Aimèe Dèmon Black Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 1057 Meslek : Hogwarts Baş Şifacısı Gerçek İsim : Merve Patronus : Pegasus Tarafı : Karanlık Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 20 Asası : Güllerin Şifası :Çam ağacından yapılma.Özünde Bitki Karışımı vardır.22 cm.Oldukça Esnektir.Savunma Büyülerinde Başarılıdır.En iyi büyüsü:Perception Özel Yetenek : METAMORPHMAGUS & VEELA Evcil Hayvan : Yılan(La Vie) Kayıt tarihi : 02/07/09
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Perş. Tem. 02, 2009 7:18 pm | |
| Ad:Aimêe Dêmon Soyad:Messier İstediği Tür:Vampir Örnek Role Play:Avril susamıştı. Yine avlanmak için Haydenin yanından ayrılmak zorundaydı. Hem bu sayede düşünmek için kendine zaman ayırmış ta oluyordu. Çünkü onunlayken düşünemiyordu. O koca yalnızlığından sonra birden Hayden ile tanışması ve birbirlerine aşık olmaları. Aslında Avril korkuyordu. Kurt adamları Hayden den çok daha iyi tanıyordu. Ya bütün o yaşadıklarımızı unutup ta bir gece gelip beni öldürmeye çalışırsa? Savaşırsa o kazanır. Çünkü ben ona birşey yapmam. Yapamam. Ya o beni seviyorsa ama başka birine mühürlenip beni sevmediğini söylerse?Onsuz yaşayamam. O karanlık dünyama girdiğinden beri artık onsuz olamayacağımı anladım. O benim güneşim. Benim bu karanlık dünyamı aydınlatan tek yıldız. Onu da kaybedersem asla yaşayamam.Güneşimi kaybedemem. diye sesli sesli düşünmeye başladı. Onsuzluğu aklına bile getirmek istemiyordu. Ama bu kurtadamlar ne kadar yaşlansalar da büyümüyorlardı. Hatta genç yaşta ne kadar irileşseler de halen çocuk kalıyorlardı. Başkalarını unutup kendi isteklerini düşünüyorlardı sürekli. Ama Avril hayatında sadece avları konusunda bencil oldu. O da kendi susuzluğunu gidermek için başkalarının canını almaktı. Dağcılar fırtınadan kaçmadan Avril yakalamalıydı onları. Ve bir koku aldı. 3 dağcı. Evet bulmuştu onları Avril. Yavaşladı. Ve artık yürüyordu. İlerledi Biri onu farkedince diğerinin karnını dürtükleyip Avril ı gösterdi. Bu gösteren adam çok zayıftı. Kas denen bişey yoktu. Avril kolay lokma diye düşündü. Ama gösterildiği adam bayağı iriydi. Bunları düşünürken avlanması gerektiğini hatırladı. Boğazı da kavruluyordu. Koşmaya başladı. Esen rüzgarın şiddetine bakılırsa fırtına yaklaşıyor olmalıydı. Daha da hızlandı. Ve 3 dağcıyı farketti. Yavaşlayarak onlara doğru ilerledi. Ve onları gördü. Biri minyon tipli diğeri iri yarı ve 3. sünü göremiyordu. Ama en kısa zamanda onu da öldürecekti. Gülümseyerek onlara doğru ilerledi. Adamlar Avril i görünce şaşırdılar. Bayan fırtına yaklaşıyor buralarda dolaşmamalısınız.dedi iri yarı olan adam. Sonra şüpheyle Avril'e bakmaya başladılar. Avril aldırmadan hızla o iki adamın boyunlarını kırdı. Tam eğilip kanlarını içecekken arkasından birisinin ona birşeyle vurduğunu farketti. Aslında acı hissetmemişti. Ama Avril çok sinirlenmişti. Avı sırasında ona müdahale edilmesinden hiç hoşlanmıyordu. Sinirle dönüp ona vuran kişiye baktı. Bu 18-19 yaşlarında ve karizmatik birisiydi. Gözleri masmaviydi. Hüzünle Avril'e bakıyordu. Sanki ağlıyordu. Beni öldürmene izin vermeyeceğim seni pis lanetli yaratık dedi ve birden elindeki tahta sopayla Avril e vurmaya başladı. Avril acı hissetmişti. Ama o vurduğu için değil bu sözleri... Haklıydı. Avril lanetli bir yaratıktı. Avril daha önce hiçbir avına böyle uzun süre bakmamıştı. Bu ilk oluyordu. Ve ilk kez bir avı tarafından kırılıyordu. Adam sopanın işe yaramadığını görünce yanındaki ağacın dibine çökmüş ağlamaya başamıştı. Hem de hüngür hüngür. Avril ilk kez bir erkeğin ağladığına şahit olmuştu. Lütfen canımı yakma diye yalvarıyordu adam Avril a. Avril şok olmuştu. Utandı. Yaptığı herşeyden. Adamın başına gitti sessizce. Ağlamasını duydu. Kendi de ağlamak istedi.Ama bunu yapamazdı. O bir katildi. Soğuk kanlı bir katil. Adamın yanına çömeldi. Adam dizlerini elleriyle bağlamış kafasını da bacağına koymuştu. Yere bakıyordu. Öyle ağlıyordu. Avril adamın ensesine koydu elini. Adam soğuk terler atıyordu. Avril 'in soğuk eliyle ürperdi. Ve adam derin bir nefes alıp gözlerini sımsıkı kapattı.Ve sessizce birşeylermırıldandı. Je vous aime pour toujours pour toujours sarah.Même si je meurs (Seni sonsuza kadar seveceğim Sarah. Ölsem bile) Avril önce anlayamadı. Ve elinin küçük bir hareketiyle adamın boynunu kırdı. Cesetleri toplayıp yaktı. Yanan ateşi izlerken adamın dediklerini aklından geçirdi. Ne demek istediğini anlayınca dayanamayıp dizleri üstüne çöktü. Ne yapmıştı o? Nasıl böyle bir hata yapabilirdi? Belki de hayatının aşkını öldürmüştü kızın. Sarah'ın. Birbirlerini gerçekten de çok seviyorlardı demek ki. Ne şeytancaydı Avril in yaptığı. Onu öldürmesine gerek yoktu. Ama öldürmüştü. Ve bahane bile bulamıyordu kendine. Ateş bitmişti. Sadece duman kalmıştı. Avril kalan ceset parçalarına baktı. Sadece kemikler kalmıştı. Avril birden kötüleşti. İnsan olsa ağlama krizlerine girerdi. Ama o bir insan değildi. Adam haklıydı. O lanetli bir yaratıktı. Ruhsuz bir bedendi o. Aslında hayatında yaşadığı veya yaşayacağı bütün kötülükleri hakediyordu. Hayden onu terketse bile artık önemi yoktu. Çünkü haklı olurdu onu terkederse. Onun gibi ruhsuz bir caniyi kim severdi ki yada böyle birinin sevgisini bile kim isterdi? Avril bunu düşününce daha da kötüleşti. Ölmeyi istedi. Mutluluğu haketmiyordu. Artık Hayden e dönemezdi. Bunu yapamazdı. Yaptığı bu hatanın üstüne gidip aşkıyla mutlu olamazdı. Bu haksızlık olurdu. Kimbilir kız aşkını nasıl da özlemle bekliyordur şimdi diye düşündü Avril. Ve ilerlemeye başladı. Hayattan uzağa. Aşktan ve mutluluktan. Herşeyden uzağa gitmeliydi. Ve ormanın derinliklerine daldı. Artık kendini tanıyamıyordu Avril. Ölmesi gerekiyordu. Etrafındakiler için. Başta düşünmekten bile korkyuğu fikirler şimdi çok çekici geliyordu. Belki de ben öldükten sonra Hayden birisine mühürlenir ve beni unutur?!diye düşündü. Bu düşünce ne kadar canını acıtsa da doğru olan buydu. Sonuçta o bir vamirdi. Hayden ise bir kurtadam. Vampirlik bir lanetti. Ancak kurtadamlık Tanrının hediyesi. Bunu düşününce Avril doğru karar verdiğini anladı. Kendisi lanetli olabilrdi. Belki de ruhu sonsuza dek cehennemde kalacaktı. Ancak hayatının aşkının ruhunun cehenneme gitmesine izin veremezdi. Onun yüzünden başkalarının da incinmesini istemiyordu. Ve hava yavaş yavaş karardı. Sabah olunca bu şehirden ayrılacaktı. Aslında şimdi de ayrılabilirdi. Ama birkaç eşyasını alması gerekiyordu. Ve son bir kez biricik aşkını görüp ona veda etmek istiyordu. Yere uzanıp gökyüzünü izlemeye başladı. Ve birden bir yıldız kaydı. Avril gözlerini kapatıp içinden dileğini diledi. Haydenin hayatı boyunca mutlu olmasını diliyorum dedi. Ve gözlerini açtı. Saate baktı. Bu saatte yemek yiyordu büyük ihtimalle.Avril in gecikmesine aldırmıyacaktı. Çünkü çoğu ava gününde eve geç geliyordu. Avril uzun bir süre gök yüzüne baktı. Hayatının en büyük hatasını yapmıştı. Bunları düşünüyordu. Sonra daha fazla onu öldürdüğü bu şehirde kalamayacağını anladı. Ve koşarak evegitti. Saat 3.15 ti. Hayden uyuyordu. Sessizce içeri girip eşyalarını topladı. Yatağın karşısındaki masaya geçti. Eline bir kalem bir de kağıt aldı ve yazmaya başladı.
Sevgili Hayden. Bilmelisin ki seni hep sevdim. Ve seveceğim. Ancak bu gün ben çok büyük bir hata yaptım. Ve bu hatamla gerçekte ne olduğumu anladım. Ben soğuk kanlı bir canavarım. Aşık iki sevgiliden birisi artık benim yüzümden yok. Ben bir katilim. Üzgünüm uzun süre benim gibi birini sevmek zorunda kaldın. Ama artık ben yokum. Bu yüzden artık özgür ol. Dediğim gibi seni her zaman sevdim ve seveceğim. Umarım hayatın boyunca mutlu olursun. Merak etme ben güvende olacağım. En azından insanlar artık benim tarafımdan öldürülmeyecek.
Seni seviyorum...
Avril
Artık Avril in eli titriyordu. Dayanamıyordu bu acıya. Ama en kısa zamanda dinecekti bu acı. Mektubu katlayıp üzerine HAYDEN yazdı. Ve masanın üstüne bıraktı.Yatağın yanına gitti. Haydeni alnından öptü. Ve sessizce eşyalarıyla odadan çıktı. Aslında bu eşyalara ihtiyacı yoktu. Çünkü ölüme gidecekti. Onu bekleyen sona.Sadece Haydenin görüp hatırlamaması için kendiyle ilgili herşeyi almıştı Avril. Arabasına atladı ve sürmeye başladı. Tam şehir çıkışında bir polis aracı onu durdurdu. Bayan şehrin çıkışları kapatıldı. Sanırım ormanda cinayet işlenmiş. Bu yüzden şehir dışına çıkmak yasakdedi. Avril tamam anlamında başını sallayıp eri döndü. Demek ki anlaşılmıştı ölüler. O genç adam... Avril şehre yakın bir yerde eski bir ev buldu. O eve girdi. Şimdi bu şehirden ayrılamazdı. Ama saklanabilirdi. Saklanacaktı da. Sabah olana kadar bekledi. Sabah olunca Haydenin bulunduğu evin yakınlarında bir yerde olduğunu farketti. Ve arabasına binip hızla oradan ayrıldı. Derken trafiğe takıldı. Bu tıkanıklığın sebebine bakmak için camdan dışarıya uzandı. Bir cenaze arabası ters yöne girmişti ve çıkmaya çalışırken yolu tıkamıştı. Avril merak etti. Acaba...?diye düşündü. Bu o adamın cenazesinin olabilirmiydi? Trafik açılınca cenaze arabasının peşine takıldı Avril . Araba en sonunda bir mezarlıkta durdu. İnsanların feryatları çığlıkları ağlama sesleri. Ve arabadan tabutunu indirdiler. İnsanlar birbirlerine sarılıp ağlıyorlardı. Derken Avril herkesten ayrı bir köşede oturmuş gökyüzüne bakıp kucağında kocaman bir resim tutan kızı ördü. Resimdeki adamı tanıdı. Demek ki bu kız da Sarah idi. Avril kendinden o anda hiç etmediği kadar çok nefret etti. Ama zaten yakında kendisi de burada olmayacaktı. Nefretin de gideceği cehenneme yayarı yoktu. Yanına yaklaşıp Merhaba başınız sağolsun. Siz Sarah mısınız?diye sordu Avril Kız şaşırmıştı Teşekkürler.Adımı nereden biliyorsunuz?diye sordu. Avril birşey demedi. Zaten fazla söze de gerek yoktu. Ama insan olsaydı.Şu anda hüngür hüngür ağlıyor olurdu... Onların hikayesi de tam bir Romeo Juliet hikayesi olmuştu. Ama Avril umuyordu ki bu Juliet Romeosunu peşinden gitmezdi. Çünkü böylece iki masum insanın ölümüne sebep olacaktı. Bir büyük aşk onun yüzünden solmuştu. | |
|
Carolyn Anna Miler Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 114 Nerden : Esk Meslek : Sihir Bakanı Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 35 Asası : Beyaz Cesaret Özel Yetenek : Meta Evcil Hayvan : Ruby[Husky] Kayıt tarihi : 02/07/09
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Perş. Tem. 02, 2009 7:19 pm | |
| | |
|
Ingrid Jonette Jorunn Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 8 Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 21 Evcil Hayvan : Yılan - Ina Kayıt tarihi : 02/07/09
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Perş. Tem. 02, 2009 10:42 pm | |
| Ad Soyad: Ingrid Jonette Jorunn
Tür: Vampir RP:
400 Yıl Önce
Sabah 9.41
Beline kadar uzun sarı dalgalı saçları olan, ve gereğinden fazla hızlı adımlarla neredeyse koşarcasına hareket eden uzun ince silüete yetişmek için o da hızlandırdı adımlarını, fakat koşmak zorunda... Nefesinin kesilmesine belki bir kaç dakika kala gözleri adamın taş bir heykel gibi, ifadesiz yüzünü, ve bakışlarını olağandan daha da sert gösteren, kendisininkiyle tamamen aynı, buz mavisi gözlerini buldu gözleri. Tüm bunlar, uygun bir yere ışınlandıktan 2 dakika sonra oluyordu, abisi elinde bir zarfla odaya girdikten ise yaklaşık 7 dakika sonra.
Odasında oturuyordu, her zamanki sessizlik ve karanlığın içinde. Hangi ay, hangi gün, hangi yıl olduğunu hiç hesaplamamıştı, ve heyhat, gerçek yaşını tek bilen kişi abisiyle babasıydı. İkisinin de bu önemsiz bilgiyi Ingrid'ye vermek gibi bir çabası olmadığından, yaşını da bilmiyordu. Gerçekten önemsediği şu 11 yaşına girip, yıllardır kapalı kaldığı hapisaneden kurtulmayı deliler gibi istese de, o 11 senenin geçip geçmediğinden haberi yoktu, ya da ne kadar kaldığından.
O gün, sadece 7.5 dakika önce bile yeterince sıradandı anlayacağınız. Tek pencereli, taş odada, belki de 500 yıldır orada duruyor olan eski püskü yatağın içinde, eline aldığı Sihir Tarihi kitabını belki de 10. kez okuyordu. Her satırı ezberlemişti, defterin üzerindeki her çiziği, her tarihi, her ismi... Herkesten çok daha yaşlıydı yine, ve tekrardan çocuk olabilmek için fazlasıyla yalnız, sevgisiz... Çelik kapının büyük bir gürültüyle fırlayıp karşıdaki taş duvara çarpmasıyla refleks olarak sıçradı. Abisinin uzun ince silüetini kapıdan seçebiliyordu. Ağır adımlarla odaya girerken fazlasıyla sinirli, ya da kırgın görünüyordu. Yatağın yanına çömelip kızın gözlerinin içine bakarken de suratındaki ifade hiç tanıdık değildi. Sert bir sesle, Ingrid'nin gözlerinin içine bakarak konuşurken kız, adamın gözlerindeki ifadeyi anlamlandırmaya çalışıyordu sadece;
"Jeg har noe tilhører deg."* Bir süre durakladı; kız, abisinin neyi kastettiğini anlamlandıramıyordu. Şu ana dek elbiseleri dışında "sahip" olduğu bir şey olmamıştı ki... Kimse ona bir şey göndermemiş, ya da almamıştı. Abisi, yavaşça elindeki mektubu işaret etti; "Åpne det!"** Sesi emir verir gibi, fazlasıyla sert ve yüksek çıkmıştı. Aksel'in uzun parmakları arasından mektubu çekip aldığında Hogwarts amblemi takıldı gözüne. Kalbi fazlasıyla hızlı çarpıyordu. Gözleri Hogwarts'a kabul edildiğini gösteren yazıda, ve gerekenler listesinde dolandı dakikalarca. Abisi omuzlarından tutup onu sarsmaya başlamasa büyük ihtimalle saatlerce izleyebilirdi zarfı. "Du går, hva? Akkurat som resten av familien din."*** Durdu, garip bir kahkaha attı. Deli gibiydi, fazlasıyla. "La oss gå og kjøp alt det du trenger."****
Akşamüstü 6.00
Bütün gün Diagon Yolu'nda dolanıp gereken tüm malzemeleri almış olmaları yeterince yorucu değilmiş gibi abisi onu, her neden ise, göl kıyısına getirmişti. Yaptıkları tek şey, akasya ağacının altında oturup susmaktan ibaretti elbette. Gerçekten konuşacak neyleri vardı ki? Natt, eve gitmek istiyordu, alışık olduğu yere... Hiç bu kadar süre güneş altında kalmamıştı, bu kadar fazla insan görmemişti ve bu kadar fazla konuşmak zorunda kalmamıştı. Tüm vücudunun ağrıdığını hissediyor, yine de içinde bulunduğu doğa ona güven veriyordu. Derken abisi tekrardan kalkıp kızın önünde diz çöktü, yalvarır bakışlarla kıza bakıp titreyen bir sesle;
"Vennligst, ta den beste vård av deg selv når du er der."*****
Bu ricadan çok yalvarma idi. Ingrid, başını sallamakla yetindi sadece. Abisinin normal olmayan davranışlarına alışıktı, fakat onu ilk kez bu kadar güçsüz, ve yalvarırken görüyordu. Bu alışabileceği bir şey değildi elbette.
"Jeg har å gå nå, når du ønsker å gå tilbake hjem, bare kalle mitt navn."******
Sonrasında, asasını doğrultup küçük bir "pop" sesi çıkararak ortadan kayboldu. Ingrid, hala ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Bunun üzerine fazla düşünmemeye çalışarak gölü izlemeye koyuldu.
...
400 Yıl Sonra
Odanın içinde volta atıyor, sonra ayağıyla hızlı bir tempo tutarak bir şeyler mırıldanıyor, masanın üzerindeki siyah kitabı alıp sabırsızca yapraklarını çeviriyor, ve sonra yeniden kalkıp volta atıyor. Bunu kaç kere tekrarladığını kim bilir? İnsan olduğu zamanlardan çok silik bir hatıra belirdi gözünün önünde, Hogwarts'a ilk kabul edilişi, ve abisiyle yaşadıkları, belki de onunla arasında geçen ilk anlamlı diyalogtu o. Anıların saatlere döndüğü şu stresli bekleyişlerden oldum olası nefret ettiğinden, ne yaptığının farkında değildi kendisi de. Farkına vardığında elindeki kitabı hızla kapayıp bir sigara yaktı sakinleşmek umuduyla. Ama nafile, en yakın dostu bile onu sakinleştirecek güce sahip değildi. Arkasına yaslanıp parmaklarıyla ritim tutmaya başladı, gözlerini boşluğa dikip öylece durarak. Sigarası bittiğinde aniden sıçrayıp kısa, siyah elbisesini ve uzun yağmurluğunu üzerine geçirip bir hışımda masanın üzerindeki bir kaç parça şeyi çantasına atarak dışarı çıktı. Çiseleyen yağmur biraz olsun sakinleştirmişti onu, anın büyüsüne kapılmaya başladığında adımları yavaşladı. Hayat, 5 dakika öncesine göre oldukça iyiydi şimdi. Yağmuru oldum olası severdi. Havadaki tazelik tüm stresini alıvermişti. Hafiften bir şarkı tutturup yürümeye devam etti. Taş zemini döven ince yağmur damlalarının ve taş, karanlık binaların arasında dolanırken bir yandan da saate bakıyordu. Buraya gelmeyeli uzun zaman olduysa da, hatırladığından fazla bir şey değişmemişti. Aynı muhteşemliğiyle ayaklarının altında serilmiş olan Knockturn Yolu'nda dolaşabileceği en azından 3 saati vardı. Fakat, tanınmaktan korkuyordu. Yağmurluğunun kapşonuyla yüzünün belirgin bir kısmını sokak arasında örttükten sonra küçük turuna devam etti.
Yorulmaya başladığını hissettiğinde, buluşma saatine çok da kalmamıştı, tabii eğer o buluşmaya gelecekse. Emin olamıyordu, birbirlerini görmeyeli çok uzun zaman olmuştu ve şimdi, güvenebileceği sayılı insandan biri olduğu için onu buraya çağırmıştı. Gelebileceği bir kaç yerden birine. Onun güvenliğini tehlikeye atmamak için elinden gelenin en iyisi buydu, ve tabii, kendi de uzun zamandır gelmediğinden vesile olsun istemişti. Ayrıca, ona sormak istediği pek çok şey vardı, duyduklarından emin olmak istiyordu. Kararlaştırdıkları yerde dikilip beklemeye başladı, fakat şimdi gezerken olduğundan daha fazla dikkat çekiyordu. Meşguliyeti varmış gibi görünmeye çalıştıysa da, o an, kendisini meşgul edecek bir şey bulamadığından bir sigara yakıp, insanların daha seyrek geçtiği tarafa bakarak zaman geçirmeye çalıştı. Ve bekledi...Karnı iyiden iyiye acıkmaya başlamıştı şimdi, fakat daha fazla dikkat çekmek istemediğinden avlanmasının doğru olmayacağı kanısına vardığından beklemeye devam etti. | |
|
Carolyn Anna Miler Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 114 Nerden : Esk Meslek : Sihir Bakanı Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 35 Asası : Beyaz Cesaret Özel Yetenek : Meta Evcil Hayvan : Ruby[Husky] Kayıt tarihi : 02/07/09
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Cuma Tem. 03, 2009 6:27 am | |
| | |
|
Anika Freyja Jørgen Admin & Vampir
Mesaj Sayısı : 742 Tarafı : Bloodlines Kan Durumu : Saf kan Rp yaşı : 20 Evcil Hayvan : Kuzgun, siyah bir örümcek, insanlar Kayıt tarihi : 02/07/09
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Paz Tem. 05, 2009 8:26 pm | |
| Anika Freyja Jorgen
Vampir Role Play kazanında mevcuttur. Sanırım aynı anda iki yere başvurabilirim? Bir meslek ve özel yetenek almak istiyorum, kurguma uygun olarak. | |
|
Matteo F. D'angelo Muggle* Lütfen bir mesleğe ya da seçmen şapkaya başvuru yapın.
Mesaj Sayısı : 89 Tarafı : Taraf tutmaz. Kan Durumu : Safkan Rp yaşı : 19 Evcil Hayvan : Yok. Kayıt tarihi : 15/07/09
| Konu: Geri: Yaratık Alımları Çarş. Tem. 15, 2009 3:06 pm | |
| Matteo Flavio D'angelo ~ Vampir ~ "Mélania Luciana Mythique" adlı kişi ben oluyorum. Rp'me Role Play kazanından bakabilirsiniz. ~ | |
|