Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Jack William Black (3)

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Jack William Black
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Jack William Black


Mesaj Sayısı : 2738
Nerden : Transilvanya
Patronus : ^^2 Yıl sonraya inşallah^^
Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 13
Asası : Kontrolsüz Çağrı: En iyi büyü Expelliarmus. - 22 cm.
Özel Yetenek : Yaşamak :D
Evcil Hayvan : Baykuş Wood
Kayıt tarihi : 08/07/09
Jack William Black (3) Sokta10

Jack William Black (3) Empty
MesajKonu: Jack William Black (3)   Jack William Black (3) Icon_minitimePerş. Ağus. 20, 2009 1:26 pm

Yağıyor kalbine özlem damla damla, yarımdı besteleri, hüzündü hisleri. Aşksızlığa sürgün gönlü hüsranla, yarımdı besteleri, hüzündü hisleri. Kalbi iradesinin duvarlarını yıkıp, hüznünün izlerini kirpiklerinden akıtamamıştı henüz. Hala son bir gülü açıyordu güzün. Yalnızlığa mahkûm etti kendini, acısını kalbinde yaşattı. Gönül unutur mu, asla. Hiç durmadan anıyordu ismini. Yarımdı her şey, bütün hepsi. Bıraktığı sevda da yarımdı, bıraktığı kadarı da yarım. Hasreti sinede gizli… Gözlerini açtığında her yerde gördüğü tek kişi o oldu. Başka birinin yerini almasını istemiyordu, henüz. Kalbini çalan kişiden kimseye vermemesini istemişti sanki. Henüz çocuktu, küçüktü kalbi, kaybetmesi kolay. Kaybettiği tek şey kalbi değildi, duyguları da onunla beraber gitmişti. Aşkının gölgesini dahi çalmıştı, şimdi hiçbir yerde bulamıyordu Jack.

Şarkıları hüzün doldu gözlerine baka baka, hüsrana uğradı o kırık notalar. Acısının aynası olan bütün kıtalar. Artık bestelerinden hiç olumlu şeyler çıkaramıyordu. Hep kötü şeyler hissetmeye başlamıştı, böyle düşünüyordu. Bunu değiştirmeye çalışmıştı defalarca ama beceremiyordu. Kalbinin tamamını yansıtabilen ışık pınarı artık kararmıştı, sönmüştü. Sadece aylarla ölçülebilecek bir zaman dilimi yetmemişti kalbini onarmaya. Hani unutmak bir mumun ömrü kadardı? Kaç mum eridi gözlerinin önünde, silemedi acılarını. Unutmayı deniyordu ama hayatına bu kadar etki eden şeyleri unutamıyordu doğrusu. Ciddi olan bir şeyi unutmak için yine ciddi bir şey olmalıydı ve Jack bu durumda sadece tekrar âşık olmanın bu derecede ciddi bir darbe olacağını biliyordu.

İyiliğin en ufak izi yok kalbinde, acımaysa hiç yok. Gönlünü yakıp kavuran, dertten dert salan hüzne veda ediyordu. Artık bir daha bunu yaşamak istemiyordu. Yakıp, küllerini üfleyecekti kalbinden uzağa. Bir tek onda mıydı hüzün? Bir sürü kişi aşk acısı çekiyor, bunun için intihar ediyordu. Ama Jack’in derdi başkaydı. O, aşkı gerekenden fazla hissetmişti. Adeta hayatının anlamı gibi görmüştü, her şeyi kalbini çalan kişinin üzerine kurmuştu. Artık bu defteri de kapatıyordu, öyle gidecekti baloya. Kalbinin acısını fazlasıyla tatmıştı, âşık olanların sonunu biliyordu artık. Bunu bir daha yaşamak, kendisini bu ateşte tekrar kavurmak istemiyordu. Onu ondan alan tek duyguya veda ediyordu artık.

Bu sevda denizini teknesiyle aşmaya çalışıyordu, yeni ufuklara yelken açarak. Artık rahatlamak istiyordu, tekrar mutlu olmayı deneyecekti. Eski Jack olmayı. Ama rahatlayamamıştı, rahatlayacak gibi de durmuyordu. Eskiden gülmek, gülümsemek için çene kaslarını bütün iradesini kullanarak kımıldatması gerekmezdi, ağzı kulaklarına zar zor varıyordu artık. Bir aşk, bir yaz yaşanan aşk onu bu kadar mı harap edebilirdi? Onu hiç tanımamış olmayı isterdi, ne güzel olurdu bütün bunlar yaşanmamış olsaydı. Bu karanlık zehir, ayrılmanın verdiği asitli duman kalbine üflenmemiş olsaydı ne güzel olurdu şimdi. Artık sadece karşısına çıkmamasını umuyordu. Sevdasını kör etmek istiyordu, iyice çıldırıp yaşamanın anlamsız geldiği noktaya ulaşmadan önce.

Ama şarkılarına küsemiyordu, çoğu onu anlatıyordu. O bir ömre bedel yazı, yaşadığı ıstırabı. Acı bir çığlık atmak istedi bir an için, içini boşaltmak. Ama ne kadar boşaltabilirdi ki, gönlüne yapışmış bir sevdayı oradan sökmek daha güçlü bir istek gerektirirdi, nefes nefese kalmış bir kuşunki gibi nefes alan gönlü bunu yapamazdı. Kalbinin ucunda, karanlığının gölgelediği kırgın bir aşk, öyle kırılgan ki… Dokunmaya kıyamıyor, sadece izliyordu. Ama izlemekten fazla bir şey yapamamak onu delirtiyordu, hep yanında olmasını sağlamak istiyordu. Ancak bu gerçekten zor görünüyordu, o kadar nazikti ki, kırmaktan ölesiye korkuyordu. Hayaldeydi mutluluk sadece birkaç kere, acımadan sökülüp o da atıldı yere. Şimdi neyi izleyecekti, nasıl yokluğunu unutacaktı?

Bir kırık tebessümü yine kederle yudumladı, aynanın karşısında üstündeki kıyafetin son rötuşunu yaptı. Bu baloya gitmeyi hiç istemiyordu, acısını, kanayan kalbini ıstırapla deşeceğinden emindi. Zorunlu olmasaydı gitmezdi de. Lakin bir yandan da sevinmeye çalışıyordu, kanayan kalbine bir sargı, bir ilaç bulabilirdi orada. Ama aşka küsmeye çalıştığını hatırladı tekrar, acının her damlasını tekrar zihninde yaşattı. Bunu hatırlayıp iradesine dönmeye çalışması zor olmadı, hiç aklından çıkmıyordu. Aynada son kez kontrol etti kendisini ve asasını cebine alarak kapıdan çıktı.

Zindanların soğuk zemini kalbini de beraberinde dondursaydı keşke. Görünmez bir ışın kalbini delip geçsin, duyguları da beraber götürsün. Bu acıdan kurtulmak istiyordu, her ne pahasına olursa olsun. Aksi gibi babasının söylediği, onu rahatlatacak bir söz gelmiyordu aklına. Besbelli oğlunun henüz bunları yaşayamayacak kadar küçük olduğunu düşünmüştü ama belli ki geçen yaz onu pek görmemişti.
Bu tamamıyla doğruydu, geçen yaz babasının birçok iş toplantısı, seyahatleri olmuştu. Düzenli olarak görüşmelerine rağmen Mr. Black oğlunun yüzünü görememişti. Açıkçası Jack de bunları ona anlatmayı aklının ucundan bile geçirmemişti.

Son basamağı da tırmandıktan sonra ardına kadar açık olan Büyük Salon’un kapısından her zamanki ölçülü yürüyüşüyle girdi. Dekorasyon belki harika olabilirdi ama şu anda hiç bununla ilgilenecek gibi hissetmiyordu kendisini. Hızlı adımlarla içeri girdi ve en kenardaki sütunların birine yaslandı. Burada, her şeyden uzak olmayı istiyordu. Kalbinin sesini böyle daha fazla dinleyebileceğini umuyordu. Nasıl susturacağını anlatmasını ve belki bu ıstıraptan kurtulmanın yolunu anlatmalıydı. Ama aldığı cevap hep aynıydı. Yeni bir aşk.

Bir balo bunun için kesinlikle kusursuz bir mekândı ama Jack bu acıyı ciddi ciddi bir daha tatmayı isteyip istemediğine karar vermek zorundaydı. Gönlünün sesine kulak vermesi her zaman doğru şık değildi, bunu daha öncede görmüştü. Ama diğer yolun acısının süreceği kesindi, kalbini iyileştirecek kadar iyi bir merhem yoktu o yolun sonunda. Ama bunda var olabilirdi, denemeye değerdi. Bunun sonucunda etrafa göz gezdirmeye başladı. Görmek istediği onu ilk görüşte etkileyecek biriydi, etkilenmek için kendini zorlamayı istemiyordu. Gayet iyi biliyordu bunun etkisini, bu merhem değil bir darbe daha olurdu o kırılgan kalbine.

Duvarın soğukluğunu artık sırtında hissetmeye başlamıştı ki iki kızın konuştuğunu, daha doğrusu tartıştığını gördü. Bir göz gezdirdi, biri Pearl’dı, Gryffindor takım kaptanı. Popüler biriydi, bütün okulun tanıdığını söylemek hiçte yanlış olmazdı. Diğer kız… Evet, bu Darrick'di. O da Rawenclaw’un sınıf başkanı ve takım kaptanıydı ama şu an Jack onu görmüyordu. Onu görebildiği bir an giydiği elbisenin hakkını vermişti ve şu an kalbinin söylediği tarafa dönmüş olan Jack, onu nasıl olup da görmediğini düşünüyordu. Zihninin duvarlarını yıkan ve bir çocuğunki kadar neşelenen kalbi bir yolculuğa çıkmıştı.

Gönlü kımıldıyordu, aşkla, bir süredir ilk kez. Sonsuza kadar söndüğünü düşündüğü ışık pınarı akmaya başlamış, karanlık bulutlar yerini güneşe bırakmıştı. Bu sefer de hayal kırıklığına uğrayacak mıydı, besteleri kırılacak ve susacak mıydı? Bu sefer içinde bir gücenin oluştuğunu hissediyordu, sanki bir şeyler tamamlanmıştı içinde. Birden Darrick de ona baktığını fark etti ve sert bir bakışla konuşmasına devam etti. İçinden bir süredir ilk kez tam anlamıyla gülümsedi Jack, içinde akanın tekrar hırs ve coşku olduğunu fark ettiğinde kendine güveni gelmeye başlıyordu. Bunun tekrar gitmesine izin vermeyecekti.

Birden Pearl’ın sevgilisi olduğunu bildiği John göründü ve ağır adımlarla onların yanına gitti. Jack gözünün ucuyla onları seyrediyordu, Pearl’ın bir şey konuşma bahanesiyle onu kenara çektiğini duydu. Açık açık onları dinlediği fark edilir diye geride kaldı ama ne olduğunu görebiliyordu. Birden John Pearl’ın bileğinden tuttu, görünüşe göre canını yakıyordu. Kaşlarını çattı ve eli asasına kaydı ama olaya atlamış olmamak için geride kaldı, hem de dinlediğini göstermek istemiyordu. Darrick de araya girdi ve onları ayırmaya çalıştı ancak John onu bırakmıyordu. Birden geriden Jack’in tanımadığı, daha sonradan yeni bekçi olduğunu öğreneceği bir adam geldi ve çocuğu boğazından tutarak kenara çekti. Bir yandan tehdit ederken bir yandan da sanki öfkesine hâkim olmaya çalışıyormuş gibi görünüyordu.

Çocuğu bir hışımla yere fırlattı adam, ayrıca yaptığından sanki biraz pişman gibi görünüyordu. John’un Gryffindor masasına gidip oturduğunu gördü Jack, şimdilik bu sona ermiş ancak daha devam edecek daha büyük bir tartışmaya dönüşecek gibi görünüyordu. Olay yavaş yavaş durulmaya başlarken herkesin biraz sakinleşmeye ihtiyaç duyduğunu gördü ve yavaş adımlarla oraya yürüdü. Bu noktada devreye girebilir ve Darrick'i sakileştirme denemesinde bulunabilirdi. Bu hem onunla biraz konuşmasını sağlar, hem de belki Darrick’in ona karşı olan sempatisini arttırırdı. Bu kadar sinirli olduğu için reddetmeyeceği bir davet yapmak için Jack’in kendini hazırlaması gerekmedi, beyni bu kadar hızlı cevap hazırladığı için şükrediyordu.


”Biraz konuşmak ister misin güzel bayan?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwarts-rpg.editboard.com/lejant-f27/jack-william-black-
Babette Grishold
Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Babette Grishold


Mesaj Sayısı : 405
Nerden : İstanbul.
Meslek : Öğrenci.
Gerçek İsim : Pınar.
Patronus : Kunduz.
Tarafı : Kesinlikle... Çok iyi. :P
Kan Durumu : Safkan
Rp yaşı : 19
Özel Yetenek : Dırdırcı. xD
Evcil Hayvan : *
Kayıt tarihi : 11/07/09
Jack William Black (3) Bakiml10

Jack William Black (3) Empty
MesajKonu: Geri: Jack William Black (3)   Jack William Black (3) Icon_minitimeC.tesi Ağus. 22, 2009 8:38 pm

%100! Uzun zamandır böyle güzel bi' Rp okumamıştım! Maddesel betimleme olmasa da duygularını o kadar güzel betimlemişsin ki... Tebrikler! Teek teek değerlendirme yapma şeysine gerek duymadım. Nasılsa 100 aldın xD

Not: "Hiçte" değil "Hiç de" olacak. ;) :)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Jack William Black (3)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Jack William Black
» Jack William Black
» Jack William Black
» Jack William Black | Yatak Odası | Kapıyı Çalmadan Girmeyiniz!
» Jack William Bennet

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Seçmen Şapka ve Puanlanan Rpler-
Buraya geçin: