Uykusuzluk Vakti!...

Konu: Uykusuzluk Vakti!... Ptsi Ağus. 17, 2009 8:22 am

Elijah asasının ışığıyla arkasında iki yaramaz veletle zindanların mide bulandırıcı merdivenlerinden hızla iniyordu. Merdivenlerde yanyana gitmek imkansızdı ki bunu bir yetişkinle beraber yapamazlardı. Sinsi gülümsemesi ve düşünceleri Ceza zindanının önünde son buldu ve yerini bi kaşı havada kısık gözler ve ciddi bir tavır almıştı. Andié'nin saat kulesinde ki sorusunun beyninde eko yaptığı fikrine kapılıp tatlı bir ses tonuyla konuştu

-Ben sizin gibi saat kulelerinde öpüşüp koklaşmıyordum. O sıralar karanlık büyülerimi kimin üzerinde denesem diye etrafta minik Hufflepuff arıyordum.

dedi ve iyice sırıttı. Sanki insanı yararcasına bakıyordu. Andié şok olmuş gibiydi.Eliyle zindanın kapısını araladı. İçerisi yabanotları, yıllanmış Vermut şarabı vee eskimiş parşömen kokuyordu. Kapıyı açar açmaz yüzüne rüzgar misali esmişti. Elini burnuna götürüp, kusacakmış gibi durdu bi kaç saniye.

-Bayanlar önden!...Sizsiz ceza olur mu Mr.Black!? sizde girin!

diyerek kendide öğrencilerden sonra içeri girdi. Asasıyla sönmüş, duvarda monte edilmiş yerleri çatlak, bi kaç meşaleyi yaktı. Oldukça soğuk olan odayı da oturacağı masanın yanında ki şömineyi yakarak ısıttı. Masada ki baron koltuğu 3 sandalyenin karşısına çekti ve onlara oturmasını emreder gibi sandalyeleri işaret etti. Onlar bu emre uyarken, iki küçük masayıda sandalyenin önüne cisimlendirdi. Üzerine iki tanede parşömenle odanın ortasına tıslayan büyük bir boa yılanı getirdi

-Sizden ceza olarak masanızda ki parşömene Affedilmez Lanetleri sıralamanızı istiyorum! Biliyorum bu 1.Sınıf için oldukça yüksek bir soru ama ben bildiklerinizi istiyorum!...Şimdi yazmaya başlayın!

dedi ve ikisininde düşünür bakışlarıyla kağıda baktıklarını gördü. Kendide yılana dönüp çatal dilinde ''sakin ol, Sadece bi kaç tanesinde yardım edeceksin!'' diye hem emir verip hem teselli ediyordu. Elini çenesine dayayıp onların yazmakta olduğu lanetlere bakıyordu.

Konu: Geri: Uykusuzluk Vakti!... Ptsi Ağus. 17, 2009 1:46 pm

Michael okulun son günlerinin verdiği kasvetten hiç şikayetçi görünmüyordu. Tüm zevkleri bitsede eski yaşantısına dönmeye hazır bir haldeydi. Yalnızlıktan bitap düşmüş bir şekilde ceza zindanlarına yönelirken; neden derste konuştum ki sanki şeklinde hayıflanıyordu.Gümüşi merdivenlerden inerken loş ışık onu bir hayli rahatsız etmişti. Öte yandan zindana vardığında karanlık ona huzur veriyordu. Kasvetin güzelide böyle oluyordu demek ki.Profesör bir merasim hazırlamış gibiydi, bir kaç öğrenci ona korku dolu gözlerle bakarken söze girmişti, ''Ben sizin gibi saat kulelerinde öpüşüp koklaşmıyordum. O sıralar karanlık büyülerimi kimin üzerinde denesem diye etrafta minik Hufflepuff arıyordum.'' derken , karşısındakileri korkutmak istediği apaçık ortadaydı. Ama Michael takmıyordu, içten bir puff çekerken, başka bir yöne bakıyordu. Profesçr bir kapıyı açtı, içeriden kötü bir koku yükseliyordu, ama Michael kokuları iyi yada kötü olarak yargılamazdı, tüm kokuları çekti burnuna. O kötü olduğu varsayılan kokunun içinde bir yerde bozuk çikolata kokusu yükseliyordu. ''Bayanlar önden!...Sizsiz ceza olur mu Mr.Black!? sizde girin!'' şeklindeki iğneleyici hitaptan sonra garip bir ortama adımını atmıştı, oda oldukça solgundu. Burada tek başına kalmayı okdar isterdi ki, kızların korkudan buruşmuş suratı onu rahatsız eden tek şeydi, profesörden sonra. Bir sıraya oturduktan sonra önündeki sıraya işlenmiş olan figürlere bir göz attı, bir güneş birde ellerini yukarıya kaldırmış bir adamın yanında ''ÖZGÜRLÜK'' yazısı çiziktirilmişti. Profesör sözlerine devam etti, ''Sizden ceza olarak masanızda ki parşömene Affedilmez Lanetleri sıralamanızı istiyorum! Biliyorum bu 1.Sınıf için oldukça yüksek bir soru ama ben bildiklerinizi istiyorum!...Şimdi yazmaya başlayın!'' Michael için oldukça kolay bir şeydi, yasaklı büyüler kitabını okumanın bir yararını göreceğini biliyordu; hep temel büyüleri okumaktanda sıkılmasının etkisi büyüktü.Her zaman yanında taşıdığı tüy kalemini çıkardı, profesörün getirdiği boa yılanı dikkatini dağıtıyordu. İçinde yılanı ana avrat söverken ; yaptığının saçma bir şey olduğunu düşünüyordu. Önündeki parşömene detaylı bilgileri yazmaya başladı,
'' İmperius laneti: uygulanan kişinin vucudu uygulayan kişinin hakimiyetine geçer.Uyguanışı '' İmperio '' şeklindedir.

Cruciatus laneti:Uygulanan kişiye büyük acılar çektirmeye yarar. Uygulanışı ''Crucio'' şeklindedir.

Avada Kedavra laneti: Affedilmez lanetlerin en kötüsü olarak bilinen bu lanet, uygulanan kişiyi öldürür. Uygulanışı ''Avada Kedavra'' şeklindedir. Bu büyünün savunma büyüsü yoktur. Ancak başka bir büyü ile karşılaştırılıp yönünden saptırılabilir. ''

eklindeki yazısını noktaladığında duygusuz bir yüz ifadesi ile Profesörün masasına bıraktı; boa yılanının ona tıslamasına karşın dudak kıvırmayıda ihmal etmemişti. Hala düşünen kızlara baktı, bunu hakedecek ne yaptıklarını düşündü, beklemeye koyuldu.

Konu: Geri: Uykusuzluk Vakti!... Ptsi Ağus. 17, 2009 2:11 pm

Elijah Mr.Miller'ın kağıdını gözden geçirdi.Hepside doğruydu. Mr.Black ve Mrs. Andié'nin kağıtlarına bakmayı bile düşünmedi. Elijah ayağı kalktı. Alt dudağını bükerek konuşmayı sürdürdü

-Aferin Mr.Miller demek ki boşboğazlığınızın ceası olarak böyle bir şey beklemiyordunuz. Sizin için eğlencedir.. Umarım seyrederkende eğlenirsiniz! İmperius laneti: uygulanan kişinin vucudu uygulayan kişinin hakimiyetine geçer.Uyguanışı '' İmperio '' şeklindedir. öylemi görücez bakalım!

dedikten sonra asasını yanında ki Boa Yılanın doğrulttu. Boynunu 360' dönderip kıtlattıktan sonra konsantre oldu. ''İmperio!'' dedi ve yılanı önce duvarın kenarında ki ince uzun şişeye soktu ve yılan sinirden onu çatlattı. Her yer tuz buz olmuştu. Sonra asasıyla onu havalandırıp ay ışığının bi kısmının yansıdığı cama doğru yılanı yapıştırdı. O güç karşısında camda büyük bir şangırtıyla patladı. Yerde kafasının gölgesini görür görmez, hemen hizasındaki Şarap Kazanını gördü. Ona odaklanıp asasının ucunda ki yılanı o kazana attı. Sonra asasını beline yerleştirdi.

-Siz buna kontrol mü diyorsunuz Mr.Miller!? Bence değil! Peki ya öbür yazdıklarınıza bakalım Cruciatus laneti:Uygulanan kişiye büyük acılar çektirmeye yarar. Uygulanışı ''Crucio'' şeklindedir. Bu dahada değişik! Bunları nerden okuduğunuzu bilmiyorum...''Crucio!''

dedi ve yılana bu sefer işkence etmeye başladı. Yüzünde mutlu bir ifade öğrencilerdeyse tırsmış bir ifade vardı. Asasını uzun süre yılandan çekmedi. Yılanda ağzını sonuna dek açıp kendisine bu acı verici duyguyu tattıran varlığı ısırmaya çalışıyordu.En son Elijah'nın diz kapağına doğru atladı. Elijah son dakikada hemen kenara çekilmeyi başardı.Şimdi oldukça öfke dolmuştu içi asasında ki sıcaklık elini yakar gibiydi. Tekrar sallamayı başardı ve asasının ucundan büyük güçlü bir yeşil fıskiye belirmişti.

-Avada Kedavra!...Bu da son lanetiniz değil mi Mr.Miller!?... Kadavra Laneti: Son derece affedilmezdir. Karşısına geçeni öldürür. Yapılan büyüler onun yönünü değiştirebilir ama asla asanızla onu ememezsiniz!

dedi ve işi bitmiş gibi asasını beline yerleştirdi. Sonra elleri pislenmişçesine birini birine sürterek temizler gibi yaptı. Tekrar masasına oturdu ve diğerlerinin morarmış dudaklarına baktı. Devam etmelerini ve akıllarında kalan şeyleri yazmasını söyledi. Yavaşça sönen bir mumu yeniden parmağıyla yaktı.

Konu: Geri: Uykusuzluk Vakti!... Ptsi Ağus. 17, 2009 2:20 pm

Profesörün yaptığı uygulamalarına karşın yılana dudak kıvırmayı bırakmıştı,layığını bulmasına seviniyordu. Lanetlerin uygulaması ona şehvet yüklü bir duygu barındırmasına olanak vermişti adeta. Yüzünde tatmin olmuş bir tebessümü barındırırken diğerlerinin onun yazdıklarını duyduğundan kopya çekeceğini biliyordu. Önündeki kızların yutkunma sesleri kulağında yankılanırken kötü adam kahkahası atmamasını profesörün orda olması bastırıyordu. Bir yandanda lanetleri denemenin özlemi içinde büyüyordu. Hele kadavra lanetinin gözleri önünde kullanılması ona gaz vermişti adeta. Diğerlerinin yazmasını beklerken derin bir nefes çekiyordu, ciğerlerine kaçan toza aldırmaksızın arkasına yaslanmış rahatlamış bir yüz ifadesi ile beklemekteydi.

Konu: Geri: Uykusuzluk Vakti!... Ptsi Ağus. 17, 2009 2:23 pm

Rp Out: Miller! Şunlara kızlar demeyi kes onlardan biri kız!
Kız kıza olsalar ben onları öperken neden yakalayayım!?:D

Konu: Geri: Uykusuzluk Vakti!... Ptsi Ağus. 17, 2009 2:24 pm

Out: Tamam tamam ^^

Konu: Geri: Uykusuzluk Vakti!... Cuma Ağus. 21, 2009 9:27 am

Oda sakinleşmişti ve hiçbiri tek bir kelime bile yazamamıştı... Elijah öfkelenmişti.Elini kaldırıp masaya vurdu. Beynine kan fışkırmıştı bir kere aynı geçen yıl Durmstrang'da olduğu gibi oradada böyle bi kaç kendini bilmez, ukala ve tembeller vardı. Hepsinin kafasını kırmak sonra vücutlarını ikiye ayırmak geliyordu. Gözleri dönmüştü, lanetler onu etkilemiş olmalıydı. Tekrar eski haline dönmeyi düşündü. Kafasını masaya eğip içinden ona kadar saydı. Sinirleri biraz yatışmışken konuşmak istiyordu.

'' Hem cezaya kalmak için geceleri aranızdan su sızmıyor! Hemde aldığınız ceza'ya uyum sağlamıyorsunuz! Siz ikinizde çok büyük bir belaya uğradığınızı söylemek zorundayım! Bir daha benim dersime girecek olursanız -ki Mr.Black! siz benim dersime girmeyi bile önemsemiyorsunuz! Geceleri gezmeyi size yasak ediyorum ayrıca Her ikinizin Binasından 10'ar puan düşürülecek!!...Beni duydunuz mu?!''

dedi oldukça güzel davranmıştı. Kelimesi kelimesine pişmanlık duymuyordu. Mr.Miller lanetlerin hoşuna gitmesiyle olduğu durumla beraber başını öne eğmiş hafif hafif gülümsüyordu. Belkide Gryffindor'un Kazanması için bu puanların düşürülmesini istiyordu. Elijah üzüntülerinin doruğunda olan iki gence baktı.

''Şimdi gidebilirsiniz, üçünüzde! Bu arada cezalarınızın yenilenmesini istemiyorsanız, fazla dolaşmayın! Bu arada cezanız hakkında annenizin haberi olacak Miss.Andié!...Hadi bakalım iyi geceler!''

dedi ve üçününde çıkışını izledi. Biraz bekledi ve doğru olanı yapıp yapmama konusunda düşüncelere daldı. Bu koku onun birşeylere odaklanmasını engelliyordu. Yılanın kadavrasına bir kez daha baktı. Kendi patronusu ve animagusu bu idi. Acaba bu birgün onunda kadavrası olabilir miydi? Tıpkı Britney gibi Elijah'nın haberi bile yokken ölmüştü. Hemde okulda olduğunu düşünüyordu. Yavaş yavaş sandalyesinden kıpırdanıp kan gitmeyen ve ayağı kalktığından beri iğneleyen ayaklarına yükünü vererek yorgun geceden sonra odasına doğru yürüdü. Yürürken tek temennisi bir öğrenci daha yakalamaktı...

» Şafak Vakti
» Haylazlık Vakti