitkibilim dersi vardı. Belki de bu yüzden neşeliydi bu kadar. Bitkibilim İksir'i destekleyen bir dersti ve İksir'e olan aşırı bağlılığı yüzünden Luna bu derse oldukça önem veriyordu. Diş macununu ve fırçasını dolabından çıkardı. Naneden hoşlanıyordu. Cüppesini giydi. Tamamen hazır olduğuna inanınca yeniden yatakhaneye süzüldü. Kıvırcık saçlı kız da kalkmıştı. Luna'ya gülümsedi, Luna da karşılık verdi. Sandığına eğildi yeniden, Bitkibilim kitabını, birkaç parça parşömeni ve tüy kalemlerini çantasına koydu. Daha sonra kahvaltı etmek için aşağıya indi.

    İnsanlar uyanmış ve hazırlanmıştı. Luna duraksamadan Büyük Salon'a indi. Ravenclaw masasına gitmek için büyük adımlar atıyordu. Masada bir kaç oğlan birbirlerine yemek atıyorlardı, bu yüzden onlardan olabildiğince uzağa oturdu ve önüne bir tane tost çekti. Yavaşça onu yemeye başladı, insanlar salona doluşmuşlardı. Profesörler kendi aralarında konuşuyolardı, öğrenciler de sohbet ediyorlardı. Gözleri Slytherin masasını buldu. Nerissa oradaydı, somurtkan bir ifadeyle kahvaltısını ediyordu. Luna'yı farketti ve gülümsedi. Karşılık verdi...

    Doyduğuna kanaat getirince neşeyle salondan çıktı. Bu güzel havada sınıfta olmak ona aptalca geliyordu, seralara gittiği için memnundu. Kapıdan çıktı ve Güneş'in tüm benliğini sarmasına izin verdi. Yasak Orman'ın tepesinde kuşlar uçuşuyordu. Şamarcı Söğüt gayet masum ve ahenkli bir şekilde dallarını göle doğru uzatmıştı. Göl parıldıyordu, içindekileri göremiyordu ancak seslerini duyabiliyordu Luna. Hızlandı, geç kalmak istemiyordu.

    Sonunda seraların kapısına gelmişti. Diğerleri de gelmişti ama sayıları oldukça azdı. Çoğu kişi bu dersi tercih etmemişti. Seraya girdiler. İçerisi buram buram toprak ve gübre kokuyordu, bir kapı profesörün odasına açılıyordu. Etraf yeşil bitkilerle doluydu, bu sera tehlikesiz olmalıydı. İlerledi ve kürsüye yakın bir yerlere oturdu. Sınıfa son giren öğrenci profesörün sinirli ve küçümser bakışlarına mağruz kalınca tüm seraya bir sessizlik hakim oldu. Profesör oldukça ciddi görünüyordu, sinirlendirmek istemeyen küçük kız tüm dikkatini profesöre verdi.

    “Adım Dianne ama siz bana ‘Profesör’ ya da ‘Efendim’ diyeceksiniz." dedi profesör ciddiyetle. Başka bir şey diyemezlerdi ki zaten... "Tahmin edebileceğiniz gibi bitkibilim profesörünüzüm. Bu sene boyunca derslerimizi burada, I. Serada işleyeceğiz.” Tam da Luna'nın düşündüğü gibiydi. Seneye daha tehlikeli bir serada ders işleyeceklerdi, heyecanlanmıştı. Dikkatle profesörü dinlemeye devam etti.

    “Sınıfınız büyüdükçe bulunduğunuz seralardaki bitkilerin tehlikeliliği artacak. Mesela bu serada nane, nar ya da zencefil gibi muggleların da bildiği, zararsız bitkiler bulunurken yandaki serada dişli sardunyalarla karşılaşabilirsiniz." dedi Luna'nın emin olmasını istercesine. "Pekâla, bu dersimi sizin kendinizi tanıtmanızla harcamayacağım. Kendinizi tanıtmak için söz almaktan daha fazlasını yapmanız gerekecek, zaman içinde dersteki davranışlarınıza göre sizi tanırım zaten. İsimler o kadar da önemli değil, değil mi? Hayvanlara isim konur ama bitkilere konmaz ve ben bitkileri daha çok seviyorum. Herneyse, derse geçelim.”Sanki fazla soğuktu. Öğrencilerini küçük birer böcek gibi görüyorlardı. Bitkilere insanlardan daha çok mu önem veriyordu? Tabii bu da kişisel bir karardı ancak Luna buna bir anlam verememişti.

    "Biraz bitkibilimden bahsedelim, tarihinden, ortaya çıkışından, kullanım alanlarından… Ama daha önemlisi, bitkilerden. Bitki, tanımı çok da belli olmayan bir kavram. Bir canlının bitki olabilmesi için kendi besinini kendisini üretmesi gerektiği konusunda bütün bilim adamları hemfikir yine de. Bitkilerin çoğunu mugglelar da biliyor ve kullanıyor ama onlar bitkilerin içindeki sihirsel güçten habersiz. Mugglearın bir şey bildiğini düşünmüyordu Luna zaten. Hiç birşeyden haberleri yoktu. Tabi bu barındırdıkları kanla ilgiliydi, onları suçlayamazdı. "Yani özetle, bitkilerin içindeki büyüyü harekete geçirmek için kullanmanız gereken şey yine büyüdür.” dedi profesör anlaşıldığı üzere defne ağacından yapılmış asasını göstererek. "Tabii telekler de var..." diye düşündü Luna.

    “Bakanlığa göre, Şifacılık ya da Serbest Meslek istemiyorsanız ya da birkaç yıl içerisinde benim konumumda gözünüz yoksa bu dersi almak gibi bir zorunluluğunuz yok ama bu dersi seçmekle bence çok iyi bir şey yaptınız. Ama ben, bitkibilimin özellikle iksirde, işinize yarayacağını düşünüyorum. Bu derste edindiğiniz bilgiler, iksirdekileri destekleyecektir." dedi profesör Luna'nın niye bu dersi seçtiğini söylermişcesine. Profesör kesinlikle haklıydı, iksir demek, bitkiler demekti. Gülümsedi.

    "Zaten amacınız şifacı olmaksa bitkiler hayatınız büyük bir parçası olacak. Ama bence sırf istediğiniz meslek için bitkibilime giriyorsanız hata ettiniz. Bitkiler sandığınızdan daha hassastırlar ve katı bir kısasa kısas politikaları vardır. Eğer siz onları sevmezseniz, onlar da sizi sevmeyecektir. Sonraki derslerde üzerlerinde çalıştığınız bitkilerin başına bir şey gelirse kesinlikle cezaya kalacağınızı da söylemek istiyorum. Bu seradaki bitkiler çok nadir bulunan bitkilerden olmayabilir ama bütün bitkiler değerlidir.” Bitkiler değerliydi tabii, canlıydı onlar da. Ayrıca pek çok şeyin ana malzemesiydiler, profesörün bu düşündüklerini duysa pek de memnun olmayacağını düşündü ancak böyle düşünüyordu. Sonuçta gereken önemi ve dikkati veriyordu, yapması gerekenleri yapıyordu. Profesörün dediklerinin çoğunu not almıştı.

    Profesör onları inceliyor gibiydi, ders bitmişti herhalde. Ödev verilip verilmeyeceğini merak ediyordu, profesörün karakterini az çok anlamıştı. Soğuk, disiplinli ve ne yaptığını bilen biriydi. “Bitkibilim dersini neden seçtiğinizi ve en çok sevdiğiniz bitkiyi anlatan bir yazı yazmanızı istiyorum sizden sonraki derse kadar.” Luna bunu kolay bulmamıştı, profesör düşüncelerini duyunca sinirlenebilirdi ancak yapacak bir şey de yoktu. Profesör çıkabilirsiniz dediği anda eşyalarını toparladı ve kütüphaneye gitmek üzere yola çıktı...


En son Regina L. Archangel tarafından Perş. Tem. 30, 2009 2:09 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Michael Nymins Miller
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Michael Nymins Miller


Mesaj Sayısı : 379
Meslek : Serbest Meslek
Gerçek İsim : Hakan
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 13
Asası : Gerçeğin Aynası
Özel Yetenek : Bilmem,belkide vardır.
Evcil Hayvan : yok
Kayıt tarihi : 04/07/09
I. Sınıflar I. Ders Olgun10

I. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: I. Sınıflar I. Ders   I. Sınıflar I. Ders Icon_minitimePtsi Tem. 27, 2009 7:58 pm

Bitkibilim dersine yirmi dakika var.Güzel bir uyku çekerek yorgunluğunu atacaktı,sözde(!).Yatmadan önceki yediği yemek uyumasını zorlaştırmıştı,bu konuda hayıflanırken.Bulunduğu durum konusunda söyleniyor.Yediği yemek için midesine lanet okumaktan kaçınmıyor.Kafasını yastıkla kapatıyor,sessizlik için ama nafile.Ayak sesleri yükseliyor,derse geç kalma tereddütü içindeki çocuklar oradan oraya koştururken nasıl (!) uyunur.Sonunda uykunun çözüm yolu olmadığını anladığında baktığı saat Bitkibilim dersine on beş dakika kaldığını söylüyor.Bir an için tesadüfen baktığı saatin onunla konuştuğunu düşünürken bu seferde delirdiği yada delirmediği konusunda bir kanaat getirmeye çalışıyor.Sonunda ayak sesleri dahada artınca yastığı kafasında çekiyor,direkt lavaboya yöneliyor aynada kendine bakıyor.O yakışıklı -kendine göre- çocuktan pek bir şey kalmamış.İyice dağılmış saçlar,çökmüş göz altı,çapaklar ve karnına saplanan ağrının ilave yüz ifadesi bunlarla birleşince bir Karanlık Lord'a eşdeğer (!) doğrusu.Birazda büyü bilse.Bildiği üç büyü vardı;Accio,Wingardium Leviosa,Akla pakla.Bunlarıda pek -biraz- kontrol edemesede,bazen işine yaramaktadır.Yatakhane boşalmış olmalıki,açtığı musluktan çıkan suyun sesi yankılanıyordu.Bu ortamın sessizliğini azda olsa dindiriyordu,yanına aniden çalan çalarsaatin seside eklenince aniden irkildi,yüzüne su çarpmaya başladı.Gözüne kaçan su onu rahatlatıyordu,ama on dakikada derse varıp varamayacağı konusundaki yeni başlayan endişesi,bu rahatlamayı bastırırken,çoktan cüppesini üstüne geçirmişti.Direkt merdivenlerden indiği gibi bahçeye çıkabilmişti nihayet (!).Uyku sersemliğinin verdiği yorgunluktan yavaş hareket etmesi normaldi.Birden iyice kendine geldiğinde ters giden bir şeylerin olduğunu sezmişti.Hafifti,cübbesinden,cübbesinin cebindeki asadan başka ağırlık yoktu.İşte ters gidende buydu,defter ve kalemini unutmuştu.Ani bir refleksdir,yukarıya yönelmişti.Hızla giderken,uykudan açılmış olmasının avantajından iki dakikada varmıştı.Defter ve kalemini tekrar aldığı gibi aşağı iniyordu,son dört dakika!.Çıldırmışçasına koşuyordu,bazen kalemi düşüyor,geri dönüp onu tekrar alıyordu.Allah'tan ki;Seralar hemen bulunabilecek kadar büyük.

Seraların büyük olması yanı sıra,öğrencilerin yaptığı yaramazlık sonucu çıkardığı sesi duymamanın mümkünatı yoktu.Yaramaz ve kendini bilmezlerden haz etmesede bu sefer onlara bir şeyler borçlu hissediyordu.Seraya doğru koşarken birden ''Pat'' yere çarpmış -toslamıştı-.Galiba okadarda açılmamıştı uykusu.Seranın dışındaki gümüşi,nemli çimen yumuşaktı.Öte yandan seranın için düz sert topraktı.Ancak bir tane küçük toprak parçası,çakıl çıkması,Mich'in efsanevi bir büyücü çıkmasıyla aynı ihtimaldeydi.Uzun kıvrımlı masalara sıralanmış öğrenciler.Önlerinde duran bir Slytherin'linin müdürün taklidini yapmasını izliyorlardı.Hepsi bir ağızdan kahkahalar içinde kırılıyor,diğer binalar onlara kin dolu bakışlar atıyorlardı.Mich Slytherin'lerden birinin yanına oturdu,sert bir şekilde kitaplarını masanın üzerine çarptı arkasına yaslandı.Çocuk bir Gryffindor'un böylece yanına oturmasına pek -hiç- sevinmemiş.Aksine garipsemiş -korkmuştu- doğrusu.Gözünü Mich'den çevirmiş,arada merak dolu gözlerle Mich'i kesiyor -izliyordu-.Birden gözüne çarpan,kıvırcık sarı saçlı kadın giydiği tozluğun üstü topraklarla dolu onu çıkarıp bir köşeye bırakarak kendini tanıtmaya başlamıştı.
“Adım Dianne ama siz bana ‘Profesör’ ya da ‘Efendim’ diyeceksiniz. Tahmin edebileceğiniz gibi bitkibilim profesörünüzüm. Bu sene boyunca derslerimizi burada, I. Serada işleyeceğiz.”
Bu tavrından diğerleri onu sevmediğine kanaat getirmişti bile.Mırıltılar başlamıştı,güya disiplinli hocaları sevmiyorlardı.Normal durgun sesi ve hiç bir duygu sergilemeyen yüzü ile diğerlerini sıkıyordu.Ancak Mich için bilginin kimden geldiği pek önemli konu değildi.Profesör sıraların arkasında dolaşmaya başlamıştı.Duruşunu düzeltti.Yanındaki Slytherin'de hemen Mich'in yaptığını tekrarlamıştı.Güya yılanlık yapacak ya ? Ama profesör pek tatmin olmuşa benzemiyordu,sınıftan.“Sınıfınız büyüdükçe bulunduğunuz seralardaki bitkilerin tehlikeliliği artacak. Mesela bu serada nane, nar ya da zencefil gibi muggleların da bildiği, zararsız bitkiler bulunurken yandaki serada dişli sardunyalarla karşılaşabilirsiniz. Pekâla, bu dersimi sizin kendinizi tanıtmanızla harcamayacağım. Kendinizi tanıtmak için söz almaktan daha fazlasını yapmanız gerekecek, zaman içinde dersteki davranışlarınıza göre sizi tanırım zaten. İsimler o kadar da önemli değil, değil mi? Hayvanlara isim konur ama bitkilere konmaz ve ben bitkileri daha çok seviyorum. Herneyse, derse geçelim.”Bu duruma göre ikinci seraya geçemeyecekleri bir gerçek,profesör hafif derse yoğunluktan tatmin olmuş,güleryüzlü (!) olmaya çalışıyor,ama galiba sorunları var.Bilgi aktarımına devam etti,“Biraz bitkibilimden bahsedelim, tarihinden, ortaya çıkışından, kullanım alanlarından… Ama daha önemlisi, bitkilerden. Bitki, tanımı çok da belli olmayan bir kavram. Bir canlının bitki olabilmesi için kendi besinini kendisini üretmesi gerektiği konusunda bütün bilim adamları hemfikir yine de. Bitkilerin çoğunu mugglelar da biliyor ve kullanıyor ama onlar bitkilerin içindeki sihirsel güçten habersiz. Bu gücü anlayabilmek için asaları düşünmek yeterli olacaktır. Mugleların da tanıdıkları bir ağaç olan Defne, kendi başına büyü yapamaz. Ama eğer ağacı gerekli işlemlerden geçirip bir asa haline getirirseniz, ağaca böyle bir yetenek vermiş olursunuz. Yani özetle, bitkilerin içindeki büyüyü harekete geçirmek için kullanmanız gereken şey yine büyüdür.” İşte ilgileri arttıran sözcük sayesinde profesör biraz daha tatmin olmuş tebessüm sergilemeye başlamıştı,Mich'inde bitkibilime duyduğu ilginin profesörün tebessümünde bir payı olmalıydı elbet.Hele duyduğu ''Büyü'' kelimesinden sonra.Aslında bu dersin sadece bir kaç otu yetiştirmekten ibaret olduğunu düşünmüştü,puanlarını yükseltir umuduyla kolay ders olduğu için seçmişti.Profesör dolaşmaktan vazgeçmiş,salonun simetrik masalarından uzak noktadaki kürsüsüne yönelmişti.Biraz durakladıktan sonra nefes alıp,üç saniyelikte arada söyleyeceklerini düşünmesi sürmüştü.Bize bitkibilimin yararlarından bahsetti ve verdiği bir kaç tavsiye yine insanları sıkmıştı.Mich elbetteki profesörün bahsettiği şeyleri (özetle) not alıyordu.Artık kendini gerçektende dinç hissetmekteydi.Ortamın temiz havasını uzun süre içine çekince bünyesine iyi gelmişti,karın ağrısı geçmişti. “Bitkibilim dersini neden seçtiğinizi ve en çok sevdiğiniz bitkiyi anlatan bir yazı yazmanızı istiyorum sizden sonraki derse kadar.” yine hafif ısınmış sesiyle ödevi verdikten sonra çocukların yüzü buruşmuştu.Mich için kolay bir ödevdi bu,ama ilk gün toleransı olmalıydı.Diğer dersler hiç ödev vermemişti,belliki bu bu ders bu profesörün elinde Mich'i zorlar.''Çıkabilirsiniz'' sesiyle Slytherin'ler çığlık atarak seranın dışına çıkmış yeni yeni açan güneşin altında çimen üstünde hoplayarak muziplik (!) o çirkin suratlarlarla -daha çok korkunluk- yapıyorlardı.Mich'de en son olarak defterlerini simetrik bir şekilde düzelterek yavaş bir biçimde kafası aşağıda güneşe duyarlı (!) ortak salona doğru yöneldi,cübbesinin başlığı kapalı...

Out:Fazla boşluk bırakmadım,Rp'nin kısa görüntüsü sizi yanıltabilir =)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Patrick S. Patel
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Patrick S. Patel


Mesaj Sayısı : 604
Nerden : heryerden
Meslek : başbelası
Tarafı :
Kan Durumu : melez
Rp yaşı :
Evcil Hayvan :
Kayıt tarihi : 06/07/09
I. Sınıflar I. Ders Nerede10

I. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: I. Sınıflar I. Ders   I. Sınıflar I. Ders Icon_minitimeÇarş. Tem. 29, 2009 2:01 pm

Daniel son hazırlıklarını da yapıp yatakhaneden çıktı.Şimdi ilk Bitkibilim derslerine gireceklerdi.Ortak salondan çıkıp kütüphanenin yolunu tuttu.Kütüphanede dersine yararlı olabilecek bir kitap buldu.Kütüphane görevlisine;
-Bu kitabı alabilirmiyim?
-Tabiki canım.
-Teşekkürler.
Daniel kütüphaneden çıkıp merdivenlerden inmeye başladı.Giriş salonundaki büyük kapıdan geçip seraların yolunu tuttu.Seralara vardığında öğrencilerin çoğu gelmişti.Daniel içeri girip öğretmenin konuşmasını bekledi.Bir süre sonra profesör;
-Adım Dianne ama siz bana ‘Profesör’ ya da ‘Efendim’ diyeceksiniz. Tahmin edebileceğiniz gibi bitkibilim profesörünüzüm. Bu sene boyunca derslerimizi burada, I. Serada işleyeceğiz,dedi.Ve eliyle serayı gösterip devam etti;
-Sınıfınız büyüdükçe bulunduğunuz seralardaki bitkilerin tehlikeliliği artacak. Mesela bu serada nane, nar ya da zencefil gibi muggleların da bildiği, zararsız bitkiler bulunurken yandaki serada dişli sardunyalarla karşılaşabilirsiniz. Pekâla, bu dersimi sizin kendinizi tanıtmanızla harcamayacağım. Kendinizi tanıtmak için söz almaktan daha fazlasını yapmanız gerekecek, zaman içinde dersteki davranışlarınıza göre sizi tanırım zaten. İsimler o kadar da önemli değil, değil mi? Hayvanlara isim konur ama bitkilere konmaz ve ben bitkileri daha çok seviyorum. Herneyse, derse geçelim,Daniel profesörün bunu söylediğine çok sevinmişti.Çünkü çok merak ediyordu bitkileri.Profesör sınıfa şöyle bir göz gezdirip sıraların arasında dolanmaya başlayarak;
-Biraz bitkibilimden bahsedelim, tarihinden, ortaya çıkışından, kullanım alanlarından… Ama daha önemlisi, bitkilerden. Bitki, tanımı çok da belli olmayan bir kavram. Bir canlının bitki olabilmesi için kendi besinini kendisini üretmesi gerektiği konusunda bütün bilim adamları hemfikir yine de. Bitkilerin çoğunu mugglelar da biliyor ve kullanıyor ama onlar bitkilerin içindeki sihirsel güçten habersiz. Bu gücü anlayabilmek için asaları düşünmek yeterli olacaktır. Mugleların da tanıdıkları bir ağaç olan Defne, kendi başına büyü yapamaz. Ama eğer ağacı gerekli işlemlerden geçirip bir asa haline getirirseniz, ağaca böyle bir yetenek vermiş olursunuz. Yani özetle, bitkilerin içindeki büyüyü harekete geçirmek için kullanmanız gereken şey yine büyüdür,dedi.Daniel sürekli not alıyordu.Bu arada profesör öğrencilere bakarak masasının ucuna oturdu ve konuşmaya devam etti;
-Bakanlığa göre, Şifacılık ya da Serbest Meslek istemiyorsanız ya da birkaç yıl içerisinde benim konumumda gözünüz yoksa bu dersi almak gibi bir zorunluluğunuz yok ama bu dersi seçmekle bence çok iyi bir şey yaptınız. Ama ben, bitkibilimin özellikle iksirde, işinize yarayacağını düşünüyorum. Bu derste edindiğiniz bilgiler, iksirdekileri destekleyecektir. Zaten amacınız şifacı olmaksa bitkiler hayatınız büyük bir parçası olacak. Ama bence sırf istediğiniz meslek için bitkibilime giriyorsanız hata ettiniz. Bitkiler sandığınızdan daha hassastırlar ve katı bir kısasa kısas politikaları vardır. Eğer siz onları sevmezseniz, onlar da sizi sevmeyecektir. Sonraki derslerde üzerlerinde çalıştığınız bitkilerin başına bir şey gelirse kesinlikle cezaya kalacağınızı da söylemek istiyorum. Bu seradaki bitkiler çok nadir bulunan bitkilerden olmayabilir ama bütün bitkiler değerlidir,dedi.Daniel şifacı olmayı düşünmüyordu ama bitkileri çok seviyordu.Profesör dersin kalan kısmında biraz daha bitkilerden bahsetti,biraz not tutturdu-ama bu Daniel için sorun değildi,çünkü o profesörün dediği herşeyi yazıyordu-Son olarak;
-Bitkibilim dersini neden seçtiğinizi ve en çok sevdiğiniz bitkiyi anlatan bir yazı yazmanızı istiyorum sizden sonraki derse kadar,dedi ve ekledi;
-Çıkabilirsiniz,bu sözlerin üzerine Daniel hemen ödev planlayıcısını çıkarttı ve:"Bitkibilimi neden seçtiğini ve en çok sevdiğiniz bitkiyi anlatan bir yazı yaz."Sonra toparlanıp seradan çıktı.Ders fena sayılmazdı.Tabi uygulamalı olmasını isterdi Daniel.Düşünüyordu da bayağı acıkmıştı.Hızlı adımlarla büyük salona doğru yürüdü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vladimir Stepan Nieltsev
Chornoye Pravda Solisti/Piyanisti & Rol Oyun Akademisi Üyesi
Chornoye Pravda Solisti/Piyanisti & Rol Oyun Akademisi Üyesi
Vladimir Stepan Nieltsev


Mesaj Sayısı : 1269
Nerden : İzmir ~ Bakü. ^^
Meslek : Ne iş olsa yaparım. Malum işsizlik var. :P
Tarafı : Sağ-sol-ön-arka.
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 19
Evcil Hayvan : Kaoru. Maalesef evcil değil.
Kayıt tarihi : 17/07/09
I. Sınıflar I. Ders Geveze10

I. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: I. Sınıflar I. Ders   I. Sınıflar I. Ders Icon_minitimeÇarş. Tem. 29, 2009 7:03 pm

Gözlerimi ovuşturarak açıyordum yine. Kısılmış gözlerimi etrafta gezdirdim, Ravenclaw ortak salonu gözlerim bana bir oyun oynamıyorsa boştu. Fısıltı mı, ıslık mı olduğu pek anlaşılamayan bir ses duyunca; kaçamak bakışlarımı pencereye yönelttim. Orada da bir şey görünmüyordu, uykusuzluk başıma vurmuş olsa gerekti.

Hızlı adımlarla gardıroba yöneldim, cüppemi görmek için artık torba halini almış gözlerimi iyice açmam gerekecekti. Cüppeyi hızlıca üzerime geçirdim, üstünde birikmiş tozları iyice silkeledikten sonra, aynaya bir göz attım. Yakışıklılığımın verdiği gurur, henüz on üç yaşındaki bedenimi sarıp sarmalamıştı. Beğenilmek, her yaştan insanın olduğu gibi benim de hoşuma gidiyordu. Halinden oldukça memnun bir şekilde üzerine hoş koktuğunu düşündüğüm bir parfümü sıktım. Erkek olduğum için Tanrı'ya şükrediyordum; eğer bir kız olsaydım bir kutu makyaj malzemesini doğru bir şekilde sürmek için en az yarım saatini harcamam gerekecekti.

Ortak salondan ağır adımlarla çıkmıştım şimdi de. Pencereden geldiğini sandığım ses tarafından ikinci kez takip ediliyordum. Artık daha hazırlıklıydım, bu ses uykusuzluğumdan kaynaklanıyor olamazdı. Gözlerimi arkama çevirmemle birlikte çarpık mor dudakları ve patlak gözleriyle hortlağı andıran bir şekil belirdi önümde.
"Vay, bu saatte n'apıyorsun velet?"
Gözlerimi iyice kıstım ve "Sen de kimsin?" diye karşılık verdim. Şu anda en son istediğim şey, bir hortlakla sohbet etmekti.
"Erkekler tuvaletinden beri peşindeyim. Canım feci halde sıkılıyor ve senin derse girememen için elimden geleni ardıma koymayacağım."
"Sıkıyorsa bunu derslikte denersin, komik yaratık(!)" dedikten sonra yoluma devam ettim. Ne olursa olsun, arkama bakmamaya kararlıydım. Paranoyak olmam, takip edilmediğim anlamına gelmezdi.

Seraya indiğimde ilk fark ettiğim şey; güneşin tüm parlaklığıyla üstümüze çöküşüydü. Seradaki bitkilerin bu kadar parlak olması bu yüzden olmalıydı. Bu sırada seraya iyice yaklaşan profesöre takıldı gözlerim. Gayet güzel bir kadındı, hatta Profesör Eclipse'den bile güzeldi. En ilgili bakışlarımla onu süzdüm, zarif duruşu dikkatimi anında kendisine çekmişti. Sonrasında, profesörün ağzından çıkan ilk sözlere odaklanmıştım:
“Adım Dianne ama siz bana ‘Profesör’ ya da ‘Efendim’ diyeceksiniz."
Herhalde öğrencilerinin bu güzelliğini görüp de kendisine platonik aşık olmalarını baştan engellemeye çalışıyordu. Neyse ki güzel bulduğum her kişiye tutulmayacak kadar iradeliydim, yoksa başıma dert almam işten bile değildi.

Profesör bu sene dersleri birinci serada işleyeceğimizi söyleyince, daha sonraki yıllara olan merakım daha da perçinlenmişti. Daha tehlikeli bitkiler orada bizi bekliyordu. Yeniden profesörün sözlerine odaklandığımda; ilginç ve pek de hoş olmayan bir kısım yakalamıştım:
"Hayvanlara isim konur ama bitkilere konmaz ve ben bitkileri daha çok seviyorum."
Öğrencilerine hayvan gözüyle bakan bir profesöre ilk kez rastlamıştım. Dahası, bu güzellikle bu sözlerin zihnimde örtüşmesini sağlamaya çalışmak da beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

Bu düşünceyle profesörün sözlerinin bir kısmını kaçırmıştım. Yakaladığım kısımda ise, bitkilerin 'kısasa kısas' tutumundan bahsediyor ve bitkilerin değerli olduğunu, dolayısıyla zarar verecek olursak cezaya kalacağımızı anlatıyordu. Bitkileri oldum olası severdim, fakat sırf bu güzellikle biraz fazla vakit geçirmek için cezaya kalmaya da değerdi doğrusu. Hınzırca gülümsedim ve profesörü dinlemeye devam ettim.

Dersin sonuna geliyorduk ve profesörün ödev verip vermeyeceğini merak etmeye başlamıştım. Onu az çok tanımıştım, güzelliğine rağmen disiplininden taviz vermeyen biriydi. Ayrıca biraz şüpheci de olabilirdi, ilk dersten tüm kuralları sayıp dökmesi bunu belli belirsiz de olsa gösteriyordu. Nitekim, verdiği ödev de bunun ek kanıtı gibiydi. Bu dersi neden seçtiğimizi ve en sevdiğimiz bitkiyi anlatacaktık. Rahatlamıştım, profesörün "Çıkabilirsiniz." demesiyle kendimi bahçenin rahatlığına bırakmıştım bile.


*Yeniden değerlendirileceğinin söylenmesi üzerine tekrar 1. tekil şahsa döndüm, umarım sorun olmaz.


En son Vladimir Stepan Riddle tarafından Ptsi Ağus. 03, 2009 3:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mélania L. Mythique
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.



Mesaj Sayısı : 390
Gerçek İsim : Çisem
Tarafı : Sizce..?
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 13
Asası : İnatçı Sisler
Evcil Hayvan : Reks. Köpeği..
Kayıt tarihi : 10/07/09
I. Sınıflar I. Ders Aptal10

I. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: I. Sınıflar I. Ders   I. Sınıflar I. Ders Icon_minitimePerş. Tem. 30, 2009 2:01 pm

Zrrr..


"Ah lanet olsun! Sabah olmuş olamaz." Kendisini zorlayarak gözlerini açtı. Yatakhanenin tek camı Mél'in yatağının hemen karşısındaydı. Gözünü açar açmaz güneş ışınları yüzüne vurmuştu. "Kahretsin!" Işığın bir anda yüzüne gelmesi sebebiyle gözleri kamaşmıştı ve hiçbir şey göremiyordu. Eliyle yatağından destek alarak ayağa kalktı. Etrafı yoklayayarak ve duvara tutunarak pencereye doğru ilerledi. Tam eli perdeyi bulmuştu ki... Bam! Ayağının bir şeye takılmasıyla dudaklarının yeri bulması bir olmuştu. Sesini kısık tutmaya tenezzül bile etmeden küfür etmeye başladı. Görüşü yavaş yavaş geri dönerken az önce çarptığı şeyden destek alarak ayağa kalktı. Az önce tuttuğu perdeyi yine tuttu ve hışımla kapattı. Ardından yere çevirdi gözlerini. Nihayet kendisine gelen gözleri, az önce çarptığı sandığı görebiliyordu. Sandığı tekmeleyerek devirdi. İçindeki kıyafetler, defterler, kitaplar... Hepsi yerlere saçılmıştı. Mél, yüzüne şeytancıl bi ifade yerleştirdikten sonra sırtını sandığa dönüp yatağına doğru ilerlemeye başladı. "Ah nerde bu lanet olasıca sandık?" Yatağın etrafına heryere baktı, sandığı yoktu.

Gözleri ateş saçarak geri, az önce tekmelediği sandığa, döndü. Kendi kıyafetleri, kendi defterleri... "Hay ben bu işin..." hızla sandığın yanına gitti. "Pack!" İlk denemesinde başaramamıştı. Önceden hiç yapmamıştı bu büyüyü zaten. Chris, sandığını toplamasına yardım ederken yapmıştı bunu, sadece ordan biliyordu. Gözünü kapattı ve o ana odaklandı. Tam olarak ne yapmıştı? Asayı yavaşça döndür ve vur. Evet, işte bu! Gözünü açtı ve asasını tekrar bavula(sandığa) çevirdi. "Pack!" eşyalar bir bir sandığın içine dolmaya başladılar. Mél hafifçe gülümseyerek eşyaların toparlanmasını izledi. Ardından sandığın bi ucundan çekiştirerek yatağın yanına çekti. Yavaşça sandığı açtığında en üstteki defter parlamaya başladı. "Bu da ne?" Bu kesinlikle Mél'in değildi. Eline alıp şöyle bir inceledi. Tam içini açacakken saat gözüne ilişti. Yemeğini yiyip bitirmek için sadece 15 dakkası vardı. Defteri ve çantasında bulunan parşömen, kitap, tüy kalemi, mürekkep gibi ders eşyalarını çantasına attıktan sonra hızla yeşil Slytherin cüppesini giydi. Çantayı da omzuna aldıktan sonra hızla Büyük Salon'a çıktı.


Büyük Salon'a vardığında öğrencilerin yarısından çoğu sınıflarına gitmek üzere yola koyulmuşlardı. Bunu farkedince koşarak Slytherin masasına gitti ve ilk bulduğu yere oturup, aç bir hayvan gibi, kahvaltısını etmeye başladı. Beş dakika içinde kahvaltısını bitirmiş, okul arazisine doğru komaya başlamıştı. Seralara birkaç metre kala okulun kalın duvarlarının ardından zil sesi duyulmuştu. Derin bir iç çekti ve yavaşladı, yetişmişti. Seranın önünde şık bir bayan duruyordu. Yüzündeki hafif makyaj, sade ama şık elbisesiyle mükemmel bir uyum içindeydi. Bu profesör olmalıydı heralde. Gözlerini profesörden ayırmadan yavaşça içeri girdi ve en arkalardan bir sıraya oturdu.

Bütün öğrenciler sınıfa gelmişti. Şu son saniye nefes nefese gelen öğrenciler de bu 'bütün' öğrenciler grubuna dahildi tabii ki. Profesör onlara -Mél'in adlandırdığı kadarıyla- soğuk bir bakış attıktan sonra sınıfın ortasına doğru yürümüştü. Yerine geldiğinde gerçekten çok hoş bir sesle kendisini tanıtmaya başlamıştı. Ah bende Dianne demeyi düşünmüyordum zaten. Mél'in iç sesi yine harekete geçmişti. Dışından söyleyemediği her şeyi içinden söylenecekti ve belki de en sonunda kafayı yiyecekti. Ne güzel değil mi?

Profesör tekrar konuşmaya başladığında Mél'in iç sesi de mecburen susmuştu. Profesör ders işleyişinden bahsediyordu bu sefer. Mél de onu tam anlamıyla büyülenmiş gibi izliyordu. Sebebi neydi bilmiyordu. Onun da bitkilerle uğraşması mı, yoksa ders işleyişinin hayalindeki ders işleyişi olması mı? Herneyse işte. Profesörü izlemeyi devam ederken sınıftaki kocaman bir boşluk dikkatini çekti. Profesörün masasıyla en ön sıranın arasındaki boşluk... Tam ne olduğunu sormak için parmağını kaldırmıştı ki profesör tekrar konuşmaya başlamıştı. Oflayarak parmağını indirdi.

O anda aklına yukarda gördüğü defter geldi. Çantasından yavaşça defteri ve onun yanında bir parşömen ile bir tüy kalem çıkardı. Defteri sıranın altına, dizinin üstüne, koydu. Parşömen ve tüy kalemi ise masanın üstüne koydu. Sanki bir şeyler yazıyormuş gibi sıraya eğildi. Sağ eliyle tüy kalemi tutuyor, sol eliyle defterin sayfalarını açıyordu. Sağ eli profesörün laflarıyla birlikte oynuyordu. Fakat parşömene bir şey yazdığı yoktu. Tüm ilgisi defterdeydi. Defterdeki yazılar garip bir alfabeyle yazılmıştı. Okuyabilmek için kütüphaneye gitmeye ihtiyacı var gibi görünüyordu. Ah bir de her sayfanın sağ üstündeki işaretler vardı tabii.. Elini işaretlerin çizgisi üstünde gezdirmeye başladı. Yavaşça defteri kaparken, profesörün söylediklerini anlamaya çalıştı. Ödev veriyor gibiydi. Profesörün söylediklerini kafasında çözdükten sonra tüy kalemini parşömenin üstünde hızla dolandırdı ve ödevi yazdı. Neyseki tüy kalemin ucunda azcık mürekkep kalmıştı da şimdi mürekkep aranmak zorunda kalmamıştı. Yavaşça parşömeni katladı ve şantasına attı. Deftere şöyle bir baktıktan sonra onu da, tüy kalemi de çantasına attı. Profesörün çıkabilirsiniz lafını işittikten sonra gülümseyerek sınıftan çıktı. Bir macera onu bekliyor gibi gözüküyordu. Defterin sırrı... Abartıyor muydu yoksa?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwarts-rpg.editboard.com/lejant-f27/m-y-l-a-n-i-a-t455.
Tom Miller
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Tom Miller


Mesaj Sayısı : 52
Nerden : İzmir
Meslek : Öğrenci
Gerçek İsim : kutay erzin
Patronus : Yaşım Tutmuyor.
Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 13
Asası : Tanınan Adımlar
Özel Yetenek : Okuldan mezun olunca...
Evcil Hayvan : anka
Kayıt tarihi : 29/07/09
I. Sınıflar I. Ders Nerede10

I. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: I. Sınıflar I. Ders   I. Sınıflar I. Ders Icon_minitimePaz Ağus. 02, 2009 5:57 pm

Tom son hazırlıklarını da yapıp yatakhaneden çıktı. Şimdi bitkibilim dersine gireceklerdi. Bu ders seralarda işlendiğinden Tom oldukça merakla bekliyordu. Bitkileri severdi. Onları tanımasını sağlayacak olması, derse hevesini arttırmıştı. Gryffindor Ortak Salondan çıkıp merdivenlerden inerek seraların yolunu tuttu. Birçok öğrenci gelmişti.Tom,tanıdıklarına kısaca selam vererek içeriye girdi. Profesörünün bakışlarına bakılırsa biraz geç kalmıştı.

“Adım Dianne ama siz bana ‘Profesör’ ya da ‘Efendim’ diyeceksiniz." diyerek giriş yaptı Dianne D. Andié. Tahmin edebileceğiniz gibi bitkibilim profesörünüzüm. Bu sene boyunca derslerimizi burada, I. Serada işleyeceğiz.”

Tom çevresine kısaca göz attı. Binbir renge, binbir kokuya sahip bu sera merakını oldukça cezbediyor, bitkilerin asa kullanmadan da bir şeyler yaptırabileceğini hissettiriyor, aynı zamanda da dersi yeterince tanımamasının getirdiği sıkılganlıkla gözünün korkmasına yol açıyordu.


“Sınıfınız büyüdükçe bulunduğunuz seralardaki bitkilerin tehlikeliliği artacak. Mesela bu serada nane, nar ya da zencefil gibi muggleların da bildiği, zararsız bitkiler bulunurken yandaki serada dişli sardunyalarla karşılaşabilirsiniz. Pekâla, bu dersimi sizin kendinizi tanıtmanızla harcamayacağım. Kendinizi tanıtmak için söz almaktan daha fazlasını yapmanız gerekecek, zaman içinde dersteki davranışlarınıza göre sizi tanırım zaten. İsimler o kadar da önemli değil, değil mi? Hayvanlara isim konur ama bitkilere konmaz ve ben bitkileri daha çok seviyorum. Herneyse, derse geçelim.”

İlginçti.. Ama doğru. Bu sözlerle karşısındaki herkesi aynı rütbede gördüğünü belli etmişti Profesör. İsimler ve tanıtım cümleleri önemsizdi.

Profesör bitkilerden, tarihinden, ortaya çıkışından, kullanım alanlarından ve genel hatlarıyla Bitkibilim'den bahsetmeye başladı. Dersi seçim sebebinin herhangi bir mesleğe yönelmek olmaması Tom'u şimdi iyice rahatlatmıştı.


Profesörün “Bitkibilim dersini neden seçtiğinizi ve en çok sevdiğiniz bitkiyi anlatan bir yazı yazmanızı istiyorum sizden sonraki derse kadar.Çıkabilirsiniz.” sözleriyle dersin sonunun farkına vardı. Hoş bir giriş olmuştu. Ödevini not alıp çevresine iyi günler dileyerek dışarı çıktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
I. Sınıflar I. Ders
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 1. Sınıflar İçin Ders Başvuruları/2. Sınıflar İçin Ders Değişimleri
» I. Sınıflar III. Ders
» I. Sınıflar , I. Ders
» I. Sınıflar II. Ders
» 1. Sınıflar 3. Ortak Ders

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Hogwarts Geçmişi-
Buraya geçin: